13. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/2 Karar No: 2020/1437 Karar Tarihi: 06.02.2020
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/2 Esas 2020/1437 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, hisseli taşınmazın irtifak hakkı kurulması için avukat olan davalıyı yetkilendirdi. Ancak davalı taşınmazın değerinin çok altında bir bedelle daimi irtifak hakkı tesis ederek görevini kötüye kullandı. Davacı, 1.000 TL'lik belirsiz alacağının yasal faizi ile birlikte tahsili için dava açtı. Mahkeme davanın reddine karar verdi. Ancak davacı temyiz etti. Yüksek Mahkeme kararı bozdu çünkü dava tüketici ile avukat arasındaki bir sözleşmeden kaynaklandı ve bu tür ihtilafların çözümlenmesi için Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Kanuna göre, tüketici, ticari veya mesleki amaçlarla hareket etmeyen kişidir ve tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsar. Bu nedenle davacının temyiz itirazları incelenmemiş olup hüküm bozuldu. Kanun maddeleri; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddesi ve 73. maddesidir.
13. Hukuk Dairesi 2017/2 E. , 2020/1437 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, hisseli taşınmazı üzerine ... tarafından irtifak hakkı kurulmak istendiğini, taşınmazın diğer paydaşları ile birlikte gerekli irtifak hakkı kurulması için Tekirdağ 1. Noterliğinin 10/03/2015 gün ve 1800 yevmiye sayılı vekaletnamesi ile avukat olan davalıyı yetkili kıldıklarını, davalının taşınmazın değerinin çok altında bir bedel ile taşınmaz üzerinde daimi irtifak hakkı tesis işlemini yaptığını, davalının görevini kötüye kullandığını ileri sürerek; 1.000,00 TL miktarlı belirsiz alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Yasanın 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Somut olayda davacı, avukat olan davalıya karşı vekalet görevini kötüye kullandığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Vekalet akdi 28/5/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa kapsamına alınmış olup, bu tarihten sonra açılan davalarda, Tüketici Mahkemesi görevlidir. Nitekim bu husus 6502 sayılı Yasanın geçici 1. maddesiyle çözüme bağlanmış durumdadır. Davanın 6502 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 18/08/2015 tarihinde açıldığı ve bu bağlamda davaya bakmanın tüketici mahkemesinin görev alanına girdiği anlaşılmaktadır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Mahkemece, davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.