Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7053
Karar No: 2022/7647
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7053 Esas 2022/7647 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/7053 E.  ,  2022/7647 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 08.06.2011-15.01.2012 tarihleri arasında davalı Şirkete ait ...Hastanesinde, 15.01.2012 tarihinden itibaren ise davalı Şirketin...daki hastanesinde kardiyolog olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 05.06.2013 tarihinde feshedildiğini, en son ücretinin aylık 28.000,00 TL olduğunu, bu ücretin garanti ücret olduğunu, cironun 88.000,00 TL’yi geçmesi hâlinde aşan tutarın %30'luk kısmının ayrıca ödendiğini, müvekkilinin 2012 Ekim ayına kadar 28.000,00 TL ücret ile çalışırken 2012 yılı Ekim ayında hastanenin hisse yapısının değişikliği ve yıl sonundaki sıkıntıların sebep gösterilerek 2013 yılı Mart ayında kalan tutarın ödeneceği belirtilerek ücretinin eksik ödendiğini, davalı Şirket ortağı ... tarafından 2013 yılı Mart ayında müvekkiline ücretinin düşürüleceğinin ve ücret farkının ödenmeyeceğinin belirtildiğini, müvekkilinin yapılan bu değişikliği kabul etmediğini belirterek 2012 yılı Ekim ayından itibaren eksik ödenen farklar ile 2013 yılı Mart ayı ücretinin ödenmesini talep ettiğini; davalı Şirketin muhasebe bölümünün ücret farkının ödenmeyeceğini ve ücretin eksik yatırılacağını belirtmesi üzerine alacaklarının ödenmesine ilişkin faks ve e-posta sonrasında ise 10.05.2013 tarihli ihtarnameyle davalıdan talepte bulunduğunu; iş sözleşmesinin 8 inci maddesinde sözleşmedeki değişikliğin, tarafların karşılıklı anlaşmalarına bağlı ve yazılı olması koşuluyla geçerli olacağına ilişkin hükmün yer almasına rağmen, davalı tarafından 17.05.2013 tarihli ihtarnameyle müvekkilinin daha düşük ücret almayı kabul ettiğine ilişkin iddia ile iş sözleşmesinin güncellendiği belirtilerek sözleşme ile yapılan değişikliğin kabulü, aksi hâlde istifa talebi var ise davalı işverene iletmesinin ihtaren bildirildiğini, ücret farkı talebine kadar müvekkili hakkında herhangi şikâyet ve uyarının mevcut olmadığını, müvekkili tarafından keşide edilen ihtarname ile iş sözleşmesine göre çalışmaya devam edeceğinin, daha önce de talep edilen Ekim 2012, Şubat 2013 ücret farkları ile 2013 yılı Mart ve Nisan ayları ücretlerinin talep edildiğini, aynı şekilde çalışmaya devam ettiğini, işverenin herhangi bir ödeme yapmadığını, Mayıs ayı ücretinin ödenmemesi üzerine 04.06.2013 tarihinde davalı Şirket ortağı ... ile görüşmek üzere Silivri'ye gittiğini ancak görüşemediğini, 05.06.2013 tarihinde öğle arasında tekrar gittiğini, ...’ın ağabeyi Hayati Arkas ile görüştüğünü, istifa etmesi hâlinde ücretlerinin ödeneceğinin aksi takdirde ödeme yapılmayacağının belirtildiğini, müvekkilinin istifa etmeyeceğini belirttiğini, bunun üzerine iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin 05.06.2013 tarihli ihtarnameyle alacaklarını talep ettiğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, davalı tarafından diğer çalışanlara uygun ücret ödemesi yapılırken müvekkiline eşitlik ilkesine aykırı davranılarak sekiz ay boyunca hak ettiği ücretlerinin eksik ödendiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ayrımcılık tazminatı, cezai şart, yıllık izin ve ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    1.Davalı-karşı davacı vekili dava dilekçesinde; davacının müvekkili Hastanede 15.01.2012 tarihli iki yıl süreli iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığını, davacının taahhüt etmiş olduğu performansı gerçekleştirmemesi sebebi ile şifahi görüşme sonucunda sözleşmede belirlenen aylık 28.000,00 TL’nin 17.750,00 TL’ye düşürüldüğünü, sunulan faturaların bu durumun kanıtı olduğunu, davacının mütemadiyen işe geç geldiğini, hasta ve hasta yakınları ile hastane personeline oldukça kaba davranışlar sergilediğini, hakkında çok sayıda şikâyet olduğunu, davacının yazılı ve sözlü uyarıları dikkate almadığını, yazılı savunma taleplerine karşılık vermediğini, davacı hekimin bu davranışının Hastaneyi zor duruma sokarak itibarını zedelediğini, davacının çalışma arkadaşları ile hasta ve hasta yakınlarının yanında yüksek sesli tartışmalar yaptığını, hastalara olan ilgisizliğine neden olduğunu, banka ve ilaç mümessilleri ile fazla vakit harcadığını, çalışan cihazların çalışmadığını belirterek bir çok hastanın farklı hastanelere gitmesine zemin hazırladığını, hastane adını kötüye kullandığını, hastaları yanlış teşhis ile anjiyoya gönderdiğini, davacının aylık ücretlerinin bir kısmının bordro üzerinden diğer kısmının ise davacının sahibi olduğu...Özel Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından kesilen fatura karşılığında ödendiğini, daha önce mutabık kalınan aylık 17.750,00 TL üzerinden fatura kesilirken davacının daha sonra hiç fatura kesmediğini, akabinde mutabakata aykırı olarak önceki sözleşmedeki aylık ücret bedeli ile sonraki mutabakattaki aylık ücret bedeli farkına ilişkin olarak fatura keşide ettiğini, müvekkili Şirketin davacıya 17.05.2013 tarihinde ihtarname keşide ederek ücret farkına ilişkin faturanın iade edilerek yine mevcut şikâyetler ile ilgili olarak yazılı savunmasının talep edildiğini, davacı tarafından keşide edilen 22.05.2013 tarihli ihtarname ile ücretin tek taraflı indirilmesi konusunda mutabık olmadığını, psikolojik baskı yapılarak istifaya zorlandığını, kendisi ile çalışmak istenip istenmediği konusunda tarafına bilgi verilmesinin talep edildiğini, davacının bu süreçte olumsuz davranışlarına devam ettiğini, icap nöbetlerine gelmediğini, son olarak hastaların muayene ve tetkik için beklediği bir sırada hiçbir ihbar ve mazeret olmaksızın işyerini terk ederek işe gelmediğini, davacıya ihtarname keşide edilerek işe gelmeme nedeninin sorulduğunu, davacı taraftan cevap verilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    2. Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; taraflar arasında 15.01.2012 tarihli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinin (c) bendinde yer alan “Doktor veya hastane işbu sözleşmedeki hükümlere veya 4857 sayılı İş Kanunu’na aykırı olacak şekilde süresinden önce sözleşmeyi feshederse mağdur olan tarafa iş bu sözleşmenin V-a bendinde yazılı olan tutarın 3 katı tutarınca cezai tazminatı karşı tarafa ödemeyi kabul ve beyan eder.” hükmü uyarınca davacının cezai şart ödemesi gerektiğini belirterek 84.000,00 TL’nin davacı- karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2017 tarihli ve 2013/528 Esas, 2017/573 Karar sayılı kararıyla;
    "...
    Yapılan inceleme, celp edilen kayıtlar, taraf açıklamaları, tanık beyanları, denetime elverişli hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarındaki ayrıntılı tespit, değerlendirme ve hesaplamalar neticesinde, davacının, davalı şirkette 06.06.2011-05.06.2013 tarihleri arasında 1 yıl 11 ay 27 gün çalıştığı, davacının ücretinin bir kısmının ödenmediği, davalı ücretin sözlü olarak indirildiğini iddia ettiği, davacı vekili ise ücretlerin indirilmesinin söz konusu olmadığını iddia ettiği, tarafların karşılıklı ihtarnameleri sonucunda davacının iş akdinin feshedildiği, her ne kadar davacı iş akdinin davalı tarafından feshedildiğini iddia etmiş ise de davacının iş akdini feshettiğini belirttiği kişinin davalı şirket ortağı ve yetkilisi olmayan kişi tarafından feshedildiği, davacı şirket yetkilisinin kardeşinin iş akdini feshettiğini beyan etmesinin davalı şirketi bağlamayacağı, bu durumda davacını iş akdini ücretlerin sözleşmeye uygun olarak ödenmemesi nedeni ile davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği, iş akdinin davacı tarafından haklı nedenle feshedilmesi nedeni ile davacının davalıdan kıdem tazminatı talep etme hakkı olduğu kanaatine varılmıştır.
    ...
    Somut olayda davacı vekili ücretli izinleri kullanmadığını iddia etmiş olup, davalı şirket tarafından davacının izinlerini kullandığına dair bir evrak ibraz edilmediğinden, davacının izin ücretini davalıdan talep etme hakkı olduğu, davacının talep edebileceği izin ücretinin bilirkişi raporunda belirtildiği gibi net 13.066,66 TL olduğu kanaatine varılmış ve 13.066,66 TL izin ücretinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin 2013 yılı Mayıs ayı sigortadan belirtilen tutar dışında kalan kısmının ve Haziran ayı ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiştir. Ücretlerin ödendiğini ispat külfeti davalı işverene ait olup, davalı tarafından davacının talep konusu ücret alacağının ödendiğine ilişkin imzalı ücret bordrosunun sunulmadığı, davacıya ait banka hesap hareketlerinin incelenmesinde Mayıs ayı ve Haziran ayma ilişkin ödeme yapılmadığının anlaşılması nedeni ile davcının davalıdan bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 26.439,46 TL ücret alacağı olduğu kanaatine varılmış ve 26.439,46 TL ücret alacağının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
    ...
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacı iş akdinin davalı şirket yetkilisi ... ile görüşmek için Silivri’ye gittiğinde ...’ın abisi tarafından iş akdinin bildirimsiz ve haksız olarak feshedilmesi nedeni ile ihbar tazminatı talep etmiş ise de; davacının iş akdinin davalı şirket tarafından feshedilmediği, davacının iş akdini feshettiğini belirttiği ...ın davalı şirket yetkilimsi olmaması nedeni ile iş akdini fesih yetkisinin bulunmadığı, davacının iş akdinin ücretinin zamanında ödenmemesi ve sözleşmeye aykırı davranılması nedeni ile davacı tarafından feshedildiği, haklı olsa dahi iş akdini fesheden kişinin diğer taraftan ihbar tazminatı talep etmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmış ve davacının ihbar tazminatına ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
    ...
    Cezai şart TBK’nun 406, 407.maddelerinde yer alan şekilde denklik prensibine göre düzenlenmiş olmasına karşın sözleşmenin belirli süreli yapıldığı ve cezai şartın sözleşmenin süresine konumlandırıldığı anlaşılmaktadır. Ancak İş Yasasının 11 ve 12 maddesinde sözleşmenin belirli süreli düzenlenmesi için belirli süreli bir işin belirli bir olgunun, bir işin tamamlanması gibi objektif kriterlere dayanması gerektiği belirtilmiştir. Buna karşın davacının hastanede kardiyoloji uzman doktoru olarak çalışmakta olduğu, isin mahiyeti açısından işin belirsiz süreli olduğu nazara alındığında cezai şartın dayandığı belirli süreli sözleşme kriterinin geçersiz olduğu buna bağlı olarak davacının davalıdan cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmış ve davacının cezai şart alacağına ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
    Davalı karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde cezai şart talep etmiş olu, davacının talep etmiş olduğu cezai şart ile ilgili yapılan açıklamada belirtildiği gibi taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın geçersiz olduğu kanaatine varılması nedeni ile davalı karşı davacının cezai şart alacağına ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. Gerekçe ve Sonuç
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarihli ve 2018 /523 Esas, 2021/210 Karar sayılı kararı ile;
    "...
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, hükme dayanak alınan bilirkişi raporuna göre, ilk derece mahkemesinin, taraf vekillerinin tüm istinaf sebeplerini karşılar mahiyetteki karar ve gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, istinaf isteminin tümüyle reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
    ..." gerekçesi ile davacı- karşı davalı ve davalı- karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

    V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
    A. Bozma Kararı
    1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    2. Dairemizin 07.12.2021 tarihli ve 2021/6960 Esas, 2021/16272 Karar sayılı ilâmı ile diğer temyiz itirazları yerinde görülmeyerek, davacının iş sözleşmesinin işveren vekili tarafından 05.06.2013 tarihinde haksız olarak feshedildiği, buna göre ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekli iken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, sözleşmenin belirli süreli ve belirsiz süreli olmasının cezai şartın geçerliliğine etkisinin bulunmadığı, bozma ilâmına göre davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiği, buna göre cezai şart alacağına hak kazandığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 182 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince makul oranda indirim de yapılarak davacının cezai şart talebinin hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle karar bozularak dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.

    B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Davacının, davalı şirkette 06.06.2011-05.06.2013 tarihleri arasında 1 yıl 11 ay 27 gün çalıştığı, Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği gibi davacı, iş sözleşmesinin davalı şirketin yetkilisi Hayati Arkas tarafından haksız olarak 05.06.2013 tarihinde feshedildiği ileri sürmüş olup, davalı şirkete ait ve fesih tarihini de kapsayan Ticaret Sicil Müdürlüğü yazıları ve ekindeki Ticaret Sicil Gazetesindeki şirkete ait kayıtlar incelendiğinde ...ın davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu, davacının 05.06.2013 tarihli ihtarnamesinde iş sözleşmesinin işveren vekili tarafından sözlü olarak feshedildiğini, düzenlenecek devamsızlık tutanaklarının geçerliliği olmayacağını belirttiği, davalı tanıklarının da davacının 05.06.2013 tarihinde işten ayrıldığına ilişkin beyanları ve tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde davacının iş sözleşmesinin işveren vekili tarafından 05.06.2013 tarihinde haksız olarak feshedildiği kanaatine varıldığından, davacının davalıdan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talep etmekte haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
    ...
    Davacının iş akdi davalı tarafından haksız ve bildirimsiz feshedilmesi nedeni ile davacının sözleşme gereğince davalıdan cezai şart talep edebileceği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin VI –c maddesi gereğince cezai şart alacağı talebinde bulunmuş olup, cezai şart içeren sözleşmenin iki yıllık olduğu, geçerlilik süresinin 15.01.202 tarihinde başladığı, sözleşmenin davalı tarafından 05.06.2013 tarihinde feshedildiği, sözleşmenin bakiye süresinin yaklaşık 8 ay olduğu, TBK’nın 182/son maddesi göz önüne alındığında davacının talep etmiş olduğu cezai şart alacağından /2/3 oranında indirim yapılmak sureti ile cezai şart bedeli olan 28.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
    ..." gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    VI. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    1.Davacı- karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde; cezai şart alacağından 2/3 oranında indirim yapılmasının makul olmadığını, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.

    2. Davalı- karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının iş sözleşmesini ücretlerinin düşürülmesi nedeniyle feshettiğini, ihbar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, karşı dava ile talep ettikleri cezai şart talebinin kabul edilmesi gerektiğini, ücret alacağının da bulunmadığını belirterek kararı temyiz etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı işçinin ihbar tazminatına ve cezai şart alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu ile davacı aleyhine hükmedilen vekâlet ücretine ilişkindir.



    2. İlgili Hukuk
    1. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir :
    "(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
    (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
    ..."

    2. Dairemiz uygulamasında, cezai şart alacağından yapılan uygun bir indirim ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu artırdığı aşamada mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilinemediğinden, cezai şart alacağından yapılan indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmektedir.

    3. Değerlendirme
    1. Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre davalı- karşı davacı vekilinin tüm, davacı- karşı davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    2. Somut uyuşmazlıkta, davalı- karşı davacı lehine cezai şart alacağından yapılan indirim dışında reddedilen alacak miktarı 57.529,43 TL olup karar tarihinde yürürlükte bulunan 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin üçüncü kısmına göre ilk 40.000,00 TL’lik kısım için alacağın %15’i olan 6.000,00 TL; sonraki 50.000,00 TL’lik kısım için ise alacağın %13'ü olan 2.278,83 TL olmak üzere davalı karşı davacı lehine hükmedilmesi gereken toplam vekâlet ücreti 8.278,83 TL'dir. İlk Derece Mahkemesince davalı- karşı davacı lehine 14.612,80 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.

    Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeple;
    1. Davalı- karşı davacı vekilinin tüm, davacı- karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine

    2. Davacı- karşı davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının vekâlet ücreti yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasından (7) numaralı bendin tamamen çıkartılarak yerine (7) nci bent olarak “7-Davalı- karşı davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, takdiri indirim yapılan kısım dışlanmak sureti ile reddedilen kısım yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre hesaplanan 8.278,83 TL vekâlet ücretinin davacı- karşı davalıdan tahsili ile davalı- karşı davacıya verilmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı-karşı davalıya iadesine,

    Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalı-karşı davacıya yükletilmesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi