Hukuk Genel Kurulu 2017/1 E. , 2018/122 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki “ihtiyati haciz” talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince talebin reddine dair verilen 10.09.2014 gün ve 2014/740 D.İş., 2014/739 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin ihtiyati haciz talep eden (alacaklı) vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22.01.2015 gün ve 2014/17920 E., 2015/897 K. sayılı kararı ile,
(…İhtiyati haciz isteyen banka vekili, müvekkilinin 70.000 TL tutarlı çekten dolayı alacaklı olduğunu, çek borcunun ödenmemesi üzerine borçlular hakkında icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun kaçma teşebbüsünde bulunduğunu ileri sürerek, borçlunun borcuna yetecek tutarda taşınır ve taşınmaz mallarına ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasen bankaların müşterilerine kullandırdığı krediler nedeniyle müşterilerinden ciro yoluyla edindikleri çeklerin temlik veya tahsil cirosu olamayacağı, çünkü bankaların mal/emtia satan değil kredi kullandıran kuruluşlar oldukları ve kredinin teminatı olmak üzere kredi müşterilerinden ciro yoluyla aldıkları çeklerdeki ciroların da olsa olsa rehin cirosu oldukları gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir.
Talep, ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin olup, ihtiyati haczin şartları İİK’nın 257. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.”
Somut olayda, ihtiyati haczin şartlarının oluşup oluşmadığının yukarıda anılan kanun hükmüne göre belirlenmesi gerekirken, dosya kapsamında çekin rehin cirosuyla verildiğine dair delil bulunmadığı halde, mahkemece alacaklı sıfatını haiz olan tarafın banka olması nedeniyle, bankaların kredi müşterilerinden ciro yoluyla aldıkları çeklerdeki ciroların rehin cirosu olduğu kabul edilerek varsayıma dayalı gerekçeyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…)
gerekçesiyle ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki tüm bilgi ve belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Talep ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İhtiyati haciz talep eden (alacaklı) vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı ihtiyati haciz talep eden (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kredi borçlusu tarafından, herhangi bir kayıt konulmaksızın yapılan ciro ile bankaya verilen çek üzerindeki cironun hangi amaçla yapıldığı (temlik, tahsil, rehin vs.) ve burada varılacak sonuca göre banka lehine ciro edilen çeke dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin yasal şartların (İİK. m. 257) oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 258. maddesi hükmü uyarınca ihtiyati haciz talebini reddeden yerel mahkeme kararının bozulmasına ilişkin Yargıtay Özel Daire kararına karşı direnme kararı verilmesinin mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak ele alınıp tartışılmıştır.
Ön sorunun çözümü için uygulanması gereken mevzuatın açıklanmasında yarar vardır.
İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 257 ilâ 268. maddeleri arasında yer almaktadır.
Bilindiği üzere rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan mallarını, alacaklarını ve diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir (İİK. m. 257).
Eldeki uyuşmazlık ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin hükmün temyizine yönelik olup, bu husustaki düzenleme İİK’nun 258. maddesinde yer almaktadır.
Anılan kanun hükmü aynen; “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.
İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.” şeklindedir.
Kanun hükmünde bölge adliye mahkemesinin verdiği kararın kesin olacağı açıkça belirtilmiş durumdadır.
Şu durumda ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin mahkeme kararına karşı, alacaklı tarafından istinaf (eldeki dosya bakımından temyiz) kanun yoluna başvurulması üzerine, Özel Dairece verilen bozma kararı, İİK’nun 258. maddesi gereğince kesindir. Kesin nitelikteki bu bozma kararına karşı yerel mahkemece direnme kararı verilmesi usulen olanaklı değildir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.07.2013 gün ve 2013/11-38 E., 2013/1061 K.; 24.12.2014 gün ve 2014/11-565 E., 2014/1079 K.; 04.11.2015 gün ve 2014/11-559 E., 2015/2409 K.; 13.04.2016 gün ve 2014/11-575 E., 2016/509 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Hâl böyle olunca ihtiyati haciz kararlarının acil sonuçlar doğuran niteliği gereği kanun koyucunun iradesinin nazara alınmasının gerektiği, istinaf mahkemesinin vereceği kararın kesin olması karşısında, bu konuda Yargıtay tarafından verilen kararın da kesin olacağı ve İİK’nun 265. maddesinde de bu yönde düzenleme bulunduğu, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan kanun yolu başvurusu sonucu verilen bozma kararının kesin olduğuna karar verilmiştir.
O hâlde kesin nitelikteki Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: İhtiyati haciz talep eden (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı usulden BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz
peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 07.02.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.