12. Hukuk Dairesi 2017/7078 E. , 2018/784 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İcra Hukuk) Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 01/06/2017 tarih, 2016/16064 Esas - 2017/8694 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte; borçlu ...’nun icra mahkemesine başvurusunda; borca itirazı ile birlikte başta ödeme emri tebliğ işlemi olmak üzere icra dosyasından yapılan bütün tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürerek, ödeme emri tebliğ tarihinin, öğrenme tarihi olan 04.01.2016 olarak düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece; satış ilanı tebliğ adresinin, davacının dava dilekçesi ekinde sunulan vekiline vermiş olduğu vekaletnamedeki adres ile aynı olduğu, dolayısıyla davacının kendi adresi olduğu, tebligatın 23/11/2015 tarihinde kuzenine tebliğ edildiği, 23/11/2015 tarihinden önce yapılan tebligatların usulsüz olduğu kabul edilse dahi, 23/11/2015 tarihindeki satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olmakla, borçlunun tebligatların usulsüz olduğuna ilişkin şikayet hakkının bu tarihten itibaren başladığı, İİK"nun 16/1. maddesi uyarınca şikayet süresinin 7 gün olduğu, ancak borçlu davacı tarafından iş bu davanın 05/01/2016 tarihinde şikayet süresi geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, iş bu kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01/06/2017 tarih ve 2016/16064 Esas-2017/8694 Karar sayılı ilâmı ile onandığı, borçlu vekilinin bu kez karar düzeltme isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, aynı Kanunun 10/2. maddesi gereğince muhatabın bilinen en son adresinin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinin gerçekleşmesi gerekir. Bu hal gerçekleştikten sonra, tebligatı çıkaran merci tarafından, Tebligat Yönetmeliği"nin 79. maddesine uygun zarf üzerine aynı Yönetmeliğin 16/2. maddesi gereğince; “tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılacağına" dair kayıt düşülmesi zorunlu olup, tebligatı çıkaran merci tarafından anılan şekilde şerh verilmeden, salt "mernis adresi" ibaresine dayanılarak, tebliğ memuru tarafından 21/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamaz.
Somut olayda, borçlunun bilinen adresine TK"nun 21/1. maddesine göre ödeme emri çıkartılmadan doğrudan mernis adresi olan; “Tufanpaşa Mah. Üstün Sk. No:128 İç Kapı No:9 Kozan/Adana” adresine ödeme emri çıkartıldığı, 28/11/2013 tarihinde TK"nun 21/2"ye göre tebliğ edildiği ancak ödeme emri tebliğ mazbatası üzerinde, tebligatı çıkaran merci tarafından, Yönetmeliğin 16/2. maddesinin son cümlesi kapsamında tebliğin, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca yapılacağına dair meşruhatın yer almadığı anlaşılmakta olup; bu durumda, tebliğ memurunun tebliğ işlemini TK"nun 21/2. maddesi uyarınca yapması, yukarıda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre; "Kendisine tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa tebliğ, aynı konutta oturan kimselere veya hizmetçilerden birine yapılır." 4829 Sayılı Kanun ile; Tebligat Kanunu"nun 16. maddesinde yer alan "birlikte oturan ailesi efradı" ibaresi, "aynı konutta oturan kişiler" şeklinde değiştirildiğinden, muhatap adına kendilerine tebligat yapılacak aynı konutta oturan kişiler, aile fertleri, yakın ve uzak akrabalar veya hizmetçilerden biri olabileceği gibi, bu kimseler dışında kalan ancak muhatapla birlikte oturan diğer kimseler de olabileceklerdir. Muhatapla birlikte oturma şartının gerçekleşmiş sayılabilmesi için, muhatapla aynı çatı altında oturmak yetmeyip, aynı daireyi paylaşmış olmak gerekir.
Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddia tahkik edilmelidir. HGK"nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir.
Somut olayda, kıymet takdirine ilişkin tebligatın 25/03/2015 tarihinde borçlunun "Tufanpaşa Mah. Üstün Sk. No:118 Blok/C Kat:2 Daire:3 Kozan/Adana" adresine gönderildiği, "muhatap işte olması sebebiyle evrak muhatabın reşit eşi Gürsel Topaloğlu imzasına" tebliğ edildiği, ancak icra dosyası içinde bulunan nüfus kayıt örneğinde borçlunun bekar olduğu görülmektedir.
103 davet kağıdına ilişkin tebligatın 17/04/2015 tarihinde borçlunun" Tufanpaşa Mah. Üstün Sk. No:118 Blok/C Kat:2 Daire:3 Kozan/Adana" adresine gönderildiği, tebliğ memurunca; "muhatap geçici olarak şehir dışında olması sebebiyle evrak muhatabın reşit yengesi Emel Topaloğlu imzasına" şerhi ile tebliğ edildiği, mahkemece, usulüne uygun tebliğ edildiği kabul edilen satış ilanına ilişkin tebligatın ise, 23/11/2015 tarihinde borçlunun; "Tufanpaşa Mah. Üstün Sk. No: 134 İç Kapı No: 7 Kozan/Adana” adresine gönderildiği, "muhatap çarşıda olduğundan kuzenine" şerhi düşülerek İsmail İşpiroğlu"na tebliğ edildiği, Tebligat Kanunun 16. maddesi uyarınca 103 davet kağıdı tebligatı ile satış ilanı tebligatını alan kişilerin (borçlunun yengesi Emel Topaloğlu ve kuzeni İsmail İşpiroğlu), muhatap ile aynı konutta oturduklarına ilişkin ibare yer almadığından yapılan bu tebligatların da bu madde hükmü uyarınca usulüne uygun olmadığı görülmektedir.
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK"nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir.
Söz konusu takip dosyasında, borçlunun, icra mahkemesine başvuru tarihinden daha önce usulsüz tebliğe muttali olduğuna ilişkin bir belge bulunmadığına göre, şikayetçinin en geç şikayet tarihi olan 04.01.2016 tarihi itibariyle usulsüz tebliğe muttali olduğunun kabulü gerekir.
O halde, mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliği ile icra dosyasından yapılan bütün tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 04.01.2016 tarihi olarak düzeltilmesi ve buna göre borçlunun süresinde olan sair itirazlarının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte olup, Dairemizce mahkeme kararının belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken, maddi hata sonucu onandığı anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01/06/2017 tarih ve 2016/16064 Esas-2017/8694 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 05/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.