Hukuk Genel Kurulu 2014/942 E. , 2016/220 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.05.2011 gün ve 2010/610 Esas 2011/190 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı şirket yetkilisi ve davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.12.2012 gün 2011/15093 Esas 2012/21317 Karar sayılı ilamı ile;
(...Davacılar vekili, davacı ... ile davalı şirket arasında ev eşyalarının İzmir’den Van’a taşınması konusunda sözleşme imzalandığını, nakliye ücretinin 2.100,00 TL olarak kararlaştırıldığını, 200 TL avans verildiğini, eşyalar 28.06.2010 tarihinde taşınacakken aracın arıza yaptığı bildirilerek 29.06.2010 tarihinde geldiğini, aracın eşyaların tamamını almaması üzerine paketlenip indirilen eşyaların 1. kat komşunun dairesine yerleştirildiğini, davalının 2-3 gün içinde kalan eşyaları getireceği taahhüdü üzerine yüklenen eşyaların yola çıktığını, kalan eşyaların tüm görüşmelere rağmen davalı tarafından taşınmadığını, bu süreçte yeniden 1.176 TL’ye yatak almak zorunda kaldıklarını, eşyaların konulduğu dairenin sahibinin de 1.000 TL ücret istediğini, kalan eşyaların başka bir firmaya 767 TL’ye taşıtıldığını, çanak antenin taşınması için 50,00 TL kargo ücreti verdiğini, bu masrafları karşılamak için bankadan kredi çektiğini en az 1.000 TL zararı olduğunu, bu olaylardan dolayı manevi üzüntü yaşadıklarını ileri sürerek, toplam 4.343,00 TL maddi, 7.500’er TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketle eşyaların taşınması konusunda anlaşılmasından sonra 200,00 TL peşin ödendiği, bunun dışında ödeme olduğuna dair dosyada kesin kanıt bulunmadığı, davalı şirket tarafından eşyaların tamamı araca yüklenmeyip bir kısmının kaldığı, davacının Van’da 1.776,00 TL’ye yeni eşya almak zorunda kaldığı, kalan eşyaların taşınması için 767.00 TL ödendiği, antenin 50 TL’ye kargo ile taşıtıldığı, davacının toplam zararının 2.593,00 TL olduğu, davacıların manevi zararının doğduğu gerekçesiyle 2.593,00 TL’nın davalıdan alınarak davacı ...’ya verilmesine, davacıların her biri için 3.000,00’er TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ve davalı temsilcisi temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin tüm, davalı temsilcisinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacılar davalı şirket ile ev eşyalarının taşınması konusunda anlaşmalarına rağmen eşyaların eksik taşındığını geride kalan eşyaların ise davalı şirket tarafından taşınmadığını bundan dolayı maddi ve manevi zarara uğradıklarını iddia etmişlerdir. Borca aykırı bir davranış da manevi zarara yol açabilir. Manevi zarar malvarlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. Borçlar Kanunu"nun 98. maddesinin ikinci fıkrasında "haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler kıyasen akde muhalif hareketlere de tatbik olunur" tarzında yapılan yollamanın kapsamına manevi tazminat da girmektedir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, borca aykırı davranışın (alacaklının) kişilik haklarını ihlal ederek bu tarz bir zarara yol açmış olması gerekir. Ancak her borca aykırılık da kişilik haklarını zedelemez. Yapılan açıklamalar nazara alınarak somut olayda manevi tazminatın koşulları oluşmadığı halde ve davacıların iddia ettiği olayların kişilik hakkını (örneğin hayatını, sağlığını, vücut bütünlüğünü, şeref ve haysiyetini) nasıl ihlal ettiği hususu açıklanmadan davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, davacılar vekili davacılara ait eşyaların bir kısmının davalı tarafından aralarındaki sözleşmeye aykırı olarak taşınmayıp İzmir’de kalması üzerine yeni bir yatak almak zorunda kaldıklarını iddia ederek bu yatağın parasını da talep etmiş ise de davacıların yatağının sonradan getirildiği, aldıkları yeni yatağın da kendilerinde kaldığı hususu nazara alınmadan yatak parasına hükmedilmesi de doğru görülmemiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; eşya taşıma sözleşmesinden doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacılar vekili ve davalı temsilcisinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, maddi tazminatla ilgili bozma ilamına uyulmuş, manevi tazminatla ilgili olarak ise bir önceki kararda dayanılan gerekçelerle direnilmesine karar verilmiş, direnme kararını taraf vekilleri temyize getirmiştir.
1- Davalı vekilinin direnme kararına karşı temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut davada manevi tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, manevi zararın, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan bir saldırı (HATEMİ, Hüseyin; Sözleşme Dışı Sorumluluk, İstanbul 1983, c II, s. 102) olduğu, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine davalı şirketçe uyulmadığı, davacı tarafa bildirilen gün ve saatte gelinerek sözleşme konusu eşyaların paketlenip taşınmadığı, davacılara ait eşyaların bir kısmının taşınmayarak komşularının evine bırakıldığı, taşınan eşyaların ise davacıların yeni evlerine zamanında teslim edilmeyerek davacıların mağdur olmalarına yol açıldığı, açıklanan eylemlerin davacıların kişilik haklarına ve hukuka aykırı eylemler olduğu, davalı şirketin ağır kusurlu eylemleri nedeniyle davacıların manevi zararının da ağır olduğu ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
2- Davacılar vekilinin uyulan kısma ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yerel mahkemece maddi tazminat yönünden bozma ilamına uyularak, fazlaya ilişkin istemin reddiyle 817,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacılardan ..."ya verilmesine dair kurulan hükmün direnme kararı niteliğinde olmayıp, yeni bir hüküm niteliğinde bulunduğunun kabulü gerektiğinden temyiz incelemesi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: I-Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
II- (2)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 02.03.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.