
Esas No: 2022/7579
Karar No: 2022/10992
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7579 Esas 2022/10992 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7579 E. , 2022/10992 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 25. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... ... 8. ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait işyerinde 01.10.2013 - 31.07.2017 tarihleri arasında hukuk sözleşmeli avukatlar servisinde yönetici unvanıyla çalıştığını, ... sözlemesinin davalının hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle davacı tarafça haklı sebeple sona erdirildiğini, davalı Bankanın 2012 yılında vekâlet ücretini dağıtım şeklini tek taraflı olarak değiştirdiğini, toplanan vekâlet ücretinden %30'luk kesinti ile bu kısmın haksız şekilde ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu (1136 sayılı Kanun) hükümlerine aykırı olarak bankaya gelir kaydedilmeye başlandığını, hukuka aykırı olarak yapılan kesintiden davacının payına isabet edecek vekâlet ücretinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, işyerinde hedeflere bağlı olarak düzenli şekilde 2016 yılına kadar temettü ikramiyesi ödenmiş olmasına rağmen hedefini tutturan davacıya 2017 yılında haksız şekilde temettü ikramiyesi ödenmediğini, davalı Banka tarafından alınan 22.10.2015 tarihli karar uyarınca 6 dönem avukatlara dağıtılmasına karar verilen teşvik priminin yalnızca 3 dönem dağıtıldığını, bakiyesinin ödenmediğini, davalıya ait işyerinde haftalık 40 saat çalışma olduğunu, davacının büroların denetimi, sözleşmeli büroların tesisi ve sair işlemler için fazla çalışma yaptığını, söz konusu fazla süreli çalışma ile fazla çalışma ücreti alacaklarının ödenmediğini, 2017 yılında asgari %10 zam yapılması gerekirken bu zammın da yapılmadığını ileri sürerek vekâlet ücreti alacağı, temettü ikramiyesi alacağı, teşvik primi alacağı, fazla çalışılan süre ve fazla çalışma ücreti, zam farkı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; feshin haklı nedene dayanmadığını, davacının gerçekte hâkimlik mesleğine geçtiği için ... sözleşmesini feshettiğini, davacının 01.10.2013 tarihinde işyerine çalışmaya başlaması sebebiyle 20.07.2012 tarihli değişikliğin kendisi bakımından haksızlık teşkil ettiğini ileri sürmesinin mümkün olmadığını, davacı ile müvekkili arasında vekâlet ilişkisi bulunmadığından, vekâlet ücreti ödenip ödenmeyeceği, ödenecekse miktarı hususlarının işverenin yönetim ... kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, işyerinde başarı ikramiyesi dağıtıldığını, şartlarının Yönetim Kurulu tarafından belirlendiğini, 31.01.2017 tarihli mail içeriğine göre hukuk biriminde çalışanların ve ödüllendirmede teşvik sisteminde olanların bu primden hariç tutulduklarını, hukuk biriminde çalışan kimseye 2017 yılında söz konusu ikramiyenin de ödenmediğini, 22.10.2015 tarihli karar uyarınca davacı da dahil tüm hukuk takip müdürlüğünde çalışanlara 3 dönem ödeme yapıldığını ve başkaca ödeme yapılmadığını, işyerinde haftalık 45 saat çalışma esasının benimsendiğini, davacının fazla çalışma yapmadığını, hak kazandığı tüm alacakların kendisine ödendiğinin bordrolar ve banka kayıtları ile sabit olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Davacının davalı işyerinde 01/03/2013 - 31/07/2017 tarihleri arasında çalıştığı; davacıya banka kredi komitesinin 22/12/2015 tarihli toplantısında alınan 13 nolu karar gereğince 3 aylık döneminde teşvik primi dağıtılması kararlaştırıldığı, bu doğrultuda 1-2 ve 3. Dönemlere ait teşvik priminin dağıtıldığı 4 - 5 ve 6 dönemler için teşvik priminin ödemesinin yapılmadığı böylece davacının bilirkişi raporuna göre hesaplanan brüt 30.344,00 TL teşvik primine hak kazandığı; dosyaya sunulan personel politikasına ait düzenlemeye göre haftalık 45 saat çalışma yapıldığı ve dinlenen davacı tanığının anlatımına göre haftalık 7,5 saat fazla mesai yaptığı anlaşıldığından davacının teşvik primini de aldığı dikkate alındığında bilirkişi raporunda 0,5 kat sayı hesabıyla hesaplanan net 39.761,08 TL den yüzde otuz hakkaniyet indirimi yapıldıktan sonra net 27.832,75 TL fazla mesai alacağına hak kazandığı; davacının bilirkişi raporuna göre 2017 yılına ait hesaplanan net 8.131,90 TL zam farkı alacağına ve brüt 19.517,00 TL temettü ikramiyesine hak kazandığı anlaşıldığından taleplerinin fazlaya ilişkin istemlerin reddi suretiyle kabulüne; davacı taraf vekalet ücreti talep etmişse de vekalet ücreti dağıtım prosedürün 21/.../2012 tarihinde değiştirildiği bu tarihte de davacının işyerinde çalışmadığı bu nedenle lehine herhangi bir kazanmış bir hak olmadığı... " gerekçesiyle davacının vekâlet ücreti alacağına ilişkin talebinin reddine; diğer taleplerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı Banka tarafından vekâlet ücretinde kesinti yapılarak miktarın gelir olarak Bankaya aktarılmasının 1136 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, bu konuda Anayasa Mahkemesinin 10.04.2019 tarihli ve 2017/154 Esas, 2019/18 Karar sayılı kararının da aynı doğrultuda olduğunu, işyerinde haftalık çalışma süresinin 40 saat olmasına rağmen 45 saat haftalık çalışma süresi kabulü ile fazla çalışma ücreti alacağının değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, davacının haftalık 10 saat fazla çalışmasının bulunduğunu, Mahkemenin tüm çalışma süresince teşvik primi uygulanmış gibi fazla çalışma ücretinin teşvik primi versiyonu olarak kabul etmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının hak ettiği tüm alacaklarının kendisine ödendiğini, davacının teşvik primi ve temettü ikramiyesine hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacıya temettü ikramiyesi adı altında çalıştığı süre boyunca hiçbir ödeme yapılmadığını, işyerinde başarı primi uygulamasının olduğunu ve 31.01.2017 tarihli yazı mail içeriğine göre de vekâlet ücreti teşvik sisteminden faydalanan davacının temettü ücreti talep ... bulunmadığını, sadece husumetli tanık beyanları dikkate alınarak fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma ücretine hak kazandığını ispatlayamadığını, ücret zammı yapılması ve miktarı hususları tamamen işverenin takdirinde olup çalışanlara eşit uygulanmak koşuluyla işveren tarafından serbestçe belirlenebildiğini, davacının kendisine bir zam oranı taahhüt edildiğini yahut zam farkından kaynaklanan alacağı olduğunu ispatlayamadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
1.Davacı istinafı bakımından yapılan incelemede; "...avukat olarak çalışan davacı işçi açısından, Avukatlık Kanunu kapsamında, ... koşulu haline gelmiş ücret eki niteliğindeki vekalet ücreti ödemelerinin, ilk işe giriş anında, ... Hukukunun genel hükümlerine aykırı olacak şekilde, kesintiye tabii tutulması şartını içerir ... sözleşmesi ve / veya uygulama yapılmasının, genel olarak, Avukatlık Kanunu'nun, avukatlık ücretinin avukata ait olacağı hükmünün özüne aykırı olduğu gibi, ... akdinin devamı süresince, kesinti uygulamasına geçilmesi ve / veya yıllar itibarı ile kesinti oranlarının arttırılması yönündeki uygulamaların da, ayrıca, "çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik" olması sebebiyle, ... Kanunu'nun 22. maddesi gereğince, sadece, davacı işçinin yazılı onayı ile mümkün olabileceği (bildirim yapılmasının, tek başına yeterli olamayacağı) ve mevcut dosyada da, bu şekilde yazılı bir onayın da bulunmadığı, İlk derece Mahkemesi tarafından açıklanan red gerekçesinde "vekalet ücreti dağıtım prosedürün 21/.../2012 tarihinde değiştirildiği bu tarihte de davacının işyerinde çalışmadığı" açıklanmış ise de yasanın açık hükmüne rağmen böyle bir uygulama konusunda davacının açık onayının alınmadığı, ayrıca ... yerinde avukat olarak çalışan Bünyamin ... ın davacıdan önce işe başlamakla birlikte son 26 gününde birlikte çalıştığı, bu döneme ilişkin vekalet ücetini yargı kararı ile almaya hak kazandığı, bu itibar ile hukuk güvenliği göz önüne alındığında davacının iddialarının, hukuken sabit olduğu ve mevcut alacak davasının kabulünün gerektiği,..." gerekçesiyle davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddi ile yalnızca vekâlet ücreti alacağına ilişkin itirazlarının kabulüne karar verilmiştir.
2.Davalı istinafı bakımından yapılan incelemede ise "...Davalı vekilinin zam farkı alacağına ilişkin istinaf itirazlarının itirazları yönünden yapılan değerlendirmede, davacı taraf 2017 yılı için ücretine zam yapılması gerektiği iddiasını somut delillerle ispat edememiş olup, davalı işverenliği bu yönde bir taahüdü veya emsal çalışanlara ilişkin bir uygulamada bulunmadığından talebin kabulüne ilişkin İlk derece Mahkemesi kararı hatalı olmakla, davalı tarafı bu yöndeki istinaf itirazlarının yerinde olduğu ve istinaf başvurularının, esastan kabulü ile ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasının ve H.M.K.'nın 353/1-b-2. maddesi kapsamında dosyada yeniden hüküm kurulmasının gerektiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin fazla mesai ücreti alacağına ilişkin istinaf itirazlarının itirazları yönünden yapılan değerlendirmede, davacı yönetici avukat olduğu, avukatların serbest çalışan ve çalışmasının bir kısmını daire dışında Adliyelerde yaptıkları, aldıkları ücret miktarı itibarı ile yüksek gelir grubunda oldukları, ayrıca fazla çalışma alacağı yönünden, davacı tanıklarından ... G. nin beyanlarına göre davacının haftalık 45 saati aşan çalışması olduğunun somut olarak belirtilmediği gibi diğer davacı tanığı ... K nın ise davalı Bankaya karşı ikame ettiği derdest "46.254,00-TL kıdem tazminatı, 93.594,00-TL vekalet ücreti, 100,00-TL temettü ikramiyesi, 100,00-TL fazla çalışma ücreti, 100,00-TL 2016-2017 yıllarına ait zam farkı ücreti, 100,00-TL eksik ödenen vekalet ücreti alacağı talepli" davası bulunduğunu (... 8. ... Mahkemesi, Esas: 2017/1704) Dosyanın incelenmesinde ... Bam 25. HD 2021/2481 esas numarası ile devam eden davası olup, davacı tanığının husumetli olup davacı ile birbirlerine tanıklık ettikleri ve dosyada tanık anlatımlarını destekleyen başkaca bir yan delil olmadığı mesai dışında adliyelerin kapalı olacağı davacının da hukuk bürosunda çalıştığı anlaşıldığından fazla çalışma talebinin reddi gerekmektedir..." gerekçesiyle davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddi ile zam farkı alacağı ile fazla çalışma ücreti alacağına ilişkin itirazlarının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
3. Taraf vekillerinin istinaf başvurularının belirtilen sebeplerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacının fazla çalışma ücreti ile zam farkı alacağı taleplerinin reddine; temettü ikramiyesi ve teşvik primi alacaklarının kabulüne, vekâlet ücreti alacağının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının davalı Banka nezdinde sözleşmeli avukatlardan sorumlu müşavir yardımcısı olarak çalıştığını, davalı Bankanın sözleşmeli 65 bürosunun denetimini bilfiil icra ettiğini, davacının sözleşmeli bürolarla sözleşme yapıldıktan sonra sözleşmeli büroların rutin olarak kontrol ve yerinde denetimi amaçlı şehir dışı seyahatler yapmak zorunda kaldığını, tecrübe ve bilgisi nedeniyle büyük montanlı dosyaların takip ve tahsilatında aktif rol aldığını, davalı Bankada haftalık çalışma süresinin ise 40 saat olduğunu, davalı tarafça giriş-çıkış kayıtlarının ibraz edilmemesi nedeniyle tanık dinleterek fazla çalışma yapıldığının ispatı yoluna gidildiğini, yalnızca husumetli tanık ile değil diğer tanık M. G.’nin de beyanlarında "süresi belli olmayan mesailere kaldıklarını, herhangi bir mesai ücreti almadıklarını, ek izin verilmediğini" ifade ettiğini, fazla çalışmanın kabulü gerektiğini, davalının cevap dilekçesinde 2017 yılında çalışanlara zam yapıldığını beyan ettiğini, benzeri statülerde çalışanlara ödenen ücretler ve yapılan ücret zamlarının davalıdan istendiğini ancak davalının bu konuda dosyaya belge ve bilgi sunmadığını, bu şekilde iddiayı ispata engel olduğunu, Mahkemece %10 oranında artış kabul edilerek yapılan hesaplama enflasyonun çok altında kalmasına rağmen davalı tarafça itiraz edildiğini, zam farkı alacağının reddedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; ıslah sonrası zamanaşımı def’inin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacının müvekkili Bankadan vekâlet ücreti prim alacağı olmadığını, müvekkili Banka tarafından çalışanlara ödenen vekâlet ücreti primlerinin %70'lik kısmının ödeneceğine ilişkin belirlemenin 21.....2012 tarihli Vekâlet Ücreti Dağıtım Prosedürü ile belirlendiğini, davacının işe giriş tarihi ise 01.03.2013 olup söz konusu düzenlemenin davacının Bankada çalışmaya başlamasından evvel gerçekleştirildiğini, davacının işe başladığı tarihten itibaren aynı vekâlet ücreti primi sistemi kapsamında ilgili tutarlarda prim ödemesi aldığını, aleyhe bir değişiklik olmadığını, emsal olarak gösterilen B. A.'nın işe giriş tarihinin 21.04.2004 tarihi olduğunu, ayrıca Banka tarafından çalışanlara ödenen vekâlet ücreti priminin vekâlet ücreti olmayıp ücret/ücret eki mahiyetinde olduğunu, 1136 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanma alanı bulunmadığını, işyerinde temettü ödemesi ve teşvik primi adı altında bir prim ödeme sisteminin bulunmadığını, banka nezdinde başarı ikramiyesi söz konusu olup bunun dağıtılıp dağıtılmayacağı ve dağıtılacaksa şartlarının Banka Yönetim Kurulu tarafından her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak Yönetim Kurulu kararı alınmak suretiyle belirlendiğini, davacının hak etmiş olduğu primlerin tümünün ücret bordrolarında tahakkuk ettirilerek banka hesabına ödendiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının vekâlet ücreti, zam farkı, fazla çalışma ücreti, teşvik primi ve temettü ikramiyesi alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) ilgili hükümleri.
2.1136 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflar arasında davacının vekâlet ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır. Somut olayda, davacının davalı Banka nezdinde 01.10.2013-31.07.2017 tarihleri arasında 4857 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalıştığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı, Bankanın tüm hukuk bürosunun kazandığı davalara ilişkin olarak avukatlara ödenmesi gereken avukatlık vekâlet ücretinin Bankanın havuzunda biriktiğini, davalı Bankanın 21.....2012 tarihli Vekâlet Ücreti Dağıtım Prosedürü ile söz konusu miktarın % 30'unu kendisine gelir olarak kaydettiğini, geri kalan %70 oranında vekâlet ücretini çalışan avukatlara ödediğini; ancak yapılan % 30'luk kesintinin haksız olduğunu ileri sürerek bu kesintiden kendi miktarına düşecek payı "vekâlet ücreti alacağı" adı altında talep etmektedir. Davacı tarafça söz konusu kesintinin haksızlığı ileri sürülürken de uygulamanın 1136 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi hükümlerine aykırı olduğu iddia edilmektedir.
3. Öncelikle belirtmek gerekir ki, 1136 sayılı Kanun hükümlerinin 164 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan "Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata ittir. Bu ücret, ... sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez." düzenlemesi taraflar arasında vekâlet ilişkisi bulunan hâllerde uygulama alanı bulmakta olup esasında söz konusu düzenlemenin amacı, geçim kaynağı vekâlet ücreti olan avukatın bu gelirinin korunmasıdır. Davacı ile davalı arasında vekil-müvekkil ilişkisi değil; işçi-işveren ilişkisi bulunduğundan söz konusu maddenin somut olayda uygulanması mümkün değildir. Zira burada Banka tarafından çalışanlara havuzun % 70'lik kısmından ödenen ödeme de 1136 sayılı Kanun hükümlerine göre vekâlet ücreti kapsamında olmayıp; ücret eki mahiyetindedir.
4. Diğer taraftan söz konusu ödemenin ücret eki mahiyetinde olduğunun kabulü hâlinde dahi davacının işe giriş tarihi 01.10.2013 olup Bankanın vekâlet ücretlerine ilişkin havuzunda toplanılan miktarın % 30' unun Bankaya gelir olarak kaydedildikten sonra kalan kısmının çalışanlara dağıtılacağına ilişkin Vekâlet Ücreti Dağıtım Prosedürünün karar tarihi ise 21.....2012 tarihidir. Dolayısıyla davacının işe girdiği tarih itibarıyla işyerindeki uygulama Bankanın vekâlet ücretlerine ilişkin havuzunda toplanan miktarın % 30'u kesildikten sonra %70'inin çalışanlara dağıtılması şeklindedir. Davacının işe girdiği tarihten sonra oluşan bir değişiklik bulunmamasına göre davacı tarafça söz konusu düzenlemenin aleyhe esaslı değişiklik mahiyetinde olduğunun ileri sürülmesi yerinde değildir. Diğer taraftan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde emsal olduğu belirtilen diğer çalışan B.A.'nın 21.10.2004-27.03.2013 tarihleri arasında işyerinde çalıştığı; söz konusu kişinin değişiklik tarihi olan 21.....2012 itibarıyla işyerinde çalışıyor olması sebebiyle ücret ekinde yapılan değişikliğe ilişkin yazılı rızasının aranması gerektiği açıktır. Hâl böyle olunca işbu dosya bakımından B. A. isimli çalışanın emsal olarak değerlendirilmesi de bu gerekçe ile hatalı olmuştur. Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
2. Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
03.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
