MAHKEMESİ : MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu kabul etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle ilk derece mahkemesince “... 15/08/2016 tarihli rapor dikkate alındığında, her ne kadar davacının istifa dilekçesi ibraz ettiği belirtilse de, davalı işveren tarafından, işletmesel karar alınan bir iş yerinde, çalışan işçinin, özgür iradesi ile istifa dilekçesi verdiği iddiasının, hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu hali ile iş akdinin feshinin işveren tarafından yapıldığının kabulünün gerektiği, bu kabule göre de, davalı işveren tarafından yapılan, iş sözleşmesinin feshine ve davacı işçinin işten çıkarılmasına dair işlemin, İş Hukuku mevzuatına, işten çıkarma usül ve prosedürüne, çalışanlar arasında eşit davranılması ve feshin son çare olması ilkesine uygun olmadığı, gerekçesiyle davanın kabulüne ……..“” şeklindeki hatalı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de Bölge Adliye Mahkemesinin “...somut olayda davacının işverene verdiği 15/01/2015 tarihli el yazılı dilekçede " Gördüğüm lüzum üzerine istifamın kabulünü rica ederim" bildiriminde bulunduğu, kuruma sunulan işten çıkış bildirgesinde davacının fesih sebebi (03 kod ) istifa olarak bildirildiği ve bu fesih ile ilgili tazminat ödemesi yapılmadığı, dosyaya sunulan istifa dilekçesindeki yazı ve imzanın davacıya ait olmadığı yönünde bir iddia da bulunulmadığı, davacının mesleği, eğitim düzeyi, yaşı ve akademik vasıfları nedeni ile istifa beyanının sonuçlarını bilebilecek durumda olması, ayrıca işletmesel karar ile veya davacının eğitim verdiği iş sağlığı ve güvenliği programının kapatılacak olmasının tek başına iradesini sakatlayan veya yanıltmaya ilişkin bir sebep olmadığı, bu tür bir yanıltmanın varlığı kabul edilse bile, çalışanın İş Hukuku mevzuatına göre işverenlikten daha uygun bir iş teklifi bekleme yada işverenlik tarafından iş akdinin feshedilerek haklarının ödenmesini isteme olanakları bulunduğu, davacının, davalı eğitim kurumunun iş sağlığı ve güvenliği programında eğitim veren bir akademisyen olduğu da göz önüne alındığında konuya hakimiyetinin de olduğu davacının istifa dilekçesi verirken iradesinin fesada uğratıldığı iddiasının davacının özellikleri de dikkate alındığında somut deliller ile ispat edilemediği, bu nedenlerle iş sözleşmesini fesheden işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmadığından işe iade isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği “ şeklindeki gerekçesi ile hatalı olan İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak doğru kararı verdiğinin anlaşılmasına göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nun 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 26/02/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.