
Esas No: 2018/8726
Karar No: 2022/831
Karar Tarihi: 26.01.2022
Danıştay 6. Daire 2018/8726 Esas 2022/831 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/8726 E. , 2022/831 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/8726
Karar No : 2022/831
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- (DAVACI) ...
VEKİLİ : Av. ...
2- (DAVALI) ... Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DİĞER DAVALILAR : 1- ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
2- ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF : 1- ... Bakanlığı
2- ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
3- ... Belediye Başkanlığı
4- ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının davacı tarafından esas yönünden davalı belediye tarafından ise gerekçe yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın hissedarı olan davacı tarafından, anılan taşınmazın imar planında spor alanı olarak ayrılmasına rağmen uzun yıllardır kamulaştırılmayarak, mülkiyet hakının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 197.120,00 TL maddi zararın dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının tazminat isteminin kabulü ile 197.120,00 TL'nin dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce davacıya ödenmesi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 26/04/2017 tarih ve E:2016/12157, K:2017/2920 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak, davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumunun mevcut olduğu, 29.11.2012 tarihli satış işlemi sonucu taşınmaz üzerindeki kısıtlılık halini bilerek mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin ve mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanması durumunun gerçekleşmediğinin görüldüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, mülkten yoksun bırakmanın hak ihlali olarak değerlendirilebilmesi için gereken hiçbir sürenin olmadığı, bu hususun Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarında da vurgulandığı, başvurucunun mülkiyet hakkının idare tarafından kısıtlandığı ve mahkeme kararıyla bu ihlalin sürdürüldüğü, usul ve yasaya aykırı olan Mahkeme kararının bozulması gerektiği,
Davalı idare tarafından ise taşınmazın imar planında kullanım amacının özel spor alanı olarak değiştirildiği dolayısı ile plandan kaynaklanan kısıtlılığın bulunmadığı ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMASI : 1- ... Bakanlığı vekili tarafından; temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
2-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Yenimahalle Belediye Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
3-Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ... 'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının sonucu itibarıyla onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın hissedarı olan davacı tarafından, anılan taşınmazın imar planında spor alanı olarak ayrılmasına rağmen uzun yıllardır kamulaştırılmayarak, mülkiyet hakının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 197.120,00 TL maddi zararın dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmüne yer verilmek suretiyle, belediyelere, imar planlarını uygulamak üzere belirtilen süre içerisinde imar programını hazırlama; programı uygulamaya koyma, ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarına ise imar programlarında kendi görev alanlarındaki kamu hizmeti için ayrılan özel mülkiyete ait arsaları program süresi içinde kamulaştırma zorunluluğu yüklenmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir...
" hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun Ek 1. maddesinde; (Ek: 20/8/2016-6745/33 md.)
Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli, Başvuru no:2018/25885 sayılı Yusuf Pekinsoy kararında,"Anayasa Mahkemesince 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine dayalı olan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı değerlendirilmiş, ayrıca arazi ve arsaların düzenlemesi sırasında taşınmazın imar durumunun belirlenmesi yönündeki müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu açıklanmıştır (Orhan Sütlü, §§ 28-31). Ölçülülük yönünden yapılan değerlendirmede ise uyuşmazlığa konu taşınmazın sağlık alanı olarak belirlenen imar durumu sonradan özel sağlık alanına dönüştürülerek taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiş olduğu ve söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediği vurgulanmıştır. Diğer taraftan başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine ulaşılmıştır. Bu sebeple müdahalenin, içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu kabul edilmiştir (Orhan Sütlü,§§ 32-43).
25. Somut başvuruda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun, imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alındığında müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu değerlendirilmiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir." denilmiştir.
Yukarıda anılan 13.10.2020 tarihli, Başvuru no: 2018/25885 sayılı Yusuf Pekinsoy kararında Anayasa Mahkemesi, imar planında sağlık alanında olan taşınmazın sonradan imar planında özel sağlık alanı alınması durumunda taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiş olduğunu, söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediğini, diğer taraftan başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğunu, ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine ulaşmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının hissedar olduğu, Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın imar planında "spor alanı" olarak belirlenmesine rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle 04/08/2015 tarihinde bakılan davanın açıldığı, uyuşmazlık konusu taşınmazla davacının mülkiyet bağının 29/11/2012 tarihli satış işlemiyle kurulduğu, imar planındaki "spor alanı" olarak belirlenmiş olan uyuşmazlık konusu ... Mahallesi, ... ada,... parsel sayılı taşınmazın fonksiyonunun, Yenimahalle Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararı ile kabul edilen ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararı ile onaylanan imar planı değişikliği sonucunda "özel spor alanı" olarak belirlendiği, bundan böyle parselin sadece kamu eliyle yapılaşması zorunluluğunun ortadan kalktığı, imar planıyla belirlenen koşullar dahilinde mülk sahipleri veya devir suretiyle 3. kişiler tarafından yapılaşma hakkının kullanılabileceği, başka bir ifade ile, özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanım amacı getirildiği, ortada imar planından kaynaklanan nedenlerle kamulaştırılması gereken bir taşınmazın, dolayısı ile hukuki el atma nedeniyle ödenmesi gereken bir tazminat miktarının kalmadığı, bu aşamada kamulaştırma yapılmasının hukuken mümkün olmadığı görülmektedir.
Bu durumda, yukarıda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacıların hissedarı olduğu taşınmaza özel mülkiyete konu edilebilecek şekilde kullanım amacı getirildiği, idare açısından kamulaştırma külfetinin kalmadığı ve davacının mülkiyet hakkının hukuka aykırı bir şekilde belirsiz bir süre ile kısıtlandığından bahsedilemeyeceğinden, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
