Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/3676
Karar No: 2022/12505
Karar Tarihi: 17.05.2022

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/3676 Esas 2022/12505 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2022/3676 E.  ,  2022/12505 K.

    "İçtihat Metni"

    K A R A R
    Hakaret suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 125/3-a, 125/4 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun’un 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/03/2010 tarihli ve 2009/42 esas, 2010/193 sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 31/12/2021 gün ve 2021/144874 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
    İstem yazısında;
    "Dosya kapsamına göre, sanığın erteleme süresi içinde 2010 yılında kasıtlı bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, bahse konu hapis cezasının aynen infazına dair ... 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2019 tarihli ve 2018/56 esas, 2019/39 sayılı kararının, ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/03/2010 tarihli kararın kanun yararına bozma yoluyla bozulması halinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
    Dosya kapsamına göre,
    1-Sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Kanun'un 125/1 ve 125/3-a maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasına ilişkin yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar suçun alenen işlendiğinden bahisle cezadan artırım yapılmış ise de, bu hususta her hangi bir gerekçe gösterilmeksizin ve ek savunma hakkı verilmeksizin anılan Kanun’un 125/4. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayininde,
    2-... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/03/2010 tarihli kararı ile gerekçe kısmında zararın karşılanmaması nedeniyle ve hükümde takdiren olduğu belirtilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03/02/2009 tarihli ve 2008/250-13 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, bu kapsamda hakaret suçunun zarar suçu olmadığı, kaldı ki suç tarihinde sabıkası bulunmayan sanık hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62. maddesinin uygulandığı ve mahkemece sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaate varıldığından bahisle sanığın cezasının ertelendiğinin anlaşılması karşısında, öncelikle sanığın yararına olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, şeklinde yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında, İsabet görülmemiştir." denilmektedir.
    Hukuksal Değerlendirme:
    Sanığın erteleme süresi içinde 2010 yılında kasıtlı bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, bahse konu hapis cezasının aynen infazına dair ... 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2019 tarihli ve 2018/56 esas, 2019/39 sayılı kararının infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
    1- (1) numaralı istem yönünden,
    5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde;
    “1-Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
    2-Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
    3-Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
    4-Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
    Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
    İnceleme konusu somut olayda, sanık hakkında TCK'nın 125/3.a ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı halde, ek savunma hakkı tanınmadan TCK'nın 125/4. maddesi uyarınca ceza artırılarak, CMK'nın 226. maddesine aykırı davranılması, hukuka aykırı bulunmuştur.
    2-(2) numaralı istem yönünden,
    Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.( Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 gün ve 260/281 sayılı kararında ise, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
    İnceleme konusu somut olayda, sanık hakkında hakaret suçundan kamu davası açıldığı, mahkemece deliller değerlendirilip takdir edilmesi sonucu kurulan mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
    Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
    1-İki numaralı isteme yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, 5271 CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
    2- Bir numaralı isteme ilişkin olarak, ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/03/2010 tarihli ve 2009/42 esas, 2010/193 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    3-CMK'nın 309. maddesinin 4-b fıkrası gereğince bir numaralı istem yönünden sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 17/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi