
Esas No: 2022/7089
Karar No: 2022/13591
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/7089 Esas 2022/13591 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2022/7089 E. , 2022/13591 K."İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/03/2021 tarihli ve 2020/26846 soruşturma, 2021/5360 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne ve anılan kararın kaldırılmasına ilişkin Gebze 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/06/2021 tarihli ve 2021/2499 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/03/2022 gün ve 2022/17579 sayılı istem yazısıyla dava dosyaları Daireye gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, müştekiler vekilinin 24/12/2020 tarihli dilekçesi ile Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde başhekim olarak görev yapan şüpheli tarafından ... isimli sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla adı geçen hastanede görevli müştekilere yönelik hakaret içerikli paylaşımlarda bulunduğundan bahisle şikayetçi olması üzerine yapılan soruşturma neticesinde, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/03/2021 tarihli kararı ile “…sağlık görevlileri ve sendikaya yönelik kurulan cümlelerin ağır eleştiri ve düşünce açıklaması kapsamında bulunan, şahıs ismi zikredilmeksizin genel olarak eleştirisel mahiyette ve bu kasıt kapsamında paylaşılan hakaret, tehdit ya da ayrımcılık suçunun yasal unsurlarını oluşturacak mahiyette olmayan ve Covid-19 virüsünün de ülkemizde bir çok insanın ölmesine sebebiyet vermesinin de bir sağlık görevlisi olan şüpheli üzerinde bıraktığı üzüntü ve görev bilinciyle bazı sağlık çalışanlarının görevden kaçınmalarını ülke sağlığı yönüyle bırakacağı olumsuz etki düşünülerek ağır eleştiri mahiyetindeki düşünce açıklaması kapsamında herhangi bir suç ya da suç unsuru teşkil etmeyen paylaşımlar olduğu kanaatine varıldığı anlaşılmakla…” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, anılan bu karara müştekiler vekilinin itirazı üzerine Gebze 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/06/2021 tarihli kararı ile “…şüphelinin şikayete konu olan paylaşımlarında birtakım fotoğraflar paylaştığı ve dokuz kişilik anestezi teknisyeni ve üç kişilik evde sağlık ekibi olduklarını bunları ifşa etmeye gerek olmadığını zaten boy boy resimlerinin basında görüldüğünü belirttiği, bu anlamda mağdurun ismini açıkça belirtmemiş olsa bile TCK m.126 göre kime yönelik olarak bu beyanın yapıldığında duraksamayacak olması sebebiyle, söz konusu paylaşımlarda kullanılan ifadeler göz önüne alındığında Hakaret suçundan kamu davası açmaya yeterli delil bulunduğunun, delillerin takdirinin mahkemesine ait olduğunun anlaşılması…” şeklindeki gerekçe ile iddianame düzenlenmesi gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne ve kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de; benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 23/06/2020 tarihli ve 2020/411 esas, 2020/7982 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, kaba söz ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması karşısında, somut olayda şüphelinin pandemi sırasında verilen görevi yerine getirmeyen sağlık çalışanlarına yönelik "...mücadeleden kaçan, ...bir avuç hainler" şeklindeki paylaşımlarının, yaşanan pandemi süreci, şüpheli ile müştekilerin yerine getirdikleri kamusal faaliyetler ve olayın bütünü bir arada değerlendirildiğinde, ağır eleştiri kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
CMK'nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, O Yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir
İncelenen dosyada, CMK'nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin iddianame düzenlenebilmesi için suçların işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması nedeniyle şüphelinin eylemlerinin sübut bulup bulmadığı hususu, lehine ve aleyhine toplanacak tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, itirazın kabulüne dair verilen karar yerinde görülmekle, kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, 30/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
