
Esas No: 2021/4372
Karar No: 2022/442
Karar Tarihi: 07.02.2022
Danıştay 10. Daire 2021/4372 Esas 2022/442 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/4372 E. , 2022/442 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4372
Karar No : 2022/442
TEMYİZ EDENLER (DAVACILAR): Kendi adlarına asaleten …, …'e velayeten …, …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
DAVANIN_KONUSU: Davacılardan …'in baş ağrısı şikayetiyle gittiği Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde yanlış uygulandığı iddia edilen tedavi sonucunda sakat kalmasında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık … adına 1.000,00 TL (miktar arttırımı ile 337.142,21 TL) maddi, 200.000,00 TL manevi, … adına 100.000,00 TL manevi, … ve … adına ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, hükmedilen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince; Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine, maddi tazminat isteminin miktar artırımı ile artırılan kısmının faiz başlangıç tarihi yönünden, kararın bu kısmının "337.142,21 TL'nin 1.000,00 TL'lik kısmına dava tarihinden itibaren ve 336.142,21 TL'lik kısmına miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine" şeklinde düzeltilmesine, manevi tazminat yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ve kısmen reddine, … için 50.000,00 TL, davacı … için 40.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL manevi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, bu yönden idare mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, Mahkeme kararının onanması gerektiği, hekimin görevi kötüye kullanmadan mahkum edildiğinden olaydaki kusuru dikkate alınınca manevi tazminat miktarının azaltılmasının hakkaniyete aykırı olduğu, faizin haksız fiil tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Davalı idare tarafından, Adli Tıp Kurumu raporunda idarenin organizasyon kusuru olmadığı vurgulandığından idareye atfı kabil kusurun bulunmadığı, tedaviyi uygulayan hekimin algoloji alanında uzmanlığının ve eğitiminin bulunduğu, hesaplanan tazminat tutarının fahiş ve hatalı olduğu, iyileşme sürecine ilişkin bir rapor bulunmamasına rağmen ve dosyada yer alan raporlada iyileşme devam ettiği vurgulandığından % 60 üzerinden hesaplama yapılmasının yanlış olduğu, Adli Tıp Kurumu raprounda 4/8 kusur verildiğinden %50 olarak tazminatın indirilmesi gerektiği, PMF-1931 yaşam tablosuna göre ve net ücret üzerinden aktif dönem hesaplanmalıyken brüt ücretten hesaplandığı, maluliyet nedeniyle devlet tarafından bağlanan gelirlerin de indirilmesi gerektiği, artırılan tutara faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiği, manevi tazminatın yüksek belirlendiği, manevi tazminata faiz işletilmemesi gerektiği, aleyhlerine olarak maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ve Harçlar Kanunu gereği harçtan muaf olunduğundan aleyhlerine harca hükmedilemeyeceği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI :Davacı tarafından savunma verilmemiştir. Davalı idare tarafından, hukuki dayanaktan yoksun olan davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım istemleri kabul edildiğinden ödenmeyen temyiz aşamasına ait yargılama giderlerinin davacılardan tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, bu aşamada davalı idare tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 07/02/2022 tarihinde kesin olarak esasta oy birliğiyle, faiz başlangıç tarihi yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
(X)- KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, olayda, davacılara ödenecek maddi tazminatın miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de yasal faizin başlangıç tarihinin, taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak dava tarihi olduğu, dolayısıyla temyize konu kararda bu yönden hukuka uyarlık bulunmadığı, Kararın bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
