
Esas No: 2020/1158
Karar No: 2022/29
Karar Tarihi: 09.02.2022
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/1158 Esas 2022/29 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/1158 E. , 2022/29 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1158
Karar No : 2022/29
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı - ...
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Turizm ve Otelcilik Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2010 ilâ 2016 yıllarına ilişkin olarak … tarih ve … ilâ … sayılı ceza ihbarnameleriyle kesilen vergi ziyaı cezaları ile aynı yıllar için … tarih ve … ilâ … sayılı tahakkuk fişleriyle tahakkuk ettirilen bina vergileri, kültür varlıklarını koruma katkı payları ve vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
Davacı şirket adına … tarih ve … ilâ … sayılı tahakkuk fişleriyle tahakkuk ettirilen emlak (bina) vergileri ve kültür varlıkları koruma katkı payları yönünden inceleme:
Erdek Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü yetkililerince 02/09/2014 tarihinde yapılan denetimde Balıkesir ili, Erdek ilçesi, … mahallesinde bulunan ve tapunun … -… pafta … , … … , … , … , … , … , … , … parselleri ile … ada … parselinde kayıtlı taşınmazlar üzerine davacı şirket tarafından ruhsatsız sabit binalar yapılmak suretiyle lunapark, hayvanat bahçesi, aquapark ve bunlara ait restaurant, büfe ve diğer tamamlayıcı depolar ve cami ile birlikte ticari olarak faaliyet gösteren bir kültürpark alanının oluşturulduğunun tespit edildiğinden bahisle söz konusu ruhsatsız binalara ilişkin olarak davacı şirket adına 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu uyarınca dava konusu işlemler tesis edilmiştir.
02/09/2014 tarihinde yapılan denetimde davacı şirket tarafından ruhsatsız olarak bir takım binaların inşa edildiğinin tespit edilmiş olması 1319 sayılı Kanun'un 33. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca vergi değerini tadil eden bir sebep teşkil etmektedir. Bu sebebe istinaden bildirimde bulunmakla yükümlü bulunan davacı şirket tarafından davalı idareye herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır.
Bu durumda idarece, 1319 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki düzenleme uyarınca, davacı şirket adına ihbarname esasına dayalı olarak (Daha önce ödenen arazi vergilerinin de mahsubu suretiyle) ikmalen bina vergisi ve kültür varlıklarını koruma payı tarhiyatı yapılarak ihbarnamelerin davacı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve bu suretle tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamalarının tamamlanması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, 1319 sayılı Kanun'un 33. maddesi uyarınca vergi değerini tadil eden bir sebebe yol açtığı tespit edilen ve bildirimde bulunmakla yükümlü olduğu halde bildirimde bulunmayan davacı adına yukarıda belirtilen şekilde ihbarname esasına göre tarhiyat yapılmamış olup doğrudan emlak vergisi ve kültür varlıklarını koruma payı tahakkuk ettirildiğinden, söz konusu tahakkuklarda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Davacı şirket adına tanzim ve tebliğ edilen … tarih ve … ilâ … sayılı ceza ihbarnameleriyle kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden inceleme:
Emlak Vergisi Kanunu'nda 09/04/2002 tarihinden itibaren beyanname verme zorunluluğu kaldırılarak verginin idarece tarh edileceği kuralı benimsendiğinden ve ceza kesileceğine dair bir hükme yer verilmediğinden, davalı idarece 2002 yılı ve sonraki yıllarda yapılan tarhiyatlar için vergi ziyaı cezası kesilmesi mümkün olmadığından, davacı adına 2010 ilâ 2016 yıllarına ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Davacı şirket adına … tarih ve … ilâ … sayılı tahakkuk fişleriyle tahakkuk ettirilen vergi ziyaı cezaları yönünden inceleme:
Davalı idarece davacı adına … tarih ve … ilâ … sayılı ceza ihbarnameleriyle kesilen vergi ziyaı cezalarının aynı tarihte tanzim edilen … ilâ … sayılı tahakkuk fişleriyle tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Ancak, vergi ziyaı cezalarının tahakkuk ettirilebilmesi için öncelikle kesilen cezaların davacı şirkete tebliği üzerine işlemeye başlayan 30 günlük süre içerisinde dava konusu edilmeyerek kesinleşmesi veya dava konusu edilmesi halinde Vergi Mahkemesinin kesilen cezayı uygun bulması sonucunda davanın reddi yolunda verdiği kararın idareye tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacı adına kesilen vergi ziyaı cezalarının henüz kesinleşmeden doğrudan tahakkuk fişine bağlanması ve anılan cezaların yukarıda açıklandığı üzere hukuka aykırı olması hususları dikkate alındığında söz konusu tahakkuk işlemlerinde de hukuka uygunluk görülmemiştir.
Karar sonucu:
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu vergi ve cezalar ile kültür varlıklarını koruma katkı paylarını kaldırmıştır.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
Vergi Dava Dairesi, Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek istemi reddetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 17/02/2020 tarih ve E:2017/4799, K:2020/849 sayılı kararı:
Davalı idare tarafından Bölge İdare Mahkemesi kararının, vergi ziyaı cezalarına ilişkin kısmına yönelik hüküm fıkrasına karşı ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin Bölge İdare Mahkemesi kararının, 2010 ilâ 2016 yılları için tahakkuk ettirilen emlak (bina) vergileri ile kültür varlıklarını koruma katkı paylarına ilişkin kısmına yönelik temyiz istemi yönünden inceleme:
Dava konusu tahakkuk fişleri ile ihbarnamelerin incelenmesinden her iki belgenin de sıra numarası, tanzim tarihi, verginin nevi, vergilendirme dönemi, mükellefin unvanı, açık adresi, verginin matrahı ve miktarına ilişkin bilgileri içerdiği ve aynı posta zarfı içinde 11/05/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve dava açma süresi içerisinde davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı adına düzenlenen tahakkuk fişlerinin, dava konusu ihbarnameler ile aynı bilgileri ihtiva ettiği ve esasen ihbarname niteliğinde olduğu görüldüğünden, işin esasına geçilip vergilendirmenin hukuka uygun olup olmadığı incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, Bölge İdare Mahkemesi kararının davacı adına tahakkuk ettirilen bina vergileri ile kültür varlıklarını koruma katkı paylarına ilişkin kısmında isabet görülmemiştir.
Karar sonucu:
Daire bu gerekçeyle temyiz istemine konu kararın, vergi mahkemesi kararının vergi ziyaı cezalarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasını onamış; vergi mahkemesi kararının bina vergileri ile kültür varlıklarını koruma katkı paylarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasını bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 20. maddesinde verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden bir idari muamele olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun'un 21 ve 22. maddelerinde verginin tahsili için öncelikle tarh, tahakkuk ve tebliğ aşamalarından geçmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun'un "Tahakkuk fişi esası" başlıklı 25. maddesinde vergi kanunlarına göre beyan üzerinden alınan vergilerin tahakkuk fişi ile tarh ve tahakkuk ettirileceği, vergi dairesince beyannamenin alınması üzerine bir tahakkuk fişinin tanzim olunacağı ve bunun bir nüshasının mükellefe veyahut beyannameyi mükellef namına vergi dairesine tevdi edene verileceği, bu suretle verginin tahakkuk etmiş olacağı, tahakkuk fişinin mükellefe verilen nüshasının aynı zamanda beyannamenin makbuzu yerine geçeceği düzenlenmiştir. Kanun'un "İhbarname esası" başlıklı 34. maddesinde ise ikmalen ve re'sen tarh edilen vergilerin ''ihbarname'' ile ilgililere tebliğ olunacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yer verilen kanun hükümlerinin birlikte yorumlanmasından, belediyelere ait vergi, resim, harçlar ile benzeri mali yükümlülüklerin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na tabi olduğu, bu çerçevede beyan üzerine alınan vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler için tahakkuk fişinin düzenlenmesi gerektiği, ancak, belediyece re'sen veya ikmalen tarh yoluyla mükelleflerden istenecek bu tür alacakların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 35. maddesinde tanımlanan ihbarname ile istenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'na göre idarece yapılan tespitler sonucu bulunan vergi farklarının yükümlülerden istenilmesinde ilk aşamayı oluşturan tarhiyat işleminin yapılabilmesi için aynı Kanun’un 35. maddesinde öngörülen bilgileri içeren ihbarnamenin düzenlenmesi gerekmektedir. Kanunla öngörülen şekli bir takım kurallara uyulmaması mükelleflerin haklarının ihlâli sonucunu doğurabilir. Nitekim, dava konusu tahakkuk işlemiyle alacak, ödenmesi gerekli bir safhaya geldiği kabul edilmekte ve vade tarihinden itibaren de gecikme zammı hesaplanması gerekmektedir. Ancak, 213 sayılı Kanun'un 112. maddesi uyarınca, re’sen, ikmalen veya idarece yapılan tarhiyatlar için maddede belirtilen şartlar dahilinde gecikme faizi uygulanmaktadır. Her ne kadar gecikme faizi gecikme zammı oranında uygulanmakta ise de gecikme faizinde ay kesirlerinin nazara alınmaması emredici bir yasa hükmü iken tahakkuk eden verginin vadesinde ödenmemesi üzerine hesaplanması gereken gecikme zammında ay kesirleri tam ay olarak hesaplanmaktadır.
Bu durumda, yasada öngörülen ihbarname esası yerine sanki bir beyan varmış gibi doğrudan tahakkuk işleminin uygulanması halinde mükellef aleyhine bir takım hukuki sonuçların ortaya çıkacağı, tahsili gereken alacağın fer'ilerinin adlarının yanı sıra miktar olarak da farklılıkların meydana geleceği açıktır. Ayrıca, tahakkuk eden bir vergi, ödenmesi gerekli safhaya gelmiş bir vergi olmakta, daha önceki bir safha olan tarhiyat aşamasından sonraki bir aşamayı ifade etmekte ve tahakkuk işleminin gereklerinin gözetilmemesi halinde de doğrudan ödeme emri düzenlenebilmesine yasal zemin oluşturmaktadır.
Dava konusu tahakkuk fişleri ile ihbarnamelerin incelenmesinden, iki belgenin de tanzim tarihi, verginin nevi, vergilendirme dönemi, mükellefin unvanı, açık adresi, verginin matrahı ve miktarına ilişkin bilgileri içerdiği ve aynı posta zarfı içinde 11/05/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği görülmektedir. Bununla birlikte cilt ve sıra numaraları farklı olan tahakkuk fişi ve ihbarnamelerin farklı hukuki sonuç doğuracağı ve her ikisinin yargılamasında hukuki değerlendirmenin farklı şekilde yapılacağı hususu dikkate alındığında her iki işlemin de ayrı ayrı irdelenmesi gerekir. Aksi düşünce vergi hukukunun temel kavramları olan tarh, tahakkuk, tebliğ ve tahsilat kavramlarının birbirine karışmasına neden olacaktır.
Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesi ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu işlemlerin hukuka uygun olduğu belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Erdek Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü yetkililerince 02/09/2014 tarihinde yapılan denetimde Balıkesir ili, Erdek ilçesi, … mahallesinde bulunan ve tapunun … pafta … , … , … , … , … , … , … , … , … parselleri ile … ada … parselinde kayıtlı taşınmazlar üzerine davacı şirket tarafından ruhsatsız sabit binalar yapılmak suretiyle lunapark, hayvanat bahçesi, aquapark ve bunlara ait restaurant, büfe ve diğer tamamlayıcı depolar ve cami ile birlikte ticari olarak faaliyet gösteren bir kültürpark alanının oluşturulduğunun tespit edildiğinden bahisle söz konusu ruhsatsız binalara ilişkin olarak davacı şirket adına 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu uyarınca dava konusu işlemler tesis edilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun "Bina Vergisi"ne ilişkin birinci kısmının 4751 sayılı Kanun'la değişik "Verginin tarh ve tahakkuku" başlıklı 11. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında bina vergisinin, dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında; 33. maddenin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerle bildirim verilmesini gerektiren hallerde vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde, vergi değerini tadil eden sebep yılın son üç ayı içinde vuku bulmuş ve bildirim vergi değerini tadil eden sebebin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılda verilmiş ise bildirimin verildiği tarihte; 33. maddenin (8) numaralı fıkrasında yazılı hallerde takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında 29. maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh oluncağı, bildirimin posta ile gönderilmesi halinde ise verginin, bildirim verme süresinin son gününü takip eden yedi gün içinde tarh olunacağı belirtilmiş, bu suretle tarh olunan vergilerin tarh edilen tarihte tahakkuk etmiş sayılacağı ve mükellefe bir yazı ile bildirileceği ifade edilmiştir.
Emlak Vergisi Kanunu'nun "Kısımlar Arası Müşterek Hükümler" başlıklı üçüncü kısmının "Bildirim verme süresi" başlıklı 23. maddesinin birinci fıkrasında Kanun'un 33. maddesinde [(8) numaralı fıkra hariç] yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin bulunması halinde (geçici ve daimi muafiyetten faydalanılması hali dahil) emlak vergisi bildirimi verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiş, maddenin devam eden fıkralarında bildirimin verilme süresine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Aynı Kanun'un "Bildirim verilmemesi halinde yapılacak işlemler" başlıklı 32. maddesinde bildirimin süresinde verilmemesi halinde verginin idarece tarh edileceği, idarece tarhiyatta her yıla ilişkin vergi değerinin, 29. madde hükmü dikkate alınarak hesaplanacağı düzenlenmiş; 33. maddesinde vergi değerini tadil eden sebepler sekiz bent halinde sayılmıştır.
Aynı Kanun'un "Usul hükümleri" başlıklı 37. maddesinde de, hükümleri saklı kalmak şartıyla Emlak Vergisi Kanunu'na göre alınacak vergiler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun "Taşınmaz kültür varlıklarının onarımına yardım sağlanması ve katkı payı" başlıklı 12. maddesinde belediyelerin ve il özel idarelerinin görev alanlarında kalan kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi amacıyla kullanılmak üzere 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 8 ve 18. maddeleri uyarınca mükellef hakkında tahakkuk eden emlak vergisinin %10'u nispetinde Taşınmaz Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı tahakkuk ettirileceği ve katkı payının ilgili belediyesince emlak vergisi ile birlikte tahsil edileceği, tahakkuk eden katkı payları hakkında 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun üçüncü kısım hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Tarh" başlıklı 20. maddesinde verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibarıyla tespit eden idari muamele olarak tanımlanmış, 29, 30 ve mükerrer 30. maddelerinde ise sırasıyla ikmalen, re'sen ve idarece tarh usulleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun'un "İhbarname esası" başlıklı 34. maddesinde ikmalen ve re'sen tarh edilen vergilerin ihbarname ile ilgililere tebliğ olunacağı belirtilmiştir. Kanun'un "İhbarnamenin muhteviyatı" başlıklı 35. maddesinde ise kısa ve açık bir ifade ile ikmalen veya re'sen vergi tarhını gerektiren sebepler, ihbarnamenin ihtiva etmesi gereken bilgiler arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 1833 sayılı Arazi Vergisi Kanunu ve 1837 sayılı Bina Vergisi Kanunu'nun benimsemiş olduğu vergi matrahının tahrir komisyonlarınca tahmin ve tespit edilmesi uygulamasına son verilmiş, mükelleflerin bina ve arazinin rayiç değerini kendilerinin beyan etmesi uygulamasına geçilmişti. Diğer bir ifadeyle emlak vergisi için beyana dayanan tarh usulü benimsenmişti. Beyan sisteminde görülen aksaklıklar nedeniyle 1982 yılında emlak vergisinde bina, arsa ve araziler için "asgari beyan sistemi"ne geçilmiş ve mükelleflerin beyan edecekleri değerin idarece tespit edilen miktardan az olmaması sağlanmıştı. Ancak, asgari beyan sisteminin de uygulamada adaletsizliğe yol açtığını 4751 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde ifade eden kanun koyucu, 2002 yılında yürürlüğe giren anılan kanun ile dört yılda bir belediyelere emlak vergisi beyannamesi verilmesi uygulamasına son vermiştir.
Yeni düzenleme ile emlak vergisi mükelleflerinin, sadece yeni bina inşa edilmesi veya binanın kullanılış tarzının tamamen değiştirilmesi gibi vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde ilgili belediyeye bu durumu bildirmeleri öngörülmüştür. Nitekim 1319 sayılı Kanun'un 23. maddesinde, 33. maddede sayılan vergi değerini tadil eden sebeplerin bulunması halinde bunun belirli süreler dahilinde ilgili belediyeye bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun'un 32. maddesinde de bildirimin süresinde verilmemesi halinde verginin idarece tarh edileceği düzenlenmiştir.
Uyuşmazlıkta, Erdek Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü yetkililerince 02/09/2014 tarihinde yapılan denetimde vergi değerini tadil eden sebep gerçekleşmesine rağmen bu hususu bildirmediği tespit edilen davacı adına bina vergileri, kültür varlıklarını koruma katkı payları idarece tarh edilmiş ve düzenlenen tahakkuk fişleri yazı ile davacıya bildirilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesince, davacı adına idarece tarh edilen ve tahakkuk fişine bağlanan bina vergileri ile kültür varlıklarını koruma katkı paylarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 35. maddesine göre düzenlenecek ihbarname ile istenmesi gerektiği gerekçesiyle ısrar edilmiştir.
Bu durumda, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tarh edilecek vergilerde ihbarname esasının uygulanıp uygulanmayacağının ortaya konulması gerekmektedir.
Emlak Vergisi Kanun'un 37. maddesi uyarınca Emlak Vergisi Kanunu'na göre alınacak vergiler hakkında bu Kanun hükümlerini saklı tuturak uygulanması öngörülen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun, 34. maddesinde, ikmalen veya re'sen tarh edilen vergilerin ihbarname ile ilgililere tebliğ olunacağı, ihbarnamede bulunması gereken hususların sayıldığı 35. maddesinde de "kısa ve açık bir ifade ile ikmalen veya re'sen vergi tarhını gerektiren sebepler"in, ihbarnamede yer alması gerektiği belirtilerek ihbarname esasının, ancak ikmalen veya re'sen tarh edilen vergiler için uygulanacağı açıkça düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, Emlak Vergisi Kanunu'nun 11. maddesinde, bildirim verilmesi halinde verginin tarh edildiği tarihte tahakkuk edeceği ve mükellefe bir yazı ile bildirileceği düzenlenmiştir. Kanun'un 32. maddesinde ise bildirim verilmemesi halinde verginin idarece tarh edileceği hükme bağlanmıştır. Bu kurallar, mükelleflerce verilmesi öngörülen bildirimlerde verginin matrahına ilişkin herhangi bir bilginin yer almaması nedeniyle söz konusu tarhiyatın beyana dayalı bir tarhiyat olmaması hususu ile birlikte değerlendirildiğinde, bildirim verilmeyen hallerde idarece yapılan tarhiyatın da tarh edildiği tarihte tahakkuk etmiş sayılmasını gerektirmektedir. Kaldı ki, dört yılda bir belediyelerce yapılan tarh ve tahakkuku takip eden yıllarda, 29. maddeye göre tespit edilen vergi değeri üzerinden hesaplanan ve her bütçe yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılan emlak vergisi, tahakkuk etmiş sayılan bütçe yılının başından itibaren işlemeye başlayan otuz (30) günlük dava açma süresi içerisinde dava konusu edilebileceği gibi bu suretle tarh ve tahakkuk ettirilen verginin yazı ile bildirilmesi üzerine mükelleflerce dava konusu edilmesinde de bir engel bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davacı adına idarece tarh edilen ve tahakkuk fişine bağlanan bina vergileri ile kültür varlıklarını koruma katkı paylarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 35. maddesine göre düzenlenecek ihbarname ile istenmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırılmasına ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararının, anılan vergi ve katkı paylarının diğer yönlerden hukuka uygunluğu incelenmek üzere bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2-… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
09/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
