Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/2–339
Karar No: 2012/103

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2–339 Esas 2012/103 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/2–339 E.  ,  2012/103 K.

    "İçtihat Metni"

    Esas No :                 Karar No :                 İtirazname :
    2011/2–339               2012/103                    2007/242176
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi      : ANKARA 27. Asliye Ceza
    Günü          : 24.06.2008
    Sayısı          : 377–764

    Hırsızlık suçundan sanık A... Y... ’ın yapılan yargılaması sonucunda, Ankara 27. Asliye Ceza Mahkemesince 24.06.2008 gün ve 377–764 sayılı kısa kararda, sanığın TCY’nın 141, 62 ve 51. maddeleri uyarınca on ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve ertelemeye hükmolunmuş ve hükmün temyiz yasa yoluna tabi olduğu açıklamasına yer verilmiş, gerekçeli kararın açıklama bölümünde, katılan kurumun zararını karşılamadığından sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı belirtilmiş, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise, sanığın 5237 sayılı TCY’nın 142/1–a maddesi uyarınca iki yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Yasanın 231/5–6. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği belirtilmiş ve hükmün tabi olduğu yasa yolu da itiraz olarak gösterilmiş,
    Katılan vekilinin itirazı üzerine dosyayı inceleyen Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince 07.11.2008 gün ve 1071 sayı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
    Yerel mahkemece, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu ve asıl hükmün duruşmada tefhim olunan kısa karar olduğu, kısa kararda da sanığın erteli on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek, hükmün temyiz yasa yoluna tabi olduğunun gösterildiği, bu nedenle katılan vekilinin itirazının temyiz olarak algılanması gerektiği yönündeki tutanağı ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 2. Ceza Dairesince 07.12.2010 gün ve 25024–32889 sayı ile;
    “5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesine göre verilen ve davayı esastan sonuçlandırır nitelikte olmayan ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına’ ilişkin karara karşı, aynı Kanunun 231/12. maddesince itiraz yolu açık olup, temyiz olanağı bulunmadığından, katılan vekilinin 10.10.2008 havale tarihli dilekçesi itiraz niteliğinde olup, temyiz talebi de bulunmadığından, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince 07.11.2008 gün ve 1071 sayılı kararla itiraz değerlendirilmiş olduğundan, dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine” karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.09.2011 gün ve 242176 sayı ile;
    “Sanığa, kısa kararla TCK 141, 62 ve 51. maddeleri uyarınca on ay hapis cezası verilmiş ve cezası bir yıl denetimli serbestlik öngörüsüyle ertelenmiş, gerekçeli kararda ise, TCK 142/1–a ve CMK 231. maddeleri uyarınca iki yıl hapis cezası ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Gerçekten de gerekçeli karar ile son duruşma tarihinde açıklanan kararın delilleri denetime olanak sağlayacak şekilde belirtilir, yine kısa karar ile sınırlandırılan cezanın ayrıntıları ve açıklamalarına yer verilir. O halde sanık hakkında verilen asıl karar olmalı, gerekçeli karar da kısa karara aykırı olmamalıdır. Sonuç itibarıyla mahkemece temyize açık kısa karar ile sanık hakkında verilen erteli 10 ay hapis cezasını içeren ilam için temyiz incelemesi yapılmalıdır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın hırsızlık suçundan cezalandırılmasına hükmolunan ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğu konusunda duraksama bulunmayan somut olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda tefhim olunan kısa kararda, “hükmolunan on ay hapis cezasının ertelenmesine”, gerekçeli kararın açıklama bölümünde “katılan kurumun zararı karşılanmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına”, hüküm fıkrasında ise “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verildiğinin belirtilmiş olması karşısında, hükmün tabi olduğu yasa yolunun itiraz mı, yoksa temyiz mi olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    1412 sayılı Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 305. maddesi uyarınca, ceza mahkemelerince verilen; “iki milyar liraya kadar (iki milyar dâhil) para cezasına dair olan hükümler, yukarı sınırı on milyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri ile bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler” ayrık olmak üzere temyiz yasa yoluna tabidir.
    Anılan düzenlemeyle ceza yargılama sistemimizde temyiz yasa yolu yalnızca hükümler için kabul edilmiş, hükümler de 5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde “beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbiri, davanın reddi veya düşmesi, adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı” olarak gösterilmiştir. Yasada hükümler sınırlı olarak sayılmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları ise hükümler arasında gösterilmemiştir. Bu nedenle hüküm niteliğinde olmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının temyiz yasa yolu ile incelenmesi olanağı da bulunmamaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı başvurulabilecek yasa yolu ise, 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasanın 231. maddesinin 12. fıkrasında açıkça “itiraz” olarak belirtilmiştir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının hüküm niteliğinde olmadığı ve temyiz yasa yolu ile incelenmelerine de olanak bulunmadığı açıklandıktan sonra, kısa karar ile gerekçeli karara da değinilmesi ve duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğunda hangisine değer verilmesi gerektiğinin de belirlenmesi gerekmektedir.
    5271 sayılı Yasanın 232. maddesinin 3. fıkrasında “hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç on beş gün içinde dava dosyasına konulur”
    Aynı Yasa maddesinin 6. fıkrasında ise, “hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Ceza Genel Kurulunun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; ceza yargılaması işlemleri, onlara belge kanıtı değerinin tanınması amacıyla duruşmada okunarak tutanaklara yansıtılmakta ve yetkililerce imzalanarak resmi belge niteliğine kavuşturulmaktadır. Gerekçeli karar, duruşma tutanağının devamı niteliğinde bulunup, onun hükümlerine tabidir.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 27.03.1995 gün ve 53–82, 09.05.1994 gün ve 119–145 ile 02.03.2004 gün ve 29–63 sayılı kararlarında da bu husus açıkça vurgulanmıştır.
    Bu konu öğretide de değerlendirilmiş, “hüküm fıkrasının tutanağa geçirilip okunmasından sonra gerekçenin hazırlandığı hallerde, hükmün duruşma tutanağından bağımsız biçimde tekrar yazılması, başlık kısmının yasaya uygun olarak düzenlenmesi ve duruşmada hazır bulunanların (hâkim, savcı, kâtip) adlarına yer verilmesi gerektiği” belirtilmiştir. (Prof. Dr. Nur Centel–Doç. Dr. Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. bası, 2010, s.709)
    Bu durum karşısında hükmün esasını oluşturan kararın, duruşmada tefhim edilerek hukuken geçerlilik kazanan kısa karar olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
    Duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki, hükmün infazında karışıklığa neden olabilecek bir hukuka aykırılıktır. Gerekçeli kararın, tefhim olunan kısa karar ile çelişki doğuracak şekilde yazılması, tefhimle geçerli hale gelerek hükmün esasını oluşturan kısa kararın sıhhatinin zedelenmesine yol açabilecek ise de, çelişkili durumlarda itibar edilmesi ve infaza esas alınması gereken, tefhimle geçerli hale geldiğinde hiçbir kuşku bulunmayan kısa karar olduğundan, hükmün tabi olduğu yasa yolunun da kısa karara göre belirlenmesi gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
    Yerel mahkemece, hükmün esasını oluşturduğunda hiçbir duraksama ve kuşku bulunmayan kısa kararda, sanık hakkında TCY’nın 141, 62 ve 51. maddeleri uyarınca on ay hapis cezasına ve ertelemeye hükmolunmuş, hükmün tabi bulunduğu yasa yolu da temyiz olarak gösterilmiştir. Gerekçeli kararın, tefhim olunan kısa kararla çelişki doğuracak şekilde yazılması ve hükmün tabi olduğu yasa yolunun itiraz olarak gösterilmesi, hükmün temyiz edilebilirlik niteliğini ortadan kaldırmayacağından, Özel Dairece katılan vekilinin dilekçesi temyiz niteliğinde kabul edilip, itiraz merciinin kararı kaldırılarak hükmün esasının incelenmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, haklı nedenlere dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazın kabulüne, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddi kararı ile Özel Dairenin iade kararının kaldırılmasına,  hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.11.2008 gün ve 1071 sayılı ret kararı ile Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 07.12.2010 gün ve 25024–32889 sayılı iade kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.03.2012 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi