Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/3-842
Karar No: 2012/100

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/3-842 Esas 2012/100 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/3-842 E.  ,  2012/100 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname: 2008/231249
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : GÖLYAKA Sulh Ceza
    Günü : 25.06.2008
    Sayısı : 120-99

    Sanık İ... Ç...nın 6831 sayılı Yasanın 91/1, 91/4, 5237 sayılı TCY"nın 62 ve 52. maddeleri gereğince 5 ay hapis ve 160 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, katılan kurumun uğradığı zararı gidermediğinden sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Gölyaka Sulh Ceza Mahkemesince verilen 25.06.2008 gün ve 120-99 sayılı hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 20.10.2011 gün ve 1141-14721 sayı ile;
    “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna ilişkin uygulama esasları ve koşullarının belirlendiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih 250-13 sayılı kararında ‘suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesinde zarar yönünden, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği’ görüşünün benimsenmesi dikkate alınarak mahkeme tarafından meydana gelen zarar, kanaat verici ve basit bir araştırma ile saptanıp, sanıktan tespit edilen bu zararı giderip gidermeyeceği sorulup, diğer koşullarında mevcudiyeti halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ilgili olarak bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen eksiklikler yerine getirilmeden ve denetime imkan verecek şekilde değerlendirme yapılmadan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 29.12.2011 gün ve 231249 sayı ile;
    a) Suça ilişkin;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkumiyet hükmü tesis edilmeli ve hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olmalıdır.
    2- Suç, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap yasalarında yer alan suçlardan bulunmamalıdır.
    3- 01.03.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlarda ise suçun ayrıca 3713 sayılı Yasa ile 1632 sayılı Yasa kapsamında yer alan suçlardan olmaması gerekmektedir.
    b) Sanığa ilişkin;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı suçtan mahkum olmamış bulunması,
    2- Suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaata ulaşılması,
    4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmesi,
    Koşullarının bir arada bulunması gerekmektedir.
    Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının objektif koşullarından birisi de, suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir.
    Somut olayda, sanık İ... Ç... hakkında, ormandan yapacak vasıflı 4 adet ıhlamur ağacını motorlu testere ile kestiği iddiası ile kamu davası açıldığı,yargılama sırasında yapılan keşif sonucunda orman bilirkişisinin 10.06.2008 tarihli raporu ile suçtan dolayı oluşan maddi zararın 1.407 TL ağaçlandırma giderinin 71 TL olduğunun belirlendiği, 25.06.2008 tarihli duruşmada bu bilirkişi raporundan bir suretin sanığa verildiği ve bu suretle sanığın suçtan dolayı oluşan zarardan haberdar olduğu, aynı duruşmada sanığın bilirkişi raporuna karşı aleyhine olan hususları kabul etmediğini beyan ettiği, hükmün verildiği duruşmaya kadarda oluşan ve tespit edilen zararı ödemeye yanaşmadığı olayda, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının objektif koşullarından olan zararın giderilmesi koşulunun gerçekleşmemesi nedeni ile mahkemenin hükmün gerekçesinde, suçun işlenmesi ile kamunun uğradığı zarar giderilmediğinden bahisle 5271 sayılı CYY"nın 231/5. maddesinin uygulanmadığına ilişkin gerekçesi yerindedir.
    Hatta zararın giderilmesi koşulunun gerçekleşmediği bu durumda hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususu hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmamış olsaydı bile sonuca etkili görülmeyecektir.
    Ceza Genel Kurulu 13.04.2010 gün ve 64-85 sayılı kararı ‘... mahkeme tarafından kendisine yapılan uzlaşma teklifini kabul etmemek sureti ile zararın giderilmemesi yönünde iradesini açıkça ortaya koyan, yargılama aşamasında da giderim yönünde herhangi bir faaliyette bulunmayan sanık hakkında, hükmün açıklanmasının objektif koşullarından birisini oluşturan suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi koşulu gerçekleşmediğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması olanağı bulunmadığını belirten Özel Daire onama kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunun kabulü gerekmektedir...’ şeklinde olup, zarardan haberdar olan sanığın giderim konusunda çabasının bulunması gerektiğine işaret etmektedir.
    Yasada tespit edilen zararın ödenip ödenmeyeceğinin sanıklara sorulması gerektiğine dair herhangi bir norm mevcut değildir. Bu nedenle, Özel Dairece hükmün sair yönleri incelenmeksizin tespit edilen maddi zararı ödeyip ödemeyeceği hususu sanığa sorulup sonucuna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin görüşünün yasaya uygun olmadığı kanaatine varılmıştır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve dosyanın esastan incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulu"nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanması açısından, mahkeme tarafından zarar miktarının belirlenmesinin ve belirlenen bu zararı ödeyip ödemeyeceğinin sanıktan sorulmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Sanık hakkında ormandan ağaç kesmek suçundan kamu davası açıldığı, Orman İdaresi tarafından verilen katılma istemini içerir dilekçede kurumun uğradığı zararının ödenmesinin talep edildiği, yerel mahkeme tarafından, suç niteliğinin belirlenmesi ve katılan kurumun uğradığı zararın tespiti amacıyla 06.06.2008 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, katılan kurumun uğradığı zararı da gösterir bilirkişi raporunun, 25.06.2008 günlü duruşmada sanığa elden tebliğ edildiği ve aynı duruşmada, katılan kurum vekilince zararın karşılanmadığı belirtildiği halde, suçu kabul eden sanığın, zararı karşılayacağına ilişkin herhangi bir savunmada bulunmadığı gibi, zararın ödenmesi yönünde, herhangi bir irade de ortaya koymadığı anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun niteliği ve uygulanma koşulları üzerinde durulması gerekmektedir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi, büyükler hakkında ise 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesine 19.12.2006 gün ve 26381 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesiyle eklenen 5 ila 14. fıkraları ile kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle de 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden, şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu kurum, 08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, aynı gün yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesiyle, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için de uygulanabilir hale getirilerek, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 01.03.2008 günü yürürlüğe giren 26.02.2008 gün ve 5739 sayılı Yasa ile 3713 sayılı Yasanın 13. maddesinde yapılan değişiklik ve 1632 sayılı Askeri Ceza Yasasına eklenen Ek 10. madde ile de; 15 yaşından büyüklerin işledikleri terör suçları ile 1632 sayılı Yasada yer alan suçlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsam dışına çıkarılarak kurumun uygulanma alanı tekrar daraltılmış, 25.07.2010 gün ve 27650 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 22.07.2010 gün ve 6008 sayılı Yasanın 7. maddesiyle 231. maddenin 6. fıkrasına eklenen cümleyle, sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği esası getirilmiş, 3713 sayılı Yasanın 13. maddesindeki “onbeş yaşını tamamlamamış” ibaresi yürürlükten kaldırılmak suretiyle bu kurumun terör suçu işleyen 15 yaşından büyük çocuklar yönünden de uygulanmasına olanak sağlanmıştır.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Yasalar ile gerçekleştirilen değişiklikler sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için:
    a) Suça ilişkin;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmeli ve hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olmalıdır.
    2- Suç, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan suçlardan bulunmamalıdır.
    3- 01.03.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlarda ise, suçun ayrıca 3713 sayılı Yasa ile 1632 sayılı Yasa kapsamında yer alan suçlardan olmaması gerekmektedir.
    b) Sanığa ilişkin;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmesi,
    Koşullarının varlığı gerekmektedir.
    Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından birisi de, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada uğranılan zarardan kast edilen maddi zarar olup, manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir.
    Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de olanaklıdır. Ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli olmayan suçlar yönünden ise bu koşul aranmayacaktır.
    Zararın belirlenmesinde hâkim, ceza yargılamasında şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de göz önünde bulundurmak koşuluyla kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hâkimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla tespite çalışmamalıdır. Zira 5271 sayılı Yasanın 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararının kalan kısmına da hükmedilmesini isteme yönünden bir engel oluşturmamaktadır.
    Bazı olaylarda zarar miktarının herkes tarafından kolaylıkla belirlenebilmesi olanaklı ise de, bazı olaylarda zararın tespiti teknik bilgi gerektirdiğinden, ancak konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla belirlenebilmektedir. Bu gibi durumlarda zararın miktarı hâkim tarafından belirlenemiyorsa, bilirkişi incelemesi yaptırılmalı ve zararın karşılanması konusunda iradesini gösteren sanıktan belirlenen bu miktar zararı giderip gidermeyeceği sorulduktan sonra, sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı tartışılmalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Yerel mahkeme tarafından suç vasfının belirlenmesi ve katılan kurumun uğradığı zararın tespiti amacıyla 06.06.2008 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, keşfe katılan bilirkişi tarafından düzenlenen, katılan kurumun uğradığı zararı da gösterir bilirkişi raporunun 25.06.2008 günlü duruşmada sanığa elden tebliğ edildiği ve aynı duruşmada katılan kurum vekilince zararlarının karşılanmadığı belirtildiği halde, sanığın zararı karşılayacağına dair herhangi bir savunmada bulunmadığı gibi, zararı ödeme yönünde bir irade ortaya koymadığı ve herhangi bir girişimde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Bu nedenle, olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından birisi olan mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi koşulu yerine getirilmediğinden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar veren yerel mahkeme hükmü usul ve yasaya uygun olup, Özel Daire bozma kararı isabetsizdir.
    Bu itibarla, haklı nedene dayanan itirazın kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, hükmün esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Genel Kurul üyesi ise; Özel Daire bozma kararının isabetli olduğu ve itirazın reddi gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.

    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 20.10.2011 gün ve 1141–14721 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, hükmün esastan incelenmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.03.2012 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi