
Esas No: 2018/505
Karar No: 2022/872
Karar Tarihi: 17.02.2022
Danıştay 4. Daire 2018/505 Esas 2022/872 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/505 E. , 2022/872 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/805
Karar No : 2022/527
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :Dava konusu istem: Davacı tarafından, borç döküm çizelgesi ile öğrendiği 1998,1999,2000 ve 2001 takvim yıllarına ilişkin gelir vergisi, katma değer vergisi, gecikme faizleri, vergi ziyaı cezaları, fon payları, kaçakçılık cezaları ile özel usulsüzlük cezalarının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının borç döküm çizelgesi ile öğrendiği 1998,1999,2000 ve 2001 takvim yıllarına ilişkin yıllık gelir vergisi, katma değer vergisi, gecikme faizleri, vergi ziyaı cezaları, fon payları, kaçakçılık cezaları ile özel usulsüzlük cezalarının iptali istemiyle bu davayı açtığı, bu davanın açılmasından evvel bu vergi borçları ve cezaları nedeniyle davacının taşınmazı üzerine konulan haciz işleminin iptali istemiyle ... Vergi Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyasından açılan dava neticesinde, aynı mahkemenin … tarih ve K:… sayılı kararı ile "haciz yoluyla tahsile çalışılan alacaklar için düzenlenen ödeme emirlerinin ilanen tebliğ edildiği, ancak ödeme emirlerinin ilanen tebliğinden önce posta yoluyla tebliğ edilemediğine dair tutanak altına alınmış tebliğ alındılarının dosyaya ibraz edilmediği, bu itibarla, dava konusu haczin dayanağı ödeme emirlerinin davacının mevcut adresine tebligata çıkarılarak tebliğ edilemediği ve ilanen tebliğ yoluna gidilmiş olduğu hususu idare tarafından kanıtlanamadığından, ilanen tebliğ şartları oluşmayan olay için yapılan ilanın hukuken geçerli ve sonuç doğurucu bir özelliğinin bulunmadığı , bundan dolayı da, ödeme emirleri geçerli bir şekilde tebliğ edilmeyen borçların tahsili için tesis edilen ve uygulanan haciz işlemi ile taşınmazın satışına ilişkin işlemlerde hukuka uyarlık görülmediği" gerekçesiyle dava konusu haciz işleminin iptaline karar verildiği bakılan davada, dava konusu vergi ve cezalara ilişkin ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği hususu ortaya konulmadığından, tahsil zamanaşımını kesebilecek işlemlerden olan haciz işlemi ... Vergi Mahkemesi'nin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile iptal edildiğinden, tahsil zamanaşımını kesen başkaca bir nedene ilişkin bilgi ve belge de dosyaya sunulamadığından, 2004,2005,2006 ve 2007 yıllarında vadesi dolan vergi ve ceza borçlarının tahsili için, bu yılları takip eden yılın başından itibaren 5 senelik sürenin sonuna kadar davacı hakkında hüküm ifade eden ve tahsil zamanaşımını kesen bir işlem yapıldığına ilişkin bir belge ortaya konulamadığından, dava konusu vergi ve cezalarının tahsil zamanaşımına uğradığı, bu durumda, 1998,1999,2000 ve 2001 yıllarına ilişkin olan dava konusu vergi ve ceza borçlarının tahsil zamanaşımının, vadesi en son gelen alacak itibariyle 31712/2012 tarihinde dolduğu anlaşıldığından, bu vergi ve ceza borçlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaati ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 14. maddesinde dava dilekçelerinin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15/1-b maddesinde ise, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 377. maddesinin 1. fıkrasında; mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra, 378. maddesinde de; vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.
Mükelleflerin vergi idaresine olan borçlarını gösterir bilgilendirici mahiyette olan borç sorgulama ekranından öğrenilen borç döküm listeleri idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte işlem olmadıklarından, borç sorgulama ekranı ile öğrenilen vergi ve cezanın kaldırılması istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-b maddesi uyarınca esasının incelenmesine olanak bulunmadığından davanın incelenmeksizin reddi gerekmekte iken, uyuşmazlığın esasını inceleyerek hüküm kuran Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 03/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyize konu olayda davacı tarafından borç döküm listesinin iptali istemiyle değil, borç döküm listesi içeriğinde yer alan vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle dava açıldığı anlaşılmakta olup, bu haliyle söz konusu işlemin davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte bir işlem olduğu görülmektedir.
Açıklanan nedenle Vergi Mahkemesince verilen karara karşı yapılan temyiz isteminin esastan incelenmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddi gerektiği belirtilerek verilen Dairemiz bozma kararına katılmıyorum.
(XX) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinde, "İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir..." düzenlemesine; 6545 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa eklenen ve 6637 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik geçici 8. maddenin 1. fıkrasında da, "İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemelerinin Tüm Yurtta Göreve Başlayacakları Tarihe İlişkin Karar" ile de, Bölge İdare Mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinde tüm yurtta görevlerine başlayacakları ilan edilmiştir.
Aktarılan düzenlemelere göre, 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği; 20/07/2016 tarihinden önce verilen (ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili bulunanlar hariç olmak üzere) kararlar için ise kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yoluna ilişkin hükümlerin uygulanmaya devam edeceği anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, 20/07/2016 tarihinden önce idare ve vergi mahkemelerince tek hâkimle verilen nihaî kararlara karşı mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemelerine itiraz başvurusunda bulunulabileceği kuşkusuzdur.
Olayda, Mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna mı yoksa temyiz kanun yoluna mı başvurulabileceğinin belirlenmesi için öncelikle dava konusu uyuşmazlığın hangi tarihte çözümlendiğinin tespiti önemli olup, dava konusu uyuşmazlık da … günlü, E:…, K:… sayılı karar ile değil … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile çözümlenmiş bulunmaktadır.
Bu sebeple, … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu mahkeme kararının öncelikle denetiminin, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yolu olan istinaf incelemesine tabi olduğu, dolayısıyla istemin görevli Bölge İdare Mahkemesince incelenmesi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
