
Esas No: 2019/8323
Karar No: 2022/1066
Karar Tarihi: 23.02.2022
Danıştay 4. Daire 2019/8323 Esas 2022/1066 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/8323 E. , 2022/1066 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/8323
Karar No : 2022/1066
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- ...
VEKİLİ : Av. ...
2- ...Vergi Dairesi Başkanlığı
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı adına, ...Turizm İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.'nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ...ila ...sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; asıl borçlu tarafından verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden 2010 ila 2017 yıllarına ait borçlara ilişkin şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin posta ve e-tebliğ yolu ile tebliğ edildiği, şirket hakkında haciz ve mal varlığı araştırmalarının yapıldığı, alacağın asıl boçlu şirketten tahsil edilememesi üzerine, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca davacı adına dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenerek tebliğ edildiği, UYAP üzerinden yapılan sorgulamada neticesinde asıl borçlu şirket hakkında düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı dava yoluna gidilmediği; öte yandan şirket hakkında Bankalar, Takbis, Deniz Taşıtları, Sivil Havacılık ve diğer kurumlar nezdinde yapılan mal varlığı araştırmasına ait dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden de borcun şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından kanuni temsilci olan davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu kararın, dava konusu ...sayılı ödeme emri ve ...sayılı ödeme emrinin ...ila ... ila ...ila ...ila ...sıra numaralarında yer alan amme alacakları yönünden davanın reddine yönelik hüküm fıkrasına davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu bakımından; dosyasının incelenmesinden, dayandığı gerekçeler karşısında, istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen kısmının hukuka ve usule uygun olduğu anlaşıldığından ve davacı tarafından ileri sürülen iddialar da söz konusu kararın belirtilen kısmının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden, davacı istinaf başvurusunun bu kısım yönünden reddi gerektiği, istinaf başvurusuna konu kararın, dava konusu ...ila ...sayılı ödeme emirleri ve ...sayılı ödeme emrinin ...ila ...ila ...ila .... sıra numaralarında yer alan amme alacakları yönünden davanın reddine yönelik hüküm fıkrasına davacı tarafından yapılan istinaf başvurusuna gelince; dava konusu amme alacaklarının asıl borçlusu olan şirket tarafından, 25/11/2016 tarihinde 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuruyla tüm vergi borçlarının yapılandırılarak taksitlendirildiği ancak ödeme şartlarını yerine getirmemesi üzerine yapılandırmanın 16/06/2017 tarihinde idarece iptal edildiği ve söz konusu amme alacaklarının tahsili için şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenmeksizin doğrudan şirketin kanuni temsilcisi olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği, olayda, asıl amme borçlusu şirket tarafından 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuruyla, şirketin vergi borçlarının nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiği, 6736 sayılı Kanun uyarınca yapılan yapılandırma üzerine ödenmeyen vergi borçlarının öncelikle asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla şirket adına ödeme emri düzenlenip usulüne uygun tebliğ edildikten sonra davacının sorumluluğuna gidilmesi gerekirken, anılan usule uyulmadan, doğrudan davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun kısmen reddine, kısmen kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarece mal varlığı araştırması yapıldığına dair herhangi bir belgenin dosyaya ibraz edilmediği, asıl borçlu şirketin vergi borcundan dolayı kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilmeden önce; idare tarafından 6183 sayılı Kanun'un 54 ve devamı maddelerinde öngörülen cebri tahsil yollarının kullanılması, asıl borçlu şirket ile aralarında ekonomik ve hukuki bağı olan işletmelerinden, bankalardan ve diğer resmi ve özel kurum ve kuruluşlardan asıl amme borçlusunun haczi kabil mal veya alacağı olup olmadığının sorulması, akabinde bir sonuç alınamazsa kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilmesi gerektiği, asıl borçlu şirket nezdinde yapılan mal varlığı araştırmasının dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenme tarihinden sonra yapıldığı, davanın reddine dair hüküm fıkrasında belirtilen amme alacaklarının neden kaynaklandığı ve nasıl tebliğ edildiğinin işlem dosyasından anlaşılamadığı, dayanağı ihbarnamelerin ve inceleme raporlarının dosyada bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, her ne kadar Bölge İdare Mahkemesince, mahkeme kararında davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedildiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, Mahkemece idare lehine 1.210,00 TL vekâlet ücretine hükmedildiği, ancak temyize konu kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca vekâlet ücretinin 1.512,00 TL olduğu, bu haliyle temyize konu kararın vekâlet ücreti yönünden bozulması gerektiği, esas yönünden; asıl borçlu şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete usulüne uygun tebliğ edildiği, yapılan mal varlığı araştırmasında hacze kabil herhangi bir mal varlığı unsuruna rastlanılmadığı, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının ONANMASINA,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, ...TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Yeniden yapılandırma yasaları olarak da nitelendirilen kimi özel yasalar kapsamında yükümlülere, vergi borcunun, miktarı ve vadesi değiştirilip yeni bir ödeme planına bağlanarak, ödenmesi konusunda kimi koşullarla kolaylıklar sağlanmaktadır. Yeniden yapılandırılan borcun ödenmemesi halinde, diğer bir deyişle yapılandırmaya ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hakkın kaybedilmesi ve bunun sonucunda yapılandırmanın iptali durumunda tahsil işlemlerine kalındığı yerden devam edilmesi yasa gereğidir.
Amme alacağının özel yasalara göre ödenmek üzere başvuruda bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, zamanaşımına olan etkisi dışında, asıl borçluya ait amme borcunun ödenmemesi halinde kanuni temsilcinin/ortağın sorumluluğunu düzenleyen kurallar gereğince, borcun takibinde gelinen aşamayı değiştirmeyeceği gibi matematiksel bir işlem mahiyetinde olduğu, kaldı ki borcun kısmen ödenmesi durumunda bile ortak veya temsilcinin bir hak kaybının olmadığı, bu husus dikkate alınarak idarece işlem tesis edileceği tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, yapılandırılan amme alacakları yönünden uyuşmazlığın esasının diğer kısımlar bakımından incelenmesi suretiyle karar verilmek üzere davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının dava konusu ... ila ... sayılı ödeme emirleri ve ...sayılı ödeme emrinin ...ila ...ila ...ila .... sıra numaralarında yer alan amme alacaklarına ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına kısmen katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
