Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/6849
Karar No: 2019/7027
Karar Tarihi: 07.10.2019

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/6849 Esas 2019/7027 Karar Sayılı İlamı

Özet:


İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na muhalefet suçundan sanıkların 2008-2012 yılları arasında sahte fatura düzenledikleri gerekçesiyle mahkumiyetlerine hükmetmiştir. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemiyle yapılan incelemelerde, sanıkların hukuki durumlarının tayin edilmeden mahkumiyet kararlarının verildiği, ayrıca 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin somut bir tespitin yapılmadığı belirlenmiştir. Bu sebeple, mahkumiyet hükümleri kanun yararına bozulmuştur. Kanun yararına bozma, hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte olan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesiyle sınırlıdır. Hükümlüler hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik, istemde belirtilen nedenlerin kanun yararına bozma yolunda ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından, kanun yararına bozma istemi reddedilmiş ve dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmiştir. Kanun maddeleri: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 359/b.
11. Ceza Dairesi         2019/6849 E.  ,  2019/7027 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 16.09.2019 tarih ve 2019/5687 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27.09.2019 tarih ve KYB-2019/92779 sayılı ihbarname ile;
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu"na muhalefet suçundan sanıklar ... ve ..."ın, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından anılan Kanun"un 359/b maddesi uyarınca (5 kez) mahkûmiyetlerine dair İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/10/2017 tarihli ve 2014/40 esas, 2017/500 sayılı kararının "İstinaf incelemesinin katılanın vekalet ücreti talebi ile sınırlı olarak yapılmış olması ve sanıklar bakımından hükmün esastan istinaf incelemesinin yapılmamış olması sebebiyle, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararlarının kanun yararına bozma konusu yapılabileceği değerlendirilerek yapılan incelemede;
    Dosya kapsamına göre,
    1-... Reklam Ltd. Şti yetkilisi olan sanık ... ile şirket ortağı olan ..."ın 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenlediklerinin iddia ve kabul edildiği olayda; sanık ..."ın mahkemedeki 16/01/2017 tarihli beyanında, 2008 yılında ... ile birlikte sözkonusu şirketi kurduklarını, 2008 yılında hatırlamadığı bir kişiye işlemleri yapması için vekalet verdiğini, daha sonra şirket işleri ile ilgilenmediğini beyan etmesi, sanık ..."ın da mahkemedeki beyanında, kendisinin 3-4 yıl önce nüfus cüzdanını kaybettiğini, kendisinin nüfus cüzdanındaki bilgilerle kendisi adına şirket kurulmuş olduğunu ve vergi usul kanununa aykırı işlemler yapıldığını beyan etmiş olması, düzenlenen bilirkişi raporunda da fatura asılları üzerinde atılı bulunan imzaların sanıkların eli ürünü olduğuna dair bir tespit yapılmasının mümkün bulunmadığının belirtilmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, ..."ın başka bir kişiye şirket işlemlerini yürütmesi konusunda vekalet verip vermediği hususunun araştırılması, temini halinde vekaletname örneğinin dosya arasına alınması, vekaletname var ise, vekil kılınan şahsın tanık sıfatıyla beyanının alınması, lehlerine fatura düzenlenen kişi ya da firma yetkililerinin tanık sıfatıyla beyanları alınarak, faturaların düzenlenmesi konusunda sanıklarla muhatap olup olmadıklarının sorulması suretiyle, sonucuna göre, sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, yine şirket ortağı olup şirketi temsil yetkisi bulunmayan sanık ... Aluntaş"ın atılı suçu ne şekilde işlediği de tartışılmadan, yazılı şekilde eksik inceleme ile sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmesinde,
    2-Anılan şirket adına 2011 ve 2012 takvim yıllarında fatura düzenlendiğine ilişkin somut bir tespitte bulunulmaması karşısında; sanıklar hakkında 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde, isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
    Gereği görüşüldü:
    5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya muhakeme hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması talebini, kanuni nedenlerini de açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması talebini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse talep reddedilecektir.
    Böylece ülke genelinde uygulama birliği sağlanacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmiş olacaktır.
    Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrıma tabi tutularak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
    Buna göre bozma nedenleri;
    5271 sayılı CMK"nin 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda, yeniden karar verilecektir. Bu halde, yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar da bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
    Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, yeniden yargılama yapılması yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
    Aynı kanun maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ilgili ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
    Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün hangi hallerde kanun yararına bozulabileceği, kanun yararına bozma kararının ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hâkim veya mahkemede yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılamayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Kanun yararına bozma, kesinleşen hüküm yönünden hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan gerek usul, gerekse maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlıdır. Dava konusu olayda mahkemece kanıtların toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra verilen hükümde, eksik incemeye dayalı olarak karar verildiğinden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulması mümkün değildir. Zira böyle bir durumda ortada hukuka aykırılık hali bulunmamakta olup, varolan kanıtların mahkûmiyete yeterli olup olmamasına ilişkin değerlendirme yanlışlığından kaynaklanan bir uyuşmazlık hali söz konusudur.
    Bu açıklamalar ışığında, incelenen dosya içeriğine göre; hükümlüler ... ve ... haklarında kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik, istemde belirtilen nedenlerin kanun yararına bozma yolunda ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından, İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 26.10.2017 tarihli 2014/40 Esas ve 2017/500 Karar sayılı ilamına yönelik kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki istem yerinde görülmediğinden REDDİNE, mahalline gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 07.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi