
Esas No: 2021/3533
Karar No: 2022/688
Karar Tarihi: 02.03.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3533 Esas 2022/688 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/3533 E. , 2022/688 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3533
Karar No : 2022/688
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Sendikası
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 08/06/2021 tarih ve E:2018/2143, K:2021/2929 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 14/02/2018 tarih ve 30332 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değişen asıl Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğğ) ve (jj) bentlerinin, 20. maddesinin 1. ve 3. fıkralarının (b) ve (c) bentlerinde puana yer verilmemesi nedeniyle yapılan eksik düzenlemenin, 23. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (ç) bentlerinin, aynı maddenin 2. fıkrasında kontenjan yetersizliği nedeniyle tercihine yerleşemeyen öğrencilere yer verilmemesi nedeniyle yapılan eksik düzenlemenin ve Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretime Geçiş Yönergesi’nin 5. maddesinin, 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ve 9. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 08/06/2021 tarih ve E:2018/2143, K:2021/2929 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 42. maddesi, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 5, 6, 26, 27 ve 28. maddeleri ile 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesi hükümlerine yer verilmiş,
Dava Konusu Yönetmelik ve Yönerge maddeleri birlikte incelenerek;
Kanun koyucu tarafından idareye tanınan düzenleme yetkisinin başta kamu yararı olmak üzere hizmet gereklerine, hukuk devleti, hukuk güvenliği ve kazanılmış haklara riayet ilkelerine uygun olarak kullanılması gerektiği;
Kamu yararı kavramının, tüm devlet organlarının işlem ve eylemlerinin genel nitelikteki amacını ve aynı zamanda nedenini oluşturduğu, çeşitli hak ve özgürlükler açısından bir sınırlama nedeni niteliği de taşıdığı, bu kavramın genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade ettiği;
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesi neticesinde; dava konusu 20. maddede yapılan değişiklik ile ülke genelinde ortaöğretim kurumlarına giriş ve yerleştirme sisteminin tamamen değiştirildiği, buna göre ortaöğretim kurumlarına beş farklı yöntemle öğrenci yerleştirileceği; merkezi sınavla öğrenci alan okullara merkezi sınav puanıyla; merkezi sınav puanı olmayan öğrencilerin ortaöğretim kayıt alanı içerisinde tercihleri doğrultusunda yerel yerleştirmeyle; merkezi sınav puanı olmayıp ortaöğretim kayıt alanı dışında kalan bir okulun tercih edilmesi halinde pansiyonlu okullara yerel yerleştirmeyle; merkezi sınav ile birlikte yetenek sınavı puanıyla; güzel sanatlar lisesi, spor lisesi, klasik sanatlar ve musiki, hafızlık, görsel sanatlar ve spor programı/projesi uygulayan Anadolu imam hatip lisesine ise özel yetenek puanı ile öğrenci alınacağının anlaşıldığı;
Davalı idarece kendisine tanınan düzenleme yetkisi kapsamında yapılan değişikliklerin incelenmesinden; okulların bulundukları yere göre oluşturulan ortaöğretim kayıt alanı ile öğrencilerin ikamet adresleri, öğrencilerin ortaokullarda bulunuşlukları, tercih önceliği, okul başarı puanları, devam-devamsızlık ve yaş kriterleri göz önünde bulundurularak yapılan yerel yerleştirmeyle öğrencilerin ikamet adreslerine yakın okullara yerleştirilmelerinin hedeflendiği, söz konusu yeni yerleştirme sisteminde bütün öğrencilerin herhangi bir ortaöğretim kurumuna yerleştirilmesi amacıyla bütün öğrencilerin yerel yerleştirme kapsamında tercih yapmak zorunda olduğu, bu durumun 4+4+4 eğitim sistemi çerçevesinde alınması gereken bir tedbir niteliğinde olduğu; bu kapsamda ortaöğretim kayıt alanı içerisindeki beş okulun tercihi ardından merkezi puanı olan öğrenciler için merkezi yerleştirmeyle öğrenci alan okul tercihlerinin yapılacağı, merkezi sınav puanı olmayan öğrencilerin bu tercihte bulunamayacakları, bütün bu okul tercihlerinde her yerleştirme türünde tercih edilebilecek okul sayısının beş ile sınırlandırıldığı, ancak yerel yerleştirme işlemlerinde ilk üç okul türü kayıt alanından olmak koşuluyla aynı türden üç okulun tercih edilebileceği, ortaöğretim kayıt alanının; kayıt alanı, komşu kayıt alanı ve diğer kayıt alanı olmak üzere üç kısıma ayrıldığı ve her kısımın kendisinden öncekine göre dezavantajlı konumda olduğu, bu uygulamanın da ikamet adresine en yakın okula yerleştirme politikasının bir sonucu olduğu, merkezi sınavla ve yerel yerleştirme kapsamında herhangi bir okula yerleşemeyen öğrencilerin 4 ayrı dönem olmak üzere yerleştirmeye esas nakil tercihleri alınmak suretiyle yerleştirileceği, bu sürecin sonunda da herhangi bir ortaöğretim kurumuna yerleşemeyen öğrencinin kontenjanlar ve talepler doğrultusunda bir kuruma yerleştirilmesinin komisyonca yapılacağının görüldüğü;
Bu itibarla; dava konusu Yönetmelik ve Yönerge maddelerine ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davanın Türkiye genelinde ortaöğretime geçiş ve yerleştirme sürecine dair sistem değişikliğine ilişkin düzenlemelere yönelik olduğunun görüldüğü; dava konusu maddelerin ayrı ayrı değerlendirilmesi sonucunda; kanun koyucu tarafından idareye tanınan düzenleme yetkisi uyarınca, ortaöğretime geçiş sürecine, yeni yerleştirme sisteminin oluşturulması ve uygulamasına yönelik kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda hazırlandıkları ve normlar hiyerarşisine uygun olduğu, maddelerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava dilekçesinde dava konusu maddelerin hukuka aykırılık iddiaları gerekçeleriyle birlikte ayrı ayrı ortaya konulmasına rağmen Dairece bu iddialar değerlendirilmeden genel gerekçelerle karar verildiği, gerekçeli karar hakkının ve dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, diğer yandan dava konusu maddelerde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa'nın "Duruşmaların Açık ve Kararların Gerekçeli Olması" başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemlerin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi tutulacağı kurala bağlanmış; 24. maddesinde ise, kararda bulunacak hususlar sıralanmış ve (e) bendinde kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin ve hükmün belirtileceği vurgulanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mahkeme kararlarının, hüküm fıkrası ve hükmün dayandığı gerekçe ile bir bütün olduğu, gerekçesiz karar verilmesinin mümkün olmadığı açık olduğuna göre, gerekçenin hem temyiz incelemesini yapacak merci açısından hem de kararı uygulayacak olan idare açısından yeterli açıklıkta olması gerektiğinde kuşku yoktur.
Yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin yargılama sürecinin sonunda ulaştığı "sonuç"tur. Yargı yerinin bu sonuca ulaşırken bir gerekçeye dayanması, hem Anayasamızda, hem de yargılama hukukumuzda yer alan ilkelerdendir. Gerekçe, yargıcın çözümlemek durumunda olduğu uyuşmazlığa uygulanması gereken soyut hukuk kuralının saptanmasında, yorumlanmasında ve tüm ayrıntılarıyla ortaya konulup nitelendirilen maddi olaya uygulanmasında izlemiş olduğu yöntemi gösteren ve bu özelliği sebebiyle, yargılamanın nesnelliği ile varılan yargının doğruluğu konusunda davanın taraflarına güven, üst yargı yerine de denetleme olanağı veren açıklamadır. Yukarıda sözü edilen ilke ile sağlanmak istenen amaç da budur.
Anlaşılabilir bir gerekçeye dayanmayan mahkeme kararlarının gerekçeli bir karar olarak kabulüne imkan bulunmadığı gibi ilgili mercilerin, kararın gerekçesinin ne olması gerektiği ya da gerekçe olarak belirtilen ifadelerin ne anlama geldiği konusunda bir yorum ya da belirlemede bulunmaları da beklenemez.
Temyize konu kararın incelenmesinden; 14/02/2018 tarih ve 30332 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretime Geçiş Yönergesi’nin yukarıda belirtilen maddeleri yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, söz konusu maddelere ve madde içeriklerine yönelik herhangi bir hukuki değerlendirme yapılmadığı, gerekçeye yer verilmediği, bu durumun da, yukarıda aktarılan Anayasa ve 2577 sayılı Kanun'da yer alan, kararların gerekçeli olması gerektiğine ilişkin kurallara aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 08/06/2021 tarih ve E:2018/2143, K:2021/2929 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 02/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 1982 Anayasası'nın 141. maddesinin 3. fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmü 4. fıkrasında da; "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." hükmü; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun; 49. maddesinde ise "1. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar.
b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.
2. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması,
sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar.
3. Kararların kısmen onanması ve kısmen bozulması hâllerinde kesinleşen kısım Danıştay kararında belirtilir...." hükümleri yer almaktadır.
Temyiz incelemesi sonucunda; kararın gerekçesinin doğru olmadığının veya eksik olduğunun; ancak sonucu itibarıyla hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda gerekçesinin değiştirilerek onanması mümkündür. Kararın; bozulması durumunda da; karar sonucu itibariyle ortadan kalkacağından gerekçenin doğru olmamasının ya da eksik olmasının hukuki bir sonuç doğurmayacağı açıktır.
Bu itibarla; temyize konu bir kararın gerekçesinin eksik ya da yanlış olduğunun tespit edilmesi halinde, temyiz incelemesinin 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca; kararın sonucu değerlendirilmek suretiyle yapılması gerekmektedir. Bu yönde yapılacak temyiz incelemesinin Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrasında yer alan, kararların gerekçeli olarak yazılması ilkesini ihlal etmeyeceği gibi aynı maddenin 4. fıkrasında yer alan yargılamada usul ekonomisinin dikkate alınması ilkesine de uygun olacağı açıktır.
Temyize konu Daire kararında; "... dava konusu Yönetmelik hükümleri ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı resmi ve özel ortaöğretim kurumlarına geçiş işlemleri ile ilgili usul ve esasların düzenlendiği Yönerge'nin dava konusu maddelerine ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde, bakılan davanın Türkiye genelinde ortaöğretime geçiş ve yerleştirme sürecine dair sistem değişikliğine ilişkin düzenlemelere yönelik olduğu görülmüş olup; dava konusu maddelerin ayrı ayrı değerlendirilmesi sonucunda; Kanun koyucu tarafından idareye tanınan düzenleme yetkisi uyarınca, ortaöğretime geçiş sürecine yönelik, yeni yerleştirme sisteminin oluşturulması ve sistemin uygulamasına yönelik olarak hazırlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ve anılan Yönetmeliğe dayanılarak hazırlanan dava konusu Yönergenin anılan maddelerinin normlar hiyerarşisine uygun olarak, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda düzenlendiği anlaşıldığından hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı...
" gerekçesine yer verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu durumda; Daire kararının yukarıda yer alan hüküm fıkrası; sonucu itibarıyla değerlendirilerek davacının temyiz isteminin incelenmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
