Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus yolu ile takip yapılmaktadır. Takip dayanağı bonoda keşideci yerinde bulunan açığa atılan iki adet imza muteriz borçlu A... E....tarafından açıkça kabul edilmektedir. Adı geçen borçlunun keşideci diğer takip borçlusu ......... münferiden temsil ve ilama yetkili olduğu İstanbul Ticaret Sicili Memurluğunun 19.10.2007 tarihli yazısından anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlu tarafından açığa atıldığı itiraz dilekçesinde kabul edilen iki adet imzadan birinin keşideci şirkete diğerinin borçlu A... E... adına atıldığının kabulü gerekir. Nitekim bilirkişi raporunda da sadece kaşe izi üzerindeki imzanın A....E....a ait olmadığı belirtilmiştir. TTK.nun 690. maddesi göndermesi ile aynı kanunun 613. maddesi uyarınca bononun ön yüzüne keşidecilerin imzaları dışında atılan her imza aval niteliğinde olup, bu durumda aval veren bononun diğer borçlu şirket ile birlikte söz konusu borçtan müteselsilen sorumlu olur.
Açıklanan nedenle borçlunun imza itirazının reddi ile sair itiraz nedenlerinin incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde imza itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına dair hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 19.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.