Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/785
Karar No: 2022/760
Karar Tarihi: 07.03.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/785 Esas 2022/760 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/785 E.  ,  2022/760 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/785
    Karar No : 2022/760

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : …
    VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2020 tarih ve E:2016/6034, K: 2020/3051 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Genel Kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü'nün 95. ve 104. maddelerinin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2020 tarih ve E:2016/6034, K: 2020/3051 sayılı kararıyla;
    Davalı İdarenin, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının hasım konumuna alınmasına ilişkin iddiası yerinde görülmemiş,
    1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 1., 129., 130., 131. ve 132. maddeleri ile 128. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan haline; Genel Kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü'nün dava konusu 95. ve 104. maddelerine yer verilerek,
    1593 sayılı Kanun'un 128. maddesinde, genelevler ve bunlara benzer yerlerde yürütülen faaliyetin niteliğinin kamu düzenini ve genel sağlığı doğrudan ilgilendirmesi nedeniyle fuhuş yerlerinin tanımlanması ve sınırlandırılmasının, bu yerleri işletenlerin ve bu yerlerde yürütülen faaliyetlerin tabi olacağı kuralların tüzükle belirlenmesi yolu benimsenerek fuhuş yüzünden bulaşan hastalıkların önlenmesinin amaçlandığı,
    Anılan maddeye dayanılarak hazırlanan Tüzüğün bir bütün olarak değerlendirilmesinden, genel kadınlığın ve genelev işletmeciliğinin belirli kurallar ve denetimler altında yapılması gerektiği, bu alandaki iş, işlem ve faaliyetlerin Devletin belirli kurum ve kuruluşlarınca yapılacağı, fuhuş nedeniyle bulaşan zührevi hastalıkların yayılması ve bu yüzden kamu sağlığının ve dolayısıyla kamu düzeninin bozulmasını önlemek açısından denetimin eksiksiz yapılabilmesi için bu alanın ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği, Devletin bu alanı hem birey hem işletme hem de toplumsal boyutuyla ele alarak Tüzük ile ayrıntılı bir biçimde düzenlemek suretiyle gerekli tüm tedbirleri almayı amaçladığı, ayrıca toplum sağlığı, kamu düzeni ve genel ahlakı koruyabilmek adına sıkı kurallar getirildiği sonucuna varıldığı,
    Dava konusu düzenleme ile izin alınmadan içinde gizli fuhuş yapıldığı iddia veya ihbar edilen veyahut her ne şekilde olursa olsun muttali olunan evler hakkında ahlak zabıtası memurları tarafından önce gizli inceleme yapılacağının, bu gibi evlerde gizli fuhuş yapıldığı delilleriyle tesbit edildiği takdirde, düzenlenecek tutanakların gizli inceleme raporları ile birlikte en büyük polis amiri tarafından komisyona sunularak, bu yerlerin, komisyonca alınan kararla 104. maddeye göre üç ayı geçmemek üzere kapatılacağının kurala bağlandığı,
    Devletin, genelev işletmeciliği alanında faaliyet gösterilmesini kanuni düzenlemeler ile sağlayarak ve kişilerin mevzuatta belirlenen koşullara uygun davranmaları halinde faaliyetin sürdürülmesini güvence altına alarak çalışma özgürlüğüne ilişkin yükümlülüklerini yerine getirdiği,
    Toplumsal yaşamda kimi faaliyet alanlarının kamu düzenini, genel sağlığı ve genel ahlakı korumak amacıyla kanunla tanımlanıp sınırlandırılması mümkün olduğu gibi; faaliyetin konusu ve niteliği itibariyle yapılacak tanım ve sınırlandırmaların kanunla çıkarılması öngörülen tüzükle de yapılabileceğinin kabulü gerektiği,
    Davacı tarafından faaliyet yürütülürken, önceden konulmuş kurallara riayet edilmediği değerlendirilerek; kamu düzenini, genel sağlığı ve genel ahlakı korumak amacıyla birey ve toplum yönünden sağlık, çalışma hakları, asayiş, genel ahlak gibi pek çok boyutu bulunan bir faaliyete ilişkin olarak yapılan düzenleme ile davacının çalışma özgürlüğünün, özel hayata saygı ve barınma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının yerinde görülmediği,
    Öte yandan; 1593 sayılı Kanun'un 128. maddesinde, umumi evler ve bunlara benzer yerlerin tüzükle tarif ve tahdit olunacağının hükme bağlanmış olması nedeniyle Kanun'un verdiği yetki çerçevesinde yapılan dava konusu düzenlemede bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, Dairece temel hak yargılamasının yapılmadığı; kararın yüzeysel, içerikten yoksun ve Devlet merkezli bakışa sahip olduğu; kırılgan yapıya sahip vatandaşların temel haklarının korunmadığı; konuyla ilgili olarak dosyaya sunulan uzman görüşlerinin dikkate alınmadığı; iptali istenen maddelerin kanunilik ve ölçülülük ilkelerine, özel hayatın gizliliğine ve konut dokunulmazlığına aykırı olduğu, idareye keyfilik tanıdığı; ihlalin tekil olmadığı, söz konusu kırılgan gruba mensup tüm kişileri ilgilendirdiği; dava konusu düzenlemeler sebebiyle mağduriyet yaşandığı; konuyla ilgili uzman görüşleri dikkate alınarak Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin reddine,
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 17/09/2020 tarih ve E:2016/6034, K:2020/3051 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Kesin olarak, 07/03/2022 tarihinde usulde oyçokluğu, esasta oybirliği ile karar verildi.

    KARŞI OY (X)
    1. Uluslararası Andlaşmalar ve AİHM Kararları
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" başlıklı 8. maddesinde, "1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. 2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir." kuralı bulunmaktadır.
    25/07/1951 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İnsan Ticaretinin ve İnsanların Fuhuş Yoluyla Sömürülmesinin Yasaklanması Sözleşmesi'nin başlangıç kısmında “Fuhuş ve bunun beraberinde fuhuş amacıyla insan ticareti, insan onuru ve değeri ile bağdaşmamaktadır ve bireyin, ailenin ve toplumun refahını tehlikeye atmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
    30/1/2003 tarihli ve 4804 sayılı Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla onaylanması uygun bulunan, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol'ün 3. maddesinde "Bu Protokol’un amaçları bakımından: (a) “İnsan ticareti”, kuvvet kullanarak veya kuvvet kullanma tehdidi ile veya diğer bir biçimde zorlama, kaçırma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma kişinin çaresizliğinden yararlanma veya başkası üzerinde denetim yetkisi olan kişilerin rızasını kazanmak için o kişiye veya başkalarına kazanç veya çıkar sağlama yoluyla kişilerin istismar amaçlı temini, bir yerden bir yere taşınması, devredilmesi, barındırılması veya teslim alınması anlamına gelir. İstismar terimi, asgari olarak, başkalarının fuhuşunun istismar edilmesini veya cinsel istismarın başka biçimlerini, zorla çalıştırmayı veya hizmet ettirmeyi, esareti veya esaret benzeri uygulamaları, kulluğu veya organların alınmasını içerecektir. (b) İnsan ticaretinin (a) bendinde belirtilen yöntemlerden herhangi biriyle yapılmış olması halinde, mağdurun bu istismara razı olup olmaması durumu değiştirmeyecektir... " kuralına yer verilmiştir.
    11/06/1985 tarihli ve 3232 sayılı Kanun'la katılmamız uygun bulunan, 14/10/1985 tarihli ve 18898 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi'nin 6. maddesinde, "Taraf Devletler kadın ticareti ve fahişeliğin istismarının her şekliyle önlenmesi için yasama dahil, gerekli bütün önlemleri alacaklardır." kuralı yer almaktadır.
    2. Anayasa hükümleri
    Anayasa'nın;
    - "Başlangıç" bölümünde, "Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu",
    - "Devletin temel amaç ve görevleri" başlıklı 5. maddesinde, "Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.",
    - "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" başlıklı 17. maddesinin ilk fıkrasında, "Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.",
    - "Ailenin korunması ve çocuk hakları" başlıklı 41. maddesinde "Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar...",
    - “Gençliğin korunması” başlıklı 58. maddesinde “… Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”
    kurallarına yer verilmiştir.

    3. Türk Ceza Kanununun fuhuşla ilgili hükümleri
    26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun;
    - "İnsan ticareti" başlıklı 80. maddesinde " (1) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.
    (2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir. ...",
    - "Fuhuş" başlıklı 227. maddesinde “(1) Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.
    (2) Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır.
    (3) Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
    (4) Cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhşa sevk eden veya fuhuş yapmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.
    (5) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (6) Bu suçların, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (7) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
    (8) Fuhşa sürüklenen kişi, tedaviye veya psikolojik terapiye tâbi tutulabilir.”
    kuralları yer almaktadır.
    4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özünün insan onuruna ve özgürlüğüne saygıya dayanmakta olduğunu vurgulamıştır. Mahkeme, Sözleşme ile korunmuş olan "yaşamın kutsallığı ilkesi"ni yadsımaksızın "yaşamın kalitesi kavramı"nın 8. madde bakımından önem arz ettiğini belirtmiştir (Pretty/Birleşik Krallık, § 65). Bu suretle Mahkeme, Sözleşme’nin 8. maddesinin kişisel özerklik ve yaşam kalitesi unsurlarını da içerdiğini kabul etmiştir.
    Anayasa Mahkemesi, “Fuhuş, sadece bu kapsamında kalan davranışta bulunan kişileri değil bu olgunun var olduğu toplumdaki diğer bireyleri sağlık, ahlak ve kişi -özellikle kadın- hakları gibi birden çok yönden ve derinden etkilemektedir. Rızasıyla fuhşu ifa eden yetişkin bireylerin bir taraftan bu rızalarının geçerliliği tartışmalıyken, diğer yandan bu şekilde yapılan eylemlerin bir eğitim veya yetenek unsuruna bağlanması suretiyle meslek sayılması insan haysiyetiyle bağdaşmaz niteliktedir. Fuhşun mesleki faaliyet çerçevesinde değerlendirilmesi insan bedeninin (özellikle kadın bedeninin) ekonomik pazar hâline getirilmesine yol açacaktır ki bu durum insan hakları açısından gerileme niteliğinde sayılmaktadır.” ifadelerine yer vererek “rızayla yapılan fuhuşun meslek sayılmasının insan haysiyetiyle bağdaşmayacağı” ve “fuhşun özel hayata saygı kapsamında korunması gereken bir unsur olmadığı” sonucuna varmıştır. (S.K.(B.), B. No: 2014/18275, 4/7/2018, § 56, 57)
    Fuhuş, para veya başkaca maddi bir menfaat karşılığı cinsel ilişki kurulmasıdır. Fuhşa zorlamanın insanlık dışı veya onur kırıcı muamele olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamakta olup, fuhuş, günümüzde pek çok insan hakları belgesinde "modern anlamda kölelik" olarak kabul edilen insan ticaretinin de önemli bir parçasını teşkil etmektedir.
    Fuhuşu meslek edinen kişilerin kendi hür iradeleri ile rıza gösterip göstermediği konusu tartışmalı olsa da suç örgütleri veya yakınlarının aldatması veya zorlamasıyla yapılan fuhuşun rıza dahilinde yapıldığının varsayılamayacağı açıktır.
    Belirtilen nedenlerle, davanın reddine ilişkin Daire kararının onanmasına yönelik kararın esasına katılmakla birlikte; dava konusu Tüzüğün dayanağı olan ve Anayasanın 152. maddesi bağlamında davada uygulanacak norm niteliğinde olan ve fuhuşun yasal hale gelmesine imkan sağlayan 1593 sayılı Kanun'un 128. maddesinde yer alan “Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve Dahiliye Vekaletleri müştereken bir yönetmelik neşrederek umumi kadınlar ve evlerin tabi olacakları hükümler ve bu fuhuş yüzünden intişar eden hastalıkların ve bilhassa zührevi hastalıkların sirayetine mani olacak tedbirleri tesbit ve yine müştereken tatbik ederler.Umumi kadınlarla umumi evler ve bunlara benzer mahaller bu yönetmelikte tarif ve tahdit olunacaktır.” kuralında yer alan “umumi kadınlar ve evlerin tabi olacakları hükümler” ve “Umumi kadınlarla umumi evler ve bunlara benzer mahaller bu yönetmelikte tarif ve tahdit olunacaktır.” ibarelerinin Anayasaya aykırı olduğu ve anılan hükümlerin iptali amacıyla Anayasanın 152. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği düşüncesiyle usul yönünden çoğunluk düşüncesine katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi