16. Ceza Dairesi 2018/904 E. , 2019/315 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanıklar hakkında ayrı ayrı; TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 62, 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince mahkumiyetlerine dair istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Sanıklar müdafiinin ceza miktarı itibariyle yasal şartları taşımayan duruşma talebinin CMK"nın 299. maddesi uyarınca reddine;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-) Sanık ... hakkındaki hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin Kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
II-) Sanık ... hakkındaki hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-)Yapılan UYAP sorgulamasına göre, sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/136862 numarası ve Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/1414 numarası ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülmekte olan soruşturma dosyasının bulunması karşısında, sanığa yüklenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunun temadi eden suçlardan olması ve temadinin yakalanma ile kesildiği de nazara alındığında; suç, iddianame ve yakalanma tarihleri de göz önünde bulundurularak olaylar arasında hukuki veya fiili kesinti bulunup bulunmadığının tespiti bakımından mümkünse dosyaların birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde anılan dosyanın onaylı bir suretinin iş bu dosya içerisine konulmasından sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; "Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağının" kabul edildiği gözetilmekle,
Bylock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın, bylock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, bylock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun sübutunun tayini açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden ayrıntılı bylock tespit ve değerlendirme raporu getirtilip değerlendirililerek, yine hükümden sonra dosyaya geldiği anlaşılan Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 09.11.2017 tarihli yazısı ekinde gönderilen Mümin Yılmaz"a ait ifade ve teşhis tutanakları, mükerrer soruşturma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının 14.12.2018 tarihli yazısı ekinde gönderilen 2018/7213 sayılı soruşturma dosyası ile birlikte duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken sanığın bylock kullanıcısı olduğuna dair yetersiz bylock sorgu tutanaklarına dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, 22.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.