Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2018/5358
Karar No: 2022/1785
Karar Tarihi: 17.03.2022

Danıştay 8. Daire 2018/5358 Esas 2022/1785 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2018/5358 E.  ,  2022/1785 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2018/5358
    Karar No : 2022/1785


    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi-…
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi … Ana Bilim Dalında araştırma görevlisi olarak görev yapan davacının, görevinden ayrıldığı 13/04/2011 tarihi ile görevine iade edidiği 25/04/2016 tarihleri arasında yoksun kaldığı parasal hakları tutarı toplamı olan meblağdan 09/10/2012-15/02/2015 tarihleri arası … Üniversitesinde çalışarak elde ettiği 18.290,00-TL indirildikten sonra hesaplanan 156.301,03 TL 'nin idareye başvuru tarihi olan 11/04/2016 tarihinde itibaren yasal faiziyle tazmini ile bu işlem nedeniyle uğradığı elem ve üzüntü nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davalı idarece mahkeme kararının uygulanması sebebiyle davacının ilişiğinin kesildiğinin açık olduğu, idarenin yargı kararını uygulamak zorunda olması nedeniyle başka bir seçeneği bulunmadığı, bu nedenle idareyi tazminat ödemekle yükümlü tutacak bir hizmet kusuru bulunmadığı düşüncesiyle, davacının 13.04.2011 tarihi ile göreve iadeten başlama tarihi olan 25.04.2016 tarihleri arasında yoksun kaldığı parasal hakları tutarı ve manevi tazminat istemlerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinafa konu kararın, davacının manevi tazminat isteminin reddine dair kısmı yönünden onanmasına, maddi tazminat istemine yönelik kısmı yönünden ise; davacının 13/04/2011-25/04/2016 tarihleri arasında açıkta kalmasında her ne kadar davalı idarenin herhangi bir hizmet kusuru bulunmamakta ise de, idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi gereği davacının açıkta kaldığı sürelerde mahrum kaldığı parasal haklarının ödenmesi hukuk devleti ilkesinin gereği olduğu gibi sözkonusu sürelerde davacının çalışamayarak mahrum kaldığı parasal haklarının ödenmesinin hakkaniyet gereği olduğu sonucuna varılarak, davacının açıkta kaldığı sürelerde mahrum kaldığı parasal haklarının 102.525,38-TL olduğu anlaşıldığından, talep ettiği 156.301,03-TL maddi tazminat miktarının 102.525,38-TL kısmının, davalı idareye tazminat ödenmesi istemiyle başvurunun yapıldığı 11/04/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, istinaf kararında her ne kadar kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince tazminat isteminin kabulüne karar verilmişse de, mevzuatlarda idarenin kusursuz sorumluluğuna dair bir maddenin bulunmadığı, yargı kararıyla ortaya çıkarılan kusursuz sorumluluğun da ancak istisnai durumlarda değerlendirileceği, dolayısıyla dava konusu olayda kusursuz sorumluluk koşulları somut olarak oluşmadığından maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair kararda hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülerek istinaf kararının bozulması istenilmiştir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile sonucu itibariyle hukuka uygun bulunan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu'na 7141 sayılı Kanun'un 7. maddesi ile eklenen Ek Madde 182 uyarınca İstanbul Üniversitesi'nden ayrılarak İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa adında yeni bir üniversite kurulduğu görüldüğünden; İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nün hasım mevkiinden çıkarılıp, anılan Kanun maddesi uyarınca İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörlüğü hasım konumuna alınarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Davacının atamasının yapıldığı aynı ana bilim dalında açılan araştırma görevlisi kadrosu için dava dışı …'in başvurusunun, doktora yapıyor olması nedeniyle ilan şartına uymadığından ön değerlendirmeye alınmadan reddine ilişkin karara karşı … İdare Mahkemesi'nin … sayılı esasına kayıtlı açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin karar verildiği, bu karar üzerine araştırma görevlisi kadrosu için yapılan ilk sınava müracaat eden 4 adaya 20/09/2010 tarihinde yeniden sınav yapılacağına ilişkin yeni bir tebligatın yapıldığı ve 20/09/2010 tarihinde yapılan yazılı sınava dava dışı … ile davacı …'nın katıldıkları, söz konusu sınavda …'in 62 puan, davacının ise 82 puan alması sonucu İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi … Ana Bilim Dalı araştırma görevlisi kadrosuna davacının atanması üzerine, araştırma görevlisi kadrosu için yeniden sınav yapılmasına ilişkin 14/09/2010 tarihli tebligatın 17/09/2010 tarihinde tarafına tebliğ edildiği ve 20/09/2010 tarihinde yapılacak sınav için yeterli bilimsel hazırlık süresi verilmemesi suretiyle sınavın usulüne uygun olarak yapılmadığı iddiasıyla tekrar dava dışı … tarafından İstanbul açılan davada; " 14/09/2010 tarihli tebligatlarla yapılan ve usulüne uygun olmayan duyuru neticesinde gerçekleştirilen araştırma görevlisi kadrolarına atanmaya ilişkin sınavın hukuka uygun olmadığı düşüncesiyle ilk olarak oyçokluğuyla yürütmenin durdurulması bilahare oybirliğiyle iptal kararı verildiği" davacının mahkeme kararları üzerine ilk olarak işine son verildiği, daha sonra ise söz konusu İdare Mahkemesi kararının Danıştay Sekizinci Dairesince bozulması üzerine davacının işe iade edildiği, işbu dava ile de davacı tarafından, açıkta kaldığı dönemde mahrum kaldığı 156.301,03-TL maddi tazminat ile işlem nedeniyle uğradığı elem ve üzüntü nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tazminine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    T.C Anayasası'nın 125.maddesinde; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 138.maddesinin son fıkrasında ise “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez“ kuralına yer verilmiştir.
    2577 sayılı Kanun'un "İptal ve Tam Yargı Davaları" başlığını taşıyan 12. maddesinde "İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay ve İdare ve Vergi Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır." hükmüne yer verilmiş olup, bu maddeye göre, tesis ve tebliğ edildiği tarihten itibaren maddi ve manevi zararlar doğuran işlemlerden dolayı ilgili doğrudan doğruya tam yargı davası açabileceği gibi iptal ve tam yargı davasını birlikte de açabilir ya da önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın tebliğinden itibaren de dava süresi içinde tam yargı davası açma yoluna gidebilir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    İdare Hukukunun genel kabul gören temel ilkeleri uyarınca idarenin mali sorumluluğuna hükmedilebilmesi için; idari davranış ve zarar arasında neden-sonuç ilişkisi bulunması gerekmektedir. Ayrıca idarenin mali sorumluluğuna yol açan hizmet kusuru; idarenin yürüttüğü bir hizmetin kurulmasında, düzenlenmesinde ya da işleyişindeki bozukluk ve aksaklığı ifade eder. Anılan zarar maddi olabileceği gibi manevi de olabilir.
    Bir başka anlatımla; aktarılan Anayasa ve Kanun hükmü uyarınca kamu idareleri, yapmakla yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Aksi durumda, yani söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi suretiyle hizmetin kötü veya gereği gibi işlememesi nedeniyle sebebiyet verilen zararların idarece tazmini zorunludur.
    Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hemde bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
    İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
    Gerek yargı kararlarında gerekse doktrinde tazminat hukukunda idarenin sorumluluğu iki şekilde doğmakta olup; tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
    Burada; idarenin tazmin sorumluluğunun tespitine yönelik olarak; hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeri dışında kalan ve 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesi kapsamında idarelerce tesis edilen işlemler nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda oluşan hukuki durum ve sorumluluğun tespiti gerekmektedir.
    Öncelikle; 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesine göre; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu ve bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idarenin aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği kuralı karşısında, idarelerin yargı kararlarının tebliğinden itibaren kararın gereği için gerekli işlemleri tesis etmek yada etmemek hususunda takdir haklarının bulunmadığı açıktır.
    Nitekim; mevzuat hükümlerine göre idarelerce yargı kararlarını uygulamanın değil uygulamamanın idare aleyhine tazmin sorumluluğu doğurduğu tartışmasızdır.
    Ancak; aynı dava dosyasına ilişkin olarak ilk derece Mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemeleri ya da Danıştay arasında içtihat ve görüş ayrılıklarından kaynaklanan farklı kararlar olabileceği hususu dikkate alındığında; bu durum sebebiyle oluşan maddi manevi kayıpların tazmini konusunda ilgili mevzuatta hüküm bulunmadığı görüldüğünden; oluşan görüş ve içtihat ayrılıklarından kaynaklanan duruma ilişkin her ne kadar davalı idarenin kusuru bulunmasa da oluşan bu maddi manevi zararın tazmin edilmesi gerekmektedir.
    Uyuşmazlık; davalı idarece yapılan araştırma görevlisi alım ilanına başvuran davacının, yapılan sınavda birinci olarak söz konusu kadroya atanma hakkı elde etmesi üzerine, aynı ilana başvuran ve sınavda 62 puan alan dava dışı … tarafından sınavın usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle açılan davada; idare mahkmesince verilen yürütmenin durdurulması kararı sonrasında davacının atamasının iptal edilerek kadrosunun boşaltıldığı, davacının atamasının iptaline gerekçe olan İdare Mahkemesinin esastan verdiği iptal kararının da Dairemiz kararıyla bozulması sonrasında davacının iptal edilen atamasının yeniden yapılması üzerine davacı tarafından haksız olarak atamasının iptal edilmesi sebebiyle atamasının iptal edildiği tarih ile yeniden atamasının yapılması arasındaki döneme ilişkin olarak maddi ve manevi zararının ödenmesi isteminden kaynaklanmaktadır.
    Bu durumda; davalı idarece, davacının atandığı araştırma görevlisi kadrosu ile ilişiğinin kesilmesi ve tekrardan göreve başlatılması yolunda tesis edilen işlemlerin yargı kararının uygulanması niteliğinde olduğu tartışmasız olup, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; her ne kadar davalı idarenin kusuru bulunmadığı açık ise de; hukuk devleti, hakkaniyet ve nesafet ilkeleri gereğince davacı üzerinde oluşan bu maddi manevi zararın tazmin edilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla; İstinaf Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın, yukarıda aktarılan gerekçe ile onanması gerekmektedir.


    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle,
    1. Temyiz isteminin reddine,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda yer alan GEREKÇE ile ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
    4. Kesin olarak, 17/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi