
Esas No: 2020/4333
Karar No: 2022/1872
Karar Tarihi: 18.03.2022
Danıştay 8. Daire 2020/4333 Esas 2022/1872 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2020/4333 E. , 2022/1872 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/4333
Karar No : 2022/1872
TEMYİZ EDELER : 1- (Davacı) ...'a velayeten
Babası ...
Annesi ...
VEKİLİ : Av. ...
2- (Davalı) ...Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...gün ve E:..., K:...sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, İzmir İli, Torbalı İlçesi, Ticaret Odası 80. Yıl İlköğretim Okulu 1. sınıf öğrencisi ...'ın okul bahçesinde arkadaşlarıyla oyun oynarken bahçe kapısının üzerine düşmesi sonucunda yaralandığından ve sakat kaldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL (ıslah ile 185,494,05 TL) maddi ve 150.000,00 TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; küçük ...'ın 03.10.2013 tarihinde okul bahçesinde arkadaşlarıyla oyun oynarken bahçe kapısının üzerine düşmesi olayında davalı idarenin %80 oranında kusurunun bulunduğu, olay nedeniyle küçüğün ruh sağlığı bakımından %25 oranında meslekte kazanma gücünde kayıp meydana geldiği ve koruma, gözetim ve denetim yükümlülüğü bulunan davalı idarenin söz konusu yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmemesi nedeniyle olayın gerçekleştiği görüldüğünden davacılar için toplam 185,494,05 TL maddi tazminatın kabulüne, olay sebebiyle duydukları acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, tarihi, kusurun niteliği, oranı, küçüğün sosyal durumu ve iyileşme olasılığı da dikkate alınarak, davacılardan her biri için takdiren 20.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesince istinafa tabi Mahkeme kararı kaldırılarak; davalı idarenin ...'nin öğrencisi olduğu ilkokulda gerekli bakım ve denetim hizmetini gereği gibi yerine getirmeyerek hizmeti kusurlu işlettiği, demir kapının üzerine düşmesi sonrasında ...'nin yaralanmasına neden olduğu, bu nedenle ...'nin kalıcı ve sürekli işlev kaybı nedeniyle kesin duruma gelen gerçek maddi zararlarının tazmini yönünden hizmet kusurundan kaynaklanan hukuksal sorumluluğu bulunduğu açık olmakla birlikte; Dairece yapılan incelemeler sonucunda ...'nin yaralandığı olay sonrasında sağ diz çapraz bağ yırtığı nedeniyle henüz ameliyat ile tam olarak iyileşme olasılığı bulunduğu, ameliyat edilmekle iyileşecek yırtıkların bu aşamada kalıcı çalışma gücü kaybı nedeni olarak kabul edilemeyeceği, yaşadığı travma sonrası psikiyatrik sorunlarının ise kalıcı ve sürekli çalışma gücü kaybı oluşturup oluşturmadığının henüz bu aşamada bilimsel olarak kesin bir biçimde karara bağlanamadığı görüldüğünden; henüz kesin ve kalıcı vücut tamlığında eksilme sonucu doğurmayan yaralanma ve ruhsal travmalar nedeniyle davacının çalışma gücü kaybından kaynaklanan "gerçek" (gerçekleşmiş) bir maddi zararından söz edilemeyeceği, ilk derece Mahkemesinin ara kararına yanıtından davacıların maddi tazminat isteminin konusu zararın salt ...'nin "çalışma gücü kaybı" (efor) nedeniyle uğradığı maddi zarar olduğu da gözönünde bulundurulduğunda; davanın maddi tazminat istemine konu kısmının bu nedenle reddi gerekirken, başvuruya konu kararın davalı başvurusuna konu maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmında hukuksal isabet bulunmadığı, davacının gerek dizindeki yan bağ yırtığı, gerekse yaşadığı post travmatik ruhsal bozuklukların kesin, sürekli işlev kaybına neden olduğunun kesin bilimsel raporlarla anlaşılması durumunda; bu kayıpların karşılığı çalışma gücü kaybının neden olduğu efor karşılığı maddi zararının tazminini, bu yönde raporların alındığı, bir anlamda kesin zararının ortaya çıktığı tarihten itibaren 1 yıl süre içinde davalı idareye yapacağı ön başvuru ile isteyebileceği, reddi üzerine 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca belirlenen sürelerde maddi zararının tazmini istemiyle her zaman dava açabileceği gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, davalı idarenin ...'nin yaş grubunda çocukların eğitimine yönelik olarak hizmet binasındaki demir kapının yetersiz önlemler nedeniyle düşmesindeki hizmet kusurunun ağırlığı, davacılardan ...'nin olay tarihindeki yaşı, sağ dizindeki yararlanmanın tedavi süreci, yaşadığı travma sonrası ruhsal sorunlarındaki artış sonrasında kalıcı bir işlev kaybı olup olmadığına yönelik olarak yıllardır süren endişesi, vücudunda yaralanmadan kaynaklanan işlevsel azalmalar, ruhsal travma ve onun fiziksel etkileri, yıllardır tedavi ve izlemenin sürüyor olması, bunların yaşattığı endişe, korku, acı ve üzüntünün ağırlığı, yaşamının sonrası dönemindeki etkileri, olay tarihinde henüz alt yaşında olan çocukları bakımından ...'nin anne ve babası ... ve ...'ın bu süreçte yaşadığı ruhsal ve fiziksel olumsuzluklar, giderek maddi yükler nedeniyle yaşanan sosyal, maddi ve ruhsal sıkıntılar, endişe ve üzüntü gözönünde bulundurulduğunda; Mahkemesince ... için 20.000,00 TL, diğer davacıların her biri için 20.000,00 TL olarak belirlenen manevi tazminat tutarının; idarenin hizmet kusurunun ağırlığı ile davacıların yaşadığı acı ve üzüntü arasında dengeyi gözetmediği, hizmet kusurunun ağırlığını yansıtmadığından; manevi tazminatın ... için 50.000,00 TL, Anne ... ve baba ... için ayrı ayrı 40.000,00 TL olmak üzere toplam 130.000,00 Tl olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, Ege Üniversitesi Adli Sağlık raporunda ...'nin yaralanmasının ortopedik açıdan ilgili yönetmeliğe göre maluliyet oluşturacak nitelikte olmadığı tespitinin DEÜTF Adli Tıp Ana Bilim dalı tarafından düzenlenen 18.03.2016 tarihli Adli Tıp Raporuyla hem de alanında uzman İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 19.03.2019 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporuyla açıkça çeliştiği, ruhsal beden kaybı yönünden de 6 aylık periyotlar halinde davacının izlemi sonrasında tedavi evrakları ile birlikte müracaatı halinde kalıcı psikiyatrik arızasının tespit edilebileceği bildirilmiş olmasına rağmen Mahkemece raporda belirlenen eksiklikler giderilmeden karar verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen raporla dikkate alındığında manevi tazminat talebinin de reddinin gerektiği, manevi tazminat miktarının yüksek belirlendiği ileri sürülmektedir.
DAVACININ SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Bölge İdare Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... DÜŞÜNCESİ : Bölge Mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının onanması, maddi tazminatın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İzmir İli, Torbalı İlçesi, Ticaret Odası 80. Yıl İlköğretim Okulu 1. sınıf öğrencisi olan ...'ın 03.10.2013 tarihinde okul bahçesinde arkadaşlarıyla oyun oynarken üzerine kantin mal giriş kapısının düşmesi nedeniyle yaralandığı, bu nedenle davacılar tarafından 15.11.2013 tarihli dilekçeyle Milli Eğitim Bakanlığı'na tazminat talepli başvuruda bulunulduğu, talebin İzmir Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce ...tarih ve ...sayılı işlem ile yargı kararı bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
T.C. Anayasası'nın ''Yargı yolu'' başlıklı 125. maddesinde; İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra aynı maddenin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idare eylem ve/veya işlemlerinden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazmin edilmekmtedir.
Hukuk devleti ilkesi uyarınca, faaliyetlerini hukuka uygun biçimde yürütmek zorunda olan idarenin hukuka aykırı eylem yapması veya işlem tesis etmesi, kural olarak hizmet kusuru oluşturur.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Dava konusu olayın meydana gelmesinde davalı Milli Eğitim Bakanlığı'nın hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı ve varsa kusur oranının tespiti amacıyla ilk derece Mahkemesi tarafından mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; yapılan teknik incelemelerde Metal Teknolojisi Alan şefleri ...ve ...'ın 16.12.2013 tarihli tutanağında arka bahçe ve ön bahçeyi ayırmak üzere yapılan metal kapı yerinde incelendiğinde güvensiz bir şekilde montajının yapıldığı ve daha sonra yapılan metal boru ile güçlendirildiğinin ifade edildiği, Torbalı Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü ...in 30.12.2013 tarihli ön inceleme raporunda öğrenci ...'ın yaralanmasına sebep olan demir kapının yeterince sağlam olmadığının belirtildiği, keşif günü yapılan incelemede okul oyun bahçesinin içinde yer alan kapıya güçlendirme yapıldığı, ilave metal borular eklendiği ve kaynak bağlantı yerlerinin arttırıldığı, öğrenci oyun bahçesi içinde yer alan bu kapının kazadan önceki tutanaklardan ve hali hazırdaki eskiden kalma kaynak yerlerinden anlaşılacağı üzere güvenli bir şekilde yapılmadığının anlaşıldığı, iki kanatlı ve bir küçük kapıdan oluşan bu kapı sisteminde iki kanatlı kapıda yapılan tel örgünün deformasyonu sonucu buraya öğrencilerin çıkarak sallanması sonucu kazanın meydana geldiği belirtilmesine rağmen bu konuda herhangi bir tedbirin alınmadığının anlaşıldığı, kaynak bağlantı yerlerinin kazadan önce dikkatli incelenmesi durumunda emniyetsiz olduğunun görülebileceği ve önlem alınabileceği, Milli Eğitim Bakanlığı'nın okul güvenliğine yönelik ilgili mevzuat uyarınca yapmaya başladığı çalışmaların henüz uygulamada karşılığının olmadığı, sonuç olarak, küçük ...'ın yaralanması sonucunu doğuran olayda. Milli Eğitim Bakanlığı'nın gerekli tedbirleri almadığı, risk analizi yapmadığı, okul güvenliği eylem planı hazırlamadığı ve özellikle dava konusu olan çocuk oyun bahçesi kapsamında yer alan kapının yeterince emniyetli yapılmadığı için %80 kusurlu olduğu kanaatine varıldığı görülmüştür.
Davalı idarenin temyiz istemi yönünden:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1 fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır. Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar temyize konu kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, anılan kararın manevi tazminata ilişkin kısmının onanması gerekmektedir.
Davacının temyiz istemi yönünden:
Mahkeme tarafından ...'ın olay nedeniyle uğradığı zararın tespiti amacıyla 08.10.2015 tarihli ara kararı ile ...'ın yaralanması nedeniyle meydana gelen özür durumunun belirtildiği güncel özürlülük durumuna ilişkin raporun, özürlülük raporunu vermeye yetkili herhangi bir Devlet ya da Üniversite Hastanesine başvurulmak suretiyle alınarak Mahkemeye iletilmesinin istenilmesi üzerine, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Başhekimliği tarafından düzenlenen ...tarih ve ...Protokol Numaralı raporda, iskelet sistemi bölümünde "...ortopedi sağ diz geçirilmiş diz yaralanması sağ diz rom tam öm çekmece +lachman+dizde laksite bulgusunun engellilik ölçütü yönetmeliğinde karşılığı yoktur." bulgularuna yer verildiği görülmüş, iskelet sistemindeki bulgunun, küçüğün bundan sonraki yaşantısında kalıcı bir sakatlığına ve efor-güç kaybı gibi fiziksel özelliğine yönelik bir engeline sebep olup olmadığının, olur ise efor-güç kaybı oranının belirtildiği raporun Mahkemeye gönderilmesi istenilmiş; söz konusu ara karar gereği Mahkemeye sunulan ...tarih ve ...protokol nolu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Medikolegal Değerlendirme Raporunda özetle; hastanın muayenesi sonucunda eldeki tıbbi bulgular değerlendirildiğinde; a) Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, b) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmadığı, c) Vücutta kemik kırılmasına neden olmadığı, d) Sağ alt ekstremite fonksiyonlarının sürekli zayıflaması veya yitirilmesi yönünden hastanın kemik ve kas doku gelişiminin belirli bir evreye geldiği 15 (onbeş) yaşından sonra tarafımızca ya da ortopedi ve travmatoloji uzmanınca değerlendirilmesinin uygun olacağı, ancak eldeki bulgularla değerlendirildiğinde sağ dizde meydana gelen ön çapraz bağ yırtığı nedeni ile meydana gelen klinik durumun sağ alt ekstremite işlevlerinin sürekli kaybı/azalması niteliğinde olmadığının kabulünün gerektiği, e) Olayla ilgili ruhsal durum değerlendirilmesi sonucu yaygın anksiyete bozukluğu ve majör depresif bozukluk tanılarının konulduğu ve bu durumun duyularından veya organlarından birinin işlevlerinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu, hastanın kliniği dikkate alındığında bu durumun beden gücündeki kayıp oranına etkisinin %25 olduğu tıbbi kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Bunun üzerine yine ilk derece Mahkemesi tarafından olay nedeniyle davacıların uğradığı gerçekleşen ve belgelendirilen (fiş,fatura vb.) maddi zararları ile davacı ...'ın işgücü kaybından oluşan maddi zararları toplamının tespiti amacıyla dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrası %80 kusur oranı ve ruh sağlığı bakımından tespit edilen %25 meslekte kazanma gücündeki kayıp oranı üzerinden hazırlanarak 07.11.2017 tarihinde Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda özetle; küçük ...'ın kaza tarihinde 6 yaşında ve ilkokul öğrencisi olduğu, her ne kadar yaşı itibariyle gelir getiren bir işi bulunmasa da bu tazminatın niteliği gereği “efor tazminatı” olarak kabul edilmesi nedeniyle hesaplamaların kaza tarihinden itibaren başlatıldığı, ancak gelir getiren bir işi olmaması nedeni ile 18 yaşına yani 2025 yılına kadar asgari geçim indirimsiz net asgari ücret üzerinden yapıldığı, daha sonra aktif dönem süresince bekar işçiler için asgari geçim indirimi yansıtılmış net asgari ücretin esas alındığı, küçüğün bakiye ömrünün de 57 yıl, 6 ay, 28 gün (2071'e dek) olarak esas alındığı ve pasif dönem başlangıcının 2067 yılı olduğu, uygulamalara göre 60 yaşına kadar fiilen çalışacağının kabul edildiği, davacının maluliyet tarihinden 31.12.2017 tarihine kadar geçen dönemdeki net gelirleri, işlemiş ve bilinen dönem gelirleri olması nedeniyle iskontoya tabi tutulmaksızın aynen değerlendirildiği, 01.01.2017 tarihinden sonraki döneme ilişkin net gelirlerin ise 1/Kn formülü ile ve %10 iskonto esasına göre tespit edilen katsayılarla çarpılmak suretiyle her yıl ayrı ayrı ıskontolu olarak hesaplandığı, malul kişinin pasif dönem zararının (asgari geçim indirimsiz) asgari ücret esas alınarak ve pasif devre başlangıcına kadar %10 artışlarla baliğ olacağı miktar bulunarak ve pasif devrede de yine %10 artış uygulanarak ve ıskonto edilmek sureti ile hesaplandığı, sürekli/kısmi iş göremezlik zararları toplamı, maluliyet oranı ile çarpılarak maddi zararın belirlendiği, daha sonra %20 kusur indirimi yapıldığı, buna göre %25 maluliyete karşılık gelen maddi zararın 231.747,57 TL olarak bulunduğu, %20 kusur indirimi yapıldığında 185.398,05 TL kaldığı, dosyaya ibraz edilen ve küçüğün tedavisine ilişkin olduğu anlaşılan belgelere göre 96,00 TL tedavi gideri bulunduğu, sonuç olarak, davacı ... için %80 haklılık ve %25 maluliyet oranı üzerinden 185.398,05 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, belgeli tedavi giderlerinden kaynaklanan alacağının 96,00 TL olarak belirlendiği ve böylece toplam alacak miktarının 185.494,05 TL bulunduğunun belirtildiği görülmüştür.
Mahkemece verilen kararın istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge İdare Mahkemesi tarafından incelenmesi sürecinde 13.06.2019 tarihli ara kararı ile Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden; Adli Tıp Anabilim Dalı aracılığıyla alanının uzmanı öğretim üyeleriyle oluşturulacak bir kurul tarafından; tazminat istemine konu zararın nedeni "03.10.2013 tarihinde çocuğun üzerine demir kapı düşmesi" sonucu yaralanması ile nedenselliği bulunan; işlev bozukluğu ve hastalıklarının neler olduğunun, bu işlev bozukluğu ve hastalıkların "sürekli işgöremezlik" ve "çalışma gücü kaybı" oluşturup oluşturmadığı, oluşturuyor ise "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" kapsamında ilgili cetvellerden yararlanılarak ve "Balthazard Formülü" kullanılarak çocuğun "işlev kaybı oranı" ile "çalışma gücü kaybı oranının" belirlenmesi için ilgili "sağlık kurulu" tarafından hazırlanan raporun Daireye gönderilmesinin istendiği, anılan ara karar üzerine Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 11.11.2019 tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda özetle; ...'nin yaralanması sonrasında yaşadığı tıbbi süreç değerlendirilerek, alınmış raporlar ve yapılmış tahlil ve tetkikler ile D.E.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesindeki süreç ve raporlar gözönünde bulundurularak, ... ve annesi ...'dan alınan anemnez ve yapılan muayenehanelerden sonra Ortopedi ve Travmatoloji ile Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dallarından konsültasyon istendiği, yapılan değerlendirmeler sonucunda Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalının raporunda; ameliyat edilebilir düzeyde olan sağ dizde ön çapraz bağ yırtığı ve buna bağlı diz ekleminde gevşeme olduğu, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı raporunda, mevcut psikiyatrik şikayetlerin kalıcı bir ruhsal bozukluk oluşturup oluşturmayacağının altı aylık izlem sonucunda değerlendirilmesinin uygun olacağının belirtildiği, sonuç olarak sağ dizdeki sorunun ameliyat edilebileceği, bu nedenle yaralanmanın maluliyet oluşturabilecek kalıcı bir arızaya yol açmadığı, bu bakımdan maluliyet oranının "% 0" olduğu, bu yaralanmanın iyileşme süresinin iki ay olduğu, kalıcı psikiyatrik arızası bulunup bulunmadığının ...'nin altı ay boyunca düzenli aralıklarla kendisine en yakın Çocuk Ergen Psikiyatri Polikliniğinde izlemi sonrasında tedavi evrakları ile birlikte tekrar başvurması halinde değerlendirilebileceği yolunda görüşlere yer verildiği görülmüştür.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; ... İdare Mahkemesi'nce yargılama sürecinde yapılan ara kararlarla Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Başhekimliği tarafından alanında uzman bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan Sağlık Raporlarında, davacının ruhsal durumunun değerlendirilmesi üzerine, yaygın anksiyete bozukluğu ve majör depresif bozukluk tanılarının konulduğu ve bu durumun duyularından veya organlarından birinin işlevlerinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu, hastanın kliniğinin beden gücünde kayıp oluşturduğu hususunun belirtildiği, Bölge İdare Mahkemesi tarafından yapılan ara karar üzerine Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden; Adli Tıp Anabilim Dalı aracılığıyla uzman öğretim üyeleriyle oluşturulan bir kurul tarafından hazırlanan 11.11.2019 tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda, davacının psikolojisinin incelenmesi sonucu, kalıcı psikiyatrik sorunun bulunup bulunmadığının ...'nin altı ay boyunca düzenli aralıklarla kendisine en yakın Çocuk Ergen Psikiyatri Polikliniğinde izlemi sonrasında tedavi evrakları ile birlikte tekrar başvurması halinde değerlendirilebileceği hususunun belirtildiği, davacının altı ay düzenli olarak Çocuk Ergen Psikiyatri Polikliniğinde izlenimi gerçekleştirilmeden ve beklenmeden yine istinaf mahkemesi tarafından 06.02.2020 tarihinde, ilk derece mahkemesi kararının davacıya 185.494,05 TL maddi tazminatın ödenmesine ilişkin kısmının kaldırıldığı ve davanın bu kısım yönünden de reddedildiği anlaşılmıştır.
Dava dosyasında mevcut sağlık raporlarının birlikte incelenemesinden söz konusu olayın davacıya psikolojik açıdan zarar verip vermediği ve bu durumun davacı açısından maluliyet oluşturup oluşturmadığının, karara dayanak alınan Adli Sağlık Kurulu Raporu doğrultusunda davacının altı ay boyunca takibi sonucu şüpheye mahal vermeyecek şekilde ortaya konulduktan sonra, davacının maddi zararının mevcut olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi mümkün olduğundan hükme esas alındığı halde Adli Sağlık Kurulu Raporunun gereğinin yerine getirildiği tespit edilmeksizin verilen istinaf konusu kararın bu kısmında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi'nin temyize konu kararının ...TL manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA,
2. Davacının temyiz isteminin kabulü ile ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi kararının maddi tazminatın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 18/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
