
Esas No: 2019/9968
Karar No: 2022/1456
Karar Tarihi: 21.03.2022
Danıştay 10. Daire 2019/9968 Esas 2022/1456 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/9968 E. , 2022/1456 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/9968
Karar No : 2022/1456
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …Valiliği
VEKİLİ : Av. …
2- …Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, …semti sahil kenarında halka açık alanda havalı tüfek ile balona atış yapılması sırasında tüfekten çıkan saçmanın gözüne isabet etmesi sonucu sağ gözünde tam görme kaybı oluştuğu, havalı tüfekle atışa izin verilmesi ve gerekli tedbirlerin alınmaması sebebiyle olayda davalı idarelerin kusurlu ve kusursuz sorumluluklarının bulunduğu iddiasıyla, 20.000,00 TL maddi ve 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; idarenin önlem alma ve denetim görevini yerine getirmemesinden, başka bir ifade ile hareketsiz kalmasından dolayı hakları ihlal edilenlerce açılacak davada, dava açma süresinin 2577 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca hesaplanmasının gerektiği, zararın doğduğu tarihten itibaren bir yıl ve her halde beş yıl içinde ilgili idareye başvurularak haklarının yerine getirilmesinin istenmesi ve ret işleminin tebliği üzerine altmış gün içerisinde dava açılmasının gerektiği, somut olayda, davacı tarafından tedavi sürecinin tamamlandığı 15/09/2015 tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde davalı idarelere başvuru yapılmadığı, davacı tarafından eylemin idariliğinin veya zararın sonradan ortaya çıktığının ortaya konulmasına yönelik yeni bir hukuki durumun da ortaya konulamadığı görüldüğünden, bir yıllık sürenin geçirilmesinden sonra 07/05/2018 tarihinde davalı idarelere yapılan başvuruların reddi üzerine açılmış olan davanın süre aşımı nedeni ile esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu …İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, adli yargıda açılan tazminat davasında alınan 17/04/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunun taraflarına 13/07/2017 tarihli duruşmada tebliğ edilmesiyle meydana gelen zararın kesin olarak öğrenilmiş olduğu ve bu raporun tebliğinden itibaren bir yıllık süre içerisinde davalı idarelere başvuru yapılarak süresi içerisinde dava açıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
05/09/2015 tarihinde İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, …semti sahil kenarında oturan davacı, yakınında bulunan ve oyun oynatma amacıyla kurulan seyyar bir tezgahtaki ipe dizili balonlara ateş edilmesi esnasında havalı tüfek saçmasının sağ gözüne isabet etmesi nedeniyle yaralanmış ve sağ gözünde tam görme kaybı meydana gelmiştir. Davacı, söz konusu yaralanma nedeniyle 06/09/2015 ve 15/09/2015 tarihleri arasında farklı hastanelerde tedavi görmüştür.
Davacının yaralanmasına sebep olan havalı tüfek atışını gerçekleştiren küçüğün velisi hakkında, haksız fiilden kaynaklı olarak adli yargıda tazminat davası açılmış; bu davada, meydana gelen zararın tespiti için Adli Tıp Kurumundan alınan 17/04/2017 tarihli raporda, sağ gözde tam görme kaybına neden olan yaralanmanın organlardan birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu belirtilmiş, Adli Tıp Kurumundan alınan 19/09/2018 tarihli ikinci raporda ise, meslekte kazanma gücü kaybı oranının %45 olduğu ve iyileşme sürecinin iki aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Davacı tarafından, Adli Tıp Kurumundan alınan 17/04/2017 tarihli raporun 13/07/2017 tarihli celsede taraflarına tebliğ edildiği belirtilerek davalı idarelere 08/05/2018 tarihinde başvurulmuş ve davalı Valilikçe 16/05/2018, davalı Belediyece 11/06/2018 tarihinde verilen cevaplar üzerine 31/07/2018 tarihinde bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesinde, -ön karar başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan haliyle- "İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebiyle tam yargı davası açılabilmesi için, zarara sebep olan eylemin idariliğinin ve maddi olay ile yol açtığı zararın kesin olarak ortaya çıkması zorunludur.
Bu itibarla; ancak, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi halinde zararın öğrenilmiş sayılacağının kabulü gerekmektedir.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir davranışı, bir tutumu veya hareketsizliği; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları ifade etmektedir. Dolayısıyla zarara sebep olan eylemin idariliği ve yol açtığı zarar bazen eylemin yapılmasıyla veya olayın gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta yargılama aşamaları veya sonuçları ile de ortaya çıkabilmektedir.
Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde öngörülen bir ve beş yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılamaması sonucunu doğuracaktır. Zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Uyuşmazlıkta da, davacının yaralanması sonucu meydana gelen zararın niteliği ve niceliğinin adli yargıda açılan tazminat davasında alınmış olan 17/04/2017 ve 19/09/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu raporları ile kesin olarak belirlendiği ve 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesi uyarınca davalı idarelere yapılması gereken bir yıllık başvuru süresinin anılan bu raporların davacı tarafından öğrenilmesi ile başlatılması gerektiği açık olduğundan; İdare Mahkemesinin, olayın gerçekleşmesinden ve tedavi sürecinin tamamlanmasından itibaren bir yıllık süre içerisinde davalı idarelere başvuru yapılmadığı, eylemin idariliğinin veya zararın sonradan ortaya çıktığının ortaya konulmasına yönelik yeni bir hukuki durumun da davacı tarafından ileri sürülmediği gerekçesiyle vermiş olduğu davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesince, süre aşımı yönünden davanın reddi yolunda verilen karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu hakkında yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca bir karar verilmesi gerekmekte iken; davacının istinaf başvurusunun reddi yolunda karar verilmiş olmasında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 21/03/2022 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyize konu karar usul ve hukuka uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından davacının temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyuyla, aksi yönündeki Daire kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
