Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/12472
Karar No: 2022/1481
Karar Tarihi: 21.03.2022

Danıştay 10. Daire 2019/12472 Esas 2022/1481 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/12472 E.  ,  2022/1481 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/12472
    Karar No : 2022/1481

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
    VEKİLİ : ...
    KARŞI TARAF(DAVACILAR) : 1- Kendi adlarına asaleten ... ve
    ...'e velayeten ... ve ...
    2- ... (T.C Kimlik No: ...)
    3- ...
    4- ...
    5- ...
    6- ... (T.C Kimlik No: ...)
    VEKİLLERİ : Av. ...

    İSTEMİN_KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacılar tarafından, Diyarbakır ili, Kayapınar ilçesi, ... Mahallesinde bulunan mezarlıkta 09/01/2016 tarihinde meydana gelen patlamada yakınları ... 'in ölmesi sebebiyle uğradıkları manevi zararların tazmini istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile anne ... ve baba ... için ayrı ayrı 200.000,00 TL, kardeşlerin her biri için ayrı ayrı 50.000,00 TL, dede ... ve babaanne ... için ayrı ayrı 25.000,00 TL olmak üzere toplam 700.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; olayın yaşandığı yerin niteliği de dikkate alındığında idarenin güvenlik önlemi almak suretiyle her yeri patlayıcılardan arındırma hususunda kusurlu davrandığını ileri sürmenin hakkaniyetle uygun olmadığı, buna mukabil, zararın üçüncü şahısların fiiliyle olduğuna dair de bir saptama, veri bulunmadığı gözönünde bulundurulduğunda davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı ve meydana gelen zararın doğrudan terör eyleminden kaynaklanmadığı, buna göre idarenin tazmin sorumluğunun 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında sosyal risk ilkesine dayandırılmasına hukuki olanak bulunmadığı bununla birlikte, özel ve olağandışı zarar kapsamında davalı idarece, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca topluma pay edilmek suretiyle tazmin edilmesi gerektiği belirtilerek, dava konusu işlemin iptali istemi yönünden, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesi uyarınca idareden “ön karar” alınmasına yönelik başvuruya cevabi nitelikte olduğu, kesin ve icrai nitelikte bir idari işlem niteliğinde olmadığından bu istem yönünden davanın incelenmeksizin reddine; tazminat istemi yönünden, olay tarihinde 15 yaşında olan ve ailesinin gözetim ve korumasına muhtaç olan çocuğun yaralanmasına sebep olan olayın meydana gelmesinde, anne ve babanın müterafik kusurunun (% 50 oranında) bulunduğu, davacıların yakınlarının vefatı nedeniyle maruz kaldıkları üzüntü ve sıkıntının hafifletilebilmesi amacıyla olayın meydana geliş şekli ve niteliği de göz önünde bulundurularak ve anne ve babanın müterafik kusuru da dikkate alınarak manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacı anne ve baba için ayrı ayrı 30.000,00 TL, kardeşlerden her biri için 10.000,00 TL, dede ve babaanne için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 120.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 16/02/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu, idarenin temerrütü söz konusu olmadığından hükmedilen tazminata faiz yürütülemeyeceği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
    DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Temyize konu kararın, davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... T.C Kimlik numaralı ... ve ... yönünden incelenmesi;
    İdare Mahkemesince, olayda davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı, zararın doğrudan terör eyleminden kaynaklanmadığı, buna göre idarenin tazmin sorumluğunun 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında sosyal risk ilkesine dayandırılmasına hukuki olanak bulunmadığı bununla birlikte özel ve olağandışı zarar kapsamında davalı idarece, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca topluma pay edilmek suretiyle tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle tazminata hükmedilmişse de; dava konusu olayda idarenin nedensellik bağına bağlı olan hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğu bulunmadığı, dava konusu olayın gerçekleştiği yer dikkate alındığında bölücü terör örgütü mensuplarınca bombalı eylemler düzenlenen, güvenlik güçleri ile çatışılan bir bölge olduğu, özellikle olayın gerçekleştiği tarihte söz konusu bölgede terör örgütü mensuplarının eylemlerini artırması sebebiyle güvenlik güçlerince yoğun operasyonlar düzenlendiği, sokağa çıkma yasakları ilan edildiği dikkate alındığında davacılar yakınının el yapımı patlayıcı sebebiyle vefat etmesi olayının terör olayı olduğu kabul edilerek meydana gelen manevi zararın sosyal risk ilkesi gereğince topluma pay edilmesi gerekmektedir. Buna göre davacıların manevi olarak uğradıkları zararın sosyal risk ilkesi uyarınca tazmini gerektiği gerekçesi ile manevi tazminata hükmedilmelidir.
    Bu durumda, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar veren İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurularının reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmadığından temyiz incelemesine konu Bölge İdare Mahkemesi kararının davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... T.C Kimlik numaralı ... ve ... yönünden yukarıda belirtilen gerekçe ile onanması gerekmektedir.
    Temyize konu kararın, davacılardan ... T.C. Kimlik numaralı ... yönünden incelenmesi;

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik" başlıklı 26. maddesinde, "Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir." hükümlerine yer verilmiştir.
    2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin "yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir." hükmünden kastedilen münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, dava açılmakla mameleki niteliğe dönüşen haklar da ölenin malvarlığının bir bölümünü oluşturacağından, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Dava dosyasının incelenmesinden; davacılardan ... T.C. Kimlik numaralı ...'in Bölge İdare Mahkemesi kararının temyiz edilmesinden sonra 25/05/2020 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda; Mahkemece, davacılardan ... T.C. Kimlik numaralı ...'in vefat etmiş olduğu ve uyuşmazlığın yalnız öleni ilgilendiren bir dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçıların başvurmasına kadar bu davacı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
    2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:...sayılı kararının davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... T.C. Kimlik numaralı ... ve ... yönünden yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, davacılardan ... T.C. Kimlik numaralı ... yönünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesinin 1. fıkrası hükmünün uygulanmasını teminen BOZULMASINA,
    3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, ... tarihinde ... T.C Kimlik numaralı ... yönünden oy birliğiyle, diğer kısımlar yönünden oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

    KARŞI OY (X):
    Dosyanın incelenmesinden, davacılar tarafından, Diyarbakır ili, Kayapınar ilçesi, ... Mahallesinde bulunan mezarlıkta 09/01/2016 tarihinde meydana gelen patlamada davacılar yakını ...'in ölmesi sebebiyle uğradıkları manevi zararların tazmini istemiyle yapılan başvuruya cevap verilmemesi üzerine zımni ret işleminin iptali ile anne ... ve baba ... için ayrı ayrı 200.000,00 TL, kardeşlerin her biri için ayrı ayrı 50.000,00 TL, dede ve babaanne için ayrı ayrı 25.000,00 TL olmak üzere toplam 700.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Dava konusu olayda yaralanan davacılardan ...'in maddi zararlarının tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi üzerine ret işleminin iptali ve maddi tazminat istemiyle açtığı ... İdare Mahkemesinin E:... sayılı dosyasında bulunan Diyarbakır Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonunun kararında, İl Emniyet Müdürlüğünden ölüm ve yaralanma olayı ile ilgili olarak gözaltına alınan şahıslar olup olmadığının sorulduğu, hangi suç isnadı ile soruşturma açıldığı, adli makamlara sevk edilen şahısların olup olmadığı, olay tutanağı ve tüm bilgi ve belgelerin istenildiği, İl Emniyet Müdürlüğünden alınan 15/03/2016 tarihli cevabi yazıda; şahısların 3713 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir kayıtlarının bulunmadığının belirtildiği, yazı ekindeki 15/01/2016 tarihli olay yeri inceleme raporunda; "09/01/2016 tarihinde saat 11.30 sıralarında ... Mahallesinde ... ile ... isimli şahısların bulundukları mezarlıkta patlama meydana geldiği, Terörle Mücadele (TEM) Müdürlüğü bomba imha uzmanları refakatinde yapılan incelemede patlama sonucu ... isimli şahsın kafa bölgesi, sol bacak bölgesi ve sağ kol bölgesinden yaralandığı, yaşanan patlama olayı sonucu yaralanan ... isimli şahsın Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ölüm olayının gerçekleştiği, ayrıca kriminal inceleme raporunda söz konusu patlama olayındaki metaryallerin üzerinde şahısların vücut izine rastlanmadığı belirtilmiştir." ifadelerinin yer aldığı, konu hakkında 05/09/2016 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığından olayın terör olayı olup olmadığının sorulduğu ve soruşturmayla ilgili bilgi ve belgelerin talep edildiği, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının ... tarih ve ... sayılı cevabi yazısında şüpheli şahıslar hakkında soruşturmanın derdest durumda olduğu ve daimi arama kararının verildiğinin belirtildiği tespitlerine yer verildiği, olayın terör olayı olduğuna dair bilgi ve belge bulunmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    İdare, Anayasanın 125. maddesinde de belirtildiği üzere, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Bunun yanında, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da nedensellik bağı aramadan tazmin etmesi gerekmektedir.
    İdarenin kusura dayalı ya da kusursuz sorumluluğu yanında, Anayasanın öngördüğü sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olarak ve bu temel üzerinden, kolektif sorumluluk anlayışı çerçevesinde bilimsel ve yargısal içtihatlar ile geliştirilen sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağan dışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesi amaçlanmıştır. Genel bir ifade ile "terör olayları" olarak nitelenen eylemler nedeniyle zarara uğrayan kişiler, kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar görmektedirler. Belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların ise, özel ve olağan dışı nitelikleri dikkate alınıp, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece, sosyal risk ilkesine göre, topluma pay edilmesi suretiyle tazmini hakkaniyet gereği olup, sosyal hukuk devleti ilkesine de uygun düşmektedir.
    Uyuşmazlıkta, davacılar yakını ... ile kardeşi ... 'in evlerinin yakınında bulunan defne kapalı olan mezarlıkta buldukları el yapımı patlayıcı madde ile oynamaları sonucu patlamanın gerçekleştiği ve davacılar yakını ... 'in vefat ettiği , kardeşi ...'in ise yaralandığı anlaşılmaktadır. Olayın oluş şekli ve yeri dikkate alındığında olayın meydana gelmesinde idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk halleri bulunmamakla birlikte olayın failinin belirsiz olduğu, söz konusu patlayıcı maddenin kim veya kimler tarafından söz konusu yere konulduğunun belli olmadığı, olayın bir terör eylemi olduğuna dair bilgi ve belge bulunmadığından idarenin sosyal risk ilkesi gereğince de sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu sebeple dava konusu olay neticesinde meydana gelen zararın idarece tazminine olanak bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar veren İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolunda verilen kararın davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... T.C. Kimlik numaralı ... ve ... yönünden de bozulması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki Daire kararının bu kısmına katılmıyorum.(21/03/2022)

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi