
Esas No: 2021/1385
Karar No: 2022/1133
Karar Tarihi: 21.03.2022
Danıştay 13. Daire 2021/1385 Esas 2022/1133 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/1385 E. , 2022/1133 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/1385
Karar No : 2022/1133
DAVACI : ...
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ...İdaresi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DAVANIN KONUSU : 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun uyarınca gerçekleştirilen ihale sonucunda edinilen Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ...Köyü, ...ada, ...parselde kayıtlı bulunan 24.761,44 m² yüzölçümlü taşınmazın, imar planı değişikliği kapsamında E:0,30 olan yapılaşma koşulunun E:0,20'ye düşürülmesi üzerine aradaki değer farkından kaynaklı olarak uğranıldığı ileri sürülen zararın şimdilik 1.900.000-TL'lik kısmının varlık satış sözleşmesinin imzalandığı 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
DAVACININ İDDİALARI : Karşılıklı memnuniyet çerçevesinde yatırım amaçlı olarak taşınmazı satın almanın mutluluğunu yaşadığı ve taşınmaz üzerine mesken inşaatı yapmanın planlarını kurduğu, taşınmazı oğluna sattığı ve oğlu nezdinde inşaat yapılması için gerekli adımların atılarak görüşmelere başlanıldığı, ancak oğlu ile heveslerinin kursaklarında kaldığı, davalı idarece 16/12/2015 tarihli yazıyla taşınmaz hakkındaki Danıştay Altıncı Dairesi'nin 13/10/2015 tarihli kararlarının tebliğ edildiği, ilgili kararların en basit tanımla satın aldığı taşınmaz açısından mevcut imar planı doğrultusunda yapılaşma şartları açısından 0,30 olan emsalin uygulanmasının mümkün olmayacağı anlamına geldiği, yani satın aldığı taşınmaz üzerinde 0,30 emsal değer üzerinden yapılaşma imkânına yönelik hakkının iptal edildiği, oldukça büyük bir mağduriyetine neden olunduğu, davalı idarece mevcut yeni bir hâlin varlığından söz edilerek kendisini sorumlu tutmama gayretine girildiği, şifahi görüşmeler sonucunda daha önceki tarihli başka bir mahkeme ilamının varlığından haberdar olduğu, alenen suistimal edildiği hissine kapıldığı, davalı idarece, hakkında imar planı değişikliğine dair dava bulunan taşınmazın bile bile, hiçbir hukukî ihtilaf yokmuşcasına gerçek veya tüzel kişilere satılmasında mahzur görülmediği, ne İhale Şartnamesi'nde ne de kendisine yapılan yazılı bildirimde bu yönde hiçbir hukukî bilginin yer almadığı, hiçbir surette Danıştay Altıncı Dairesi'nde açılan söz konusu davadan ve bu davaya ilişkin olası menfi hususlardan bahsedilmediği, davalı idarece olası bir mağduriyet göz ardı edilerek gerçekler saklanarak pek çok kişinin mağdur edildiği, dava sürecinde inşaatlarına başlayan ve/veya taşınmazlar üzerinde farklı tasarruflarda bulunanların mağdur olmadığı, ancak henüz bir tasarrufta bulunma imkânı olmayanların ise yeni imar planı değişikliği ile adeta "yapanın yanına kâr kalır" mantığıyla hareket edilerek mağdur edildiği, ortada bir ayıp/gizli ayıp değil, idarenin belki de istemeyerek de olsa yapmış olduğu bir hilenin mevcut olduğu, takyidatın taşınmazın satışına engel teşkil etmediğinin belirtildiği, zararının idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı, davalı idareye güvendiği, kendisine sunulan resmî nitelikteki belgelere itibar ettiği, tapu kayıtlarına inandığı ve yüksek miktardaki ihale bedelini ödediği, zararın hesaplanmasında 0,30 emsal üzerinden ödenen 1.900.000,00-TL bedelin 2013 tarihinde bir bankaya yatırım amaçlı yatırılması durumunda elde edilebilecek en yüksek banka mevduat faizi ile değerlendirildiğinde ortaya çıkan gelir kaybının ve/veya 2013 yılında diğer maliklerle birlikte inşaata başlanılması hâlinde sahip olunan taşınmaz üzerinde yapılacak meskenlerden elde edilecek gelir kaybının dikkate alınmasının ümit edildiği, tüm bu zararların hesaplandığında toplam zararın çok daha büyük meblağlara ulaştığının görüleceği ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Öncelikle usule ilişkin olarak, süresi içinde açılmadığından davanın süre aşımı nedeniyle; birebir aynı taleple, aynı taşınmazın aynı ihalesi ve aynı varlık satış sözleşmesi kapsamında Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 2017/1887 esasına kayden açılan bir dava bulunduğundan derdestlik nedeniyle davanın reddine; dava dilekçesinde dava konusu idari işlemlerin tebliğ tarihinin gösterilmemesi ve öğrenme tarihi belirtilerek dava açılmış olması nedeniyle dilekçenin reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Esasa ilişkin olarak ise, alıcının İhale Şartnamesi hükümlerini kabul ederek teklif verdiği, varlık satış sözleşmesini imzalayarak ihaleye konu taşınmazı, şartname ve sözleşme hükümleri dolayısıyla idareye ya da Hazineye karşı herhangi bir talepte bulunmayacağını kabul ve beyan ederek teslim aldığı, davacının herhangi bir talep hakkının bulunmadığı, kabul anlamına gelmemek şartıyla davacının faiz talebine ve faiz başlangıç tarihine itiraz edildiği, zira idarenin kanun ile verilen görevleri yerine getirmekte olup tacir olmadığı, davacının da şahsı adına alım yaptığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ...DÜŞÜNCESİ : Dava, davacı ... vekili tarafından, Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ...Köyü, ...ada, ...no'lu parselde kayıtlı 24.761,44 m² yüzölçümlü taşınmazın, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği kapsamında E:30 olan yapılaşma koşulunun E:20'ye düşürülmesi üzerine aradaki değer farkından kaynaklı uğranıldığı ileri sürülen zararın şimdilik 1.900.000,00-TL'lik kısmının varlık satış sözleşmesinin imza tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Özelleştirme programının başarısı için kaçınılmaz koşullardan biri olan "aleniyet ilkesi", özelleştirme uygulamalarının temel ilkelerinden biri olarak 4046 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 1. bendinde, "Özelleştirme işlemlerinin değer saptaması da dahil aleniyet içinde yürütülmesi" hükmü ile ifade edilmiştir.
Söz konusu hüküm, özelleştirme uygulamaları sürecinin başlangıcından tamamlanmasına kadar geçecek süre içinde kamuoyunca bilinmesi gereken konularla ilgili bilgilerin çeşitli araçlarla duyurulması gereğini işaret etmektedir. Anılan hüküm ile, her ne kadar kamuoyunun bilgilendirilmesi amaçlanmakta ise de, düzenlemenin özelleştirme ihalesine katılacak olanlar açısından da önemi tartışmasızdır.
Özelleştirme Uygulamalarında Değer Tespiti ve İhale Yönetmeliği'nin "İhale işlem dosyası" başlıklı 12. maddesinde, "Başkanlık Makamından alınan ihale Oluru ile ekleri, ihale işlem dosyasının düzenlenmesi ve ihale komisyonuna sunulması için ilgili proje grup başkanlığınca İhale Hizmetleri Daire Başkanlığı'na gönderilir. Bu Daire Başkanlığı'nca hazırlanan 'İhale işlem dosyasında' Kurul kararı, ilan metni, ihale şartnamesi ve ekleri ile değer tespit komisyon kararı ve diğer belgeler yer alır." düzenlemesi bulunmaktadır.
Maddede yer alan "diğer belgeler" ile kastedilenlerden birisi de, özelleştirme sürecinin ihale işlemleri aşamasında ihaleye katılmak isteyenlere ihale şartnamesi ile birlikte özelleştirilecek kuruluş ile bulunduğu sektör hakkında tanıtıcı çeşitli bilgileri içeren ve "tanıtım dokümanı" olarak adlandırılan broşürdür.
Eğer özelleştirilecek olan taşınmaz mal ise, tanıtım dokümanında genellikle,
- Tapu kayıtları,
- Tayidat (taşınmazlar üzerindeki sınırlamalar) durumları,
- Yıllık sigorta tutarları ve sigorta süreleri, son tarih itibarıyla ödenecek sigorta borçları,
- Vasıfları ve hali hazır durumları,
- İfraz ve/veya imar durumu,
- Devam eden hukuki ihtilaflar,
gibi bilgiler yer almaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK)'nun ...tarih ve ...sayılı kararıyla, Maliye Hazinesi adına kayıtlı Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ...Köyü ...ve ...no'lu parsellerde bulunan toplam 1.166.664 m² yüzölçümlü taşınmazın satış yöntemiyle özelleştirilmek üzere kapsam ve programa alındığı, ÖYK'nun ...tarih ve ...sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine göre imar uygulaması sonucunda Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ...Köyü ...no'lu parselden oluşturulan ...ada, ...no'lu parselin imar planında "konut alanı" olarak belirlendiği, söz konusu taşınmazın özelleştirilmesi amacıyla Başkanlık Makamının ...tarih ve ...sayılı Olur'u ile 4046 Kanun hükümleri çerçevesinde "satış" yöntemiyle özelleştirilmesi için 28/06/2012 tarihinden itibaren ihale ilanına çıkıldığı, ihaleye son teklif verme tarihinin 05/09/2012 olarak belirlendiği, ihaleye katılan teklif sahipleriyle 12/09/2012 tarihinde yapılan pazarlık ve bilgilendirme görüşmelerinin devamında 13/09/2012 tarihinde tüm teklif sahiplerinin katılımıyla gerçekleştirilen nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda açık artırma üzerine taşınmazın ihalede en yüksek teklifi veren davacıya satıldığı ve ÖYK'nun ...tarih ve ...sayılı kararına istinaden alıcı davacı ile 29/03/2013 tarihinde varlık satış sözleşmesinin imzalandığı, davacının söz konusu taşınmazı oğlu ...'e sattığı ve oğlu adına 18/05/2015 tarihinde tapu tescilinin yapıldığı, özetlenen bu süreç devam derken, dava konusu taşınmazı da kapsayan Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ...Mahallesi 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı değişikliği ile 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliğinin onaylanmasına ilişkin ÖYK'nun ...tarih ve ...sayılı kararına karşı açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 13/10/2015 tarih ve E:2012/3025, K:2015/5967 sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verildiği, bunun üzerine ...ve ...no'lu parsellerin uygulama görmesi sonucu oluşan parselere ilişkin imar planı deşikliklerinin ÖYK'nun ...tarih ve ...sayılı kararı ile ikinci kez onaylandığı, bu karara karşı açılan davada Danıştay Altıncı Dairesi'nin 13/10/2015 tarih ve E:2015/2515, K:2015/5968 sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verildiği, ÖYK'nun ...tarih ve ...sayılı kararı ile onaylanan Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Mahallesi 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliği ile gelişme konut alanında kalan özelleştirmeye konu taşınmazın yapılaşma koşulları E:0,30 ve hmax:6,50 m. olarak belirlenmiş iken, söz konusu iptal kararlarının gerekçesi dikkate alınarak gelişme konut alanı fonksiyonuna ilişkin E:0,30 olan değerin E:0,20'ye düşürüldüğü, bilahare davacı tarafından; söz konusu davalar hakkında idarece herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, ihaleye E:0,30, hmax 6,50 m'lik yapılaşma koşulu olan 1/1000 ölçekli Uyulama İmar Planı dikkate alınarak girildiği, ihaleye konu taşınmaza ilişkin tanıtım dokümanında da imar durumunun bu şekilde belirtildiği, anılan dokümanda davalar hakkında herhangi bir bilginin yer almadığı, bu durumda imar planı değişikliği sonucu oluşan zararda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek, şimdilik 1.900.000,00-TL'nin sözleşmenin imzalanma tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda da belirtildiği üzere, 4046 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 1. bendinde ifadesini bulan aleniyet ilkesi, özelleştirme konusunda yalnızca kamuoyunun bilgilendirilmesini amaçlamamakta, aynı zamanda, özelleştirmeye katılacaklar açısından da önem ifade etmektedir.
Aleniyet ilkesi, özelleştirme uygulamaları sürecinin başlangıcından tamamlanmasına kadar geçecek süre içinde kamuoyu tarafından bilinmesi gereken hususların çeşitli araçlarla ilgililere duyurulması gerektiğini ifade eder. Örneğin, özelleştirilmesine karar verilen kuruluşların özelleştirme kapsamına veya programına alınmalarına, bu kuruluşlarla ilgili olarak yapılan özelleştirmeye hazırlık çalışmalarına, kuruluşların mali, idari, hukuki yapılarına ve içinde bulundukları sorunlara, değer tespit çalışmalarına, belirlenen özelleştirme yöntemleri ile ihale yöntemlerine, ihalenin koşullarına, ihalelere katılanlara, yapılan ihale işlemlerinin sonuçlarına, nihai devir işlemlerinin onayına, ihalenin onayı sonucu yapılacak sözleşmenin koşullarına, ihalenin lehine sonuçlandığı gerçek ve tüzel kişilere ve ihale sürecini ilgilendiren daha pek çok konuya ilişkin komuoyunun bilgilendirilmesini içerir. İhaleye katılacakların da, özelleştirilecek olan kuruluş ya da taşınmaz hakkında her yönüyle bilgilendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamakta olup, bu bilgilendirmenin araçlarından birinin ihale şartnamesi, diğerinin ise taşınmaz ile ilgili bilgi ve belgeleri içeren ve yukarıda ayrıntısına değinilen tanıtım dokümanı olduğu açıktır.
Dava konusu taşınmazın özelleştirilmesine ilişkin İhale Şartnamesi'nin 2. maddesinde, "... Tanıtım Dokümanı taşınmaz ile ilgili ilgili bilgi ve belgeleri içermekte olup, idare ve Hazine Tanıtım Dokümanı'nda yer alan bilgi ve belgeler ile açıklamaların doğruluğundan, tamlığından ve maddi hatalardan sorumlu değildir. Tanıtım Dokümanı hiç bir surette idare ve Hazine'yi ilzam etmez. İdare ve Hazine'nin hukuki sorumluluğu sözleşmede belirtilecek hususlar ile sınırlı olacaktır." denildikten sonra 3. maddesinde, tekliflerin, 05/09/2012 Çarşamba günü saat 17:00'ye kadar verileceği kuralı getirilmiştir. Şartname ile birlikte hazırlanan ve taşınmaz ile ilgili bilgi ve ve belgelerin yer aldığı Tanıtım Dokümanı'nda ise, "Gölbaşı Tapu Sicil Müdürlüğü'nde 03/07/2012'de yapılan araştırmada konu taşınmaz üzerinde; Beyan: ...tarih ...yevmiye numarası ile Karayolları Genel Müdürlüğü lehine "2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 7. maddesine göre belirtrme bulunmaktadır." ifadesine yer verilmiş, bu takyidatın taşınmazın teminat olarak alınmasına, alım-satımına engel teşkil etmeyeceği belirtilmiş, "Taşınmazın İmar Durumu" başlıklı kısmında da, konu taşınmaza ilişkin imar değişikliğinin ÖYK tarafından ...tarih ve ...karar numarası ile onaylandığı, 27/01/2012 tarih, 28186 sayılı Resmî Gazete'de yayımlandığı, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ile konu taşınmazın; gelişme konut alanı olarak planlandığı, konut alanı olarak planlanan parselin yapılaşma koşullarının Emsal 0,30 ve hmaks:6,50 m olarak belirlendiği ifade edilmiştir.
Özelleştirmeye konu taşınmazın değerinin tespitinde imar durumunun önemli ölçütlerden biri olduğu tartışmasız olup, davacı da söz konusu Tanıtım Dokümanı'nda yer verilen Emsal 0,30 ve hmaks: 6,50 m olarak belirlenen imar durumuna göre yatırım yapmak amacıyla anılan ihaleye teklif vermiş ve sonucunda da ihaleyi kazanmak suretiyle idare ile varlık satış sözleşmesi imzalamıştır.
Her ne kadar İhale Şartnamesinin 2. maddesinde, idare ve Hazinenin Tanıtım Dokümanında yer alan bilgi ve belgeler ile açıklamaların doğruluğundan, tamlığından ve maddi hatalardan sorumlu olmadığı, Tanıtım Dokümanının hiç bir surette idare ve Hazine'yi ilzam etmeyeceği, idare ve Hazine'nin hukuki sorumluluğunun Sözleşmede belirtilecek hususlar ile sınırlı olacağı kuralı bulunmakta ise de, düzenlemenin bu şekilde yapılmasındaki amaç, Tanıtım Dokümanında yer alan bilgilerin doğruluğunun ihaleye katılanlarca ilgili resmi makamlardan teyidinin yapılmasının mümkün olmasıdır.
Dava konusu taşınmazın özelleştirilmesine ilişkin olarak hazırlanan Tanıtım Dokümanı'nda yer alan taşınmazın imar durumuna ilişkin bilgilerde o tarih itibarıyla bir hata bulunmadığı, nitekim Tanıtım Dokümanı'nın yayımlanmaya başlandığı 28/06/2012 tarihinde davalının planın iptaline ilişkin davadan haberdar olmadığı, buna göre, Tanıtım Dokümanı'nda söz konusu dava ile ilgili herhangi bir bilgiye yer verilmesinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı, öte yandan, anılan tarih itibarıyla, resmi makamlarda davacı tarafından araştırma yapılmış olsaydı dahi dava ile ilgili henüz bir karar verilmediğinden, davacının bu durumdan haberdar olamayacağı açık olmakla birlikte; imar planları değişikliğinin onayına ilişkin ÖYK'nun ...tarih ve ...sayılı kararına karşı Danıştay Altıncı Dairesi'nin E:2012/3025 sayılı dosyasının incelenmesinden, söz konusu davaya ait dava dilekçesinin davalı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na 23/07/2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış olup, ihaleye son teklif verme tarihi olan 05/09/2012; teklif sahipleriyle pazarlık ve bilgilendirme görüşmelerinin yapıldığı 12/09/2012; nihai pazarlık görüşmelerinin yapıldığı 13/09/2012; ÖYK'nun özelleştirmeye onay verdiği 19/02/2013 ve bu karar uyarınca varlık satış sözleşmesinin imzalandığı 29/03/2013 tarihlerinde davalı idarenin söz konusu davadan haberdar olduğu görülmüştür.
Bu durumda, Tanıtım Dokümanı'nda yer almasına olanak bulunmayan imar planlarına ilişkin hukuki ihtilafın, en erken ihaleye son teklif verme tarihi olan 05/09/2012 tarihinde davalı idarece öğrenildiği ve bu bilginin pazarlık ve bilgilendirme görüşmelerinin yapıldığı 12/09/2012 tarihinde teklif sahipleriyle paylaşılma olanağı varken bunun yapılmadığı dikkate alındığında, teklif verenlerin ihaleye katılıp katılmama iradeleri ile değer tespit sonucunu etkileyecek olan bu tür bir bilginin ihaleye teklif verenlerle paylaşılmamasının aleniyet ilkesine aykırılık oluşturduğu ve idarenin hizmet kusurunu doğurduğu sonucuna varılmaktadır.
Davacının uğradığı zararın miktarına gelince;
Davacı tarafından dava dilekçesinde, uğranılan zararın şimdilik 1.900.000,00-TL'lik kısmının tazmininin istenildiği ve Danıştay Altıncı Dairesi'nce verilen iptal kararları üzerine hazırlanan planlarda gelişme konut alanı fonksiyonuna ilişkin E:0,30 olan değerin E:0,20'ye düşürüldüğü görüldüğünden, davacının zararı, bu iki değer arasındaki fark kadar olup, bu nedenle gerekirse yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle E:0,30 olan emsalin E:0.20'ye düşürülmesi sonucu oluşan zararın tazminine karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile, Dairesince yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucuna göre belirlenecek olan davacı zararının, davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü ve Altıncı Daireleri'nce, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye ...ile Üye ...'nın, "davacı tarafından söz konusu taşınmazın 18/05/2015 tarihinde satıldığı, dolayısıyla davacının taşınmaz ile bağı kalmadığından imar planlarında yapılan değişiklik sonucunda zarara uğradığından bahisle dava açamayacağı, bu nedenle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği" yolundaki usule ilişkin ayrışık oyları ile Üye ...'in, "Taşınmazın emsalinin düşürülmesine ilişkin imar planlarının ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararıyla onaylanarak 02/06/2017 tarih ve 30084 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandığı, dolayısıyla davacının zarara uğradığı iddiası, imar planlarında taşınmaza ilişkin emsalin düşürülmesine dayandığından, davacı tarafından en geç söz konusu imar planlarının Resmî Gazete'de yayımı tarihinden itibaren 07/09/2017 tarihine kadar dava açılması gerekirken 06/08/2020 tarihinde (Dairemizin 2020/2476 esasına kayden açılan dava tarihi) açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği" yolundaki usule ilişkin ayrışık oyuna karşı; davacının ehliyetli olduğuna ve davanın süresinde açıldığına oyçokluğu ile karar verilerek, gereği görüşüldü:
Davalı idarenin usule yönelik diğer itirazları da geçerli görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi.
MADDİ OLAY VE HUKUKÎ SÜREÇ :
01/06/2010 tarih ve 2010/31 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararıyla, Maliye Hazinesi adına kayıtlı Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Köyü, ...ve ...parsellerde kayıtlı bulunan toplam 1.166.664 m2 yüzölçümlü taşınmaz satış yöntemiyle özelleştirilmek üzere özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca taşınmazlara ilişkin hazırlanan 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararıyla onaylanmıştır.
Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Köyü, ...ada, ...parselde kayıtlı bulunan taşınmaz, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğine göre yapılan imar uygulaması sonucunda 570 no'lu parselden oluşmuş ve imar planında "konut alanı, E:0,30 ve hmax:6,50 m" olarak belirlenmiştir.
Taşınmazın özelleştirilmesi amacıyla ...tarih ve ...sayılı Olur ile ...sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında 28/06/2012 tarihinden itibaren ihale ilanına çıkılmış, 13/09/2012 tarihinde tüm teklif sahiplerinin katılımıyla gerçekleştirilen nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda yapılan açık artırma üzerine ihale en yüksek teklifi veren davacı üzerinde bırakılmıştır.
Taşınmazın 1.900.000,00-TL bedelle en yüksek teklifi veren davacıya İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına ilişkin ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararının onaylanması üzerine, davacı ile davalı idare arasında 29/03/2013 tarihinde varlık satış sözleşmesi imzalanmış, taşınmaz 18/04/2013 tarihinde tapuda davacı adına kaydedilmiştir.
Devam eden süreçte taşınmaz, davacı tarafından oğlu ...'e 1.100.000,00-TL bedel üzerinden satılmış ve 18/05/2015 tarihinde tapuda anılan şahıs adına tescil edilmiştir.
Diğer taraftan, söz konusu taşınmazı da kapsayan eski ...ve ...parsellere ilişkin 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı Değişikliği ile 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliğinin onaylanmasına ilişkin 24/01/2012 tarih ve 2012/05 sayılı ÖYK kararının iptali istemiyle TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından Danıştay Altıncı Dairesi'nin 2012/3025 sayılı esasına kayden açılan davada; Danıştay Altıncı Dairesi'nce 20/01/2014 tarihli kararla yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne, ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararla söz konusu işlemin iptaline karar verilmiş, karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 03/03/2016 tarih ve E:2015/4921, K:2016/642 sayılı kararıyla anılan karar onanmıştır.
Yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar üzerine hazırlanan 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararıyla onaylanmış ve anılan karara karşı TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından Danıştay Altıncı Dairesi'nin 2015/2515 sayılı esasına kayden açılan davada; Danıştay Altıncı Dairesi'nce 04/06/2015 tarihli kararla yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne, 13/10/2015 tarih ve E:2015/2515, K:2015/5968 sayılı kararla söz konusu işlemin iptaline karar verilmiş, karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 03/03/2016 tarih ve E:2015/4940, K:2016/643 sayılı kararıyla anılan kararın onanmasına karar verilmiştir.
Yeniden yapılan imar planları ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararıyla onaylanmış, askı süresi içerisinde yapılan itirazlar ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararıyla reddedilmiş ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği 02/06/2017 tarih ve 30084 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, imar planlarında taşınmazın yapılaşma koşulları "gelişme konut alanı, E:0;20, Yençok:6,50 metre" olarak belirlenmiştir.
Taşınmazın satıldığı ... tarafindan, taşınmazın babası/davacı ...'ten 18/05/2015 tarihinde satın alınmasından sonra yapılan imar planı değişikliği nedeniyle, tapunun iadesi koşuluyla şimdilik 1.900.000,00-TL tazminatın, taşınmazı ihale ile satın alan davacının sözleşmeyi imzaladığı 19/02/2013 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada Danıştay Onüçüncü ve Altıncı Daireleri Müşterek Kurulu'nun 10/03/2020 tarih ve E:2017/1887, K:2020/797 sayılı kararıyla, "… bakılan davanın ... tarafından açıldığı, dilekçe içeriğinde ise ... tarafından uyuşmazlığa konu taşınmaz için davalı idareye ödenen 1.900.000,00-TL bedelin, davalı idare ile ... arasında imzalanan varlık satış sözleşmesi tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesinin istenildiği belirtildiğinden, bakılan davada, davacı ...'in kendi zararının mı, yoksa ...'in zararının mı tazmininin istenildiği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Öte yandan, dava dilekçesi ekinde ... tarafından, işbu davanın ikamesi ve dava konusu alacağın tahsil ve temlikine muvafakat verildiğine ilişkin imzalandığı belirtilen 01/02/2016 tarihli yazı sunulmuş ise de, idarî yargı yerlerinde kimlerin hangi şartlarda dava açabilecekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde gösterilmiş olup, aynı maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde, tam yargı davalarının idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılabileceği belirtildiği gibi, avukat olmayan bir kişinin başkası adına dava açması da hukuken mümkün bulunmamaktadır.” gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Devamında davacı tarafından, 4046 sayılı Kanun uyarınca özelleştirilmesine ilişkin ihale ile satın aldığı taşınmaza ilişkin olarak sonradan yapılan imar planı değişikliği kapsamında, planlarda gelişme konut alanı fonksiyonuna ilişkin E:0,30 olan değerin E:0,20’ye düşürülmesi sebebiyle bu iki değer arasındaki farka ilişkin davalı idareden kaynaklı uğramış olduğu zarar, ziyanın tespitine dair bilirkişilerin yapacağı aktüeryal hesap dikkate alınarak saptanacak bedelin, varlık satış sözleşmesinin imza tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada, Danıştay Onüçüncü ve Altıncı Daireleri Müşterek Kurulu'nun 15/10/2020 tarih ve E:2020/2476, K:2020/2620 sayılı kararıyla, "… Dava dilekçesinin 'Dava konusu' ve 'Sonuç ve Talep' başlığı altında, 'Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Köyü, ...ada, ...numaralı parselde kayıtlı taşınmaz hakkında sonradan yapılan imar değişikliği kapsamında planlarda gelişme konut alanı fonksiyonuna ilişkin E:30 olan değerin E:20’ye düşürülmesi sebebiyle bu iki değer arasındaki farka ilişkin davalı idareden kaynaklı uğramış olduğu zarar, ziyanın tespitine dair bilirkişilerin yapacağı aktüeryal hesap dikkate alınarak saptanacak bedelin, varlık satış sözleşmesinin imza tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine …' karar verilmesinin talep edildiği, ancak ödenmesi istenen miktarın belirtilmediği görülmektedir. Bu itibarla, uyuşmazlığa konu miktar açıkça ve anlaşılır bir şekilde ortaya konulduktan sonra 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine uygun olarak yeniden dava açılması gerekmektedir.” gerekçesiyle 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Bunun üzerine davacı ... tarafından taşınmazın imar planı değişikliği kapsamında E:0,30 olan yapılaşma koşulunun E:0,20'ye düşürülmesi üzerine aradaki değer farkından kaynaklı olarak uğranıldığı ileri sürülen zararın şimdilik 1.900.000-TL'lik kısmının varlık satış sözleşmesinin imzalandığı 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
"Genel olarak bir kişinin hukukî sorumluluğuna hükmedilebilmesi için şu dört şartın gerçekleşmesi gerekir: 1) Ortada bir fiil olmalıdır. 2) Bu fiil kusurlu olmalıdır. 3) Bir zarar olmalıdır. 4) Fiil ile zarar arasında illiyet bağı olmalıdır. ...
İdarenin sorumluluğunun doğabilmesi, yani bir kişinin idareden tazminat alma hakkının doğabilmesi için her şeyden önce ortada bir zararın olması gerekir. Zarar en önemli sorumluluk şartıdır. Zarar olmayan yerde hukukî sorumluluk da yoktur. ... Zarar, bir kişinin mal varlığında veya şahıs varlığında meydana gelen eksilmedir.
Zarar kavramı, mağduriyet kavramından daha dardır. Ancak idarenin bir eylem ve işlemi nedeniyle mağdur olan kişinin uğradığı her ziyan, her hasar bir zarar değildir. Sorumluluğa yol açan şey, mağduriyet değil, zarardır. İdarenin eylem veya işlemi sonucunda mağduriyete uğrayan kişinin tazminat hakkının doğabilmesi için, bu mağduriyetin zarar olarak nitelendirilebilmesi gerekir. ... Zarar geleneksel olarak 'maddi zararlar' ile 'manevi zararlar' olarak ikiye ayrılmaktadır. ... Bir kimsenin iradesi dışında mal varlığında meydana gelen eksilmeye 'maddî zarar' adı verilir. Maddî zararların parayla ölçülebilir nitelikte zararlar olduklarından şüphe edilemez. Maddî zarar, mal varlığında eksilme demek olduğuna göre, mal varlığının aktif değerlerindeki azalması veya pasiflerin artması sonucunu doğuran her durumda ortada bir maddî zarar mevcuttur. aa) Mala verilen zararlar Kişilerin taşınır ve taşınmaz mallarına verilen zararlar, maddî zarardır. Bir otomobilin kaza yapması, bir binanın yanması veya değerinin düşmesi, bahçedeki ot ve tezeklerin yanması birer maddî zarardır. Bu tür zararlara borçlar hukukunda 'şeye verilen zarar' denir. ...
İdarenin sorumluluğundan bahsedebilmek için ortada bir zararın olması ve bu zararın şu şartları ve özellikleri taşıması gerekir. a) Ortada bir 'zarar' olmalıdır. b) Zarar 'gerçekleşmiş' olmalıdır. c) Zarar 'kesin' olmalıdır. d) Zarar 'hukuken korunan bir menfaate' yönelik olmalıdır. e) Zarar 'parayla ölçülebilir nitelikte' olmalıdır. f) Zarar 'özel' olmalıdır. g) Zarar 'anormal' olmalıdır. ... Ancak idarenin bir eylem ve işlemi nedeniyle mağdur olan kişinin uğradığı her ziyan, her hasar, kısacası her mağduriyet bir zarar teşkil etmez. Mağduriyet kavramı zarar kavramından çok daha geniştir. Sorumluluğa yol açan şey mağduriyet değil zarardır. Diğer bir ifadeyle, her mağduriyet tazminatı mucip değildir. Sadece bazı tür mağduriyetler tazminatı gerektirir ki, biz bunlara zarar deriz. İşte idarenin sorumluluğuna ortada bir mağduriyetin bulunması değil, zararın bulunması yol açar. İdarenin bir eylem veya işlemi sonucu bir kişinin hoşuna hiç gitmeyen, o kişiyi fevkalade üzen bir sonuç ortaya çıkmış olabilir. Hatta bu sonuç o kişi üzerinde parasal olarak ölçülebilir yükler de getirmiş olabilir. Kısacası bu kişi mağduriyete uğramış olabilir. Ancak, tazminat hakkının doğabilmesi için, kişinin uğradığı bu mağduriyetin zarar olarak nitelendirilebilmesi gerekir." (GÖZLER Kemal, İdare Hukuku, Cilt II, Mayıs 2019, Bursa, s. 1294, 1298, 1299, 1320, 1321).
Davacı tarafından, taşınmaz üzerindeki 0,30 emsal değer üzerinden yapılaşma imkânına yönelik hakkının iptal edildiği, oldukça büyük bir mağduriyetine neden olunduğu, hakkında imar planı değişikliğine dair dava bulunan taşınmazın bile bile hiçbir hukukî ihtilaf yokmuşcasına satılmasında mahzur görülmediği, ne İhale Şartnamesi'nde ne de kendisine yapılan yazılı bildirimde bu yönde hiçbir hukukî bilgiye yer verilmediği, Danıştay Altıncı Dairesi'nde açılmış bulunan söz konusu davadan ve bu davaya ilişkin olası menfi hususlardan bahsedilmediği, zararının idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı, kendisine sunulan resmî nitelikteki belgelere itibar ettiği, tapu kayıtlarına inanarak ihale bedelini ödediği, zararı hesaplanırken 0,30 emsal değer üzerinden ödenen 1.900.000,00-TL bedelin 2013 tarihinde bir bankaya yatırım amaçlı yatırılması durumunda elde edilebilecek en yüksek banka mevduat faizi ile değerlendirildiğinde ortaya çıkan gelir kaybının ve/veya 2013 yılında diğer maliklerle birlikte inşaata başlanılması hâlinde sahip olunan taşınmaz üzerinde yapılacak meskenlerden elde edilecek gelir kaybının dikkate alınması gerektiği, tüm bu zararlar hesaplandığında toplam zararın çok daha büyük meblağlara ulaştığının görüleceği ileri sürülerek, taşınmazın, imar planı değişikliği kapsamında E:0,30 olan yapılaşma şartının E:0,20'ye düşürülmesi üzerine aradaki değer farkından kaynaklı uğranıldığı ileri sürülen zararın şimdilik 1.900.000-TL'lik kısmının varlık satış sözleşmesinin imzalandığı 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Köyü, ...ada, ...parselde kayıtlı bulunan taşınmaz davacı tarafından Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca gerçekleştirilen 13/09/2012 tarihli ihale sonucunda edinilmiş ve 18/05/2015 tarihinde dava dışı ... isimli şahsa satılmıştır.
Davalı idarenin tazmin sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için öncelikle, bir zararın olması gereklidir. Davacı tarafından, taşınmazın imar planına karşı açılan davalar sonucunda emsalin düşürülmesinden dolayı zarara uğradığı iddiasıyla aradaki değer farkından kaynaklı olarak uğranıldığı ileri sürülen zararın şimdilik 1.900.000,00-TL'lik kısmının varlık satış sözleşmesinin imzalandığı 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir. Ancak davacı tarafından söz konusu taşınmaz dava açılmadan önce 18/05/2015 tarihinde dava dışı bir şahsa satılmış ve bakılan davada da, imar planına karşı açılan dava bulunması veya davada yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi gibi durumlar karşısında taşınmazın rayiç değerinden daha düşük bir bedelle satılması durumunda kalındığı gibi bir iddiada bulunulmamış, imar planına karşı açılan Danıştay Altıncı Dairesi'nin 2012/3025 ve 2015/2515 esasına kayıtlı davalardan davalı idarece yapılan 16/12/2015 tarihli yazılı bildirimle haberdar olunduğu belirtilmiştir.
Davacının taşınmazın satışından sonra imar planlarına karşı açılan davalardan haberdar olduğu da dikkate alındığında, taşınmazın hâlihazırda davacı uhdesinde bulunmaması nedeniyle söz konusu taşınmaza ilişkin imar planında yapılaşma şartlarına yönelik emsalin düşürülmesinden kaynaklı uğradığı bir zararının bulunmadığı, bu itibarla, tazminat isteminin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Peşin alınan ...-TL nispi harç (...-TL maktu karar harcının mahsubu sonucunda geriye kalan tutar) ile posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 21/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
01/06/2010 tarih ve 2010/31 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararıyla, Maliye Hazinesi adına kayıtlı Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Köyü ...ve ...parsellerde kayıtlı bulunan toplam 1.166.664 m2 yüzölçümlü taşınmaz satış yöntemiyle özelleştirilmek üzere özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca taşınmazlara ilişkin hazırlanan 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararıyla onaylanmıştır.
Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Köyü, ...ada, ...parselde kayıtlı bulunan taşınmaz, 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğine göre yapılan imar uygulaması sonucunda 570 no'lu parselden oluşmuş ve imar planında "konut alanı, E:0,30 ve hmax:6,50 m" olarak belirlenmiştir.
Taşınmazın özelleştirilmesi amacıyla ...tarih ve ...sayılı Olur ile ...sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında 28/06/2012 tarihinden itibaren ihale ilanına çıkılmış, 13/09/2012 tarihinde tüm teklif sahiplerinin katılımıyla gerçekleştirilen nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda yapılan açık artırma üzerine ihale en yüksek teklifi veren davacı üzerinde bırakılmıştır.
Taşınmazın 1.900.000,00-TL bedelle en yüksek teklifi veren davacıya İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına ilişkin ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararının onaylanması üzerine, davacı ile davalı idare arasında 29/03/2013 tarihinde varlık satış sözleşmesi imzalanmış, taşınmaz 18/04/2013 tarihinde tapuda davacı adına kaydedilmiştir.
Devam eden süreçte taşınmaz, davacı tarafından oğlu ...'e 1.100.000,00-TL bedel üzerinden satılmış ve 18/05/2015 tarihinde tapuda anılan şahıs adına tescil edilmiştir.
Diğer taraftan, söz konusu taşınmazı da kapsayan eski ...ve ...parsellere ilişkin 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı Değişikliği ile 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliğinin onaylanmasına ilişkin ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararının iptali istemiyle TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından 21/05/2012 tarihinde Danıştay Altıncı Dairesi'nin ...sayılı esasına kayden açılan davada; dava dilekçesi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na 23/07/2012 tarihinde tebliğ edilmiş, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca 14/08/2012 tarihinde dosyaya savunma dilekçesi sunulmuş, Danıştay Altıncı Dairesi'nce 20/01/2014 tarihli kararla söz konusu işlemlerin yürütmesinin durdurulması isteminin kabulüne, 13/10/2015 tarih ve E:2012/3025, K:2015/5967 sayılı kararla ise "... Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun birlikte irdelenmesi sonucunda; uyuşmazlığa konu plan değişikliklerine yönelik ilgili kuruluşlar tarafından verilen olumsuz görüşlerin dikkate alınmadığı, söz konusu önerilerin kabul edilmemesinin teknik gerekçelerinin net olarak belirtilmediği, planlamada eşitlik ilkesine aykırı olacak şekilde yapılaşma hakkı tanındığı, kaldırılan bölgesel spor alanına eşdeğer yeni bir alanın ayrılmadığı, kirlenme sorunu yaratabilecek, yüzey sularının göle erişmesini olumsuz etkileyebilecek ve göle gelen su miktarının azalmasına neden olabileceği için büyük önem taşımasına karşın, Gölbaşı Özel Çevre Koruma bölgesinde çevrenin özellikleri dikkate alınmadan ve doğal çevre üzerindeki etkileri hesaplanmadan parsel büyüklüklerinin ve yapılaşma yoğunluklarının belirlendiği anlaşılmıştır. Bu durumda, Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Mahallesi, ...ve ...parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı Değişikliği ile 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliğinin kabulüne dair ...tarih ve ...sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararında; mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır." gerekçesiyle söz konusu işlemin iptaline karar verilmiş, karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 03/03/2016 tarih ve E:2015/4921, K:2016/642 sayılı kararıyla anılan karar onanmış,
Yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar üzerine hazırlanan 1/25.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çere Düzeni Plan Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararıyla onaylanmış ve anılan karara karşı TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından Danıştay Altıncı Dairesi'nin 2015/2515 sayılı esasına kayden açılan davada; Danıştay Altıncı Dairesi'nce 04/06/2015 tarihli kararla yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne, 13/10/2015 tarih ve E:2015/2515, K:2015/5968 sayılı kararla, "... Dairemizin 20/01/2014 tarih ve E:2012/3025 sayılı esasına kayıtlı davada mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda eleştirilen, kullanın kararları (başta ticaret olmak üzere konut dışı kullanımlar için ek yapılaşma hakkı tanınması) ve yapılaşma koşulları yönünden hiçbir değişiklik yapılmadan sadece düzenleme alanı içerisindeki 'Konut Alanı' toplam oranının %54.20 den %51.28'e indirilmiş ve 'Kentsel Spor Alanı' toplam oranının ise %1.38'den %4.50'ye çıkarılmış olması, yukarıda değinilen Dairemiz kararına temel dayanak oluşturan bilirkişi raporuna uygun plan yapıldığının kabulü anlamına gelmeyeceğinden, dava konusu plan değişikliğinde bu yönüyle mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır." gerekçesiyle söz konusu işlemin iptaline karar verilmiş, karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 03/03/2016 tarih ve E:2015/4940, K:2016/643 sayılı kararıyla anılan kararın onanmasına karar verilmiştir.
Yeniden yapılan imar planları ...tarih ve ...sayılı ÖYK kararıyla onaylanmış, askı süresi içerisinde yapılan itirazlar 24/05/2017 tarih ve 2017/34 sayılı ÖYK kararıyla reddedilmiş ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği 02/06/2017 tarih ve 30084 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, imar planlarında taşınmazın yapılaşma koşulları "gelişme konut alanı, E:0;20, Yençok:6,50 metre" olarak belirlenmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından, taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği kapsamında E:0,30 olan yapılaşma koşulunun E:0,20'ye düşürülmesi üzerine aradaki değer farkından kaynaklı olarak uğranıldığı ileri sürülen zararın şimdilik 1.900.000-TL'lik kısmının varlık satış sözleşmesinin imzalandığı 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." kuralına yer verilmiştir.
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca taşınmazın satış yöntemiyle özelleştirilmesine yönelik olarak gerçekleştirilen ihale kapsamında hazırlanan Tanıtım Dokümanı'nın "Taşınmazın Hukukî Durumu" başlıklı 2.2. maddesinde, "Değer tespit raporuna konu gayrimenkul ile ilgili yapılan resmi kurumlardaki araştırmada yargıya intikal herhangi bir sorun olmadığı görülmüştür.";
İhale Şartnamesi'nin "Teklif Sahibi ve/veya Alıcının Yükümlülükleri" başlıklı 17. maddesinde, "Teklif sahibi ve/veya alıcı, şartnamede belirtilen yükümlülüklerinin yanı sıra a)Taşınmazın yüzölçümünün tapu kaydında belirtilen miktardan eksik olduğu veya tecavüzlü bulunduğu veya başka bir gerekçeyle idare ve Hazine'den herhangi bir talepte bulunmayacağını, ... c) 'Hazinenin Yükümlülükleri' başlıklı 18. ve 'Devir ve Teslim' başlıklı 19. maddede belirtilen hükümler saklı kalmak kaydıyla, devir tarihinden önceki döneme ilişkin yapılmış her türlü işlem ve işlem sonuçları ile ilgili olarak idare veya Hazine'yi ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkının bulunmadığını, ... e) Taşınmazın mevcut fiziki durumunu son teklif verme tarihi ve sözleşmenin imzalandığı tarih itibarıyla yerinde görerek, ilgili merciler nezdinde (belediyeler, tapu-kadastro müdürlükleri, ... vb.) tapu kayıtları, imar durumları, muhdesatları vb. hakkında her türlü incelemeyi yaptığını ve tüm bilgi ve belgeleri bilerek teklif verdiğini, taşınmazı olduğu şekliyle satın aldığını ve bunlarla ilgili olarak daha sonra açık veya gizli ayıp iddiasıyla ayıba ve zapta karşı tefekkül hükümlerine dayanarak idare ve Hazine'den herhangi bir talepte bulunmayacağını, ... kabul, beyan ve taahhüt eder." düzenlemelerine yer verilmiştir.
İdarenin hukukî sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile kişiler arasında kişiler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını ve idarî faaliyetlerden dolayı kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesini gerektirir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle illiyet (nedensellik) bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idarî eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusurlu sorumluluk, idarenin kusurlu işlem ve eylemleri nedeniyle yol açtığı zararları tazmin etme yükümlülüğünü ifade eder. İdare hukuku doktrininde idarenin kusurlu sorumluğunun sebebi olan "kusur" kavramı, "hizmet kusuru" olarak tanımlanmıştır. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hâllerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve aslî nedenini oluşturmaktadır.
Taşınmazın satışına ilişkin ihalenin gerçekleştirildiği ve varlık satış sözleşmesinin imzalandığı tarihte 1/1000 ölçekli uygulama imar planında taşınmazın yapılaşma koşulu E:0,20, Hmaks:6.50 olarak öngörülmüşken, daha sonra 0,20'ye düşmesi nedeniyle taşınmazda değer kaybı meydana gelmiştir.
Davalı idarece taşınmazın satışına konu ihale kapsamında hazırlanan Tanıtım Dokümanı'nda taşınmaz ile ilgili olarak yargıya intikal eden herhangi bir sorun bulunmadığının belirtildiği, ancak 13/09/2012 tarihli ihale gerçekleştirilmeden önce taşınmazın imar planına karşı açılan Danıştay Altıncı Dairesi'nin 2012/3035 esasına kayıtlı davada, dava dilekçesinin 23/07/2012 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği ve idarece anılan dava dosyasına 14/08/2012 tarihinde savunma dilekçesi sunulduğu, dolayısıyla imar planına karşı açılan davadan idarece haberdar olunduğu, ancak imar planına karşı açılan davayla ilgili olarak zeyilname düzenlenmesi ve/veya söz konusu davadan en geç sözleşme imzalanmadan önce davacının bilgilendirilmesinin sağlanması gerekirken, söz konusu hususlar yerine getirilmeyerek açıkça kusurlu davranıldığı ve imar planına karşı açılan davada Danıştay Altıncı Dairesi'nce plan değişikliklerine yönelik ilgili kuruluşlar tarafından verilen olumsuz görüşlerin dikkate alınmadığı, söz konusu önerilerin kabul edilmemesinin teknik gerekçelerinin net olarak belirtilmediği, planlamada eşitlik ilkesine aykırı olacak şekilde yapılaşma hakkı tanındığı, kaldırılan bölgesel spor alanına eşdeğer yeni bir alanın ayrılmadığı, kirlenme sorunu yaratabilecek, yüzey sularının göle erişmesini olumsuz etkileyebilecek ve göle gelen su miktarının azalmasına neden olabileceği için büyük önem taşımasına karşın, Gölbaşı Özel Çevre Koruma bölgesinde çevrenin özellikleri dikkate alınmadan ve doğal çevre üzerindeki etkileri hesaplanmadan parsel büyüklüklerinin ve yapılaşma yoğunluklarının belirlendiği, plan değişikliğinde mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygunluk bulunmadığı yönündeki gerekçelerle imar planlarının iptaline karar verildiği dikkate alındığında, davalı idarece ihale sürecinde ve imar planları hazırlanırken kusurlu davranıldığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, 0,30 emsal üzerinden davacıya satışı gerçekleşen taşınmazın emsalinin satış işleminden sonra 0,20'ye düşürülmesi nedeniyle, taşınmazda meydana gelen değer kaybı dolayısıyla davacının zarara uğratıldığı anlaşıldığından, davanın kabulü ile yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucuna göre belirlenecek olan zararın, davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
