
Esas No: 2016/4022
Karar No: 2022/1197
Karar Tarihi: 23.03.2022
Danıştay 13. Daire 2016/4022 Esas 2022/1197 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2016/4022 E. , 2022/1197 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/4022
Karar No:2022/1197
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Petrolcülük A.Ş. (…) ile … Petrol Ürünleri Pazarlama Tic. Ltd. Şti'nin (…) yapmış olduğu dikey anlaşma ve çeşitli uygulamalarla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu ihlâl ettiği iddiasıyla haklarında soruşturma açılması talebiyle davacı tarafından yapılan başvuru sonucunda soruşturma açılmaması yolunda alınan … tarih ve … sayılı Rekabet Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacı tarafından … ile …'un 4054 sayılı Kanunu ihlâl ettiği ileri sürülmekte ise de Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği'nin (Tebliğ) 5. maddesinde malik ile işletici arasında herhangi bir hukuki veya iktisadi bağlantının bulunmaması durumunda dağıtıcının 4054 Kanun'un 4. maddesinden muaf olduğunu düzenlediği, davacı ile dağıtıcı … arasında bir intifa sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşmenin tapuya şerh edildiği, sonrasında ise … ile işletici … arasında bayilik sözleşmesi akdedildiğinin görüldüğü, taşınmaz maliki olan davacı ile istasyonun işleticisi olan … arasında bağlantı bulunmadığı anlaşıldığından, söz konusu dikey ilişkinin Tebliğ'in 5. maddesinde düzenlenen istisna hükmü kapsamında olduğu göz önüne alındığında, soruşturma açılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, uyuşmazlığa konu taşınmazın …'in garantisi ile …'a kiralandığı, … ile … arasındaki dikey anlaşmanın Tebliğ'de öngörülen istisnadan yararlanmadığı, bu konuda daha önce alınan Kurul kararı bulunduğu, haklarında şikâyet başvurusunda bulunulan teşebbüslerle ilgili soruşturma açılması gerektiği, dava konusu Kurul kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu Kurul kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava konusu uyuşmazlığa konu akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmazın maliki olan davacı tarafından 08/04/2008 tarihinde … lehine 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edilmiş ve … Petrol ve İnşaat ile … arasında 14/05/2008 tarihli Bayilik Sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki olmak üzere “İstasyon Bayiliğinde Uygulanacak Kurallar Hakkında Protokol” imzalanmış, ardından 17/06/2008 tarihinde … Petrol ve İnşaat haklarını …’a devretmiş, 19/06/2008 tarihinde … ile davacı arasında 10 yıllığına kira sözleşmesi imzalanmış, bunun üzerine … ile … arasında 30/06/2008 tarihli işleticilik sözleşmesi imzalanarak, davacı ile … arasındaki işleticilik ilişkisi de bu devir sonrasında feshedilmiştir.
…’in 2010 yılında akaryakıt bayilik faaliyeti gösteren şirketlerle arasındaki Bayilik ve İntifa/Kira Sözleşmelerine menfi tespit belgesi verilmesi veya muafiyet tanınması talebiyle yapmış olduğu başvuru üzerine … tarih ve … sayılı Kurul kararıyla "… ile … arasında 30/06/2008 tarihli işleticilik sözleşmesi ve onunla bağlantılı 08/04/2008 tarihli intifa hakkından oluşan dikey anlaşmanın malikle işletici arasındaki hukuki ve iktisadi bağlantının tesis edildiği 19/06/2008 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle Tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanacağı" yönünde tespitlerde bulunulmuştur.
Anılan Kurul kararı üzerine taraflar arasındaki dikey ilişki 08/04/2013 tarihi itibarıyla sona ermiş, bu tarih itibariyle … ile … arasındaki bayilik sözleşmesi de sona ererek, … tarafından 26/04/2013 tarihinde davacıya intifa hakkını tapudan terkin etmesi için vekâletname verilmiştir.
Akabinde …’un taşınmaz maliki olan davacı ile imzalamış olduğu 19/06/2008 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira hakkına dayanılarak … ile … arasında 19/07/2013 tarihinde yeni bir beş yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı tarafından, 12/11/2013 tarihinde Rekabet Kurumu'na yapılan başvuruda özetle, "Kurul'un almış olduğı karara rağmen … ve …’un başvuru konusu akaryakıt istasyonunu 19/06/2013 tarihinden sonra da işletmeye devam ettiği, bu durumun 4054 sayılı Kanun ve 2002/2 Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ne aykırılık teşkil ettiği ifade edilerek, bu teşebbüsler hakkında gerekli işlemlerin yapılması" talep edilmiştir.
Dava konusu Kurul kararıyla özetle; "… tarih, … sayılı Kurul kararına konu dikey ilişkinin anılan karara uygun olarak … tarafından sona erdirildiğine, … ile … arasında 19/07/2013 tarihli bayilik sözleşmesi ile yeniden kurulan dikey ilişkinin 2002/2 sayılı Tebliğ kapsamında 19/07/2018 tarihine kadar grup muafiyetinden yararlanma olanağının bulunduğuna, şikayetin reddi ile soruşturma açılmamasına" karar verilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesinde, bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma veya kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri yasaklanmıştır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 4054 sayılı Kanunun "Muafiyet" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması, b) Tüketicinin bundan yarar sağlaması, c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması, d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olanlardan fazla sınırlanmaması şartlarının tamamının gerçekleşmesi durumunda, teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birlikleri kararlarının 4. madde hükümlerinin uygulanmasından muaf tutulmasına karar verilebileceği, ikinci fıkrasında, muafiyetin belirli bir süre için verilebileceği gibi, muafiyet verilmesinin belirli şartların ve/veya belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlanabileceği, muafiyet kararlarının, anlaşmanın ya da uyumlu eylemin yapıldığı veya teşebbüs birliği kararının alındığı yahut bir koşula bağlanmış ise, bu koşulun yerine getirildiği tarihten itibaren geçerli olduğu, üçüncü fıkrasında ise Kurul'un, şartların gerçekleşmesi hâlinde, belirli konulardaki anlaşma türlerine, grup olarak muafiyet tanınmasını sağlayan ve bunların şartlarını gösteren tebliğler çıkarabileceği kurala bağlanmıştır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nin (Tebliğ) 2. maddesinde, üretim ve dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki ya da daha fazla teşebbüs arasında belirli mal veya hizmetin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapılan anlaşmalar dikey anlaşma olarak tanımlanmış, 5. maddesinin (a) bendinde ise, Tebliğ ile tanınan muafiyetin anlaşmalarda alıcıya getirilen belirsiz süreli veya süresi beş yılı aşan rekabet etmeme yükümlülüğüne uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır. Bu dikey anlaşmalar ile bayiye 5 yıldan uzun süreli rekabet yasağı getirilmesi, söz konusu dikey ilişkiyi grup muafiyeti kapsamı dışına çıkarmaktadır. Bunun yanında 2002/2 sayılı Tebliğ’in 5. maddesinde, anlaşmalardaki rekabet etmeme yükümlülüklerine veya bu yükümlülüğün anlaşmanın asli bir parçası olduğu hâllerde anlaşmanın tamamına yönelik olarak getirilen beş yıllık grup muafiyeti sınırına ilişkin olarak bir istisna düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme, “Alıcının anlaşmaya dayalı faaliyetlerini sürdürürken kullanacağı tesisin mülkiyeti arazi ile birlikte veya alıcı ile bağlantısı olmayan üçüncü kişilerden sağlanan bir üst hakkı çerçevesinde sağlayıcıya ait ise yahut alıcı bu faaliyetini sağlayıcının alıcı ile bağlantısı olmayan üçüncü kişilerden elde ettiği bir ayni veya şahsi kullanım hakkının konusu olan bir tesiste sürdürecekse, alıcıya getirilen rekabet etmeme yükümlülüğü, söz konusu tesisin alıcı tarafından kullanıldığı süreye bağlanabilir; şu kadar ki, rekabet etmeme yükümlülüğü, bu sürenin beş yılı aşan kısmı bakımından, sadece alıcının söz konusu tesiste yürüteceği faaliyetini kapsar.” şeklindedir.
2002/2 sayılı Tebliğ’in açıklanmasına ilişkin Kılavuz’un ilgili paragrafında ise, Tebliğ’in 5. maddesinde dikey anlaşmalardaki rekabet etmeme yükümlülüklerine yönelik olarak düzenlenen istisna hükmüne ilişkin, “Tebliğ’in 5 inci maddesi ile getirilen bu istisna, “öncelikle ve özellikle” ilişkinin başlangıcından itibaren üçüncü şahıslardan ayni ya da şahsi haklar kapsamında taşınmazın kullanma ve/veya yararlanma hakkının alınması ve bunu müteakiben tesisin bizzat sağlayıcı tarafından işletilmesi ya da kullanma/yararlanma hakkı veren ile hiçbir bağlantısı olmayan şahıslarla bayilik ilişkisinin kurulması ile sınırlıdır. Muafiyet kapsamındaki beş yıllık süre dolmadan; faaliyetlerin sona erdirilmesi, devralma vb. yollarla dikey anlaşmanın taraflarında değişiklik ortaya çıkması halinde muafiyetten yararlanılabilecek sürenin uzaması söz konusu değildir.” şeklinde açıklama yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, "taşınmaz maliki olan davacı ile istasyonun işleticisi olan … arasında bağlantı bulunmadığı anlaşıldığından, söz konusu dikey ilişkinin Tebliğ'in 5. maddesinde düzenlenen istisna hükmü kapsamında olduğu" tespitine yer verildiğinden, öncelikle, taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu dikey ilişkinin Tebliğ'in 5. maddesinde düzenlenen istisna hükmü kapsamında olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Aktarılan düzenlemelere göre, bahse konu istisnadan yararlanma, öncelikle iki şarttan birinin varlığına bağlıdır. Buna göre alıcı (bayi) anlaşmaya dayalı faaliyetini; ya doğrudan veya alıcıyla hiçbir bağlantısı olmayan üçüncü kişilerden sağlanan bir üst hakkı çerçevesinde sağlayıcıya (dağıtıcıya) ait tesis (akaryakıt istasyonu) üzerinde; ya da bizzat sağlayıcı tarafından alıcıyla hiçbir bağlantısı olmayan üçüncü kişilerden elde edilen bir aynî veya şahsî kullanım hakkına konu bir tesiste sürdürmelidir.
Bunun yanı sıra Kılavuzun açık hükümleri çerçevesinde, taraflar arasındaki dikey ilişkinin istisna hükmünden yararlanabilmesi için, söz konusu ilişkinin en baştan itibaren belirtilen şartlara uygun olarak kurulması gerekmektedir. Nitekim Kılavuz’un 39. paragrafında, Tebliğ’in 5. maddesinde dikey anlaşmalardaki rekabet etmeme yükümlülüklerine yönelik olarak düzenlenen istisna hükmünün öncelikle ve özellikle ilişkinin başlangıcından itibaren sağlanması gerektiği, muafiyet kapsamındaki beş yıllık süre dolmadan, faaliyetlerin sona erdirilmesi, devralma ve benzeri yollarla dikey anlaşmanın taraflarında değişiklik ortaya çıkması hâlinde muafiyetten yararlanılabilecek sürenin uzamasının söz konusu olmayacağı belirtilmiştir. Bu bakımdan, Tebliğ’in 5. maddesi ile getirilen bu istisna, dikey ilişkinin başlangıcından itibaren üçüncü şahıslardan aynî ya da şahsî haklar kapsamında taşınmazın kullanma ve/veya yararlanma hakkının alınması ve bunu müteakiben tesisin bizzat sağlayıcı tarafından işletilmesi ya da kullanma/yararlanma hakkı veren ile hiçbir bağlantısı olmayan şahıslarla bayilik ilişkisinin kurulması ile sınırlıdır.
Davacı tarafından … lehine 08/04/2008 tarihinde intifa hakkının tesisinin ardından 19/06/2008 tarihinde … ile davacı arasında kira sözleşmesinin akdedildiği, bunun ardından 30/06/2008 tarihinde … ile … arasında işleticilik sözleşmesinin imzalandığı, buna göre … ile davacı arasındaki kira sözleşmesi nedeniyle aralarında hukukî ve iktisadî bir bağlantı bulunduğu, bu durumda …'un … ile aralarındaki dikey anlaşmanın en baştan itibaren 2002/2 sayılı Tebliğ’e uygun olarak kurulduğundan söz edilemeyeceğinden, temyize konu İdare Mahkemesi kararında yer verilen "dikey ilişkinin Tebliğ'in 5. maddesinde düzenlenen istisna hükmü kapsamında olduğu" yönündeki tespitin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte; … tarih ve … sayılı Kurul kararında da ifade edildiği üzere, … ile … arasındaki dikey ilişkinin davacı ile … arasındaki hukukî ve iktisadî bağlantının tesis edildiği 19/06/2008 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle Tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlandığı, … tarafından anılan Kurul kararına uygun olarak, 08/04/2008 tarihinde edinilen intifa hakkının tapudan terkini için davacıya 26/04/2013 tarihinde vekâletname verildiği, buna göre … ile … arasında aynı taşınmaz üzerinde 19/07/2013 tarihinden itibaren bayilik sözleşmesi ile yenilenen dikey ilişkinin … ile davacı arasındaki kira sözleşmesine dayanılarak kurulduğu, bu itibarla, davacının şikâyet başvurusundaki iddialarının sadece … ile aralarındaki kira sözleşmesinden kaynaklandığı, ayrıca gelinen aşamada davacı tarafından … lehine tesis edilmiş tapuda kayıtlı bir intifa ya da kira hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; … ile … arasında kurulan bayilik sözleşmesinin imzalanması öncesinde taşınmaz üzerinde … lehine mevcut bulunan intifa hakkının terkin edildiği ve … ile … arasındaki önceki dikey ilişkiye ait bayilik sözleşmesinin sona erdirilerek tarafların yeniden anlaştığı, tapuya şerh edilmeyen ve …'e intifa hakkının verilmiş olmasına rağmen … ile davacı arasında akdedilen kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlığın 4054 sayılı Kanun çerçevesinde incelenmesine imkân bulunmadığı anlaşıldığından, … ile … arasındaki dikey ilişkinin 2002/2 sayılı Tebliğ kapsamında grup muafiyetinden yararlanma imkânı bulunduğundan, 4054 sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca şikâyetin
reddi ile soruşturma açılmaması yolundaki dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
