Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/7966
Karar No: 2018/1114
Karar Tarihi: 24.01.2018

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/7966 Esas 2018/1114 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2017/7966 E.  ,  2018/1114 K.

    "İçtihat Metni"

    ....

    DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkı ile bayram ve genel tatil ücreti, sefer primi alacağı ve asgari geçim indirimi ile yıllık izin ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, asıl ve birleşen davada müvekkilinin 28.04.1999-31.05.2002 ve 10.05.2004-24.05.2013 tarihleri arasında davalı şirket bünyesinde fasılasız uluslararası tır şoförü olarak çalıştığını, asgari ücret+sefer primi sistemi ile istihdam edildiğini, aylık ortalama 2-3 sefer gerçekleştirdiğini, sefer başına en son 400 Euro sefer primi verildiğini, ücretinin esasını teşkil eden sefer priminin prime esas kazancına yansıtılmadığını, evli ve üç çocuklu müvekkilinin asgari geçim indirimlerinin ödenmediğini, hemen hemen tüm dini ve milli bayramlarda çalışmasına rağmen bayram ve genel tatil çalışması alacağının ödenmediğini, müvekkiline izin kullandırılmadığını, yıllık izin ücretlerinin de ödenmediğini, 2009-2011 yılları arasında geri ödeneceği vaadiyle sefer başına 50 Euro sefer primi kesintisi yapıldığını, rızası olmaksızın yapılan kesintiler nedeniyle müvekkilinin aylık ortalama 100-150 Euro sefer primi alacağı bulunduğunu, ilk dönem çalışmasının eylemli olarak sona erdiğini, ikinci dönem çalışmasının emeklilik nedeniyle sona erdiğini, asgari ücret üzerinden hesaplanarak kıdem tazminatının eksik ödendiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, bayram ve genel tatil ücreti, sefer primi alacağı, asgari geçim indirimi, yıllık izin ücreti alacağını talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının 10.05.2004 tarihinde çalışmaya başladığını, sonra kendi isteği ile işten çıktığını, daha sonra 01.08.2008 – 24.05.2013 tarihleri arası çalıştığını, emeklilik sureti ile iş akdinin sona erdiğini, davacının ilk çalışması kıdem tazminatına hak kazanılacak şekilde sona ermediği halde müvekkilinin emeğini gözeterek kümülatif hesaplama yaparak kıdem tazminatı ödemesini fazlası ile yaptığını, davacıya hizmet akdinden kaynaklı tüm alacaklarının ödendiğini, davacıya gidilen mesafeye göre döviz olarak ödenen yol primlerinin şoförün ihtiyaçları ve gümrük ve araç giderleri için verildiğini, bu sebeple ücretin hesaplanmasında dikkate alınamayacağını, davacıya sefer primlerinin tam olarak ödendiğini, imzalı sefer icmalleri ile davacının sefer primlerini kayıtsız ve şartsız aldığını, dosyaya mübrez imzalı ücret bordroları ile davacının ücretinin sabit olduğunu, davacı kıdem tazminatı dışındaki talepleri bakımından ibraname imzaladığı için alacak taleplerinin reddinin gerekeceğini, imzalı ücret bordrolarında bayram ücreti kalemi bulunduğunu, davacıya yurt dışında bulunduğu sürelerde bayram günlerinde çalışmasına yönelik işverenliğin talimatının bulunmadığını, davacının yıllık izinlerini kullandığının yıllık izin formlarından anlaşıldığını, davacının iddia ettiği ücret tutarı itibari ile asgari geçim indirimi alacağının zaten doğmayacağını, ayrıca asgari geçim indirimi uygulamasının yürürlükten kalktığını, davacı tanıkları ile müvekkili arasında menfaat çatışması bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının fark kıdem tazminatı ve genel tatil ücreti alacağının kabulüne, davacının asgari geçim indirimi alacağının reddine, yıllık izin ücreti alacağının, davacının seferde olmadığı sürelerde iş yerine gelme zorunluğunun olmadığı, bu sürelerde davacıya asgari ücretin ödendiği gözetildiğinde davacının yıllık izin ücretine hak kazanmadığı gerekçesiyle reddine, sefer primi alacağının dosyaya sunulan ve davacının imzasını taşıyan belgelerden davacının harcırahlarının ödendiği, sefer primlerinden kesinti yapılmasına yönelik detaylı sefer icmallerinde davacının ihtirazi kayıtsız imzasının bulunduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı taraflar temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
    Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
    Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
    4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.
    İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27 nci madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez. Kanundaki bu düzenleme karşısında, işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir.
    Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir.
    Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
    Somut uyuşmazlıkta, yıllık ücretli izin yukarıda açıklandığı üzere anayasal dinlenme hakkı kapsamında ve kullanılma şekli yasal güvenceye tabi kılınan bir haktır. Yasal düzenlemeye uygun şekilde verilmeyen "izin" yıllık ücretli izin değildir. Buna göre, Mahkemece, davacının seferde olmadığı sürelerde iş yerine gelme zorunluğunun olmadığı, bu sürelerde davacıya asgari ücretin ödendiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle yıllık ücretli izin alacağı talebinin reddi hatalıdır. Ek rapor bir denetime tabi tutularak bu konuda bir karar verilmelidir.
    3-Davacı dava dilekçesinde, sefer primlerinden 2009 yılı başından itibaren sefer başına verilen sefer primlerinde 50 Euro indirim yapıldığı, 400 Euro sefer primi verilmekte iken 01.01.2009-31.12.2011 dönemi içinde davacının muvafakatı alınmaksızın 350 Euro sefer primi ödemesi yapıldığını belirterek, sefer primlerinin noksan ödendiğini iddia etmiş, Mahkemece davacının sefer primi alacağı, dosyaya sunulan ve davacının imzasını taşıyan belgelerden davacının harcırahlarının ödendiği, sefer primlerinden kesinti yapılmasına yönelik detaylı sefer icmallerinde davacının ihtirazi kayıtsız imzasının bulunduğu, hesaplamaya elverişli bir veri bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, sefer primi ücret alacağını oluşturan unsurlardan birisidir. Ücret ya da ücret benzeri alacakların ödendiğini ispat yükü davalı işverene ait olup dosyada davacının iddia ettiği döneme ait herhangi bir ödeme belgesi sunulmamıştır. Davalı işverenin, davacının iddia ettiği dönemlerde sefer primlerinin tamamını ödediğini ispatlayamadığı anlaşıldığından, davacının sefer primi alacağı tespit edilerek hesaplanması ve hüküm altına alınması gerekirken reddedilmesi hatalıdır.
    4-Dava külli eda kısmi tespit davası niteliğinde olup, kıdem tazminatı alacağı dışındaki hükmedilen alacaklarda faiz başlangıcı yönünden dava ve ıslah ayrımı yapılması gerekirken alacakların tamamı için dava tarihinden itibaren işleyecek faize karar verilmesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    ...

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi