7. Hukuk Dairesi 2015/11373 E. , 2015/11801 K.
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : İşe iade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı ve geçerli neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının istasyon şefi olduğunu, açıktan madeni yağ satışı yapıldığını, işyerinde araç yıkama bedellerinin muhasebeye aktarılmadığını, yüklü miktarda kasa açığını da muhasebeci .."nun kredi kartından çektirilerek kapatıldığını, işverenin paranın 30 gün sonra kasaya girmesi nedeniyle zararı olduğunu, kooperatif kasasından nakit alışverişler yapıldığı halde nakit paranın alınarak kredi kartıyla ödeme yapıldığını, feshin haklı ve geçerli nedene dayandığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı işverence her ne kadar davacının kooperatif muhasebesini yanıltmaya aracılık oluşturacak şekilde kasa açığının kredi kartından kapatılmasına aracı olduğu, açıktan yağ satışı yaptırdığı, mesai saatlerine uymadığı, akaryakıt satışına nakit paranın kredi kartıyla ödeme gibi kayda alındığını bildiği halde göz yumduğu gerekçesiyle doğruluk bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmaktan dolayı 21.09.2013 tarihi itibariyle iş akdinin feshedildiği,işveren feshin haklı nedene dayandığını savunmuş ise de davalı kooperatifin akaryakıt istasyonunda davacının çalıştığı dönem öncesinden beri zaman zaman kasada açık oluştuğu, bunun pompacıların o sırada para almayı unutması, veresiye olarak işlememesi, pos cihazlarında arıza olması gibi çeşitli nedenlere dayandığı, gün sonlarında açık çıktığında bunun ertesi sabaha aktarılarak belirli periyotlarla çıkan toplam açığın pompacılardan tahsil edilerek ya da onlar adına veresiye fişi düzenlenip maaşından kesilerek kapatılma uygulamasının olduğu, bunun uzun zaman devam etmesine rağmen kooperatif yönetimince bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının iyiniyetli olarak istasyon şefi olması nedeniyle kasa açığına çözüm arayışları içinde olduğu ve kredi kartı kullandırdığı, kooperatifi aldatmak gibi bir kastının olmadığı, bir kısım pompacı tanıklardan bu tutarın alındığı, bu nedenle bir zararın olmadığı, açıktan yağ satışının kooperatif uygulaması olduğu, davacıya buna ilişkin bir talimat gelmediği gibi davacıdan önceki dönemde de süregelen uygulama olduğu ve bundan gelir elde edildiği bir zararın doğmadığı, davalının davacının davranışlarına yönelik diğer iddialarının tanık beyanlarıyla ve tutulmuş bulunan tutanak yazılı savunma istemi vb. belgelerle ispatlanmadığı, davalı işverenin geçmişte göz yumduğu açık kapatma uygulamasına son vererek alınacak idari bir kararla işi düzenlemek, çalışanlara yazılı uyarılarda bulunmak yerine istasyonu düzene sokmak için çalışmalar yapan kişilerin güveni sarstığı gerekçesiyle iş akdini feshetmesinin ağır bir yaptırım olarak haksız olduğu, işçinin mağduriyetine sebep olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin davranışlarına dayanan fesih, herşeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlendiği, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. Şüphesiz, işçinin iş sözleşmesinin ihlali işverene derhal feshetme hakkını verecek ağırlıkta olmadığı da bu bağlamda incelenmelidir. Daha sonra ise, işçinin isteseydi yükümlülüğünü somut olarak ihlal etmekten kaçınabilip kaçınamayacağının belirlenmesi gerekir. İşçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali nedeniyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmüş olması şarttır.
İşçinin yükümlülüklerinin kapsamı bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile yasal düzenlemelerde belirlenmiştir. İşçinin kusurlu olarak (kasden veya ihmalle) sebebiyet verdiği sözleşme ihlalleri, sözleşmenin feshi açısından önem kazanır. Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali yeterlidir. Buna karşılık, işçinin kusuruna dayanmayan davranışları, kural olarak işverene işçinin davranışlarına dayanarak sözleşmeyi feshetme hakkı vermez. Kusurun derecesi, iş sözleşmesinin feshinden sonra iş ilişkisinin arzedebileceği olumsuzluklara ilişkin yapılan tahminî teşhislerde ve menfaatlerin tartılıp dengelenmesinde rol oynayacaktır.
İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir. İşçinin sadakatsizlik düzeyine ulaşmayan, yetersiz bir bağlılık düzeyinde kalan, iş ilişkisinde bulunması gereken güven temelini çökertmeyen buna karşılık objektif olarak değerlendirildiğinde işverenin güvenini sarsacak davranışları ise geçerli fesih nedenidir.
İşçinin iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiğini işveren ispat etmekle yükümlüdür.
Yan yükümlere itaat borcu, günümüzde dürüstlük kuralından çıkarılmaktadır. Buna göre, iş görme edimi dürüstlük kuralının gerektirdiği şekilde ifa edilmelidir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesih sebebi, işçinin kusurlu bir davranışını şart koşar.
Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi akaryakıt istasyon şefi olarak çalışmıştır. İstasyonun işleyişini, muhasebesini günlük denetleme ve raporları kontrol edip çalışanlara her türlü emir ve talimat verme yetkisi mevcuttur. Davalı işverence davacının iş akdi güven sarsıcı eylemleri nedeniyle geçerli nedenle feshedilmiştir. Tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere çeşitli nedenlerle oluşan kasa açıklarının gün sonunda denetlenip ilgilisinden tahsili yoluna gidilmediği, uzunca bir süre bu şekilde oluşan açıkların biriktiği ve İdari binadan gelen görevlinin muhasebede denetim yapması üzerine de davacının kredi kartı arayışına girerek muhasebeci M.. D.."nun kredi kartıyla kasa açığının kapatılmasını sağladığı, yetkili tarafından yüklü satış gözüken işlemde kredi kartı slibinin pompacıdan istenilmesi üzerine kredi kartından çekilen 1.300 TL tutarın akaryakıt satışı olmayıp kasa açığı olduğunun anlaşıldığı, kasa açığının rızaları olmamasına rağmen pompacılardan tahsil edildiği, veya ücretlerinden kesildiği, tüm bu olaylarda görev tanımına uygun hareket etmeyen davacının kusurlu olduğu davacının eylemi sonucunda işverenin güveninin sarsıldığı, kendisine menfaat sağlamasa dahi güven probleminin doğduğu ve bu sebeple feshin geçerli nedene dayandığı anlaşılmakla; davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle 4857 sayılı Kanunun 20/3. maddesi gereğince mahkemece verilen kararın bozularak ortadan kaldırılması ve Dairemizce aşağıda yazılı hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 27,70 TL karar harcından peşin yatırılan 24.30 TL"nin mahsubu ile eksik alınan 3.40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine"ye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan 111.65 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
8-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 10.06.2015 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.