17. Hukuk Dairesi 2016/4447 E. , 2019/3095 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.03.2019 Salı günü davalı vekili Av. ... geldi. Davacı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleten/sürücüsü olduğu aracın, davacının idaresindeki araca çarpmasıyla oluşan kazada davacının ağır biçimde yaralandığını, uzun süren tedavi süresince çalışamayıp kazanç kaybına uğradığını, maluliyet konusunda kesin raporu düzenlenmemiş olmakla birlikte sürekli maluliyete uğrama riskinin bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; 21.05.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 159.068,03 TL"ye yükselterek ıslah edilen kısmın ıslah tarihinden işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davaya konu kazanın meydana geldiği yer olan ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin davada yetkili olduğunu ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 159.068,03 TL maddi tazminatın ıslah tarihinden işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı 07.09.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 9/1. maddesinde "her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür" denilmek suretiyle, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahı mahkemesi olarak belirlenmiştir. Diğer taraftan, aynı Kanun"un 21. maddesinde, "Haksız bir fiilden mütevellit dava, o fiilin vuku bulduğu mahal mahkemesinde ikame olunabilir" düzenlemesi yapılmış ve haksız fiilden doğan davalarda özel yetkili mahkeme olarak haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemesi belirlenmiştir. Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçer. Yetkinin kesin olmadığı durumda, davalı tarafın usulünce yetki itirazında bulunması halinde, mahkeme tarafından öncelikle yetki sorununun ön sorun olarak çözülmesi ve daha sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza ..."da meydana gelmiş olup davalının ikametgah adresi ise ..."dir. Davalı vekili tarafından, yetki itirazı ilk itiraz olarak yasal sürede ileri sürülmüş; davalı yanın yetki itirazının önsorun olarak çözümünün gerektiği davanın ilk duruşması da 09.11.2010 tarihinde yapılmıştır. Davanın açıldığı tarih ve yetki itirazının çözümlenmesi gereken ilk duruşmanın tarihi dikkate alındığında, 1086 sayılı HUMK"nun 9/1. ve 21. Maddelerindeki genel ve özel yetki kurallarına göre yetki sorununun karara bağlanması gerektiği açıktır. Kaza yeri ile davalının ikametgah adresi olmayan ... Mahkemeleri davada yetkili olmadığından, davalı tarafın yetki itirazının kabulü suretiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, işin esası hakkında hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.