Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5204
Karar No: 2019/3092
Karar Tarihi: 18.03.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5204 Esas 2019/3092 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/5204 E.  ,  2019/3092 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 13.03.2019 Çarşamba günü davalı vekili Av. ... geldi. Davacılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili, davacıların eşi/babası ..."un kullandığı banka kredisine teminat amacıyla davalı tarafından hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, poliçe süresi içinde murisin kalp krizi nedeniyle öldüğünü, murisin sağlık durumu hakkında beyan yükümlülüğüne uymadığı gerekçesiyle davalının ödeme yapmayı reddettiğini, davalı tarafın iddia ettiği sağlık sorunu ile ilgili ilk teşhisin poliçe tanziminden sonra konulduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 33.000,00 TL. poliçe bedelinin dava tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte ve tazminatın süresinde ödenmemesinden doğan zarar olarak da 1.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiş; 07.05.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, toplam taleplerini 34.352,00 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, poliçe lehtarı Akbank T.A.Ş. ... Şubesi olduğundan davacıların aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, sigortalı murisin poliçe tanziminden önce mevcut olan kan glikoz seviyesi ile kolestrol yüksekliğinin kalp krizi riskini artırdığını, sigortalının beyan yükümlülüğüne uymaması nedeniyle cayma haklarını kullandıklarını ve zararın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 34.352,00 TL"lik tazminatın 34.000,00 TL"sinin dava ve bakiye kısmının ıslah tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, "Uzun Süreli Kredi Hayat Sigorta Poliçesi" nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
    Davalı tarafından poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü, "sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle düzenlenmiş ve bu yükümlülüğün kapsamı belirlenmiştir.
    Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
    Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, "rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder" şeklinde düzenlenmiştir.
    Mahkeme tarafından, TTK"nun 1439/2. maddesi uyarınca, sigortacının tazminat ödeme borcunun kalkması için, kusurun kast derecesinde olması ve beyan yükümlülüğünün ihlaliyle gerçekleşen riziko arasında bağlantı bulunmasının gerektiği; hükme esas alınan 19.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda, beyan edilmeyen hastalıklar ile ölüm nedeni olan kalp durması arasında illiyet bağı bulunmadığının saptandığı; gizlenen hastalığın, riskin gerçekleşmesinden sonra sigortacıya sözleşmeden dönme hakkını vermeyeceği ve sigortacının zarardan sorumlu olduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir.
    Hükme esas alınan 19.11.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; poliçe tanziminden önce sigortalı muriste mevcut olan yüksek kolestrol ve kan şekeri yüksekliği ile ölüm sebebi olan kalp krizi arasında doğrudan illiyet bağı bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiş olmakla birlikte; ölüm sebebi olan kalp krizine etki eden pekçok risk faktörünün bulunduğu, bu risk faktörleri arasında yer alan yüksek kolestrol ve kan şekeri yüksekliğinin kalp krizi riskini artıran faktörler olduğu da belirtilmiştir.
    Davacılar murisi tarafından imzalanan sağlık beyan formunda, kalp damar hastalıkları, kan şekeri ve kan yağları yüksekliği, yüksek tansiyon nedeniyle tedavi görüp görmediği, ameliyat olup olmadığı murise açıkça sorulmuş; sigortalı muris tarafından bu sorulara olumsuz cevap verilmiş, poliçeden önce mevcut olan yüksek kolestrol ve kan şekeri yüksekliği rahatsızlıkları bildirilmemiştir. Davacılar murisinin poliçe öncesinde mevcut rahatsızlıkları için muhtelif tarihlerde tedavi gördüğü ve bazı küçük operasyonlar geçirdiğinin, uzman bilirkişi heyeti tarafından tespit edildiği de dikkate alındığında, beyan yükümlülüğüne aykırılığın mevcut olduğu açıktır.
    Mahkeme tarafından, sadece kasten gizleme halinin sigortacının sorumluluğunu kaldıracağı kabul edilmiş ise de; TTK"nun 1439/2. maddesindeki açık ifadelerle, sigortalının ihmali ile beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması halinin tazminattan indirim sebebi olduğu; ayrıca, beyan yükümlülüğüne kasten uyulmaması halinde, gizlenen (beyan edilmeyen) husus ile gerçekleşen riziko arasında illiyet bağının bulunmadığı durumda da ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre sigortacının tazminatı ödeyeceği kabul edilmiştir. Diğer taraftan, kanunda yer alan kasten gizleme ifadesinin, kötüniyetle gizlemeyi değil; bildiği halde beyan etmeme halini ifade ettiği de izahtan uzaktır.
    TTK"nun 1435. maddesindeki, sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususların önemli husus sayılacağı ve poliçenin düzenlenmesi sırasında, sigorta ettirenin tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğuna ilişkin düzenleme; uzman bilirkişi heyeti tarafından, doğrudan illiyet bağı kurulmasa da, gizlenen önceki rahatsızlıkların davaya konu ölüm rizikosuna yol açan kalp krizi bakımından önemli risk faktörü olduğunun saptandığı; beyan edilmeyen önceki rahatsızlıkların davalı sigortacı tarafından bilinmesi durumunda, risk analizini buna göre yapıp sigorta sözleşmesi yapmayabileceği ya da daha yüksek primle sigortayı yapacağı; beyan yükümlülüğüne uyulmayışının rizikonun gerçekleşmesinden sonra ortaya çıkmasının sonuçlarını düzenleyen TTK"nun 1439/2. maddesindeki hususlar gözetildiğinde; TTK"nun 1439/2. maddesinin yanlış yorumlanması suretiyle ve eksik incelemeyle karar verildiği görülmüştür.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacılar murisinin, sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu bildirme yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve kanundaki kasten gizleme ifadesinin bildiği hususu beyan etmeme durumunu ifade ettiği de dikkate alınmak suretiyle, gizlemenin kasten mi yoksa ihmal nedeniyle mi olduğunun tartışılması; varılacak sonuca göre, TTK"nun 1439/2. maddesi gereği tazminat sorumluluğunun kalkması, tazminattan indirim yapılması ya da proporsiyon hesabı ile tazminatın belirlenmesi için gerekli araştırmalar yapılıp gerektiğinde bilirkişi raporu alınmasıyla oluşacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi