
Esas No: 2020/1041
Karar No: 2022/1110
Karar Tarihi: 31.03.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1041 Esas 2022/1110 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/1041 E. , 2022/1110 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1041
Karar No : 2022/1110
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Derneği
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 13/11/2019 tarih ve E:2019/2496, K:2019/10932 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 08/04/2017 tarih ve 30032 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD) Yönetmeliği'nin "Uygulamaya geçiş tarihleri" başlıklı geçici 2. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile ikinci fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 13/11/2019 tarih ve E:2019/2496, K:2019/10932 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin "Uygulamaya geçiş tarihleri" başlıklı geçici 2. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri yönünden;
SÇD Yönetmeliği kapsamında olan ülke, bölge veya il düzeyinde çerçeve oluşturacak nitelikteki plan ve programlara, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, çevresel değerlerin entegre edilebilmesinin, SÇD'nin etkin ve amacına uygun olarak yürütülebilmesinin, ancak yeterli teknik altyapı, kurumsal kapasite, uzmanlık, bilgi ve tecrübe ile sağlanabileceği, bu nedenle, dava konusu düzenleme ile kademeli bir geçiş süreci öngörüldüğünün anlaşıldığı, öte yandan, gerek çevre mevzuatında gerekse Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi'nde plan/programların sektörel bazda belirli bir süreç içinde SÇD'ye dahil edilmesine engel bir hükmün de bulunmadığı, ayrıca plan/programlar için öngörülen geçiş sürecinin, uygulanmaya devam edilecek projeler yönünden ÇED sürecinden muafiyet anlamına gelmediği göz önüne alındığında, dava konusu düzenlemede çevrenin korunmasını sağlama amacına, kamu yararına ve hukuka aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin "Uygulamaya geçiş tarihleri" başlıklı geçici 2. maddesinin ikinci fıkrası yönünden;
Dava konusu Yönetmelik'te; "revizyonun", ana kararlarını, bütünlüğünü, sürekliliğini etkilemesi halinde plan/programın tamamının veya bir kısmının yenilenmesini ifade ettiği, "değişikliğin", plan/programın bir bölümüne yönelik yapılan kısmi değişiklik şeklinde tanımlandığı dikkate alındığında, Yönetmelik kapsamındaki revizyonların geniş kapsamlı olması nedeniyle, Yönetmeliğin ilgili sektör için uygulanmaya başlandığı tarihle eş zamanlı olarak uygulanmasına, kapsamı sınırlı olan ve plan/programın kısmen veya tamamen yenilenmesini gerektirmeyen değişiklikler için ise uygulamaya geçiş tarihinin 01/01/2023 olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı, gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğin etkin ve amacına uygun olarak yürütülebilmesinin yegane yolunun çevre hukukunun temel ilkelerinden olan bütüncül yaklaşımdan geçtiği, bu nedenle sektör bazında yatırımların ayrı tarihlerde değerlendirilmeye alınmasının Yönetmeliğin amacına aykırı olduğu, eş güdümlü süreçlerin birbirinden ayrı tarihlere bağlandığı, Konsey Direktifi'nde plan/programların sektörel bazda belirli süreç içinde SÇD'ye dahil edilmesine engel bir hükmün olmamasının, bütünsel bir yaklaşım benimsenmesine engel olmadığı, yürürlük için farklı tarihler öngörülmesinin Çevre Kanunu'nun amacına da aykırı olduğu, farklı bir süreci ifade eden ÇED sürecinin işletilecek olmasının, SÇD uygulamasının ertelenmesine gerekçe teşkil edemeyeceği, ayrıca revizyon ve değişiklikler arasında uygulama farklılığı oluşturulmasının da hukuki bir dayanağının bulunmadığı, bu düzenlemeler nedeniyle Yönetmeliğin yürürlüğe girdiğinden bahsetme olanağının bulunmadığı, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması",
sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 13/11/2019 tarih ve E:2019/2496, K:2019/10932 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan ...-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 31/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
