Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/3516
Karar No: 2022/1217
Karar Tarihi: 04.04.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3516 Esas 2022/1217 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/3516 E.  ,  2022/1217 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/3516
    Karar No : 2022/1217


    TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : … Birliği
    VEKİLİ : Av. …
    2- (DAVALI) : … Bakanlığı
    VEKİLLERİ : …
    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 29/12/2020 tarih ve E:2019/7114, K:2020/7147 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının taraflarca karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 15/02/2008 tarih ve 26788 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik'in, 12/12/2017 tarih ve 30268 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile değişik 19. maddesinin 3. fıkrasının, 27. maddesinin 8. fıkrasının, Ek-1. maddesinin 16. fıkrasının, aynı maddenin 18. fıkrasının ve Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-9'daki 1 sayılı Liste ve 2 sayılı Listenin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 29/12/2020 tarih ve E:2019/7114, K:2020/7147 sayılı kararıyla;
    Anayasa'nın 56. maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 1, 2, 3 ve 9. maddeleri ile 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin dava konusu düzenlemenin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendi ve 40. maddesinde bulunan hükümlere yer verilerek;
    -Dava konusu Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrası yönünden;
    15/02/2008 tarih ve 26788 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik'in 9. maddesiyle, sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde planlama yapılmasının öngörüldüğü ve Bakanlığın planlama yapmaya yetkili olduğu hususunun yerleşik yargı kararlarıyla hukuka uygun bulunduğu;
    Dava konusu düzenleme ile planlama yapılırken Planlama İstihdam Komisyonunun görüşünü alma şartının maddeden çıkarıldığı, yan dal uzmanlığı bulunanların sağlık kuruluşu kadrosunda ana dallarında başlatılabilmelerinin Bakanlığın uygun görüşünü alma şartına bağlandığı ve ayrıca planlama yapılırken tıpta uzmanlık eğitimi veren ve vermeyen iller ayrımından vazgeçildiği;
    Sağlık hizmetinin ülke geneline eşit ve kaliteli şekilde sunumundan birinci derece sorumlu olan idare tarafından yan dal uzmanlık eğitiminin sürdürülebilirliğinin sağlanması, özel sağlık kuruluşlarında bulunan ana dal uzman hekim kadrolarına yan dalı olan uzman hekimlerin başlatılmasına plansız bir şekilde izin verilerek kamuda ve üniversitede görev yapan mevcut yan dal uzmanlarının tümünün özelde çalışmak için ayrılma riskinin önüne geçilmesi amacıyla yapıldığı anlaşılan düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı,
    -Yönetmeliğin 27. maddesinin 8. fıkrası yönünden;
    Dava konusu değişiklik ile sağlık kuruluşları tarafından kayıt altına alınan kişisel sağlık verilerinin, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na uygun bir şekilde işleneceği ve Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara uygun bir şekilde merkezi sağlık veri sistemine aktarılacağının kurala bağlandığı;
    07/04/2016 tarih ve 29677 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 6698 sayılı Kanun'un, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan genel gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin korunması konusunun pek çok sektörü ve kamu ya da özel kurumu ilgilendirmesi nedeniyle bir "çerçeve kanun" olarak hazırlandığı;
    Bu Kanun'a duyulan ihtiyacı açıklayan genel gerekçede, Türk Ceza Kanunu'nun 135. ve devamı maddelerinde kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesi, kaydedilmesi veya ifşa edilmesi fiillerinin suç olarak düzenlendiği ve yaptırıma bağlandığının, ancak kişisel verilerin işlenmesine yönelik özel bir kanun bulunmaması sebebiyle, bu fiillerin ne zaman hukuka aykırı ne zaman hukuka uygun olduğunun belirlenmesinde tereddütler yaşandığının vurgulandığı;
    Ayrıca 2010 yılında Anayasa'nın 20. maddesinde yapılan düzenlemeyle kişisel verilerin korunmasının temel bir insan hakkı olarak güvence altına alındığı ve konuya ilişkin usul ve esasların kanunla düzenleneceğinin öngörüldüğü;
    Genel gerekçede, kişisel verilerin korunmasına yönelik bir kanunî düzenleme olmamasının uluslararası ilişkiler açısından da sorunlar yarattığının, EUROPOL, EUROJUST gibi Avrupa kurumları ile ilişkilerin sekteye uğradığının, sağlık kuruluşlarınca tutulan kişisel verilerin güvenliğinin sağlanmasında yeterli yasal önlem olmamasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince özel hayatın gizliliğine müdahale olarak kabul edildiğinin ve bu nedenle ihlal kararları verildiğinin belirtildiği ve bu Kanun'un ülkemizin Avrupa Birliğine üyelik süreci açısından da önemine dikkat çekilerek 108 sayılı "Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi"ne de 1981 yılından itibaren taraf olunduğunun da ifade edildiği;

    6698 sayılı Kanun'un gerekçesinde yer alan "Ülkemizde kişisel verilerin işlenmesi sürecini kontrol edecek ve denetleyecek bir kurum bulunmamaktadır. Bunun bir sonucu olarak halen kişisel veriler yeterli düzenleme ve denetime tabi olmaksızın, birçok kişi veya kurum tarafından kullanılabilmekte ve bu durum bazı hak ihlallerinin yaşanmasına sebep olabilmektedir." tespitinin önem arz ettiği;
    6698 sayılı Kanun'un 21. maddesine göre Kişisel Verileri Koruma Kurulunun oluşturulduğu, Kurulun görev ve yetkilerinin belirlendiği 22. maddenin 1. fıkrasının (h) bendinde ise "Diğer kurum ve kuruluşlarca hazırlanan ve kişisel verilere ilişkin hüküm içeren mevzuat taslakları hakkında görüş bildirmek" hükmüne yer verildiği;
    Anılan Kanun hükümleri çerçevesinde, 03/07/2018 tarihli ara kararı ile davalı idareden, kişisel verilere ilişkin dava konusu düzenleme yapılırken Kişisel Verileri Koruma Kurulunun görüşünün alınıp alınmadığının sorulduğu, davalı idarenin ara kararı cevabında, Kişisel Sağlık Verilerinin Korunması ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik için Kişisel Verileri Koruma Kurumundan görüş sorulduğu, 6698 sayılı Kanun'un 22. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca tesis edilen Kurul kararı doğrultusunda Bakanlıklarına görüş bildirildiği, dava konusu düzenlemenin de bu görüş doğrultusunda yapıldığı yönünde açıklamada bulunulduğu;
    Ara kararı cevabı ekinde yer alan evraktan, 20/10/2016 tarih ve 29863 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Kişisel Sağlık Verilerinin Korunması ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik'te değişiklik yapılması düşünüldüğünden bahisle bu değişikliklere ilişkin olarak Kişisel Verileri Koruma Kurulundan görüş istendiği ve Kurulun da bu değişikliklere yönelik davalı idareye görüş verdiği, bu görüşün dava konusu düzenlemeye yönelik verilmiş bir görüş olmadığının görüldüğü;
    Buna göre, anılan Kanun hükümleri çerçevesinde, dava konusu düzenleme tesis edildiğinde özel nitelikli kişisel veri olarak kabul edilen sağlık verilerinin işlenmesinde alınması gerekli olan önlemlerin Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenmediği ve Kanun'un 22. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendine göre diğer kurum ve kuruluşlarca hazırlanan ve kişisel verilere ilişkin hüküm içeren mevzuat taslakları hakkında Kurul görüşü alınmadan dava konusu düzenlemenin tesis edildiğinin anlaşıldığı;
    Bu durumda, 6698 sayılı Kanun’a göre sağlık gibi özel nitelikli verilerin işlenmesinde uyulacak önlemleri belirlemekle yetkili olan Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından bu alana ilişkin yeterli önlemler belirlenmeden ve mevzuat taslağı hakkında Kurul görüşü alınmadan tesis olunan dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı;
    -Yönetmeliğin Ek 1. maddesinin 16. fıkrası yönünden;
    1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 12. maddesi uyarınca, tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların, anılan maddenin ikinci fıkrasının her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla, birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilme hakkına sahip olduklarının açık olduğu;
    Dava konusu düzenleme ile, özel sağlık kuruluşlarının kaliteli ve verimli hizmet verebilmesi için planlamadan istisna olarak, maddede belirtilen koşulları sağlamaları şartıyla tabiplerin çalıştıkları il dışında başka bir ilde de mesleklerini icra etmelerine imkan sağlandığı, birden fazla yerde ve ilde çalışmanın tabiplerin ihtiyarına bırakıldığı; bu yönüyle düzenlemenin 1219 sayılı Kanun'a, hizmet gereklerine ve kamu yararına uygun olduğu;
    -Yönetmeliğin Ek 1. maddesinin 18. fıkrası yönünden;
    Düzenleme ile kadrolu çalışmanın istisnalarına bir yenisinin eklendiği, bir özel hastanede kadrolu çalışan tabibe, kurumsal sözleşme yapılarak, kadro şartı aranmaksızın başka sağlık kuruluşlarında çalışma imkânı sağlandığı, bu şekilde çalışmanın hekimin muvafakati şartına bağlandığı, ayrıca tabiplere çalıştıkları sağlık kuruluşundaki çalışma saatleri dışında bir özel hastanenin acil servis, klinik servis ve ünitelerinde nöbet tutabilme imkânı getirildiği, böylece planlama kapsamındaki kısıtlı tabip insan gücünün kaliteli ve verimli kullanılabilmesinin amaçlandığı anlaşıldığından, düzenlemede kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka aykırılık bulunmadığı;
    -Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-9'daki 1 sayılı Liste ve 2 sayılı Liste yönünden;
    Dava konusu Ek-9'da yer alan listelerin, önce 01/10/2019 tarih ve 30905 sayılı Resmî Gazete'de Yönetmelik'in 23. maddesi ile daha sonra da 10/10/2019 tarih ve 30914 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik'in 1. maddesi ile değiştirilerek yeniden düzenlendiği;
    Bu durumda, dava açıldıktan sonra dava konusu düzenleme değiştirilerek yeni bir düzenleme yapılması nedeniyle davanın konusuz kaldığı görüldüğünden, bu düzenlemeye ilişkin olarak davanın esası hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı gerekçesiyle;
    Dava konusu Yönetmeliğin;
    -27. maddesinin 8. fıkrasının iptaline,
    -Ek-9 sayılı Liste hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
    -Dava konusu diğer kısımları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
    Davacı tarafından, yan dal uzmanları ile ilgili planlamanın nasıl yapıldığının idarece ortaya konulamadığı, hekimlerin çalışma hakkının somut sebepler olmaksızın sınırlandığı, ayrıca Bakanlıkça hangi kriterlere göre değerlendirme yapılacağının da belirsiz olduğu, hekimlik yetkisinin ortadan kaldırılmasına yol açtığı, yeni hekim istihdamı yerine işverenin sorumluluktan kurtulmasına yol açacak düzenlemeler yapıldığı, birçok ilde çalışmanın hekimin verimini düşüreceği ve hasta takibini zorlaştıracağı, aynı zamanda sağlık hakkına erişimin de zorlaşacağı, diğer yandan hekimlerin çalışmalarının nöbetle sınırlanmasının hukuka aykırı olduğu, bir hekimin çalışmasının ancak 1219 sayılı Kanun kapsamında sınırlanabileceği, ayrıca Ek-9 sayılı Liste'de yapılan değişikliklerin zamanına bakıldığında hukuki ve fiili gerekçelerin bulunmadığı, bu nedenle karar verilmesine yer olmadığı kararının yerinde olmadığı, düzenlemenin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
    Davalı idare tarafından, dosyada 27. maddenin 8. fıkrasının yürütmesinin durdurulması üzerine 08/10/2019 tarihinde Kişisel Verileri Koruma Kurulundan görüş alındığı, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetin Sağlanması Hakkında Yönetmelik hazırlanırken anılan Kurul'dan görüş alındığı, temyize konu kararın iptale ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmadığı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
    Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın, davanın reddine ve karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve davacının temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
    Davacı tarafından, temyize konu kararın iptale ilişkin kısmının hukuka uygun olduğu, davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususların kararın bozulmasını gerektirmediği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
    2. Davanın kısmen reddi, kısmen dava konusu düzenlemenin iptali, kısmen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 29/12/2020 tarih ve E:2019/7114, K:2020/7147 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Kesin olarak, 04/04/2022 tarihinde, Yönetmeliğin dava konusu 27. maddesinin 8. fıkrası yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden ise oybirliği ile karar verildi.




    KARŞI OY

    X-6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 21. maddesinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu oluşturulmuş, 22. maddesinde ise söz konusu Kurulun görev ve yetkileri belirlenmiştir.
    Her ne kadar anılan Kanun'un 22. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde; "Diğer kurum ve kuruluşlarca hazırlanan ve kişisel verilere ilişkin hüküm içeren mevzuat taslakları hakkında görüş bildirmek" Kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmış ise de bu hükmün, diğer kurum ve kuruluşların mevzuat taslağı hazırlarken Kuruldan görüş almalarının zorunlu olduğunu göstermediği anlaşılmaktadır.
    Ayrıca, anılan Kanun'un 6. maddesinin 4. fıkrasında, özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinde, ayrıca Kurul tarafından belirlenen yeterli önlemlerin alınması şart olduğu hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükme göre kurum ve kuruluşların, mevzuat taslaklarını hazırlarken, Kurul tarafından belirlenmiş önlemler varsa bunları dikkate alacakları konusunda kuşku yoktur. Ancak maddede sözü geçen önlemler Kurul tarafından bir kereye mahsus kararlaştırılıp daha sonra değiştirilemeyecek önlemler değildir. Kurul her zaman, belirlediği önlemleri değiştirebilir, uluslararası gelişmelere, zamanın gereklerine vb. ihtiyaçlara göre yenilerini ekleyebilir. Kişisel verileri işleyenlerin, Kurul tarafından herhangi bir zamanda belirlenen önlemleri her zaman dikkate alacağı açıktır.
    Bu durumda, dava konusu Yönetmeliğin 27. maddesinin 8. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Açıklanan nedenlerle, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın Yönetmeliğin 27. maddesinin 8. fıkrasının iptaline ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi