11. Ceza Dairesi 2016/5927 E. , 2018/2461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet
HÜKÜM : Sanık ... hakkında beraat
Sanık ... hakkında mahkumiyet
Sanık ... hakkında aynı mahkemenin 2011/758 esas, 2012/597 karar nolu 05.04.2012 tarihli birleştirme kararına konu eylem nedeniyle yapılan bu yargılamada, suçtan doğrudan zarar gören şikayetçi idare adına vekilinin, birleştirme sonrası 25.06.2013 tarihli karar oturumundaki “ iki sanığın da cezalandırılmasına karar verilmesini talep ediyoruz" şeklindeki isteğinin adı geçen sanık yönünden de katılma istemi mahiyetinde olduğu ve bu istemin usulünce karara bağlanmadığı anlaşılmakla; 5271 sayılı CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan doğrudan zarar gören şikayetçi kurum vekilinin sanık ... yönünde de davaya katılan olarak kabulüne karar verilerek gereği görüşüldü;
I- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın UYAP aracılığı ile MERNİS üzerinden temin edilen nüfus kaydında, hükümden sonra 09.03.2017 tarihinde vefat ettiği belirtildiğinden, bu durumun kesin olarak tespiti halinde 5237 sayılı TCK"nın 64. maddesi uyarınca kamu davasının düşürülmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
II- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1- Sanık hakkında 2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan açılan kamu davasında; sanığın savunmalarında suçlamaları kabul etmediğini, şirketin asıl sahibinin ... olduğunu, kendisinin şirkette çaycılık yaptığını ve temizlik işlerine baktığını, üzerine şirket kurulduğundan haberi olmadığını savunması, ayrıca sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki "Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun’un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, 2007 yılına ait fatura ayrıntılarının Vergi Dairesi"nden sorularak (bu yıla ilişkin fatura örneklerinin Alaplı Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/74 E. 2014/317 Karar sayılı dosyasında bulunduğu gözetilerek) kanaat oluşturacak sayıda fatura aslı ya da onaylı suretinin celbedilerek dosya arasında bulundurulması; faturaların yasal unsurları taşıması halinde, sanığın suçlamaları kabul etmemesi karşısında, suça konu faturaları kullanan şirket yetkililerinin faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıklarının sorulması, gerektiğinde faturalardaki yazı ve imzalara sanığın eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a- Sahte fatura düzenlemek eylemi bakımından, suç tarihi itibarıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359/b maddesi ile cezanın üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasına çıkarıldığı nazara alındığında, belirtilen suç tarihlerinde sahte fatura düzenlemek suçunun temel cezasının asgari haddinin 18 ay hapis olduğu gözetilmeden, temel cezanın alt sınırdan tayin edildiği belirtilmesine rağmen 3 yıl hapis cezası olarak takdir edilmesi suretiyle fazla ceza tayini,
b- 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesine göre "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi" halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği; somut olayda sanığın aynı takvim yılı içinde farklı tarihlerde birden fazla sahte fatura düzenlediğinin kabul edilmesi karşısında hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması, yasaya aykırı
c- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 21.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.