
Esas No: 2021/6606
Karar No: 2022/2435
Karar Tarihi: 06.04.2022
Danıştay 8. Daire 2021/6606 Esas 2022/2435 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2021/6606 E. , 2022/2435 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/6606
Karar No : 2022/2435
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Kurulu Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...gün ve E:..., K:...sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Bölümü'nde araştırma görevlisi doktor olarak görev yapan davacı tarafından, alkol muayenesi yapılması istemiyle başvuran E.Y. isimli şahıs yerine kan vermek suretiyle kamu hizmeti ve öğretim elemanı sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici harekette bulunduğundan bahisle 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 53/b maddesinin 6. fıkrası'nın (c) bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun ...tarih ve ...sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; dava dosyasında mevcut olan tanık ifadelerinin zaman ve mekan belirterek birbiriyle uyumlu olduğu, alkol muayenesi yaptırmak isteyen E.U. isimli şahsın adına davacının kendi kanını vererek alkol ölçümü için laboratuvara gönderdiği hususunun sabit olduğu anlaşılmış olup, davacının "kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" suçunu işlediğinden bahisle kamu görevinden çıkarma cezasıyla tecziye edilmesine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkmesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkilinin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kararın sadece soruşturma kapsamında alınan çelişkili tanık ifadelerine dayandırıldığı, dosyada dinlenen on iki tanıktan sadece birinin müvekkil aleyhine tanıklık yaptığı, iki tanığın ise sadece görgüye dayalı ve tahmine dayalı ifadeler verdiği, bunun dışında dosya kapsamında müvekkilinin suçu işlediğine dair herhangi bir kanıt olmadığı, aleyhe tanıklık veren kişi ile müvekkili arasında husumet bulunması sebebiyle kendisine iftira atıldığı, olay günü nöbetçi olan doktorların ifadelerinden o gece hukuk dışı, olumsuz herhangi bir durumun olmadığının belirtildiği, tanık ifadeleri dışında soruşturma esnasında başkaca herhangi bir somut delil ortaya konulamadığı, o geceki kamera kayıtları incelenmeden tıbbı inceleme yapılmadan ve aynı zamanda adli soruşturmaya da konu olacak başkasının yerine kan verme fiili ile ilgili adli makamlara davalı idarece bir ihbarda bulunulmadığı, sonuç olarak meslekten çıkarma cezası gibi ağır bir disiplin cezasının herhangi bir somut delil ortaya konulmadan verildiği, müvekkili lehine ifade veren tanıkların ifadelerinin hiçbir şekilde göz önünde bulundurulmadan tanıklardan sadece birinin verdiği aleyhe olan tanık ifadesine dayanılarak dava konusu işlemin tesis edildiği ileri sürülerek istinaf kararının bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, soruşturma dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının gece nöbeti sırasında saat 03.00 gibi hastaneye gelen ve kanında alkol ölçümü yaptırmak isteyen kişi yerine kan verdiğinin dinlenen tanıklarca beyan edildiği, dolayısıyla başkası yerine kan verdiği sabit olan davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Alkol muayenesi yaptırmak isteyen E.U isimli şahsın adına davacının kendi kanını vererek laboratuvara alkol ölçümü için gönderdiği, sonucun sıfır promil çıktığına dair belgenin Emniyete verilmesi üzerine, durumun Emniyet Teşkilatınca incelendiği ve karakoldan gelen bir polis memuru tarafından başhekimliğe konu hakkında bildirimde bulunulması üzerine Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi emrinde doktor olarak görev yapan davacı hakkında, davalı Ufuk Üniversitesi Rektörlüğü Tıp Fakültesi Dekanlığınca disiplin soruşturması başlatıldığı, davacının alınan savunmasında özetle; "E.U. isimli şahıs yerine hiçbir suretle kendi kanını vererek tahlil ettirmediği ve alınan ifadelerin iftiradan ibaret olduğunu" beyan ettiği, soruşturmacı tarafından hazırlanan disiplin soruşturma raporuyla alkol muayenesi yaptırmak isteyen E.U. isimli şahsın adına davacının kendi kanını vererek alkol ölçümü için laboratuvara göndermek suretiyle "kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" suçunu işlediğinden bahisle 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 53/b maddesinin 6. fıkrası'nın (c) bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasının teklif edildiği, ...tarih ve ...sayılı yazıyla davacıdan son savunmanın yapılmasının istenildiği, ifade ve son savunmaya itibar edilmeyerek, 10/05/2019 tarihli disiplin soruşturma raporu doğrultusunda, davacının kamu görevinden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından verilen disiplin cezasının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 53/b. maddesinin 6. fıkrasında; "Kamu görevinden çıkarma cezasının, kamu kurum ve kuruluşları ile vakıf yükseköğretim kurumlarında öğretim elemanı ve memur olarak bir daha atanmamak üzere kamu görevinden çıkarma olduğu ve (c) bendinde yer alan "kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak. "fiilinin kamu görevinden çıkarma cezası gerektirdiği hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun 53/b maddesinin 4. fıkrasında "Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek" fiilinin karşılığının kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerektiği düzenlemesi yapılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasındaki soruşturma raporunun incelenmesinden; Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servis biriminde hemşire olarak görev yapan E.Y.'nin olayla ilgili olarak alınan ifadesinde özetle, "28/01/2019 tarihinde Acil Serviste nöbetçi olduğunu, o gün nöbette davacı ile birlikte Arş. Gör. Dr. T.B.O ve Arş. Gör. Dr. M.Ö'nün olduğunu, E.U. adında bir hastadan kan almadığını, onun yerine davacıdan kan aldığını, bu duruma itiraz ettiğini, almak istemediğini söylediği halde davacı tarafından almaya zorlandığı ve bu sebeple kanı mecburen aldığını, davacıdan aldığı kanın neden alındığını bilmediğini, davacının kendisine "Etanol alınacak benden" dediğini, nedenini sorduğunda "Sen karışma sana denileni yap "dediğini, adı geçenden aldığı kan için resmi bir yazı olmadığını, o gün davacının yanında E.U adındaki hasta ile birlikte gelip, kendisine "E.U. adındaki hastadan değil benden kan alacaksın" dediğini, kabul etmemesine rağmen davacının kendisine "Sana kanı benden al diyorsam alacaksın, ben senin amirinim, sana söyleneni yap, yoksa sana acil servisi dar ederim, bundan sonra buralar sana zor geçer" dediğini, davacının amiri olması sebebiyle çok korktuğunu, zor durumda kalması sebebiyle mecburen davacının kanını aldığını, davacının baskısı sebebiyle bunu çalışma arkadaşları ve Acil Uzman Hekimlerine söyleyemediğini, bu olaylar sırasında yanında davacı, alkol ölçümü yaptırmak isteyen E.U. ile yanında bir beyefendi ve Ufuk Üniversitesinden daha önce mezun olan Dr. F.Ş., İntörn Dr. S.K.'nin olduğunu" beyan ettiği; aynı birimde Acil Tıp Teknisyeni olarak görev yapan S.M'nin olayla ilgili alınan ifadesinde özetle, " 28/01/2019 tarihinde Acil Serviste nöbetçi olduğunu, o gün davacının nöbetçi doktor olduğunu, E.U adında bir hastayı görmediğini, o gün nöbet sırasında hemşire odasında dinlendiğini, sarı alandan davacı ve Hemşire E.Y. arasındaki konuşmalarının dikkatini çektiği, davacının "...sana söyleneni yap, gerisine karışma diyorum sana yoksa sıkıntı yaşarsın" dediğini, Hemşire E.Y'nin ise "...Bey yaptığınız doğru değil 3. kez soruyorum ve söylüyorum" dediğini duyduğunu, bunun dışında davacı ile ilgili etik dışı bir olaya rastlamadığını, Hemşire E.Yı.'nin olay ile ilgili kendisine herhangi bir şey söylemediğini, o günkü konuşmaların hasta ile ilgili ve alakalı olduğunu düşünmediği için müdahale etmediğini" beyan ettiği; aynı birimde idari memur olarak görev yapan T.Ç'nin olayla ilgili alınan ifadesinde özetle "28/01/2019 tarihinde E.U. adında bir hastaya kayıt yaptığını, E.U. adlı hastanın yanında iki kişi ile birlikte gelerek davacının yanına gittiklerini, bir süre sonra davacının kendisinin yanına gelerek E.U. adlı hastaya adli vaka olarak kayıt açmasını istediğini, kendisinin de kayıt açtığını, o gün etik dışı bir olaya şahit olmadığını, o gün nöbet sırasında su içmek için koridorda bulunan su sebiline gittiği zaman sarı alanda davacı ve Hemşire E.Y.nin konuşmalarına şahit olduğunu, davacının Hemşire E.Y.'ye "Esra sana söyleneni yap, yapmazsan kötü olur, sen karışma diyorum" dediğini duyduğunu, daha sonra mola için dışarı çıktığında Hemşire E.Y'yi gördüğünü çok üzgün olduğunu, ağlamaklı ve canı sıkkın olduğunu, neden üzgün olduğunu sorduğunda bir şey söylemediğini, şahit olduğu konuşma dışında davacı ile ilgili etik dışı bir olaya şahit olmadığını" beyan ettiği görülmüştür.
Kanun koyucu hukuk devletinde kamu hizmetlerinin uyum ve düzen içinde yürütülmesini sağlamak amacıyla hizmeti sunan kamu görevlileri için disiplin düzenlemeleri içeren kurallar öngörebilir ve bu kurallara uyulmasını temin etmek amacıyla çeşitli disiplin yaptırımları benimseyebilir. Ancak disipline konu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin gözetilmesi de hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil denge, “ölçülülük ilkesi” olarak da adlandırılmakta ve bu ilkenin alt ilkelerini de elverişlilik, zorunluluk ve orantılılık ilkeleri oluşturmaktadır.
“Elverişlilik ilkesi”, öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “zorunluluk ilkesi” öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmasını ve “orantılılık ilkesi” ise öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken orantıyı ifade etmektedir.
Kamu görevlilerine disiplin cezası verilebilmesi için, disipline aykırı eylem ve işlemlerin sabit olduğunun, usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma ile ortaya konulması, soruşturmada kamu görevlisinin lehinde ve aleyhinde olan her türlü bilgi ve belgenin toplanılması, özellikle disipline aykırı davranış olarak tespit edilen eylemine uygun olan disiplin maddesinin uygulanması ve disiplin cezası ile eylemi arasında adil bir denge bulunması gerekmektedir.
Dava dosyasında yer alan soruşturma raporunun bir bütün olarak değerlendirilmesinden; o gece nöbetçi olan davacının başkasının yerine kan verdiği ve bu şekilde kanda alkol bulunmadığına dair düzenlenen belgeyi nöbetçi doktor olarak imzalaması eyleminin subut bulduğu kanaatine varılmakla birlikte, davacının sabit bulunan disipline aykırı fiilinin karşılığının 2547 sayılı Kanunun 53/b maddesinin 6. fıkrasında yer alan "gerçeğe aykırı belge düzenlemek" kapsamında bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; uyuşmazlığa konu olayda, dosya kapsamı ve soruşturma raporu içeriğinden, davacıya isnat edilen fiilin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu 53/b maddesinin 6. fıkrasının (c) bendinde yer alan suç tanımına uymadığı, dolayısıyla disiplin hukukunda yer alan "tipiklik" şartının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. Ankara Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...gün ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan ...-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 06/04/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X)- Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
