
Esas No: 2022/389
Karar No: 2022/4426
Karar Tarihi: 11.04.2022
Danıştay 6. Daire 2022/389 Esas 2022/4426 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/389 E. , 2022/4426 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/389
Karar No : 2022/4426
DAVACILAR : 1- … Odaları Birliği
2- … (Kendi adına asaleten)
3- … Çevre Gönüllüleri Derneği
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : Huk. Hiz. Gen. Müd. ...
DAVALI İDARE YANINDA
MÜDAHİLLER :1-… Demir Çelik End. ve Tic. A.Ş.
2- … Enerji Elektrik Üretimi A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 5/06/2013 tarihinde askıya çıkan 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi, Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı ve Plan hükümlerinde yapılan değişiklikler ile anılan plana yapılan itirazın yanıtlanmayarak reddine ilişkin işlemin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :Uyuşmazlığa yol açan değişikliklerin Anayasaya, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere, Çevre Kanununa, İmar Kanununa, planlama ve şehircilik ilkelerine, kamu yararına, daha önce yapılan çevre düzeni planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılan davalarda Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararlara uygun olmadığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI :Davanın öncelikle ehliyet yönünden reddi gerektiği, esasa ilişkin olarak davaya konu çevre düzeni planının ilgili kurum görüşleri de gözönünde bulundurulmak suretiyle tamamen imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına ve hukuka uygun olarak tesis edildiği, bilirkişilerce yapılan tespit ve kanaatin hukuki ve teknik yönden isabetli olmadığı, eksik ve hatalı incelemeye bağlı olarak tanzim olunan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı, yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
MÜDAHİLLERİN İDDİALARININ ÖZETİ: Dava konusu işlemde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 8.12.2021 tarihli, E:2019/1064 K:2021/2884 sayılı kararı ile Danıştay Altıncı Dairesinin 5.11.2018 tarih ve E:2013/8016, K:2018/8789 sayılı kararının dava konusu planın, "tarım arazilerinde öngörülen yapılaşma koşullarına" ilişkin kısmının bozulmasına, bunun dışında kalan kısımlarının onanmasına, karar verilmiştir.
Dava konusu planın tarım konusunda ana amaçlarından uzaklaşan plan değişiklikleri öngördüğü, 2.11.2.1. sayılı plan notunda tarım arazileri için "Ergene Havzası Sınırları İçerisinde" ve "Ergene Havzası Sınırları Dışında" ayrımının uygun bir ayrım olmadığı, Ergene Havzası sınırları dışındaki arazilerde TAB ve TOB alanlarında belirlenen İAKS=Emsal’lerin çok yüksek olması nedeniyle planın amaçları açısından uygun bulunmadığı, bu durumda dava konusu 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi, Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planının 2.11.2.1 sayılı plan notu yönünden iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ :Dava, 09.05.2013 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi, Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı ve Plan hükümlerinde yapılan değişiklikler ile bu plana yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı 24.08.2009 tarihinde onaylanmış; bu planın tümüne karşı Danıştay Altıncı Dairesi'nde açılan davalarda, 25.12.2013 günlü, E:2010/797, K:2013/9181; E:2010/1051, K:2013/9177; E:2010/1281, K:2013/9178; E:2010/1361, K:2013/9179 ve E:2010/3829, K:2013/9180 sayılı kararlarla, revizyon çevre düzeni planının kısmen iptaline, kısmen davanın reddine karar verilmiş olup, dava konusu plan değişikliğinin anılan davalarda verilen yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların uygulanmasına yönelik olarak yapılmadığı, artan enerji açığı, planlama bölgesinde son dönemde ortaya çıkan kömüre dayalı termik santral taleplerinin yoğunlaşması ve bölgede bulunan kömür rezervlerinin ülke ekonomisine kazandırılması gereğince hazırlanarak onaylandığı anlaşılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; dava konusu değişikliklerin çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik olmadığı, plan değişikliğine davalı idarece neden olarak gösterilen hususların plana teknik ve bilimsel bir katkı sağlamadığı, plan değişikliğine ilişkin idari ve teknik usullerin etkili bir planlama yöntemi olarak uygulanmadığı, dava konusu plan değişikliği öncesinde Marmaraereğlisi’ndeki EDP (Enerji Depolama) alanında sadece LPG, LNG, petrol ve petrol türevlerinin depolanması ve bunlardan enerji üretimi öngörülmüşken dava konusu değişiklikle bu maddeye “kömür” ifadesinin eklenmesinin herhangi, sıradan bir düzeltme olarak görülemeyeceği, çünkü, yürürlükteki en üst ölçekli çevre düzeni planı olan 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının amacının bölgede ağırlıklı olarak tarımsal faaliyetlerin geliştirilmesi yönünde olduğu, gerek 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı gerekse bu plana uyumla hazırlanan 1/25.000 ölçekli Trakya İli Çevre Düzeni Planında sanayi gelişiminin sınırlandırılması bir ana ilke olmasına karşın, planın vizyon ve ilkeleri ile taban tabana zıt ve aykırı biçimde tarım toprakları aleyhine ve yeraltı su rezervlerine zarar verebilecek şekilde kömür çıkarılmasını öngören ve çevre kirliliğine yol açma potansiyeli bulunan sanayi/enerji yatırımlarını destekleyen hükümlerin anılan ilkelerle uyumlu olmadığı; dava konusu plan değişikliğiyle Marmaraereğlisi’nde öngörülen Kentsel Yerleşme Alanının hem doğal sit, hem de mutlak kuru tarım alanı üzerine yerleştirilmiş olmasının, Enerji Üretim ve Depolama Alanının mutlak kuru tarım arazileri üstünde belirlenmesinin 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile bağdaşmadığı, kömüre dayalı termik santralin, Marmara Bölgesi ve Ergene Havzasında tükenme sürecine giren yeraltı su rezervleri büyük özenle korunması gereken doğal kaynaklar listesinin başında yer aldığından, sürdürülebilirlik ilkesi gereğince yeraltı sularının, ancak yüzey sularının yeterli olmadığı dönemlerde ve zorunlu durumlarda kullanılması, birden çok termik santral inşa edilebileceği de dikkate alındığında, bu rezervlerin tükenmesi sürecini hızlandırabileceğinden planlama ilkelerine uygun olmadığı, kömür rezervi bulunmayan Marmaraereğlisi'nde ithal kömüre dayalı termik santral yapımının önerildiği, termik santralda kullanılması öngörülen ithal kömürün Martaş Limanı’na getirilmesi ve oradan santral sahasına kamyonlarla taşınmasının yörede hem karayolu trafiğine ek yük getireceği, hem de yükleme, boşaltma ve taşınma sırasında rüzgarın etkisiyle tozumaya ve çevre kirliliğine neden olabileceği, planlanan alanda birden çok kömür kullanan termik santral inşa edilebilecek olmasına ve bu santrallar daha çok kömür kullanabilecek olmalarına karşın diğer santrallere ithal kömürün getirileceği liman ile kömürün limandan termik santrala nasıl ve hangi yolla taşınacağının düşünülmemiş olmasının planlama ve şehircilik ilkeleriyle bağdaşmadığı, yeraltı su kullanımı ve kömürün limandan taşınımının yanısıra herbir termik santralda yönetmeliklerin sınırları içine çekilebilen çevresel etkilerin olası domino etkisinin (her tesiste standartlar içinde tutulmaya çalışılan atıkların birlikte etkisinin) Plan Açıklama Raporunda değerlendirilmemesinin planlama ilkeleriyle bağdaşmadığı; Plan Açıklama Raporunda Trakya Bölgesi’nde kömür çıkarılmasının tarım alanları ve akiferler üzerinde yapacağı tahribatların belirtilmesine karşın Malkara'nın batısında Enerji Depolama ve Üretim Alanı (E) gösterimi ile bölgedeki mevcut kömür rezervlerinin kullanılması amacıyla bir adet termik santralın yer almasının öngörülmesinin; plandaki gösterim alanının Kadıköy Barajı Uzun Mesafeli Koruma Alanının bir bölümünde kalması, inşa edilecek santralın bu barajı besleyen akiferlerde tahribat yaratarak bu önemli içme suyu kaynağına zarar verebilecek olması, santralin ihtiyaç duyacağı soğutma ve diğer kullanım suyunun, yeraltı su rezervleri üzerinde olumsuz yönde etki yapacak olması ve Ergene Havzasının başta gelen çevre sorunu haline gelen yeraltı su kaynaklarındaki hızlı azalma nedeniyle yeraltı suyu kullanacak yeni sanayilerin kurulmasına izin verilmemesi yolundaki Revizyon Çevre Düzeni Planı kararına, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına ve planlama ilkelerine aykırı olduğu; Malkara’da kömür kullanacak bir termik santral kurulmasına olanak tanıyan plan kararı alınmasının, 2.10.3.3. sayılı Plan Hükmüyle, yeraltı su rezervleri üzerindeki etkilerinin hesaplanmasının alt ölçekli planlara bırakılmasının; Plan Açıklama Raporunun, Planlama alanında yer alamayacak sanayi türlerinin sayıldığı 2.10.31.1 maddesinin k) bendine “‘Kömüre dayalı termik santral, (1/25.000 ölçekli İl çevre Düzeni Planlarında belirlenecek Enerji Depolama ve Üretim Alanları hariç)” şeklinde yapılan eklemenin planlama ilkelerine uygun olmadığı; dava konusu plan değişikliğiyle Mutlak Kuru Tarım Arazisi niteliğindeki Tekirdağ’da çevre yolunun kuzeyinde 178 hektar büyüklüğündeki bir alanın Konut Dışı Çalışma Alanı olarak ayrıldığı, kentin planlanmış alanında çevre yolunun güneyinde henüz yapılaşmamış çok büyük alanlar mevcut olmasına karşın, kentin gelecekteki üst biçimi ile ilgili bir çalışmaya dayanmadan ve akiferlerde neden olabileceği tahribat dikkate alınmadan yapılan değişikliğin planın temel ilkeleri olan sürdürülebilirlik ve kırsal kalkınma ve nüfus kaybının önlenmesi ilkesiyle çeliştiği; Planın tarım konusunda ana amaçlarından uzaklaşan plan değişiklikleri yapıldığı, 2.11.2.1. sayılı Plan Hükmünde tarım arazileri için Ergene Havzası Sınırları İçerisinde ve Ergene Havzası Sınırları Dışında ayrımının uygun bir ayrım olmadığı, havza sınırları içerisinde 5403 sayılı Yasada yer almayan bir sınıflandırma yapıldığı, Ergene Havzası Sınırları Dışındaki arazilerle TAB ve TOB alanlarında belirlenen İAKS=Emsal’lerin çok yüksek olması nedeniyle planın amaçları açısından uygun olmadığı; bölgeye yönelik olarak verilmiş olan yargı kararlarına aykırı plan değişikliklerinin öngörüldüğü; Şarköy-Kızılcaterzi Köyünde dava konusu Çevre Düzeni Planında “E” Enerji Üretim ve Depolama Alanı gösterimi ile Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali inşa edilmesine yönelik olarak getirilen plan kararları açısından, dava konusu plan değişikliği ile getirilen Doğal Gaza dayalı Enerji Santrali ibaresinde bir sakınca görülmediği, santralin daha sonra kömüre dayalı enerjiye dönmesini önleyen bir plan kararı bulunmadığı, bu konunun yalnızca ÇED raporunda değil, plan kararlarında da yer alması gerektiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 20.08.2014 tarihinde onaylanan Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında verilen doğal gaz hatlarının plana işlenmesi, bu alana erişimi sağlayan yolların belirlenmesi ve plana işlenmesi, proje alanının tümünün plana işlenmiş olması gerektiği, bu kullanıma yönelik olarak raporun karşı oyunda; Şarköy Kızılcaterzi Köyü yakınında kurulmak istenen Doğal Gaz Çevrim İstasyonunun bir başka domino etkisi yaratarak, bu alandaki enerji santrali kurma talebini tetikleyebileceği, santralın kıyıda yapılması halinde, bu kez kıyının ve doğanın tahribinin söz konusu olduğu, kıyının kendisini yenileyemediği hususunun dikkate alınmadığı, konunun enerji gereksinimine odaklandığı, yeraltı suyu ya da deniz suyu ile soğutmaya indirgendiği, mekânların diğer özelliklerinin kapsanmadığı, bu çerçevede konuya salt Trakya için bakılmaması, Marmara Denizinin güney kıyısında yapılması düşünülen termik santrallar de göz önünde bulundurularak mekânsal değerlendirmeler yapılması gerektiği, santralin yapılmak istendiği coğrafi mekânın nitelikleri göz önünde bulundurulduğunda; Sanayi ve enerji gelişmesinin Marmara Denizinin güney kıyısında yoğunlaştığı; Çanakkale Boğazının girişinde batıda Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkının bulunduğu, Marmara Denizine girilirken batıda, doğal ve arkeolojik sit alanlarının yoğun bir şekilde var olduğu ve Saros Özel Çevre Koruma Bölgesi ile bütünleşen eşsiz bir doğal çevrenin varlığını sürdürdüğü, Marmara Denizine girdikten sonra da doğal çevrenin var ettiği ve planlarda Jeolojik Sakıncalı Alan olarak tanımlanan, Gelibolu Yarımadasının uzantısı bir dağ silsilesinin bulunduğu, ülkemizin en yabanıl ortamlarından birisini oluşturan bu doğal sürekliliğin mutlaka korunması, konunun yalnızca jeolojik sakınca olarak görülmemesi, Gelibolu Yarımadasının girişinden başlayarak Tekirdağ’a kadar uzanan bir varlık olarak algılanması gerektiği; planla öngörülen kullanımın bu bölgeye yerleştirilmesinin son derecede sakıncalı olduğu, bu tür yatırımları özendirebilecek bu örneğin daha da çok benzer yapıları çekme riskini (domino etkisi) taşıdığı belirtilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu plan değişikliğinin 24.08.2009 ve 01.07.2010 tarihli 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planları hakkında verilen yargı kararlarına aykırı olduğu; tarım topraklarının ve yeraltı suyu rezervlerinin korunması ilkelerine aykırı olarak kömür çıkarılması ve kömüre dayalı termik santral kurulmasının öngörülmesinde, Tekirdağ'da mutlak kuru tarım arazisi niteliğindeki alanın konut dışı çalışma alanı olarak öngörülmesinde, tarım arazileri için belirlenen yapılaşma koşullarında, ekolojik özelliği itibariyle yapılaşmaya açılması uygun bulunmayan Kızılcaterzi yöresinde Doğalgaz Çevrim Santrali yapılmasının öngörülmesinde, dava konusu planla belirlenen mekânsal ilkelere, Ergene Havzası açısından sürdürülebilirlik ilkesine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Çevre Düzeni Planı ve Plan hükümlerinde yapılan değişiklikler ile bu plana yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten, ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 29.10.2021 tarihli ve 31643 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 sayılı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2. maddesi ile de aynı Kararnamenin 97. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Çevre ve Şehircilik" ibaresinin "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiği görüldüğünden, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının davalı olarak belirlenmesi ile, Dairemizin 5/11/2018 tarih ve E:2013/8016, K:2018/8789 sayılı kararının dava konusu çevre düzeni planının, "tarım arazilerinde öngörülen yapılaşma koşullarına" ilişkin plan notlarına dair kısmının bozulmasına, diğer kısımlarının onanmasına dair Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 8.12.2021 tarihli, E:2019/1064 K:2021/2884 sayılı kararının bozmaya ilişkin kısmına yönelik olarak dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı 24.08.2009 tarihinde onaylanmış, bu planın bütününün iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesinin E:2010/797, E:2010/1051, E:2010/1281, E:2010/1361 ve E:2010/3829 sayılı dosyalarda açılan davalarda, 03.07.2012 tarihinde "Plan Politikaları" kapsamında saptanan yedi madde (3.1, 3.2, 3.3, 3.4, 3.5, 3.6, 3.7 sayılı maddeler), "Arazi Kullanım Kararları" kapsamında saptanan sekiz madde (3.8, 3.9, 3.10, 3.11, 3.12, 3.13, 3.14, 3.15 sayılı maddeler), "Plan Hükümleri" kapsamında saptanan dokuz madde (3.16, 3.17, 3.18, 3.19, 3.20, 3.21, 3.22, 3.23, 3.24 sayılı maddeler) ve "Yargı Kararları" kapsamında saptanan iki madde (4.1 ve 4.2 sayılı maddeler) olmak üzere toplam yirmialtı madde yönünden yürütmenin durdurulmasına, diğer kısımları yönünden ise yürütmenin durdurulması isteminin reddine bilahare 25.12.2013 tarihinde yürütmesi durdurulan bölümler yönünden revizyon çevre düzeni planının iptaline, diğer yönlerden ise davanın reddine karar verilmiştir.
09.05.2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı Değişikliği yapılmış, aynı tarihte 1/25.000 ölçekli Tekirdağ İl Çevre Düzeni Planı ve plan notlarında değişikliğe gidilmiş, 1/100.000 ölçekli plan değişikliğine karşı Danıştay Altıncı Dairesinde açılan davalarda, (E:2013/7533, E:2014/2286, E:2013/8004, E:2013/8016, E:2014/5700, E:2014/9970, sayılı davalar) 21.09.2017 tarihinde E: 2014/2286, K:2017/6412 sayılı dosyada, 5.11.2018 tarihinde E: 2013/7533 K:2018/8788, E:2013/8004 K:2018/8786, E:2013/8016, K:2018/8789, E:2014/5700 K:2018/8790, E:2014/9970 K:2018/8787 sayılı kararlar ile dava konusu planın "Şarköy-Kızılcaterzi Köyünde “E” Enerji Üretim ve Depolama Alanı gösterimi ve Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali inşa edilmesine" ilişkin plan notlarının iptali istemiyle açılan davanın reddine, bu kısımlar dışında kalan dava konusu planın iptaline, karar verilmiştir.
Bakılan davada, 5/06/2013 tarihinde askıya çıkan 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi, Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı ve Plan hükümlerinde yapılan değişiklikler ile anılan plana yapılan itirazın yanıtlanmayarak reddine ilişkin işlemin iptaline yönelik açılmıştır.
Dairemizin 5.11.2018 tarih ve E:2013/8016, K:2018/8789 sayılı kararı ile dava konusu planın "Şarköy-Kızılcaterzi Köyünde “E” Enerji Üretim ve Depolama Alanı gösterimi ve Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali inşa edilmesine" ilişkin plan kararı yönünden davanın reddine, bu kısımlar dışında kalan dava konusu planın iptaline, karar verilmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24.04.2019 tarihli, E:2019/525, K:2019/1946 sayılı kararıyla; dava konusu çevre düzeni planının, "tarım arazilerinde öngörülen yapılaşma koşullarına" ilişkin plan notlarına dair kısmının bozulmasına, diğer kısımlarının onanmasına karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın Sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler bölümü altında düzenlenen Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı 56. maddesi, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirterek çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek ödevini de Devlete ve vatandaşlara vermektedir.
Anayasal kuralın yaşama geçirilmesine dönük olarak; bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak amacıyla yürürlüğe konulan 2872 sayılı Çevre Kanununun 5491 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinde çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler belirlenmiştir. Bu ilkeler arasında; başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlü kılınması; bu alanlarındaki her türlü faaliyette işbirliği yapılmasını öngörmesi; arazi ve kaynak kullanım kararlarını veren ve proje değerlendirmesi yapan yetkili kuruluşları, karar alma süreçlerinde sürdürülebilir kalkınma ilkesini gözetmekle zorunlu tutması; yapılacak ekonomik faaliyetlerin faydası ile doğal kaynaklar üzerindeki etkisinin sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde uzun dönemli olarak değerlendirilmesi ve çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkı esasını getirmesi; Bakanlık ve yerel yönetimleri, meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlü tutması bulunmaktadır.
İlkelerde yer alan çevrenin korunması, çevre kirliliği ve sürdürülebilir kalkınma kavramlarının açıklanması gerekmekte olup, bu kavramlar anılan Yasanın 2. maddesinde tanımlanmıştır. Çevrenin korunması; çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütününü, çevre kirliliği: çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etkiyi, sürdürülebilir kalkınma ise: Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi ifade etmektedir.
2872 sayılı Yasanın "Çevrenin korunması" başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, çevrenin korunması amacıyla; Ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçlarının karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir hükmü yer almıştır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37. maddesinin 4. fıkrası ile 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış; aynı maddede, bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilen görevleriyle ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanlığına yapılmış olan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, bu görevlerle ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanına yapılmış olan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanına yapılmış sayılacağı belirtilmiş; 2. maddesinin 1/a fıkrası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemekle görevlendirilmiştir.
Anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. Maddesinin 1. Fıkrasının (c) bendinde: ”Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak ve bu planların uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak” görevi Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 9. maddesinin 1. fıkrasında da; "Bakanlık gerekli görülen hallerde, kamu yapıları ve enerji tesisleriyle ilgili alt yapı, üst yapı ve iletim hatlarına ilişkin imar planı ve değişikliklerinin, umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya Gecekondu Kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planların ve plan değişikliklerinin, birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planlarının veya içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleşme planlarının tamamını veya bir kısmını, ilgili belediyelere veya diğer idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerektiğinde işbirliği sağlayarak yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve re'sen onaylamaya yetkilidir." hükmü ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu Kanundan kaynaklanan yetkileri de gösterilmiştir.
14.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde Çevre Düzeni Planı, “Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan plan” olarak tanımlanmıştır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 20. maddesinin 2. fıkrasında, çevre düzeni planı değişikliği esasları belirlenmiştir. Buna göre: “Çevre düzeni planı ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğü bozmayacak nitelikte, plan değişikliği yapılabilir. Çevre düzeni planı değişikliklerinde; a) Kamu yatırımlarına, b) Çevrenin korunmasına, c) Çevre kirliliğinin önlenmesine, ç) Planın uygulanmasında karşılaşılan güçlükler ve maddi hataların giderilmesine, d) Değişen verilere bağlı olarak planın güncellenmesine, dair yeterli, geçerli ve gerekçeleri açık olan, altyapı etkilerini değerlendiren raporu içeren teklif ve talepler; idarece planın temel hedef, ilke, strateji ve politikaları kapsamında teknik ve yasal çerçevede değerlendirmeye alınarak sonuçlandırılır.” kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1/100.000 ölçekli uyuşmazlık konusu çevre düzeni planının anılan "tarım arazilerinde öngörülen yapılaşma koşullarına" ilişkin plan notları incelendiğinde;
Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 63. maddesinde "Üst ölçek planı bulunmayan iskan dışı alanlarda bulunan parsellerde; inşaat alanı katsayısı %5 den fazla olmamak, yapı inşaat alanları toplamı hiçbir koşulda (250) m2 yi geçmemek, saçak seviyelerinin tabii zeminden yüksekliği (6.50) m.yi ve 2 katı aşmamak, yola ve parsel sınırlarına (5.00) m.den fazla yaklaşmamak şartı ile bir ailenin oturmasına mahsus bağ ve sayfiye evleri, kır kahvesi, lokanta ve bu tesislerin müştemilat binaları yapılabilir. Bu alanlarda tarımsal üretimi korumak amacı ile üretimden pazarlamaya kadar tüm faaliyetleri içeren entegre tesis niteliğinde olmamak kaydıyla, konutla birlikte veya ayrı yapılan mandıra, kümes, ahır, ağıl, su ve yem depoları, hububat depoları, gübre ve silaj çukurları, arıhaneler, balık üretim tesisleri ve un değirmenleri gibi konut dışı yapılar, mahreç aldığı yola (10.00) m.den, parsel hudutlarına (5.00) m.den fazla yaklaşmamak, parselde bulunan bütün yapılara ait inşaat alanı katsayısı %40 ı ve yapı yüksekliği (6.50) m.yi ve 2 katı aşmamak şartı ile yapılabilir. Bu yapıların birinci fıkra koşullarına uyulmak üzere yapılacak konutla birlikte yapımı halinde de inşaat alanı katsayısı (0.40) ı geçemez. "kuralı yer almaktadır.
Dava konusu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının "Tarım Arazisi" başlıklı 2.11.2.1 sayılı plan hükmünde, tarım arazilerinde yapılaşmaya yönelik olarak "A-Ergene Havzası Sınırları İçerisinde" "B- Ergene Havzası Sınırları Dışında" şeklinde bir ayrım yapılarak, Ergene Havzası içerisinde en yüksek emsal olarak tarımsal niteliği sınırlı alanlar ve toprak niteliğine bakılmaksızın tarımsal alt bölge ve tarımsal organize bölgelerde 0,20 emsal getirilmiş, Ergene Havzası dışında ise hayvancılık amaçlı marjinal tarım arazisi, marjinal tarım alanları ve toprak niteliğine bakılmaksızın tarımsal alt bölge ve tarımsal organize bölgelerde emsal 0,30 olarak öngörülmüştür.
Dairemizce yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapoda;
"Tarım alanlarında yapılacak tarımsal amaçlı yapılar için önerilen İAKS (Emsal) özellikle Ergene Havzası dışında çok yüksektir. Öngörülen emsaller, tarım alanlarında yoğun bir yapılaşmaya neden olabilecek boyutlardadır. Özellikle TAB ve TOB alanlarında arazinin niteliğine bakılmaksızın öngörülen 0,20 ve 0,30 gibi emsaller tarımsal üretim yapılacak bir alanda kabul edilebilecek yapılaşma oranlarının çok üzerindedir. Bilirkişi kurulumuz, yukarıdan beri yapılan açıklamaların ışığında Planın İAKS = Emsal yönünden yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine, bu şekliyle uygulanmasının geri dönülmez ve telafisi mümkün olmayan kayıplara neden olacağı görüşündedir. Planın bu kısımları gözden geçirilerek, makul bir düzeye çekilmelidir.
Arazilerin sınıflandırılmasında Ergene Havzası dışarısında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’ndaki tanımların kullanılmasına karşın, Ergene Havzası içerisinde “Tarımsal Niteliği I. Öncelikli Korunacak Alanlar”, “Tarımsal Niteliği II. Öncelikli Korunacak Alanlar” ve “Tarımsal Niteliği Sınırlı Alanlar” gibi kendine özgü ve yanlış yorumlamaya açık bir sınıflandırmaya yer verilmiştir. Ergene Havzası içinde de 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’ndaki tanımlamalar esas alınarak arazi sınıflandırmaları yeniden düzenlenmelidir." tespitlerine yer verilmiştir.
Dava konusu çevre düzeni planında TAB ve TOB alanları da dahil en yüksek emsal olarak verilen %0,30 değerin, yukarıda değinilen Yönetmelik ile öngörülen %40 emsalin altında olduğu dikkate alındığında, tarım arazilerinde öngörülen emsal değerlerinde mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan bilirkişi raporunda Ergene Havzası sınırları içerisinde ve Ergene Havzası sınırları dışında ayrımının uygun bir ayrım olmadığı belirtilmiş ise de, davalı idarece, tarım alanlarında öngörülen yapılaşma emsalinin arazinin niteliğine göre belirlendiğinin belirtilmesi karşısında, bu durumun planı kusurlandıracak nitelikte olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu çevre düzeni planının, "tarım arazilerinde öngörülen yapılaşma koşullarına" ilişkin kısmında mevzuta ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle,9.05.2013 tarihli, 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi, Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planının "Tarım Arazisi" başlıklı 2.11.2.1 sayılı plan hükmü yönünden davanın REDDİNE, sonuç olarak, dava kısmen ret, kısmen iptal ile sonuçlandığından ve bozma üzerine verilen kararla da bu sonuç değişmediğinden, Dairemizin bozulan ilk kararıyla hükmedilen yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine yeniden hükmedilmesine gerek olmadığına, davalı idarenin ve davalı idare yanında müdahilin temyiz istemleri kısmen kabul edildiğinden, aşağıda ayrıntısı yer alan Dairemizin ilk kararından sonraki aşamalara ait davalı tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin yarısı olan … TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, diğer yarısının davalı üzerinde bırakılmasına, davalı idare yanında müdahil tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin yarısı olan …- TL'nin davacıdan alınarak davalı yanında müdahile verilmesine, diğer yarısının davalı idare yanında müdahil üzerinde bırakılmasına, davacının temyiz istemi reddedildiğinden, davacı tarafından temyiz aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, posta ücreti avansından artan kısmın karar kesinleştikten sonra taraflara iadesine, bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz isteminde bulunulabileceğinin duyurulmasına, 11/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
