8. Hukuk Dairesi 2015/759 E. , 2015/4915 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve müşterekleri ile ... ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 04.10.2013 gün ve 916/643 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, müvekkillerinin hissedarı bulunduğu 1037 ada 7 parsel sayılı taşınmazda tapuda malik olarak görünen ...(16/288),...(7/288),... (7/288), ...(16/288), ... (16/288), ... (16/288) isimli şahısların da yer aldığını, bu kişilerin tanınmayan ve bilinmeyen kişiler olduklarını, 1952 yılından bu yana dava konusu taşınmazı davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyet olarak kullanan vekil edenleri yararına TMK"nun 713/2. maddesinde belirtilen kazanma koşullarının oluştuğunu açıklayarak, taşınmazın davalılar adına olan tapu kayıtların iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın davasını taşınmaz malikinin tapu kütüğünden anlaşılamaması sebebine dayandırdığını, taşınmazın kayyımlıkla idare edilen taşınmazlardan olup olmadığı, dava tarihine kadar zilyetlikle kazanma koşulları oluşup oluşmadığının araştırılmasının gerektiğini, 20 yıllık sürenin nizasız sürmesinin zorunlu olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve kayyım vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, TMK"nun 713/2. fıkrasında açıklanan tapu kütüğünde maliki kim olduğu anlaşılamayan hukuki sebebine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK"nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir.
Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK"nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarih 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları).
Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir.
Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir.
Somut olaya gelince; dava konusu 1037 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kaydı ve tapulama tutnağının incelenmesinde, taşınmazın ... 341 tarih 84 ve 87 sıra numaralı tapu kayıtlarının revizyonu sonucu 48/288 payı ...(..., 48/288 payı ... (...), 24/288 payı ... (..., 36/288 payı ...(..., 16/288 payı....), 7/288 payı ... (...), 7/288 payı ... (...), 7/288 ... (...), 7/288 ....(...), 12/288 payı ...(...ı), 28/288 payı ... (....), 16/288 ... (...), 16/288 ... (...), 16/288 ... (...) adlarına 22.10.1951 tarihinde tespit edildiği ve itiraz edilmeksizin 04.09.1952 tarihinde kesinleşerek, 19.09.1952 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Tapulama çalışmalarında dava konusu taşınmazların tespitine dayanak olan ...341 tarih 84 sıra numaralı tapu kaydının edinme sütununda ise, "....evlatlar... ve ..."nin kaldığı,..."in 320 "de vefatı ile kızları ... ve ... vefatı ile validesi..., oğulları ... ve ...kerimesi ... ve ..."in vefatı validesi ..., oğlu ... ve ... bedelin... ... binti ... ve ...kaldığı" ,... 341 tarih 87 sıra numaralı tapu kaydının edinme sütununda da, "96 hisse ...oğlu ...evlatları ... ve ...ve 24 hisse ... kızı ...ve 36 hisse ...kızı ..., validesi ..., 16 hanesi ...validesi ..., ... 28 hisse ... evlatları ... ve ... ve 12 hissesi ...zevcesi ... ve 28 hisse oğlu ..." olarak belirtildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca; tapu kaydı, tedavül kayıtlar, tapulama tutanağındaki açıklamalara göre davalı kayıt malikleri.... anası ... oğlu ...oğlu ....oğlu.... oğlu ... ve ... karısı ... tanınan ve bilinen kişiler olup, maddede yazılı koşulların gerçekleştiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonunda yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle kayıt maliklerinin bilinmeyen kişiler olduklarından hareketle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekili ve Kayyım vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nın Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"un 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden kayyıma iadesine, 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.