
Esas No: 2021/527
Karar No: 2022/1391
Karar Tarihi: 13.04.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/527 Esas 2022/1391 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/527 E. , 2022/1391 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/527
Karar No : 2022/1391
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının esas ve yargılama giderleri yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar yakını ...'in Çanakkale ili, Eceabat ilçesinde bulunan Kilitbahir Kalesinin surlarından düşerek hayatını kaybetmesi nedeniyle, uğranıldığı iddia edilen zararın karşılığı olarak davacılardan eş … için 85.197,36 TL maddi, 75.000,00 TL manevi, çocuk … için 5.062,65 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Danıştay Onuncu Dairesinin 04/10/2017 tarih ve E:2015/4730, K:2017/3904 sayılı bozma kararına uyularak, meydana gelen olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun saptanması amacıyla, 14/12/2018 tarihinde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda arkeoloji ve sanat tarihi konusunda uzman kişilerden oluşan heyet tarafından hazırlanan 27/12/2018 havale tarihli bilirkişi raporu özetlenerek,
Uyuşmazlık konusu olayda; Gelibolu Yarımadasında yer alan ve tarihi eser olarak tescilli bulunan Kilitbahir Kalesinin surları ile surlara çıkışı sağlayan merdivenlerin restorasyonu mümkün olmasına karşın kazanın meydana gelmesinden önceki süreçte gerekli bakım ve onarımın gerçekleştirilmediği, ayrıca tarihi kalenin surlarına çıkışı sağlayan merdivenlere korkuluk yapılmasının söz konusu kalenin tarihi eser niteliğiyle bağdaşmasına karşılık elim kazanın meydana geldiği tarihten önce bu konuda gerekli önlemlerin alınmadığı, ancak kalenin surlarına çıkışı sağlayan merdivenlerin avluya bakan cephelerine demir korkulukların yapıldığının keşif esnasında görüldüğü, dolayısıyla kalenin restorasyonu yapılmadan ve gerekli güvenlik önlemleri alınmadan kalenin ziyarete açılması sebebiyle oluşun zarardan davalı idarenin kusuru oranında sorumlu olduğunun görüldüğü,
Davacıların maddi zararlarının belirlenmesi amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 08/05/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacılardan eş …'in 176.691,36-TL, davacı …’in 6.939,90-TL zararının bulunduğu görüşüne yer verildiği gerekçesiyle,
Davacılar vekilince ıslah isteminde bulunulmaması üzerine taleple bağlı kalınarak davacı ... için 85.197,36-TL, davacı ... için 5.062,65-TL olmak üzere toplam 90.260,01-TL maddi zararın davalı idarece davalı idareye başvuru tarihinden (15/09/2009) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesine, meydana gelen ölüm olayının niteliği, kusurun ağırlığı ve oranı birlikte değerlendirildiğinde, davacıların ölüm olayı nedeniyle yaşadıkları elem ve üzüntünün tatmini amacıyla davacı ... için 60.000,00 TL manevi, ... için taleple bağlı kalınarak 25.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 175.260,01 TL tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden (15/09/2009) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 12/05/2020 tarih ve E:2019/11521, K:2020/1331 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlıkta, olayın meydana geldiği tarihi eserin bakım ve onarımını zamanında gerçekleştirmeyen ayrıca tarihi kalede gerekli güvenlik tedbirlerini almadan söz konusu yeri ziyarete açan davalı idarenin hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumlu olduğu,
Ancak, dosya kapsamından kale girişinde bulunan görevli tarafından kale surlarına çıkılmasının tehlikeli olduğu yönünde sözlü uyarıda bulunulduğu, bununla birlikte davacılar yakınının kişisel durumunun (yaşı, hayat tecrübesi), kale merdivenlerinin yüksekliğinin ve yapının tarihi eser niteliğinin doğal sonucu olarak yapısındaki bozulmaların kendi güvenliği açısından tehlike oluşturabileceğini farkedebilecek durumda olduğu, bu nedenle davacılar yakınının olayın meydana gelmesinde %50 oranında kusurlu olduğu sonucuna varıldığı,
Müterafik kusurun (ortak kusur), zarara uğrayanın, zararın doğumuna veya zararın artmasına yardım (etki) etmesi şeklinde tanımlandığı, böyle bir durumda, zarara uğrayana veya mirasçılarına ödenecek tazminat miktarlarının müterafik kusur oranında azaltılmasının zorunluluk arz ettiği,
İdare Mahkemesince davacıların uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazminine hükmedilirken, zarar görenin kusurlu davranışının da gözetilip meydana gelen olayda davacıya düşen kusur oranı (müterafik kusur) dikkate alınarak yeniden bir karar verilmesinin gerektiği,
Bu durumda, belirtilen hususlar gözardı edilerek verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının maddi tazminatın tamamen, manevi tazminatın ise kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, maddi tazminatın tamamen, manevi tazminatın ise kısmen kabulü yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerekli uyarı levhalarının konulmadığından bahisle taraflarına kusur atfedildiği, oysa Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 06/07/2009 tarihli yazısında da ifade edildiği üzere, 10 ayrı noktaya uyarı levhalarının asıldığı, ayrıca girişte davacılar yakının görevlilerce sözlü olarak uyarıldığı, bu haliyle kusur oranlarının doğru tespit edilmediği, Danıştayın yerleşik içtihatlarında davacılar yakınının kusurunun sorumluluğun tespitinde dikkate alındığı, hatta kusurun ağırlığına göre illiyet bağının koptuğundan söz edilerek tazminata hükmedilmediği, somut olayda da davacılar yakınının sözlü olarak ikaz edildiği ve ikazları anlayabilecek tecrübeye sahip olduğu dikkate alındığında illiyet bağının kesildiğinin kabul edilmesi gerektiği, tazminat miktarının tespitine yönelik hazırlanan bilirkişi raporunda hatalı kusur oranlarının dikkate alındığı, idarelerine izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmamasına rağmen, hazırlanan hesap bilirkişisi raporunda idarelerinin kusurlu kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğu, harçtan muaf olmalarına karşın, aleyhlerine harca hükmedildiği belirtilerek, ısrar kararının aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen ısrar kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2…. İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
