8. Hukuk Dairesi 2014/5837 E. , 2015/4847 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti
... ile Hazine ve ... Tüzelkişiliği aralarındaki muhtesat aidiyetinin tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen karar verilmesine yer olmadığına dair . Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.10.2013 gün ve 404/643 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, ... boşluğu niteliğinde tapusuz taşınmazın üzerinde iki katlı betonarme evin müvekkiline ait olup, bu yerde ..."nün yol yapım çalışmaları için kamulaştırma işlemleri başlattığını, işaret boyaları sürdüğünü, ancak düzenlenen tutanaktan bir suret verilmediğini ileri sürerek, muhdesatın değerinin ve müvekkiline aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuş; davalı köy muhtarlığı takdiri mahkemeye bırakmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne, değerin tespitine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilemesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Hukuki ilişki ve güncel hukuki yarar varsa tespit davası açılabilir. (HMK. m. 106/2). Tespit davası sonucu alman karar kesin hüküm etkisi doğurursa da icra takibine konu edilemez. Tespit davası ile istenen hukuki koruma eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı olamaz. Tespit davalarının dinlenebilmeleri için genel dava koşullarından başka tespit davalarının kendine özgü koşulları olarak nitelendirilen iki özel koşula daha ihtiyaç bulunduğu kabul edilmektedir. Biri hukuki ilişki diğeri hukuki yarar olup, bu da yakın bir tehlikenin var olmasını, tehlikenin zarar meydana getirebilecek nitelikte bulunmasını ve tespit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldıracak nitelikte olmasını içerir.
26.05.2004 gün ve 5177 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmünde "Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11. madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir" denilmektedir.
Bu hükümle başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaşma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla zilyetliği tespit davası açma hakkı tanınmıştır. Nitekim öğreti ve uygulamada muhdesatın üzerinde
./.
bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunması halinde muhdesatı meydana getiren malik veya paydaşların bu olgunun tespiti istemiyle, yine muhdesat veya üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması halinde muhdesatı meydana getiren kişi veya kişilerin zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmaları halinde hukuki yararın var olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu iki ayrık hal dışında muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespiti istemiyle açılan tespit davalarının dinlenebilmesi için ise kural olarak az yukarıda açıklanan tespit davalarının kendine özgü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiği tartışmasız kabul edilmektedir.
Somut olayda, dava konusu muhdesatın kamulaştırma kapsamında kalıp kalmadığı olgusunun yeterince araştırılmadığı gibi bu konuda..."ne yazılan yazı cevabı beklenmeden keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığı, taşınmazın tapu bilgilerinin de ilgili ..."nden getirilmediği, mahkemece yeterli araştırma yapılmadan korunmaya değer hukuki yararın bulunduğu kanaatine varılarak yazılı gerekçe ile hüküm kurulduğu görülmüştür.
Mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle taşınmazın tapu bilgilerinin ilgili ..."nden getirtilerek hukuki durumunun belirlenmesi, Karayolları Genel Müdürlüğü"ne yazılan yazı akıbetinin araştırılarak kamulaştırma bilgi, belge ve krokilerinin dosyaya getirtilmesi, davacı yanın dayandığı belediye kayıtlarının temini, bu eksikler giderildikten ve hukuki yarar olgusu saptandıktan sonra, dava açmada güncel hukuki yararın bulunduğu anlaşıldığı takdirde yerinde yeniden keşif yapılarak bilirkişilere ek rapor düzenlettirilip, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi olmalıdır. Eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK, m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 24.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.