Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
Alacaklının çeke dayalı olarak borçlular hakkında başlattığı kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde borçlular vekili; takibin kesinleşmediği ancak takip tarihinden sonra 6 aydan fazla süre ile icra dosyasının işlemsiz bırakıldığı iddiası ile TTK"nun 726 ve İİK"nun 168/5. maddesi hükmüne göre icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, TTK"nun 726. maddesine göre zamanaşımının 3 yıl olarak dikkate alınması gerektiği, 3 yıllık zamanaşımı süresinin ibraz süresinin bitiminden itibaren dolduğu belirtilerek takibin iptaline karar verilmiştir.
03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanun"unun 7. maddesiyle değişik 6762 Sayılı TTK"nun 726. maddesine göre; "Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar."
İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani, geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K; 06.04.2005 tarih ve 2005/1 0- 1 83 E., 2005/241 K sayılı kararları da aynı yöndedir.
Bundan ayrı, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural, "derhal yürürlüğe girme" (I"etfet immediat de la loi novelle) niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi, kazanılmış hakların saklı
tutulması gereğinden kaynaklanan bir sonuçtur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 2. maddesi hükmüne göre, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Kazanılmış hak kavramı, her ne kadar açık bir biçimde Anayasa"da düzenlenmemiş ise de, bunun hukuk devleti kavramının temel taşlarından biri olduğu ve Anayasa"nın bünyesinde mündemiç bulunduğu, Türk Kamu Hukuku"nda, öğretide ve yargısal kararlarda benimsenmektedir.
6273 Sayılı Kanun"un 7.maddesiyle 6762 Sayılı T.K"nun 726.desinde yapılan değişiklikle çeklerde 6 ay olan zamanaşımı süresi 3 yıla çıkartılılmıştır. Yukarıda açıklanan ilkelere göre değişiklikle getirilen 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için çekin ibraz süresinin bitim tarihinin yasanın yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden sonraki bir tarih olması gerekir. Belirtilen tarihten önce zamanaşımı süresi dolmuş ise bunun canlandırılması ve sürenin üç yıla çıkarılması kazanılmış hakları ortadan kaldıracağından hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Bu nedenle ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden önce biten çeklerde uygulanacak olan zamanaşımı süreleri altı ay, sonraki çeklerde üç yıldır. Bu durumda takibin dayanağı çekin ibraz süresinin bitim tarihi 15.06.2008 olup 6 aylık zamanaşımına tabidir.
Somut olayda icra takibine 13.6.2008 tarihinde başlandığı, borçlu ..... ve yönünden 19.06.2008 tarihli işlem ile 24.05.2010 tarili işlem arasında ve 24.05.2010 ile 13.06.2012 tarihli işlemler arasında 6 aydan fazla süre ile takipsiz bırakılmış olup, keşide tarihi itibariyle yürürlükte olmayan kanun hükümleri geçmişe dönük olarak uygulanamayacağından alacak zamanaşımına uğramış, kazanılmış hak oluşmuştur.
O halde mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de sonuçta istemin kabulüne karar verildiğinden bu husus bozma nedeni yapılamaz.
Ancak çeke dayalı kambiyo takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusu takibin kesinleşmesinden önceki dönemde alacağı zamanaşımına uğradığına ilişkindir. Mahkemece de anılan husus kabul edildiğine göre olayda uygulanması gereken İİK.nun 169/a-4,5.maddesine göre takibin durdurulması gerekirken, iptaline karar verilmesi doğru bulunmadığından, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Ankara 12. İcra Mahkemesi"nin 29.06.2012 tarih ve 2011/643 E. - 2012/1709 K.sayılı ilamının hüküm bölümünün ilk paragrafındaki "iptaline" kelimesinin karar metninden çıkartılmasına, yerine "durdurulmasına" kelimesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekli ile İİK."nun 366. ve HUMK."nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına,17.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.