
Esas No: 2021/6682
Karar No: 2022/4766
Karar Tarihi: 14.04.2022
Danıştay 6. Daire 2021/6682 Esas 2022/4766 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/6682 E. , 2022/4766 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/6682
Karar No : 2022/4766
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : … mirasçıları:
1- … 2- …
3- … 4- …
5- … 6- …
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, … Mahallesi, … ada … parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucunda, "semt spor sahası" olarak ayrılmasına rağmen uzun yıllardır kamulaştırılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 2.000.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile toplam: 5.332.037,96 TL) maddi zararın tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davanın kabulüne, 2.000,000,00 TL'nin dava tarihi olan 24/09/2018 tarihinden, ıslah edilen 3.332,037,96 TL tazminat isteminin ise; ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 15.08.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak hisseleri oranında davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun istinafa konu mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan "ıslah edilen 3.332.037,96 TL tazminat isteminin ise, ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 15/08/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak hisseleri oranında davacılara verilmesine" ibaresinin "ıslah edilen 3.332.037,96 TL tazminat isteminin ise, ıslah tarihi olan 01/08/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak hisseleri oranında davacılara verilmesine" şeklinde düzeltilmesi suretiyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava dilekçesinde faiz istemine yer verilmemesine rağmen davacının talebi aşılarak faiz istemi hakkında da hüküm kurulduğu, taşınmazda kısıtlılık halinin söz konusu olmadığı, tescile ilişkin hüküm kurulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, … Mahallesi, … ada … parsel sayılı taşınmazın hissedarı olan davacılar tarafından, anılan taşınmazın imar uygulaması sonucunda, "semt spor sahası" olarak ayrılmasına rağmen uzun yıllardır kamulaştırılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 2.000.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile toplam: 5.332.037,96 TL) maddi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Dosyanın ve Dairemizin E:2018/5335, E:2020/8881 sayılı dosyaları (uyuşmazlık konusu taşınmazın diğer hissedarı tarafından açılan) ile birlikte incelenmesinden; uyuşmazlığın çözümü amacıyla Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle: "-uyuşmazlık konusu … ada, … parsel nolu imar parselinin arsa ve kargir ev niteliğinde ve 5.875,00 m² yüzölçümünde olduğu, keşif anında uyuşmazlık konusu taşınmazın boş olduğu, parselin K.O.P. (Kamu ortaklık payı)'ndan oluştuğu, taşınmazın raporda gösterilen krokiden de görüleceği şekilde uygulama imar planında 241,00 m²'lik kısmının trafo sahası, geri kalan (5.875,00 m²-241,00 m²) =5.634,00 m² lik bölümünün semt spor sahası olduğu, parselde davacıların murisi … kızı …’ün 60/204 (1.727,94 m²) oranında hissesinin bulunduğu, murisin bu hisseyi tapuda 13.04.1990 tarih 4097 yevmiye ile yapılan satış sonucu edindiğinin tespit edildiği, taşınmazın dava tarihi itibari ile birim değerinin tespitinde 2942 sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen hususlar ile "Emsal Mukayesesi Yöntemi" kullanıldığı, yapılan hesaplamalar ve mukayeseler sonrasında (10) numarada belirtilen emsalin kıyas emsal olarak belirlendiği, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle arsa m² birim fiyatının değeri; dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle arsa m² birim fiyatının değeri; • Tüik Yi-Üfe Endeksi ile; 3.4592,71-TL/m² • TCMB HKFE (Hedonik Konut Fiyat Endeksi) TR-61 Endeksi ile; 2.942,82-TL/m² • Her iki yöntemin de (24.09.2018 dava tarihi itibariyle) ülkenin içinde bulunduğu kriz ortamı etkisiyle piyasa rayicini yansıtmadığı kanaatine varıldığından bilirkişi heyetinin görüşü her iki yöntemin ağırlıklı ortalaması olan (3.492,71-TL/m2 + 2.942,82-TL/m2) / 2 = 3.217,77-TL/m² değeri olduğu, bu durumda dava konusu taşınmazın dava tarihi olan 24/09/2018 itibariyle m² birim fiyatının 3.217,77 TL/m² olduğunun belirlendiği, davacıların hissesine karşılık gelen bedellerin ise ayrı ayrı hesaplanmak suretiyle toplam 5.332.037,96 TL olduğu şeklinde" görüş ve değerlendirmelere yer verildiği, öte yandan, uyuşmazlık konusu parselin diğer hissedarları tarafından açılan davalarda dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporlarında söz konusu trafo sahasının yözölçümünün 25 m² ve 240 m² olarak birbirinden farklı olarak hesaplanarak toplam alandan düşüldüğü, Dairemizin E:2018/5335, E:2020/8881 sayılı dosyaları) ayrıca, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün internet sayfasında yapılan sorgulamada (https://parselsorgu.tkgm.gov.tr/) uyuşmazlık konusu Muratpaşa İlçesi, … Mah. … ada, .. parsel sayılı taşınmaza ait kaydın halihazırda bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesince öncelikle dava konusu taşınmazın en son yürürlükte olan nazım ve uygulama imar planındaki güncel hali ile davacıların söz konusu taşınmazla mülkiyet ilişkisinin devam edip etmediği belirlenerek ve uygulama imar planında trafo alanı olarak belirlenen alanın yüzölçümü netleştirilerek, trafo alanının kamulaştırılmasından sorumlu idare/idarelerin de tespit edilip hasım mevkiine alındıktan sonra bu kısım da dikkate alınarak taşınmazın (tamamının) uygulama imar planındaki güncel fonksiyonuna göre; gerekli görülürse aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulunca, taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan, mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak davanın kabulüne ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Konya Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesinin kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava dilekçesinde faiz istemine yer verilmediği halde, davacılar vekilince verilen miktar artırım dilekçesinde dava konusu isteme yasal faizin de eklendiği, İdare Mahkemesince ve temyize konu İdari Dava Dairesi kararında da faiz istemi hakkında ayrıca hüküm kurulduğunun görüldüğü; taleple bağlılık ilkesi uyarınca dava dilekçesinde yer almayan faiz istemi hakkında da hüküm kurulmasında usul hükümlerine uyarlık, temyize konu İdari Dava Dairesi kararında bu kısım yönünden de hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 14/04/2022 tarihinde, kesin olarak, esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin imar kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda, uyuşmazlıkta, davaya konu taşınmazın kütüphane alanında kaldığı görülmekte ise de, öncelikle söz konusu kamu alanına ilişkin kamulaştırma yapmakla yükümlü idarenin belediye mi yoksa davalı bakanlık mı olduğu hususunun araştırılıp netleştirilip davalı idare hasım mevkiine alıntan sonra; taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, Mahkeme kararının yukarıda belirttiğimiz gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
