
Esas No: 2019/11270
Karar No: 2022/2245
Karar Tarihi: 19.04.2022
Danıştay 10. Daire 2019/11270 Esas 2022/2245 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/11270 E. , 2022/2245 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/11270
Karar No : 2022/2245
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : 1.Hukuk Müşaviri Yrd. V. ...
İSTEMİN_KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin .... tarih ve E:..., K:.... sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 29/03/2016 tarihinde aracıyla seyir halindeyken ... yolunda görevli polislerce durdurulan ve yapılan kimlik kontrolü neticesinde aranan şahıslardan olduğundan bahisle ... Merkezi Amirliğine götürülerek nezarethaneye konulan davacının aynı nezarethaneye sonradan getirilen yabancı uyruklu bir şahıs tarafından uğradığı bıçaklı saldırı neticesinde boynundan yaralanması nedeniyle doğan zararlara karşılık 250.000,00 TL maddi ve 250.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 500.000,00 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen ....tarih ve E:..., K:... sayılı kararla; olayda, davalı idare personelince nezarethaneye konulacak kişilerin üst aramalarının yapılması, üzerlerinde kendisine veya başkalarına zarar verecek eşyalardan arındırılması gerektiği, nezarethaneye konulan kişilerin can ve mal güvenliğinin davalı idarenin sorumluluğunda olmasına karşın gerekli arama, denetim ve gözetim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle nezarethaneye bıçakla birlikte giren yabancı uyruklu bir şahıs tarafından davacının yaralanması olayında, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu, Mahkemelerinin 23/01/2018 tarihli ara kararı ile davacıdan maddi tazminat istemine ilişkin tüm bilgi ve belgelerin (hastane kayıtları, rapor, tedavi masraflarına ilişkin makbuz vs.) istenildiği, davacı tarafından herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, Mahkemelerinin 19/09/2018 tarihli ara kararı ile başka bir suçtan dolayı Adıyaman E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda bulunan davacının engellilik oranının tespiti amacıyla Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı marifetiyle Sağlık Kurulu'na sevkinin yapıldığı, Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nce düzenlenen 11/10/2018 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda, davacının engellilik durumunun bulunmadığı, idarenin tazminle yükümlü tutulmasının, ancak kesin olarak ortaya çıkmış ve belirgin hale gelmiş bir maddi zararın varlığı halinde mümkün olduğu, uğranılmış olduğu iddia edilen maddi zararın belgelendirilememesi nedeniyle davacının kesin bir zararının oluşmadığı gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin reddine, İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen ''yaralanmanın kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı''na ilişkin 13/07/2016 tarihli raporu, davacın sosyal ve ekonomik durumu, adli sicil ve arşiv kaydı, olayın oluş biçimi, tüm süreç birlikte değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulü ile davacının çektiği elem ve üzüntüye karşılık olarak takdiren 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu .... İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI :
I- Davacı tarafından, engel oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek rapor alınması gerekirken Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilerek rapor alındığı, alınan raporda engel oranının %0 olarak belirlendiği, bu raporun tarafına tebliğ edilmediği ve itiraz hakkının kullandırılmadığı, boğazında 15 cm kesik olduğu, bir daha eskisi gibi hayat süremeyeceği, kaza nedeniyle yürüyemez ve dik duramaz hale geldiği, dolayısıyla %0 engel oranı olmasının mümkün olmadığı, maddi tazminat talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarının ise yetersiz olduğu belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
II- Davalı idare tarafından, idarelerinin olayda hizmet kusurunun bulunmadığı, manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye yol açacak düzeyde fahiş olduğu belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, 29/03/2016 tarihinde aracıyla seyir halindeyken Zeytinburnu-Bakırköy yolunda görevli polislerce durdurulduğu, yapılan kimlik kontrolü neticesinde aranan şahıslardan olduğunun tespiti üzerine ... Polis Merkezi Amirliğine götürüldüğü, burada yapılan işlemler neticesinde nezarethaneye konulduğu, davacının bulunduğu polis merkezindeki nezarethaneye başka bir olaydan dolayı Sudan uyruklu bir şahsın getirildiği, nezarethanede bulunan 3 kişinin gecenin ilerleyen saatlerinde uyumakta iken yabancı uyruklu şahsın birden davacı ile dava dışı diğer kişiye ayakkabısının altında gizli bölmeye sakladığı bıçakla saldırdığı, bu olay nedeniyle dava dışı diğer kişinin vefat ettiği, davacının ise boynundan yaralandığı, davacı tarafından, yaralanmasına ilişkin olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi yapılacağından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmektedir. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
İdarenin hukuki sorumluluğunun varlığı ve kapsamı yukarıda aktarılan unsurlar dahilinde oluşmakla birlikte; zararın varlığı ve niceliğinin ortaya konulması, maddi olayın tüm unsurlarıyla incelenmesi ve tazmin sorumluluğu açısından bir tespitin yapılması da yargının görevidir.
Diğer bir ifadeyle, idarece hizmetin işleyiş ve ifası sırasında çeşitli sebeplerle gerçek veya tüzel kişilere verilen zararların, taraflarca ibraz edilen bilgi ve belgelerin yanı sıra idari yargı yerince re'sen araştırma ilkesi uyarınca temin edilen bilgi ve belgeler ile ortaya konulması zorunlu bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Bölge İdare Mahkemesi Kararının Maddi Tazminat İsteminin Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Polis merkezi amirliğinde görevli polis memurlarınca gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi sonucunda üzerindeki bıçakla birlikte nezarethaneye konulan yabancı uyruklu şahsın davacıyı yaralaması olayında, hizmetin kötü işletilmesi nedeniyle doğan zararın hizmet kusuru ilkesine göre tazmini gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesinin, davacının uğradığı zararın, hizmet kusuru ilkesi uyarınca tazmini gerektiğine yönelik gerekçesinde hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının maddi tazminat istemine gelince; davacının öncelikle 17/03/2017 tarihinde ... İdare Mahkemesi'nin E:.... sayılı esasına kayden dava açtığı, anılan Mahkemenin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile merciine tevdi kararı verildiği, anılan kararın davalı idareye tebliğ edilmesine rağmen davalı idarece 60 gün içinde cevap verilmemesi üzerine bakılmakta olan davanın .... İdare Mahkemesinin E:... sayılı esasına kayden açıldığı, dava dilekçesinde delillerin asıllarının .... İdare Mahkemesinin E:... sayılı dosyasına sunulmuş olduğunun belirtildiği ve bu dosyanın celbinin talep edildiği görülmektedir.
Ancak dava dosyasında davacının deliller listesinde belirtmiş olduğu ve uyuşmazlığın çözümü için önem arz eden "İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Epikriz Raporu ve detaylı tedavi bilgisi" delili yer almamaktadır.
Dava dosyasında davacının sağlık durumunu, tedavi sürecini gösteren tek belgenin Mahkemece engel oranının belirlenebilmesi için alınan Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 11/10/2018 tarihli raporu olduğu, bu raporun karara esas alınıp alınamayacağının değerlendirilmesini sağlayacak başkaca herhangi bir tıbbi belge bulunmadığı gibi raporun da "engelli"lik oranını tespite yönelik olması, sebebiyle rapor tarihinde yürürlükte bulunan (mülga) Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, sürekli çalışma gücü kaybının tespitinde "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği"nin esas alınması gerekmektedir.
Ayrıca davacının 23/01/2019 tarihli istinaf dilekçesinin ekinde yer alan resimde boğazındaki kesiğin ciddi olduğu, basit tedavi ile giderilebilecek ölçüde olmadığı, bu resim ile davacının %0 engel oranın bulunduğunu belirten rapor arasında çelişki bulunduğu kanaati hasıl olmuştur.
Kaldı ki, davacının engel oranının %0 olduğunu belirten Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 11/10/2018 tarihli raporunun davacı tarafa tebliğ edilmediği, itiraz hakkı verilmediği de görülmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince; öncelikle davacının tedavi süreci ile ilgili tüm bilgi belgelerin davacıdan ve ilgili hastaneden ara kararı ile istenilmesi, davacının celbini talep ettiği .... İdare Mahkemesinin E:... sayılı dosyasından ilgili bilgi ve belgelerin dava dosyasına aktarılması için .... İdare Mahkemesine yazı yazılması, ayrıca davacının çalışma gücü kaybı oranını gösteren detaylı sağlık raporunun temin edilebilmesi için Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesi gerektiği, davacının sağlık durumunu gösterir tüm bu bilgi ve belgeler ile hükme esas alınabilir nitelikte görülmesi halinde Adli Tıp Kurumu raporunun birlikte değerlendirilmesi suretiyle maddi tazminat kalemlerinden kazanç ve güç (efor) kaybı konusunda bir karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, celp edilecek belgelerde yeterli bilgi bulunmaması halinde, dava dilekçesinde yer alan diğer maddi tazminat kalemlerinin belgelendirilmesi ve somutlaştırılmasını teminen yeniden verilecek ara kararı ile bu kalemlere ilişkin bilgi ve belgelerin davacıdan ikinci kez istenilmesi de uygun olacaktır.
Tüm bunlarla birlikte, UYAP sorgulamasında, davacının İskenderun İnfaz Hakimliğinin 2022/698, 2022/722 ve 2022/2114 sayılı dosyalarında hükümlü sıfatıyla yer aldığı görüldüğünden, davacının kazanç kaybına yönelik maddi zararının olduğu kanaatine varılması halinde yaptırılacak olan bilirkişi incelemesinde hesaplamanın bihakkın tahliye tarihi itibarıyla yapılması gerektiği tabiidir.
B) Bölge İdare Mahkemesi Kararının Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlamaktadır. Tam yargı davalarının ve manevi tazminatın belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın, zararın ve varsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı olacak şekilde belirlenmesi, bununla birlikte olayın meydana geliş şekli, idari faaliyetin niteliği ve idarenin sorumluluk sebebi gözetilerek hakkaniyetli ve makul bir tutarı aşmaması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, Mahkemece davacı için takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa giderecek düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği ile Adli Tıp Kurumundan alınacak olan rapor dikkate alınarak Mahkemece manevi tazminatın yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
3. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin ... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.. sayılı kararının BOZULMASINA,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 19/04/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
