19. Ceza Dairesi 2019/34914 E. , 2020/2712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 237 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanık hakkında 237 sayılı Kanun"a aykırılık iddiası ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, Silvan Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2010/566 Esas, 2011/25 Karar sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın Hazine ve Maliye Bakanlığına tebliğ edilmeden 04/05/2011 tarihinde kesinleştirildiği, sonrasında sanığın 28/03/2014 tarihinde işlediği dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın açıklanması için mahkemesine bildirimde bulunulması nedeniyle sanık hakkındaki hükmün açıklandığı anlaşılmakla, 237 sayılı Kanun"a aykırılık suçunda suçtan zarar görenin Hazine ve Maliye Bakanlığı olduğu, bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı anılan kuruma tebliğ edilmediği için usulüne uygun kesinleşmediği ve sanık hakkındaki denetim süresinin de başlamadığı, dolayısıyla sanığın 28/03/2014 tarihinde işlediği suç nedeniyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre ise;
1- Anayasa"nın 141/3, 5271 sayılı CMK’nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısı ile herkesi ikna edecek ve denetim muhakemesine imkan tanıyacak biçimde gerekçeli olması gerekir.
Yargıtay"ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm olguların, bu olgular değerlendirilerek mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi beyanın ne gerekçe ile diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesinde gösterilmesi ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç olarak kabul edildiği açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki değerlendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak sanığın denetim süresi içinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına atıf yapılarak gerekçesiz hüküm kurulması,
2- Daha önce hapis cezasına mahkum edilmeyen sanık hakkında hükmolunan 25 gün hapis cezasının TCK"nin 50/3. maddesinde düzenlenen “Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum olduğu bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca TCK"nin 50/1. maddesindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi,
3- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, yargılamanın sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 11/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.