
Esas No: 2017/2394
Karar No: 2022/1739
Karar Tarihi: 19.04.2022
Danıştay 13. Daire 2017/2394 Esas 2022/1739 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2017/2394 E. , 2022/1739 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/2394
Karar No:2022/1739
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
(… Kurumu)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Bağcılık Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait olan "…", "…" ve "…" isimli alkollü içki markalarının daha önce başka firma veya şahıslar tarafından tescil/koruma altına alındığının tespit edildiğinden bahisle alkollü içkilerde bu markaların kullanılmasının yasaklanmasına ve bu markadaki ürünlerin 31/12/2015 tarihinden itibaren piyasada bulundurulmamasına, aksi hâlde davacı şirkete idari para cezası uygulanacağına ilişkin … tarih ve … sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan … tarihli ve …sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirket tarafından 2006-2007-2008 yıllarında Türk Patent Enstitüsü'ne başvurularak on yıl süreli olarak tescillendiği anlaşılan "…", "…" ve "…" markaları ile gerekli ruhsat ve izinlerin davalı idareden alınmak suretiyle şarap üretilmekte olduğu ve söz konusu şarapları piyasada yer bulan davacı şirkete ait ürünlerin markalarının tescil tarihinden daha önce başka firma veya şahıslarca tescil edildiğinden yola çıkılarak, daha önce tescil edilmiş marka ile hangi ticari ürünün üretilmekte olduğu, söz konusu markanın alkolsüz bir içeceğe mi ait olduğu, piyasada bulunup bulunmadığı, marka alkolsüz içeceğe ait ise alkollü içki ile aralarında tüketicinin yanılmasına sebep olacak mahiyette bir benzerlik bulunup bulunmadığı hususları irdelenmeden, yalnızca Türk Patent Enstitüsü'nden yapılan sorgulama sonuçlarına göre söz konusu markaların daha önce başka firma veya şahıslarca da tescillendiğinden bahisle davacı şirket tarafından 2006-2007-2008 yıllarından bu yana kullanılan, "…", "…" ve "…" adlı markaların kullanılmasının yasaklanması ve 31/12/2015 tarihinden sonra ürünlerin piyasada bulunması hâlinde idari para cezası uygulanacağına ilişkin Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminde ve dayanağı … tarih ve … sayılı Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka tanıtıcı ve ayırt edici işaretlerinin alkollü içkilerde kullanılmasının yasaklandığı, bu hükmün uygulanmasına yönelik olarak Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesiyle gerekli düzenlemelerin yapıldığı, tescil tarihi esasına göre yasaklama işlemi tesis edilmesiyle alkollü içki markalarının alkollü içki markası olmayan ürünlerle ilişkilendirilerek alkollü içki markalarının örtülü reklam ve tanıtımının engellendiği, alkolsüz içki ve sair ürünler için daha önce tescil edilen markaların alkollü içkilerde kullanılmaması ve bu ürünlerin piyasada bulundurulmaması yönündeki dava konusu Kurul kararında ve bu kararın bildirimine ilişkin Kurum işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
24/12/2017 tarihinde yürürlüğe giren 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 81. maddesinde, "Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılmıştır. Kurum'un taraf olduğu davalar ve icra takiplerinde devir durumuna göre ilgili idare kendiliğinden taraf sıfatını kazanır." kuralı ile 78. maddesinde "Bu Kanun hükümleri çerçevesinde aşağıda belirtilen görevler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülür." kuralına yer verildiğinden, kapatılan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (Kurum) yerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın davalı sıfatıyla bakılan davada taraf olduğu, ancak 10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın, Tarım ve Orman Bakanlığı adı altında yeniden yapılandırıldığı anlaşıldığından, mülga Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yerine Tarım ve Orman Bakanlığı'nın hasım mevkiinde olduğu görülerek esasın incelenmesine geçildi.
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun … tarih ve …sayılı kararı ile, başka firma veya şahıslar tarafından da tescil edilmiş olan Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesini haiz üretici/üretici ve ithalatçı firmaların ekli listede yer alan markalarının tescil tarihinden önce başka ürünler için tescil edilmiş olması hâlinde; 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrası ile Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 19. maddesi gereğince kullanılmasının yasaklanmasına, söz konusu markalı ürünlerin 31/12/2015 tarihinden sonra piyasada bulundurulmaması hususunun ilgili firma ve/veya marka sahiplerine bildirilmesine karar verilmiştir.
Anılan karar ekinde yer alan listede davacı şirkete ait "…", "…" ve "…" markalarına ve bu markaların başka hangi firma veya şahıslar adına tescilli olduğuna ilişkin bilgilere yer verilmiştir.
Anılan Kurul kararı uyarınca davacı şirkete ait olup, davacı şirketin tescil tarihinden önce başka firma veya şahıslar tarafından alkollü içki dışındaki ürünler için tescil edilen söz konusu markaların kullanılması ve 31/12/2015 tarihinden sonra ürünlerin piyasada bulunması hâlinde davacı şirkete idari para cezası uygulanacağı yönünde Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminin tesis edilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 3. maddesinde, Kurul'un görev ve yetkileri, "a) Bu Kanun gereğince Kurum tarafından yürütülecek görevler ile ilgili düzenlemeleri yapmak ... e) Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeler yapmak ... l) Görev alanı ile ilgili konularda gerekli gördüğü her türlü bilgiyi, tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bunların her türlü birliklerinden istemek, m) Kanunlarla verilen diğer görevleri yürütmek ..." olarak belirlenmiştir.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz."; Geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında, "6. maddenin sekiz, dokuz ve onuncu fıkraları kapsamına giren ürünler, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde anılan fıkralardaki hükümlere uygun hâle getirilir. Uygun olmayan ürünler, bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemez." kuralına yer verilmiştir.
Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz. Kurumca bu fıkranın uygulanmasında;
a) Karşılaştırılacak iki unsurun, ambalaj veya içerik yönünden aynı şekil ve tasarıma sahip olup olmadığı veya iki unsur arasında marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretlerin içerdiği ögeler yönünden açık ve doğrudan bir ayniyet, benzerlik veya çağrıştırma olup olmadığı,
b) Karşılaştırılacak iki unsurun, doğrudan veya dolaylı olarak bir alkollü içkiyi tanıtmayı veya başka bir ürün veya firmaya ait unsurlar üzerinden alkollü içkileri dolaylı olarak tanıtmayı amaçlayıp amaçlamadığı ya da alkollü içki kullanımını doğrudan veya dolaylı olarak teşvik edip etmediği veya özendirici etkisinin olup olmadığı,
c) Karşılaştırılacak unsurları kullananlar arasında hukuki veya fiili bir bağlantı ya da menfaat bağı olup olmadığı hususlarından birinin mevcudiyeti aykırılık için yeterli kabul edilir." kuralı yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan mevzuat irdelendiğinde, alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin alkollü içkilerde kullanılamayacağı, bu kapsama giren ürünlerin Kurum tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde kullanımının yasaklanmasına yönelik kurala uygun hâle getirileceği, uygun olmayan ürünlerin bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemeyeceği, Kurum tarafından yürürlüğe konulan Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrasında, öncelikle 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer verilen kuralın tekrar edildiği, sonrasında bentler hâlinde aykırılık oluşturabilecek hususların sayıldığı, bunlar arasında "iki unsur arasında marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretlerin içerdiği öğeler yönünden açık ve doğrudan bir ayniyet, benzerlik veya çağrıştırma" hususuna yer verilmekle markanın unsurlarından biri olan marka adının aynı olmasının aykırılık için yeterli kabul edildiği, alkol piyasasıyla ilgili düzenleme ve denetleme yetkilerine sahip Kurum'un, alkollü içki piyasasında kullanılan markaları kanun hükümlerine uygun hâle getirmek ve uygun olmayan ürünlerin bu tarihten itibaren piyasaya arz edilmemesini sağlamak üzere yetkilendirildiği anlaşılmaktadır.
… tarih ve … sayılı Kurul kararında, alkollü içki markalarının incelenmesinde, 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrası ile Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, başka firma ve şahıslar tarafından da tescil edilmiş markaların Türk Patent Enstitüsü'nün www.tpe.gov.tr internet adresinden sorgulanacağı, sorgulamada, durumu "müddet" şeklinde ifade edilenlerin koruma kapsamında olmadığından dikkate alınmayacağı, birebir aynı adı taşıyan markaların sorgulanacağı, markaların hizmet sınıflarının dikkate alınmayacağı, tescil tarihi diğerinden önce olana üstünlük tanınacağı, tescil tarihi belirtilmeyen markalarda koruma tarihinin dikkate alınacağına yönelik ilke ve esaslar belirlenmiştir.
Davacıya ait "…", "…" ve "…" isimli alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına yönelik dava konusu işlemin, Anayasa, kanun ve ilgili Yönetmelik düzenlemelerine uygun bulunan … tarih ve … sayılı düzenleyici Kurul kararında belirlenen ilke ve esaslara uygunluğunun irdelenmesi amacıyla Mahkemenin 08/04/2016 tarihli ara kararıyla Türk Patent ve Marka Kurumu'ndan, "…", "…" ve "…" adlı markaların hangi firma ya da şahıslar tarafından tescil edildiğine ilişkin bilgi ve belgelerin istenildiği, anılan Kurumun 04/05/2016 tarihli cevabi yazısı ekinde söz konusu markaların tesciline ilişkin belgelerin gönderildiği görülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait "…" isimli alkollü içki markasının davacı şirket adına 14/09/2007 tarihinde tescil edildiği, buna karşılık "…" markasının 18/08/2006, 09/04/1990, 13/06/2005, 29/09/2003 ve 08/11/2001 tarihlerinde alkollü içki dışındaki diğer ürünlerin markası olarak başka firmalar tarafından da tescil edildiği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte süresi yenilenmiş durumdaki anılan markaların koruma altında olduğu; davacı şirkete ait "…" isimli alkollü içki markasının davacı şirket adına ilk defa 31/10/2005 tarihinde tescil edildiği ve 31/10/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle yenilendiği, buna karşılık "…" markasının 08/07/2003 tarihinde alkollü içki dışındaki başka bir ürün markası olarak başka bir firma adına tescil edildiği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte süresi yenilenmiş durumdaki anılan markanın koruma altında olduğu; yine davacı şirkete ait olan "…" isimli alkollü içki markasının davacı şirket adına 28/08/2006 tarihinde tescil edildiği, buna karşılık "…" markasının 29/06/1989 tarihinde alkollü içki dışındaki başka bir ürün markası olarak başka bir firma adına tescil edildiği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte süresi yenilenmiş durumdaki anılan markanın koruma altında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı şirkete ait "…", "…" ve "…" isimli alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına ilişkin dava konusu Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Kurul kararında hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 19/04/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dosya incelendiğinde, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun … tarih ve …sayılı kararı ile, alkollü içki üreticisi ve ithalatçısı firmaların kullandıkları markaların tescil tarihinden önce alkollü içki dışındaki ürünler için de tescil edilmiş olması hâlinde, bu markaların kullanımının yasaklandığı; alkollü içki markalarının, tescil tarihinden sonra başka ürünler içinde tescil edilmiş olması hâlinde ise, söz konusu markaların kullanımının engellenmesinin sağlanması yönünde karar alındığı, anılan Kurul kararı uyarınca tesis edilen işlemle davacıya, alkollü içki markalarının, tescil edildikleri tarihten önce başka firma ve şahıslar tarafından alkollü içki dışındaki ürünler içinde tescil edildiği gerekçesiyle bu markadaki ürünlerin 31/12/2015 tarihinden itibaren piyasada bulundurulmaması, aksi hâlde idari para cezası uygulanacağının bildirildiği, anılan Kurul kararı ile Daire Başkanlığı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz."; Geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında, "6. maddenin sekiz, dokuz ve onuncu fıkraları kapsamına giren ürünler, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde anılan fıkralardaki hükümlere uygun hâle getirilir. Uygun olmayan ürünler, bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemez." kuralına yer verilmiştir.
Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 19. maddesinin birinci fıkrasında da aynı düzenlemeye yer verilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 2. maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesinin unsurlarından biri hukukî belirlilik ilkesidir. Buna göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler, hem de idare yönünden herhangi bir duraksama ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuk devletinin bir diğer unsuru olan hukukî güvenlik ilkesiyle de yakından ilgilidir. Hukukî güvenlik, kişilerin kamu otoriteleriyle ilişkilerinde bugün ve geleceğe dönük olarak güven duygusu içinde olmaları demektir. Hukukî güvenlik ilkesi gereğince, her birey, yasadan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Kişi ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve buna göre davranışlarını belirler. Hukukî güvenlik ilkesinin amaçlarından biri de hukuk normlarının öngörülebilir olmasıdır. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Düzenleyici nitelikteki kurallar, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makûl bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir. Hukukî öngörülebilirlik ilkesi olarak kabul edilen bu ilke sayesinde kişilerin geleceği öngörebilmeleri ve her türlü faaliyetlerini buna göre planlayıp yürütmeleri sağlanır.
Markaların korunmasına ilişkin usul ve esaslar, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede düzenlenmiştir.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesinde, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretin, marka olabileceği kabul edilmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesinde koruma altına alınan mülkiyet hakkı sadece taşınır ya da taşınmazları değil, marka ve patent hakları, fikri mülkiyet hakları, alacak hakları gibi maddi bir varlığı olmayan hakları da kapsamaktadır. Bir başka ifade ile mülkiyet hakkının kapsamına iktisadi bir değer arz eden bütün unsurlar girmektedir.
Bir markanın sahibine sağladığı haklar, “marka hakkı” olarak adlandırılmakta ve fikri ve sınai mülkiyet hakları kapsamında yer almaktadır. Bu nedenle marka hakkı üzerinde yapılacak sınırlandırmalarda, Anayasanın “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinin esas alınması gerekmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesiyle Devlete, bireylerin mülkiyet hakkına saygı gösterme ve haksız müdahalede bulunmama biçimindeki negatif yükümlülüğün yanında, üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme şeklindeki pozitif bir yükümlülük de yüklenmektedir. Mülkiyet hakkı, genel olarak, bir kimsenin başkasına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla bir şey üzerinde dilediği biçimde yararlanma, tasarruf etme, başkasına devretme, kullanım biçimini değiştirme, harcama ve tüketme, hatta yok etme yetkilerini kapsamaktadır. Bu bağlamda, malikin bu yetkilerini kullanmasını engelleyen düzenlemeler, mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder.
Mülkiyet hakkına ilişkin olarak idareye herhangi bir konuda yetki tanınması durumunda, idarenin yetkisinin sınırlarının ve genel çerçevesinin kanunla düzenlenmesi ve bireylere getirilen yükümlülüklerin kamu yararı ile çelişmemesi gerekmektedir. Bu bağlamda, mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile bu müdahaleyle güdülen meşru amaç arasında bir orantı bulunması zorunludur.
Bu çerçevede, hakkın kullanılmasını önemli ölçüde güçleştiren, hakkı kullanılamaz hâle getiren veya ortadan kaldıran sınırlamalar, hakkın özüne dokunmaktadır. Mülkiyet hakkı bağlamında da, bu hakkın ortadan kaldırılması, kullanılamaz hâle getirilmesi veya kullanılmasının aşırı derecede güçleştirilmesi sonucunu doğuran müdahalelerin, bu hakkın özünü zedeleyeceği açıktır.
Kural olarak Kanunlar, yürürlüğe girdikleri tarih ile yürürlükten kalktıkları tarih arasında meydana gelen olaylara uygulanır. Kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin temel ilke bu olmakla birlikte, Kanun koyucu bazı istisnaî durumlarda, haklı beklentiler ve kazanılmış hakları koruyarak, Kanun hükümlerinin geçmişe dönük uygulanmasına karar verebilir.
Dava konusu işlemin dayanağı olan 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, alkollü
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
