Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2016/336
Karar No: 2016/372

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/336 Esas 2016/372 Karar Sayılı İlamı

                         T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 336

            KARAR NO : 2016 / 372

            KARAR TR   : 6.6.2016

 

ÖZET: Davacının, kendi sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken, yolun ileriye devamı varmış gibi görünmesi nedeni ile fark etmeden stabilize zemine düşmesi ve devamında asfalt yol uzantısındaki taş yığınına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası nedeni ile uğradığı zararın, olayda hizmet kusuru bulunan davalı idareden tazmini istemi ile açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı                :C. K.

            Vekili                  :Av.F.P.

            Davalı                 :Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili                  :Av.M.İ.Y.  

                         

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kendisine ait HH….. plaka numaralı aracı ile 18.07.2011 tarihinde Oduncular Sitesi istikametinden çevre yoluna giriş yapıp doğu turnikeleri istikametinde seyir halinde iken Havaalanı Kilis yol ayrımının karşı istikametine düz geçtiği esnada stabilize zemine düşüp asfalt yol uzantısındaki taş yığınına çarparak durduğunu, kazanın meydana geldiği yolun ileriye devamı varmış gibi göründüğünü ve ancak devamının olmadığı gibi bu konuda trafik işaretlerinin de bulunmadığını, meydana gelen kazada davalı kurumun trafik güvenliğinin seyrini sağlayacak gerekli uyarı ve işaretleri yapmaması nedeni ile tamamen kusurlu olduğunu belirterek; 8.500,00 TL masraf bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; 15.500 Euro pert olan araç bedelinin aynen yada fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığının kaza tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı ile birlikte ve son olarak  davacının olay nedeni ile  yaşadığı korku, panik ve şok nedeni ile uğradığı 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi: 12.09.2013 gün ve 2012/693 Esas, 2013/569 Karar sayılı kararı ile; “…Mevcut dosya kapsamı, toplanan deliller, kusur ve zarar konusunda alman bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacının meydana gelen kazada 2/8 oranında kusurlu olduğu, davalının 6/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Meydana gelen kazada davacının maddi kaybı 12.259,35 EURO olarak tespit edilmiş olup, davacı tarafın maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Manevi tazminat tutarı belirlenirken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olayların meydana gelmesindeki kusur durumları, meydana gelen zararların niteliği ve ağırlığı dikkate alınmalıdır. Belirlenecek tutarın davacının duyduğu elem ve ızdırabı bir nebze de olsa dindirecek meblağa ulaşması gereklidir, tek başına kusur ora manevi tazminatı belirlemekte ölçü olarak alınmamakta ise de meblağın belirlenmesinde ağırlıklı hususlarından birini oluşturmuştur. Takdir edilecek manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalı, ne var ki mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanması amaç edinilmediğinden zenginleşme aracı da olmamalıdır.Dava konusu olayın gelişimi ve yukarıda belirtilen ilkeler gözetildiğinde manevi tazminat talebinin kısmen kabülüne” şeklindeki gerekçesi ile davacı yanın maddi tazminata ilişkin talebinin ekspertiz ücreti de ilave edilerek toplam 12.259,35 Euro olarak kısmen kabulüne, bu miktarın davacı yararına davalıdan tahsiline, davacı yanın manevi tazminat talebinin de kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’nin davacı yararına davalıdan tahsiline karar vermiş, verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 02.07.2015 gün ve 2014/4205 Esas, 2015/9384 Karar sayılı kararı ile özetle; yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar vermiştir.  

Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi: Yargıtay bozma ilamına uymak suretiyle verdiği 23.11.2015 gün ve 2015/783 Esas, 2015/906 Karar sayılı kararında; “...Dosyada mevcut belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacı davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün hizmet kusuru nedeni ile dava etmiş kamu hizmeti görmekle yükümlü davalının kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu Tüzel Kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibari ile hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak idari yargılama usulü hakkındaki kanunun 2. Maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden re"sen dikkate alınması zorunlu olduğundan adli yargının yargı yeri bakımından görevsiz olduğu sonuç ve kanaatine varılarak” şeklindeki gerekçesi ile davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine ve mahkemenin görevsizliğine karar vermiş, verilen karar taraf vekillerine 14.12.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 30.12.2015 tarihinde kesinleşmiş ve karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; fazlaya dair hak ve talepleri saklı kalmak kaydı ile, Almanya’da düzenlenen ekspertiz raporu ile aracın tamir masraflarının aracın değerinden fazla olduğu bu nedenle aracın hurda olması nedeni ile davacıya ait aracın değeri 9.720,00 Euro ile Almanya’da yaptırılan ekspertiz raporunun ücreti 2.539,35 Euro toplamı olan 12.259,35 Euro maddi zararının aynen yada fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığının kaza tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline; ayrıca davacının kaza nedeni ile yaşamış olduğu büyük üzüntü, ölüm korkusu, panik ve şok ve bunun neticesinde panik atak tedavisine de başlamış olması nedeni ile uğradığı zarar bedeli olarak 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Gaziantep 2.İdare Mahkemesi: 25.03.2016 gün ve 2016/37 Esas sayılı kararı ile özetle; 2918 sayılı Yasa’nın 110.maddesi uyarınca davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava;  davacının, 18.07.2011 günü, kendi sevk ve idaresindeki HH…… plakalı araç ile; Oduncular Sitesi istikametinden çevre yoluna giriş yapıp doğu turnikeleri istikametinde seyir halinde iken, Havaalanı Kilis yol ayrımının karşı istikametine düz geçtiği esnada yolun ileriye devamı varmış gibi görünmesi nedeni ile fark etmeden stabilize zemine düşmesi ve devamında asfalt yol uzantısındaki taş yığınına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası nedeni ile uğradığı zararın, olayda hizmet kusuru bulunan davalı idareden tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, davacı tarafından, kendi sevk ve idaresindeki HH…… plakalı aracın; yolun ileriye devamı varmış gibi görünen ancak devamı olmayan ve asfalt zeminin bitimi ile sona eren yolun trafik işaretlerinin olmaması nedeni ile stabilize zemine düşüp devamında asfalt yol uzantısındaki taş yığınına çarparak durması sureti ile meydana gelen maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası nedeni ile uğradığı zararın, olayda hizmet kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce işin esasına girilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine kararın Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 02.07.2015 gün ve 2014/4205 Esas, 2015/9384 Karar sayılı kararı ile görev nedeni ile bozulduğu, bunun üzerine Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.11.2015 gün ve 2015/783 Esas, 2015/906 Karar sayılı kararı ile davada idari yargın görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı verdiği ve taraflarca temyiz edilmeyen iş bu kararın kesinleştiği; davacı tarafından aynı istemlerle bu kez Gaziantep 2.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Gaziantep 2.İdare Mahkemesi’nin 25.03.2016 gün ve 2016/37 Esas sayılı kararı ile davada adli yargının görevli olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın Mahkememize gönderilmesine karar verdiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı bu kapsama işleteni veya sahibi Devlet ya da diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği kazaların da dahil edildiği ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Gaziantep 2.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23.11.2015 gün ve 2015/783 Esas, 2015/906 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 2.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23.11.2015 gün ve 2015/783 Esas, 2015/906 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580, K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 6.6.2016

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN

 

 

 

 

 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi