12. Hukuk Dairesi 2014/12885 E. , 2014/15819 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/02/2014
NUMARASI : 2013/1141-2014/274
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi . .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, sair itiraz nedenleri ile birlikte Bolu İcra Müdürlüğü"nün yetkili olduğunu ileri sürerek yetki itirazı ile de icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, dayanak bonoda Ankara İcra Dairelerinin yetkili kılındığı gerekçesi ile yetki itirazının reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK.nun 50. maddesinin göndermesiyle takip tarihi itibariyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK"nun yetkiye ilişkin hükümleri gereğince; bonoya dayalı olarak borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK 6.md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde ve fakat 6102 Sayılı TTK"nun 777/3. (6762 Sayılı TTK"nun 689/3.) maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda düzenleme yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun düzenleme yerinde icra takibi yapılabilir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1086 Sayılı HUMK"nun 22. maddesinde; tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri, buna göre tüzel kişilerin yanında gerçek kişilerin de yetki sözleşmesi yapabilecekleri düzenlenmiş bulunmakta idi.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.
Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırdedilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir
düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yeni düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.
Söz konusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da yetki sözleşmesi yapılmasında tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlatılmak istenen işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişilerden olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.
HMK.nun 448. maddesi gereğince bu kanun hükümlerinin tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla (olayımızda tamamlanmış bir iş bulunmadığından) derhal uygulanacağı ilkesi de dikkate alındığında, itirazın, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK"nun 17. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, takip dayanağı bonoda düzenleme yerinin ve muteriz borçlunun adresinin Bolu olduğu, ödeme emrinin de bu adreste borçluya tebliğ edildiği görülmektedir. Takibe konu bonoda Ankara Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin) yetkili olduğunun yazılması, yetki sözleşmesi niteliğinde olup, borçlunun tacir olmadığı anlaşıldığından takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK"nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi geçersizdir. Öte yandan takibin Ankara’da yapılmasını gerektiren başkaca bir durum da söz konusu değildir.
O halde mahkemece, muteriz borçlu yönünden yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yetki itirazının reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre bu aşamada sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.