8. Hukuk Dairesi 2013/20377 E. , 2015/3235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... ..., 13.06.2011 havale tarihli dava dilekçesinde, borçlu eski eşi ... ...un borcundan dolayı Bandırma 2. İcra Müdürlüğü"nün 2007/1068 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibi neticesinde ... İcra Müdürlüğü"nün 2011/581 Tal.sayılı dosyası ile 02.05.2011 tarihinde iş adresinde şahsına ait menkullerin haczedildiğini, yediemin olarak borçlu ... ..."a bırakıldığını, ayrıca borçlunun haciz sırasında adreste bulunan tüm alet ve edevatın aksesuarların müvekkiline ait olduğunu beyan ettiğini, bu konuda Bandırma İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2011/50 D.İş Esas 10.05.2011 tarihli kararı ile istihkak iddiasını reddettiğini ve istihkak davası açması için süre verildiğini, istihkak iddiasının kabulü ile, şahsına ait bir adet dişçi koltuğu ve aksesuarlarının tarafına iadesini, %40 tazminatın davalı alacaklıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, talebin İİK"nun m. 82/2 gereğince haczedilmezlik şikayetine ilişkin olduğu, evrak üzerinden sonuçlandırılması gerektiği, dişçilik mesleğinin icrası için elzem olan dişçi koltuğu ve aksesuarlarının haczinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulü ile mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına, kesin olarak karar verilmiş, karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 06.01.2012 tarihinde yazılı emir isteminde bulunmuştur.
Yazılı emir istemi üzerine dosya Yargıtay 17. Hukuk Dairesi"ne gönderilmiş, Dairenin 2012/10886 Esas, 2012/12733 Karar sayılı, 19.11.2012 tarihli bozma ilamı ile “İstihkak davaları İİK’nun 97/11. maddesi gereğince genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabidir. Davanın açıldığı tarih itibarı ile 6100 sayılı HMK’nun 320/1. maddesinin uygulanma olanağı da bulunmamaktadır. Bu durumda yapılması gereken iş öncelikle duruşma günü belirleyerek taraf teşkilini sağlamak, bu dava şartlarının tamamı mevcutsa bu kez tarafların toplanan tüm delillerine göre işin esası hakkında bir karar vermekten ibarettir. Belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan yazılı biçimde karar verilmesi hatalıdır ve bozma nedenidir.” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı bozulmuş ve ilk derece mahkemesince bu bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmış ve neticede, 2013/287 Esas, 2013/738 K. sayılı karar ile İİK 82. maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Yasa"nın 16 maddesi ile getirilen yeni düzenlemedeki "ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya" ibareleri dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427/6. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 51. maddesi uyarınca, kesin olarak verilen hükümlerle, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtay veya Danıştay incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümlere karşı kanun yararına temyiz yoluna başvurulmaktadır.
Bilindiği üzere temyiz, kesin olmayan kararlara karşı başvurulan olağan bir kanun yoludur. Bundan başka kesin kararlara karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurabileceği istisnai ve kendine özgü bir temyiz yolu vardır ki, buna kanun yararına temyiz denir. Kanun yararına temyiz yoluna başvurma yetkisi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına temyiz yoluna başvurabilmesi için, Adalet Bakanlığı"nın buna lüzum göstermesi gerekir. (m. 427, VI). Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Bakanlığı"nın göstereceği lüzum üzerine, bir kararı kanun yararına temyiz eder. Bunun için belli bir temyiz süresi yoktur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz edilebilecek olan kesin nihai kararlar iki çeşittir. Bunlar;
1)Verildikleri anda kesin olan ve temyiz edilemeyen kararlar
2)Aslında temyiz edilebilen fakat taraflardan hiç birinin süresi içinde temyiz yoluna başvurmamış olması nedeniyle Yargıtayca incelenmeksizin kesinleşmiş kararlardır.
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına temyizin amacı, hukuk kurallarının yanlış uygulanması halinde, hukukun yanlış uygulandığını tespit edip, yasanın kesin hükümde belirttiği biçimde uygulanamayacağının açıkça duyurulması, böylece ilerdeki uygulamalarda bu yolda yanlışa düşme ihtimalinin önlenip mahkemelerin uyarılmasından ve uygulamada birliğin sağlanmasından ibarettir. Söz konusu kesin kararlar, Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyizi üzerine Yargıtay tarafından incelenir. Yargıtay hukukun yanlış uygulanmış olduğu kanısına varırsa, hükmü kanun yararına bozar. Bu bozma kararı Resmi Gazete"de yayımlanarak, kanunların yurdun her yerinde aynı şekilde uygulanması sağlanır.
Yargıtay bozma kararı çözümlenmiş olan çekişmeye tesir etmez. Kanun yararına bozma üzerine, mahkeme tekrar yargılama yapıp bozmaya uygun olarak yeni bir hüküm veremeyeceği gibi, kanun yararına bozma kararına karşı direnme kararı da veremez. Kısacası Mahkeme kanun yararına bozma kararı üzerine hiç bir işlem yapamayacağı gibi kanun yararına temyiz mevcut hükmün hukuki neticelerini de ortadan kaldırmaz. Yargıtayca, Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebi reddedilirse Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu ret kararına karşı karar düzeltme yoluna başvuramaz. Taraflar da karar düzeltme yoluna başvuramazlar.
Bu bilgiler ışığında; ilk derece mahkemesince 2011/752 Esas, 2011/762 K. sayılı karar ile 14.06.2011 tarihinde verilen ilk karar geçerlidir. Eldeki dava dosyasında ilk derece mahkemesince, yazılı emir yoluyla yapılan başvuru neticesinde yapılan bozma sonrasında dava dosyasının esasıyla ilgili bir işlem yapılmaması gerekirdi. Aksinin kabulü; yukarıda anlatıldığı üzere, kanun yararına bozma usulüne ve kanun yararına temyiz kurumunun amacına aykırı olacaktır. Bu doğrultuda, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Gösterilen sebeple temyiz dilekçesinin REDDİNE, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.