
Esas No: 2022/108
Karar No: 2022/1760
Karar Tarihi: 16.05.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/108 Esas 2022/1760 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, meslekten çıkarılması ve mali haklarından yoksun bırakılmasıyla ilgili Hâkimler ve Savcılar Kurulu kararının iptali ve 6749 sayılı Kanun'un 3. maddesinin Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle Danıştay Beşinci Dairesi'ne başvurmuştur. Beşinci Daire, davacının FETÖ'yle iltisak ve irtibatının olduğunu belirleyerek davanın reddine karar vermiştir. Karar, temyiz edildiği halde usul ve hukuka uygun görülerek onanmıştır. Kararda, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi ve 6749 sayılı Kanun'un 3. maddesi yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/108
Karar No : 2022/1760
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :… vasisi …
KARŞI TARAF (DAVALI) :… Kurulu
VEKİLİ :Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 21/04/2021 tarih ve E:2016/58278, K:2021/1161 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptali, bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının yoksun kaldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi ve 6749 sayılı Kanun'un 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması, istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 21/04/2021 tarih ve E:2016/58278, K:2021/1161 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde, davacının 6749 sayılı Kanun'un 3. maddesinin Anayasa'ya aykırılık iddiası ise ciddi görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda ... Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu karara yönelik yapılan temyiz başvurusunun ise Yargıtay ... Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedilerek hükmün onanmasına karar verildiği ve davacı hakkında verilmiş olan mahkumiyet kararının 23/09/2020 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, örgüt abiliği görevinde bulunduğuna ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
ByLock yazışmaları yönünden, davacının kızı ile örgütün eğitim biriminin ilgilendiğini gösterir nitelikteki ByLock yazışma içeriğinin, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatını ortaya koyan bir unsur olarak değerlendirildiği belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının yoksun kaldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, gerekçeli kararda Dairenin delil olarak kabul ettiği herşeyin davalı idarenin ileri sürdüğü iddialardan ve hakkında devam eden ceza soruşturmasında ve davasında gündeme gelen delil ve iddialardan oluştuğu; Dairenin davaya özgü bir araştırma yapmadığı; suç teşkil eden somut bir eyleminin bulunmadığı; kişisel görgü ve bilgilere dayanmayan, gerçeklere de uymayan soyut, yer, zaman, kişi ve olay içermeyen tanık ifadelerinin delil olarak gösterildiği; delil olarak gösterilen ifade tutanaklarının ve diğer belgelerin tarihlerinin ihraç tarihinden sonrasına ait olduğu; hakkındaki ceza soruşturması ve görevden uzaklaştırma kararının, hukuka aykırı yöntemlere dayalı olarak başlatıldığı, hukuka aykırı olarak başlatılmış ceza soruşturmasına ve idari soruşturmaya dayanan ihraç kararının da hukuka aykırı olduğu; hakimlik teminatları, yasal şartlar, usuller, savunma, dinlenilme ve itiraz hakkı gibi tüm hakların yok sayıldığı, savunması alınmadan ve hiçbir delil yokken soyut bir kararla hâkimlik mesleğinden çıkarıldığı; hakimlik mesleğinden ihraç kararına karşı başvurulan yeniden inceleme yolunun, etkin, etkili, bağımsız ve tarafsız olarak işletilmediği; adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Karamamesi'nin 3. maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 21/04/2021 tarih ve E:2016/58278, K:2021/1161 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4.Kesin olarak, 16/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
