Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2017/725
Karar No: 2022/2520
Karar Tarihi: 16.05.2022

Danıştay 10. Daire 2017/725 Esas 2022/2520 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/725 E.  ,  2022/2520 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2017/725
    Karar No : 2022/2520

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Genel Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av. ...

    KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
    VEKİLİ : Av. ...

    İSTEMİN_KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı ...'un 24/03/2006 tarihinde 15 yaşındayken posta trenine asıldığı sırada dengesini kaybederek düşmesi sonucu yaralanmasında idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek uğranılan zararlara karşılık olmak üzere 20.000,00 TL maddi (miktar artırımı sonucu 35.451,98 TL) ve 15.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince; davacının posta trenine asılarak düşmesi sonucu gerçekleşen yaralanma olayında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine yaptırılan bilirkişi incelemesinde meskun mahalden geçen rayların etrafında herhangi bir engel bulunmaması nedeniyle hizmetin kötü ve gereği gibi işlememesi sonucu davalı idarenin %12,5 oranında hizmet kusurunun bulunduğu, maddi zararın hesaplanması için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve hükme esas alınabilecek nitelikte bulunan hesap bilirkişisi raporunda ise, çalışma gücü kaybı %40 (yüzde kırk) olan ...'un çalışma gücü kaybı zararının 283.615,82 TL olduğunun tespit edildiği, ancak ...'un %87,5 oranında kusurlu olması nedeniyle bu oranın düşürülmesi sonucu ortaya çıkan zararının 35.451,98 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, miktar artırımı dilekçesi ile artırılan 35.451,98 TL maddi tazminatın ve 15.000,00 TL manevi tazminatın ...Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılma tarihi olan 25/05/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, kendilerine izafe edilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, davacıların çocuğu üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle yaralanma olayının gerçekleştiği, tüm tedbirlerin alınmasına rağmen böyle bir olayın gerçekleşmesinde Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda idare aleyhine %12,5 oranında kusur isnat edilmesinin anılan raporun hiçbir somut ve objektif kriter içermediğini ortaya koyduğu, yaralanma olayının gerçekleştiği yerde demiryolu yapımının 1900'lü yılların başına tekabül ettiği ve o tarihten sonra bu bölgeleri hızlı ve plansız bir şekilde yerleşime açan imar düzenlemelerinde tüm koruma tedbirlerini almakla yükümlü olan kuruluşun olayın meydana geldiği yerdeki ilgili Belediye olduğu, ayrıca manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye yol açamayacağı ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...

    DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminata ilişkin kısmının onanması, maddi tazminata ilişkin kısmı ile hükmedilen miktara yasal faiz işletilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY:
    Dosyanın incelenmesinden; davacı ...'un 24/03/2006 tarihinde Mardin ili, Nusaybin ilçesinden Şanlıurfa istikametine gitmekte olan TCDD'ye ait posta trenine asıldığı sırada dengesini kaybederek yere düşmesi neticesinde yaralandığı ve aynı gün Nusaybin Devlet Hastanesinden alınan genel adli muayene raporunda sağ ayakta %80 oranında kopma olduğunun belirtildiği, bilahare bacağının diz altından ampute edildiği, davacı tarafından, meydana gelen olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    İdare Mahkemesinin, meydana gelen olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, olay nedeniyle davacının uğradığı maddi ve manevi zararların davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği yönündeki gerekçesi Dairemizce de uygun bulunmuştur.
    A- Temyize konu Mahkeme kararının, manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının incelenmesi:
    Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının duyulan elem ve ıstırabı giderecek bir oranda olması gerekmektedir.
    Dava konusu olayda, olayın gerçekleşme şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, uğranılan zarara göre orantılı ve ölçülü, duyulan elem ve ıstırabı giderecek düzeyde olduğu sonucuna varılmıştır.
    Bu itibarla, temyizen incelenen Mahkeme kararının manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idare tarafından dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.
    B- Temyize konu Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliği yönünden incelenmesi:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasında, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabileceği ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edileceği düzenlenmiştir.
    Anılan hükme göre, İdare Mahkemesince, davacıların miktar artırımına ilişkin dilekçesi davalı idareye tebliğ edildikten ve davalı idarenin miktar artırımı dilekçesine cevabı alındıktan ya da cevap verme süresi geçikten sonra maddi tazminat istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, artırılan istem yönünden dosyanın tekemmülü sağlanmadan maddi tazminat isteminin kabulüne hükmedilmesinde usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.
    C- Temyize konu Mahkeme kararının, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarına yasal faiz işletilmesine ilişkin kısmının incelenmesi:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ''Tebligat ve cevap verme'' başlıklı 16. maddesinde, ''(1) Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur. (2) Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir. Buna karşı davacı cevap veremez. Ancak, davalının ikinci savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu, davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa, davacıya cevap vermesi için bir süre verilir. (3) Taraflar, yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilirler. Bu süre, ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geçmesinden sonra yapılan uzatma talepleri kabul edilmez. (4) Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler.'' hükmüne yer verilmiştir.
    Yukarıda açık metnine yer verilen 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesindeki bu hüküm, yerleşik idari yargı kararlarında, iddianın ve savunmanın genişletilmesi/değiştirilmesi yasağının dayanağı olarak kabul edilmektedir. Anılan hüküm nedeniyle, dava dilekçesinin mahkeme kayıtlarına girmesinin ardından (dava açma süresi içerisinde verilen dilekçeler hariç olmak üzere), verilen başka dilekçeler ile aynı davada, dava dilekçesinde yer almayan bir talepte bulunulamayacaktır. Bu nedenle, mahkeme tarafından, sonradan bulunulan talepler hakkında inceleme yapılarak hüküm kurulmasına olanak bulunmamaktadır.
    Bu hususun tek istisnası ise; tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 4. maddesi ile eklenen ''Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.'' hükmüdür.
    6459 sayılı Kanun'un 4. maddesinin gerekçesinde, "AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır." ifadesine yer verilmiştir.
    Anılan düzenleme ile birlikte, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar bir defaya mahsus artırılmasına olanak tanınmış, miktar artırım yolu ile faiz talep edilebilmesine yönelik bir düzenleme öngörülmemiştir.
    Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından toplam 20.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminat istemiyle görülen davanın açıldığı, dava dilekçesinde faiz talep edilmediği, 07/11/2016 havale tarihli miktar artırım dilekçesi ile dava dilekçesinde istenilen maddi tazminat miktarının 35.451,98 TL olarak artırıldığı, miktar artırım dilekçesinde dava dilekçesindeki miktarı da kapsayacak şekilde faiz talep edildiği, Mahkemece davanın kabulüne karar verilerek davacı lehine hükmedilen tazminata ... Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılma tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Davacının, dava açma süresi geçtikten sonra miktar artırım dilekçesinde gündeme getirdiği yasal faiz talebi, "taleple bağlılık" kuralının istisnası olan miktar artırımı kapsamında olmayıp, "davanın genişletilmesi" kapsamında olduğundan, Mahkeme kararının davacı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminata ... Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılma tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
    2. Davanın kabulüne ilişkin temyize konu .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının, manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, maddi tazminatın kabulüne ve davacı lehine hükmedilen miktara yasal faiz işletilmesine ilişkin kısımlarının BOZULMASINA,
    3. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi