Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/21-181
Karar No: 2013/1363
Karar Tarihi: 18.09.2013

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/21-181 Esas 2013/1363 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/21-181 E.  ,  2013/1363 K.
  • ZORUNLU BAĞ-KUR SİGORTALILIĞI İÇİN ESNAF SİCİLİ VEYA KANUNLA KURULU MESLEK KURULUŞU KAYDI ARANMASI
  • ODA KAYDININ GEÇERSİZ SAYILMASI SONUCU BAĞ-KUR SİGORTALILIĞININ VERGİ KAYDINA GÖRE DURDURULMASI
  • İHTİLAFLI DÖNEME AİT PRİM BORÇLARININ ÖDENMİŞ OLMASI
  • ESNAF VE SANATKARLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNU (BAĞ-KUR)(MÜLGA) (1479) Madde 24
  • ESNAF VE SANATKARLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNU (BAĞ-KUR)(MÜLGA) (1479) Madde 25

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “tespit ve iptal” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.09.2010 gün ve 2010/220 E.-2010/708 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 14.05.2012 gün ve 2010/12365 E.-2012/7869 K. sayılı ilamı ile;

(...Davacı 31.12.1989-07.01.2010 tarihleri arasında ki dönemde zorunlu veya isteğe bağlı bağ-kur sigortalı sayılmasına ve 20.04.1982 tarihinde başlayan bağ-kur sigortalılığına eklenmesine,  01.02.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile 31.12.1989-07.01.2010 tarihleri arasındaki günlerin davacının bağ-kur sigortalılık süresinden sayılmasına, bu sürenin 20.04.1982 tarihinde başlayan bağ-kur sigortalılığına eklenmesine ve davacının yaşlılık aylığı dilekçesini verdiği Ocak 2010 tarihini takip eden ay başı olan 01.02.2010 tarihi itibariyle kendisine yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, davacının tedavisinin sağlanması bakımından dava kesinleşinceye kadar sağlık yardımlarından faydalanması yönünden tedbir kararı verilmesine,  karar verilmiştir.

01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24.maddesinde  zorunlu Bağ-Kur  sigortalılığı için  esnaf sicili veya kanunla  kurulu  meslek kuruluşu kaydı aranırken  20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren  2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı  Yasa"nın  24.maddesi değiştirilecek  zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için  gelir vergisi  mükellefi olması şartı getirilmiş ancak  gelir vergisinden  muaf olanlar  için meslek kuruluşuna kayıtlı  olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı  Yasa ile 24.madde  değiştirilerek  zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması  yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek  zorunlu Bağ-Kur   sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak  gelir vergisinden muaf olanlar için  esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 19.10.1983 tarihinde kayda alınan giriş bildirgesi ile 01.01.1980 tarihinde başlayan oda kaydına dayalı olarak 20.04.1982 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak  tescil edildiği, ilk prim ödemesine 28.06.1997 tarihinde başladığı, 16.11.2001 yılına kadar düzenli olarak primlerini ödediği, tekrar 10.10.2006 tarihinde prim ödemeye başladığı ve 07.01.2010 tarihine kadar primlerini ödediğini, ödenmemiş prim borcu olmadığı,kurum kontrol memurlarınca Sürmene Esnaf ve Sanatkarlar Odası kayıtlarında yapılan inceleme sonucu oda kaydının geçersiz sayılması sonucu bağ-kur sigortalılığının vergi kaydına göre 31.12.1989 tarihi itibariyle durdurulduğu bu nedenle 9000 iş günü doldurulmadığından davacının 07.01.2010 tarihli emeklilik talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda, davacının S. Esnaf ve Sanatkarlar Odası kaydı ile ilgili Kurum Kontrol Memurunca tanzim edilen 22.01.2010 tarihli raporda belirtilen konularda yeterli inceleme yapılmadığı, oda kayıt defterleri ve karar defterleri üzerinde konusunda uzman bilirkişiye inceleme yaptırılarak tutanakta belirtilen hususların doğru olup olmadığının ortaya konulmadığı anlaşılmış olup, eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.

Yapılacak iş, davacının S. Esnaf ve Sanatkarlar Odası kaydı ile ilgili Kurum Kontrol Memurunca tanzim edilen 22.01.2010 tarihli raporda belirtilen konularda ,oda kayıt defterleri ve karar defterleri üzerinde konusunda uzman bilirkişiye inceleme yaptırmak, tutanakta belirtilen hususların doğru olup olmadığı araştırmak, ilgili odadan üyelik aidatlarının hangi tarihe kadar yatırıldığına ilişkin bilgi ve belgeleri getirtmek, oda seçimlerine katılıp katılmadığını, katılmış ise hazirun cetvellerinde isminin ve imzasının bulunup bulunmadığını sormak, oda kaydı ile ilgili olarak oda yöneticilerini dinlemek, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalının  bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

                                HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, davacının  Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti, yaşlılık aylığı bağlanması ve aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin, 20.04.1982 tarihinde zorunlu Bağ-Kur sigortası kapsamına alındığını, 20.04.1982-07.01.2010 tarihleri arası primlerini muntazaman ödediğini,  07.01.2010 tarihinde tahsis dilekçesini kuruma verdiğini, kurumca dernek kaydı olmaması gerekçe gösterilerek 31.12.1989-07.01.2010 tarihleri arası Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin iptal edilerek aylık talebinin reddedildiğini, davacının, sigortalılık süresine ilişkin primlerini ödediğini, ödenmemiş prim borcu olmadığını, primleri ödenmiş 25 yıldan fazla Bağ-Kur  sigortalılık süresinin, Kurum tarafından, 7 yıl 8 ay 11 gün"e düşürülmesinin M.K.’nun 2.maddesindeki iyi niyet kuralı ile bağdaşmadığını belirterek, primleri ödenen  31.12.1989-07.01.2010 tarihleri arasındaki sürenin zorunlu veya isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılık sürelerine sayılarak, 20.04.1982 tarihinde başlayan Bağ-Kur sigortalılığına eklenmesi ile 2010/Şubat tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını ve Kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vekili, davacının sigortalılığının 31.12.1989 tarihinde sona ermesinin sebebinin, Kurum kontrol memurlarınca Sürmene Esnaf ve Sanatkarlar Odası kayıtlarında yapılan incelemeye göre, oda kaydının geçersiz sayılması sonucu Bağ-Kur sigortalılığının vergi kaydına göre 31.12.1989 tarihi itibariyle durdurulması olduğunu, bu nedenle 9000 iş günü doldurulmadığından davacının emeklilik talebinin reddedildiğini  belirterek, davanın reddini talep etmiştir

Mahkemece; davalı Kurumca uyuşmazlık dönemini de kapsar şekilde geçmişe yönelik primlerin tahsil edildiği,   uzun süre bu primleri kullanıldıktan sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesinin M.K. 2.maddesindeki iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı, bu nedenle davacının 31.12.1989-07.01.2010 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği kabul edilerek, ihtilaf konusu dönem  eklendiğinde, davacının yaşı ve hizmet süresine göre yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının gerçekleştiği sonucuna varılarak, 07.01.2010 tarihini takip eden ay başından  itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiş, verilen karar davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Özel Dairece, yukarıda belirtilen nedenlerle karar bozulmuştur.  

Yerel Mahkemece; önceki gerekçeler yanında davacının, 01.01.1980 tarihinde başlayan vergi kaydı nedeni ile esasen zorunlu bağkur sigortalılığının bulunduğu, bu anlamda esnaf odasındaki kaydın sonuca etkili olmadığı gibi, 31.12.1989 tarihinde sona eren vergi kaydı sonrası için ise; davacının düzenli şekilde primlerini ödemeye devam ettiği ve 31.12.1989 – 07.01.2010 tarihleri arasındaki döneme ilişkin prim borcunun bulunmadığı, gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.  

Mahkemenin direnmeye ilişkin kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.  

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının vergi kaydının sona erdiği 31.12.1989 tarihinden sonraki dönem için Esnaf ve Sanatkarlar Odası kaydının bulunması gerekip gerekmediği, varılacak sonuca göre 31.12.1989-07.01.2010 tarihleri arasındaki döneme ait prim borçlarını ödemiş olan davacının, Türk Medeni Kanunun 2. maddesi dikkate alındığında, Esnaf ve Sanatkarlar Odası kaydının geçerliliği yönünden araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği, noktalarında toplanmaktadır.

Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanun"un 24"üncü ve 25"inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun"un değişik 24"üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden muaf olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun"la bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikle de, esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olanlardan, Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 5510 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihine kadar geçerliliğini korumuş, 5510 sayılı Kanun"un kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların sigortalılık koşullarını düzenleyen  4 üncü maddesinin (b) bendinin (1)  ve (2) fıkralarında  ise ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiştir.

Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde; uyuşmazlık konusu 31.12.1989-07.01.2010 tarihleri arasında kalan dönemde vergi kaydı olmayan davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı sayılabilmesi için, kanunla kurulmuş meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olması gerekmektedir.  

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacının S. Esnaf ve Sanatkarlar Odası kaydı ile ilgili Kurum Kontrol Memurunca tanzim edilen 22.01.2010 tarihli raporda belirtilen konularda yeterli inceleme yapılmadan, ayrıca tutanakta belirtilen hususların doğruluğunun anlaşılması halinde, usulsüz kayıt tutulmasında sigortalının katkısının bulunup bulunmadığı  diğer bir ifade ile öncelikle davacının zorunlu sigortalılık koşullarını taşıyıp taşınmadığı tartışılmadan, sadece ihtilaf konusu döneme ait prim borçlarının tahsil edildiği,   uzun süre bu primleri kullanıldıktan sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesinin M.K. 2.maddesindeki iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı, gerekçesiyle davanın kabulüne dair kararda direnilmesi isabetsizdir.

O halde, yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenler ve ilave edilen yukarıdaki gerekçeden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince

 

 

 BOZULMASINA, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3.fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.09.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi